19 Kasım 2013

EHLİ HALDEN DERLENEN HİKMETLİ KELAM VE YAŞANTILAR


“Ümmetim geçmiş zamana göre değil yaşayacağı zamana göre hazırlansın.” 
Hadis-i Şerif 

30 ocak 1995 Sabah namazında Mekke’de beyan edildi 

MÜHİM

Peygamber s.a.v. efendimizin “Hikmet müminin kayıp malıdır, nerede bulur ise alsın.” Hitabının bahşettiği zevkle, zevkine erdiğimiz hikmetli sözleri derledik, tasavvuftan nasipleri olan okuyucuların da aynı zevke ermelerini dilerim. Ereceklerine olan manevi zevkimle kastım hizmettir. 

“Mümin olmadan cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe mümin olamazsınız. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz” 
Hz.Muhammed s.a.v. 

Allah var diyen müslümandır. 

Sadece Allah var demek iman için yeterli değil. 
İcraat lazım. 

Pir-i Gâlibi Kadiri, Rufai, Üveysi Meşayihi Seyyid H.Galip Hasan Kuşçuoğlu 





VAHDET-İ VUCUT 

Bütün kâinât Allâh’ın ilim ve irâdesinin tecellîsidir. Allâh’ın bizâtihi tecellîsi değildir. 

Kâinât ilâhî bir feyizdir. Her şey varlığını ondan gelen bir feyizle devam ettirmektedir. Hiç birşey kendi kendine yetecek güce sahip değildir. Hayat vasfı taşısın, taşımasın, her varlık izâfî bir varlıktır. Zarûrîdir, mümkün değildir. Mutlak bir varlık değildir. Bunun neticesi var olan ancak birdir, bu tek varlık mutlaktır. İzafi değildir, zaruridir, mümkün değildir. Her varlık onun varlığından ibarettir. Bir aynaya vuran ışık kaynağı gibi. 

O kaynağın bu feyzi kesilince tamamıyle yok olur. 

Kainatın bütün yüzleri de aynen öylece iğreti ve mecazidir. 

Böylece cenabı hak hakiki mutlak varlık olunca, madası olan her şey bir görünüş ve bir vehimdir. 

İşte mutasavvıfların (vahdeti vucut) dedikleri şey bundan ibarettir. 

Vucudu ile mevcut Sıfatı ile muhit Esması ile zahir Effali ile malum 

Ya Rab... 

Bize öyle bir ilim ver ki müşterisi sen olasın. Bu dinin zevkini bize tatdır. Batılı bize güzel gösterme. İhlası, aşkı lütfet. Bizleri acabasız imana sahibi kıl !. Amin. 

Bu ilim peygamberler ve evliyaların ilmidir. 

Onlar okuyup öğrenme, yani diraset yoluyla değil, veraset yoluyla ilim sahibi olmuşlardır. 

Bu ilim amel ve mücahede neticesinde elde edildi. 

Atatürk’ün Mesajı 

Atatürk ölümünden 15 gün önce kendine geldiği zaman dünya müslümanlarına şu mesajı vermiştir: 

“Bütün dünyanın müslümanları, Allah’ın son peygamberi Hz.Muhammed s.a.v.in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. İslamiyetin tüm hükümlerini, olduğu gibi yerine getirmeli, zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.” 

Mustafa Kemal Atatürk bu mesajı başbakan ve dışişleri bakanı vasıtası ile dünyaya açıkladı. 

Prof. Dr. Hanif Faruk Urduca Yayınları, Ankara Ünv. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları 1979, Sayfa 102 

Papaz mektebinde okudum, Allah’ın hitaplarının zevkiyle yaşıyorum . Bütün semavi kitapları tetkik ettim ,görgüm ve kemâlatım bunun üzerindedir, Kur-an’ı Azimüşanın manasının garibi değilim ve diyorum ki: 


Kuran senin eserindir diyorlar, tetkik ettim baştan aşağı Allah kelamıdır. Senin zamanında yaşayıp da sana atılan oklara göğsümü hedef tutmayı ne kadar isterdim Ya Muhammed,huzurunda hürmetle eğiliyorum. 

Prens Otto Von Bismarck Almanyanın 2. Kurucusu 

“Bana ne kadar sevindiğimi sormayınız. Bu âlem içinde her adım attıkça cehâletimin derecesini daha ziyâde anlayarak, daha çok utanıyorum ve anlıyorum ki, her tarafımızı çok gizli şeyler sarmıştır.” 

Pastör 

Dekart diyor ki, 

“Allah beni yaratırken sanatkarın eserine işlediği marka gibi kendi varlığının ismini zihnime koymuştur.” der. 

Meçhulâtı meçhulât ile halletmek çok muhâl hükmünü doğuruyor. Mâlumâtın arttıkca nâmelerin sırrı çözülmüyor. Esrâr-ı kâinat bir kat daha kesb-i azâmet ediyor. Bu hakîkat önünde müsbet nazariyecilik meslekî denilen kör ve tek gözlü bakış insanı yalnız beş duygunun kuru bir makinası hâline götürüyor. 

Sahih ilmin maddeci olması mümkün değildir. ilim bilakis bunun hilafına Allah’ı bulmaya yöneltir kainatın tahlilinde maksat ve basirete ulaştırır. 

Pastör 

Benim inançlarım, tevatürle geçmiş vehimlerim neticesi değildir. Bilakis derin araştırmaların sonucudur. 

Chushy 

Bazı sathi felsefeler, insanı inkara yaklaştırır. Fakat felsefede derinleştikçe insan, dine yönelir. 

Bakon 

Ben Allah’ın varlığına inanıyorum, çünki yanlız tesadüf, ilk elektron ve protonları yahut ilk atomları, ilk asitleri ilk protoplazmayı ilk tohumu ve aklın ortaya çıkışını açıklayacak güçte değildir. Gördüğümüz kainat olaylarının en mantıklı açıklaması bu inançtır. 

Dr. Frank Willame 

New york fizik âlimleri başkanı Paul Davis, Allâh’a inanmanın yedi fennî sebebi adlı eserinde der ki: 

“yerde ve gökte gördüğüm olağan üstü büyük düzeni tesadüflere bağlıyamam. Çünkü ben budala değilim. Karşımda sırrına akıl ermez, büyüklüğünün enginleri kavranamaz bir kudret eseri var.” 

Tasavvuf gerçek olduğuna göre ve faideli olduğuna göre, insanları ve cemiyeti dirilttiğine göre, cenabı hakkın üzerimizdeki sayısız nimetinden biriside modern cemiyette tasavvufun kadrinin anlaşılması diyebiliriz. 


Sultan Abdulhamid zamanın ulaması için der ki: 

“Ekseriyetle şahsen fazîletli idiler. Fakat ilmî kudretleri olduğu kadar cihanı telakkî tarzları, bu kadar büyük islâmiyet’in mukadderâtı üzerinde te’sir yapacak mevzûyu ele almaya, netîcelendirmeye müsâit değillerdi.” 

Japon kralı bizden ulema istemişti, islamiyeti kabul edeceklerdi, Sultan Hamit Han cennet mekan, “onların istediği ulemayı bulup gönderemedim, zira milletimin de öyle bir ulemaya ihtiyacı vardı.” 

Hele siyasi ve ikdisadi his içinde biribirini yok etmek isteyen bu insanlık,bir çok cemiyetler düştükleri tehlikenin önemini anlayarak, insanlığı din ve ahlak bakımından kalkındırmak ihtiyacını duymuşlardır. 

Ne yazık bu acı ders büyük felaket ve musibetlerden sonra vicdanlara nüfus etmeye başlamıştır. Rusya bunun bariz örneği. 

Beşer hayatını ilerletmek ve bir gâyeye vâsıl olmak için ilme muhtaçtır. Rûhunu tatmin için de dîne muhtaçtır. 

Allah c.c., zulmeden müslüman bir devlete karşı, adaletli davranan kafir bir yönetime yardım eder. 
İmamı Gazali İbni Teymiye 

Dindarın lâikten zoru olmaz. Lâikin de islâm’dan korkusu kalmaz. 
Prof. Dr. Hüseyin Atay 

Dekart’a soruyorlar: “-Hangi kitabı inceliyorsunuz?” Diye. Yerde yatan hayvan leşini gösteriyor: “-şimdi” diyor “bu kitabı inceliyorum!” İnsan rûhânî olduğu kadar dünyâcı, dünyâcı olduğu kadar da rûhânî olacaktır. 

Kim kazanmassa bu dünyada ekmek parası, dostunun yüz karası düşmanının maskarası. 
Arşimed 

Sokrat’tan bu yana ortaya konulmuş ahlak sistemlerini gözden geçirdim. Fakat islam ahlâkından daha üstün, kıymetçe onu aşan, hiçbir din ve felsefe sistemine rastlamadım. 
Ali Fuat Başgil 

Sosyalizimden islama ulaşan şair İsmet Özel diyor ki: Ben sosyalist dünya görüşüne geçmekle bir adım attım, bu adımı sürdürmek sureti ile müslüman oldum, yoksa gidiş yönümde bir tersine dönüş yok. 

Ne yazık ki insanlar araştırmacı tavırlarını bir noktada sona erdirdikleri için bunu beceremiyorlar. 

“Yâ Ali, şu hakîkatı bil ki: Allah yolunda yapılacak ibâdetlerin en yücesi, onun kullarına gönderdiği bir mürşidin mâneviyâtı gölgesinde bulunmak ona uymakdır. Bu âlemde herkes başka türlü ibâdet yolu tutar. Herkes kurtuluş yolu olan bir Allâh’a varış tarîki arar. Sen bu yolların hepsini bırak. O âkil mürşidin âğûşunu seç. İçinde sana muhâlefet eden gizli düşmanlardan tamâmı ile kurtulmuş olursun. Böyle bir ibâdet senin için bütün başka ibâdetlerin üstündedir. Bu ibâdetle sen hakk’a giden kâfilenin başında olacaksın.” 

Mevlânâ, Mesnevî-yi Şerîf, 3015 

“Ben sağ olduğum müddetçe, Kur’ân’ın kölesi, bendesiyim. Ben Muhammed muhtâr (s.a.v)’in yolunun tozuyum. Bir kimse benden bu sözden başkasını naklederse, Ben ondan da bîzârım, o sözlerden de bîzârım. 

Hz. Mevlânâ 

Bismillahirrahmanirrahim 

“İttebiû men lâ yes’elukum ecren ve hum muhtedûn” 

Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o kimselere, onlar hidayete ermiş zatlardır. 

Yasin 21 

Hazreti İnsan, ayineyi Rahmandır. 

“72 milleti bir göz ile görmeyen, halka müderris olsa hakîkatte âsidir.” 

Yunus Emre 

Tasavvuf ahlak ise, 
Tasavvuf edepse, 
Tasavvuf güzel huy ise, 
Tasavvuf kötülüklerden arınmaksa, 
Tasavvuf başkalarının malına ırzına saldırmamaksa, 

Böylesine bir mutasavvıf olmanın özlemini duyuyor ve herkesin de bu özlem ve duygu ile kalplerini doldurmasını istiyor, temenni ediyorum. 

Prof. Dr. Yusuf Ziyaeddin Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Emekli Dekanı İslam Dini Umumi Esasları Öğretim Üyesi 

“Nefis haktan kaçar, onu bir yere bağlayınız.” 

“Şeriat benim kavlim, sözlerim tarikat, Fiillerim marifet, halim hakikattir.” 

Hadis-i Şerif 

Akıllı kişide cehaletin, tabibde illetin bulunması gariptir. 

Allahu teala şeriatla dış alemimizin, marifetle iç alemimizin düzenini emreder. Bu ikisinin birleşmesinden hakikat doğar. 


Bedeviler kafirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter hem de Allah’ın indirdiği sınırları tanımamaya daha layıktır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir. 

Tövbe 97 

Alemi ruh: cismani ruh Alemi melekut: ruhani ruh Alemi ceherut: sultani ruh Ahseni takvimde bütün ruhlar s.a.v. Efendimizin ruhundan yaratıldı. 

Aşıkı sadık isen sana ruyet yeter pes. Aşıkı kazip isen var keramet ara gez. 

Adile uzatma sözünü Derviş ede gör, özünü Görmek istersen hak yüzünü İncitme hiç dervişleri. 

Adile Sultan 

Bende sultanım diyen alemde bi haddi hesap. Bendei dergahı ehlullah olan yüzbinde bir. 

Ahmet Çelebi 

Alemi lahuta pervaz eyleyen ehli sefa, Değil İskender tacı, tahtı Süleyman istemez. 

Her türlü maddî ışıklar, insanın iç âlemini aydınlatmadığı gibi; onun iç âleminde yer eden din ve îman belirtileri inkar nefesi ile söndürülürse, tatmin olunmayan böyle bir hayatta huzur ve saâdet nasıl bulunacak?. 

İmam Mâlik (r.a.) der ki : 

“tasavvuf bilmeyen fakih fıska, tasavvufu bilip de fıkhı bilmeyen zındıklığa dûçar olur.” İmamı azam tasavvufu öven görüşünü İbni Abidin haşiyesinde açıklamıştır. S.150 

Ahmed ibni hambel r.a. s .37-39 
Kendisi Şeybanı rai ile görüşür. Çoban Şeyban onun yanına gidermiş, talebeleri bu pecmurde kıyafetli, böyle kimseye saygı göstermesini kınayınca onlara cevaben “evet ben sizin okuduğunuz ilmi ondan iyi bilirim ama 

o Allah’ı bizden iyi bilir.” 

İmam Şâfiî r.a.: 

“Sûfiye ile sohbetim esnâsında kendilerinden 3 şey öğrendim : 

1- Zaman bir kılıçtır; sen onu kullanmasını bilmessen o seni keser! 

2- Kendini hak ile meşgul etmezsen bâtıl seni sarar. 

3- Kendine hiç varlık vermemek ismet erbâbından olmaktandır 


Rûhu nefsin çirkin arzularından kurtarmak kolay olmayıp, çok ulvî ve kudsî bir ferâgat ister. Bu ferâgat ise Allâh’a acabasız îmanla elde edilir. 
Bâzı insanlar bâzı kıymetler için yaşar. Hattâ onun için canını fedâ eder. Bu kıymetlerin izâhı riyâzî hesaplarla kâbil olmayıp, zevk iledir. 

Misal: nâmus gibi. Vatan için ölümü göze almak kutsal arzunun netîcesidir. 

Ruhi huzur ve sükuna ermek,ebedi hayata erişmek için, haklı olduğu halde şahsi menfatlere sırt çevirmek fazilet eseridir. 

Zikir veliliğin diplomasıdır. Her kim zikre muvaffak olursa ona velilik diploması verilir. 

Ey nas sizden her bir taife için bir şeriat ve birde tarikat koydum, ittihaz ettim diyor. 

Maide 48 

Senden evvel kendilerine vahiy eder olduğumuz erkeklerden başkasını biz peygamber göndermedik eğer bilmiyorsanız zikir erbabına sorunuz 

El Nahıl 43 

Din: iman ile islamın her ikisine verilen isimdir. Bütün şeriatlere de din denir. 

Fıkhı Ekber 


Allah dinde sizin için güçlük kılmamıştır. 

El Hac 78 


Doğrusu insan Allah’ın kendisine emrettiğini tam olarak hiç yerine getirememiştir. 

Bir cemaat ihlas ile zikre oturup zikrederse, gökten bir melaike onlara “bu zikir meclisinden günahlarınız sevaba çevrilmiş olarak ve mağfiret olmuş olarak kalkınız” diye bağırır. 

İbni Hamza r.a. 

Resulullah s.a.v. efendimiz 

Bir gün Abdullah İbni Revaka r.a. ashaptan topladığı cemaatle zikir yaptırıyordu. Resulullah s.a.v. efendimiz zikir meclisine uğradı buyurdu ki. “Ey zikreden cemaat,sizler bir cemaatsınız ki cenabı hak sabah akşam beni zikreden kimselerle sende otur nefsini onlarla sabret ayeti kerimesini sizin sebebinizle inzal buyurdu. Bir gün Hz. Resulullah s.a.v. efendimize şikayet ederek “İbni Revaha çok zikir meclisi kuruyor,ashabı toplayıp zikir yaptırıyor” dediler. O zaman Hz. Resulullah s.a.v. efendimiz “Allah İbni Revaha’ya rahmeti ile muamele etsin, çünki Allah’ın meleklere karşı övündüğü zikir meclisini seviyor” buyurdu. Kulum beni zikrettiği ve dudakları zikir sebebi ile hareket ettiği müddetçe ben kulumla beraberim. Kalpleri Allah’ın zirine karşı katılaşmış olanlara yazıklar olsun. 

Devran hakında ayeti kerime 

Melekleride arşın etrafında kuşatarak rableri celle şanuyu hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Halk arasında rah ile hükmolunur ve müminlerle melekler tarafından rabbil alemine hamd olsun derler. 

Zümer 75 

Fa’lem ennehu la ilahe illAllah Öyleyse habibim bilki Allah hu tealadan gayrı hiçbir mabud yoktur. 

Herkesin kulağı namelerdeki ilahi zevki bulamaz. İncir gibi tatlı güzel meyveleri her kuş yiyemez. 

Aklın yolu zan ve tahmindir. Kalbin yolu temaşa ve hayranlıktır. 

İlahi emre uyan bir kul ol ve yeryüzünde yağız at gibi yürü. Cenaze gibi başkalarının sırtına yük olma. 

Şekilde insanoğlu bir sivrisineğe mağlup olur, fakat batında 7 kat göğe ulaşan kudreti vardır. 

Allah’a doğru yükselip giden insan, yer yüzünde yürümede zorluk çekmemelidir. 

Muhammed İkbal 

Milletler manevi büyüklerinin kalplerini incitmedikçe, Allah hiçbir zaman milleti rezil ve rüsvay etmez. 

Muhammed İkbal 

Kusur insanın şiârıdır. O bu vasfı ile hak karşısında mahluk olduğunu ispatlar. 

Ârife eşyâda esmâ görünür, cümle esmâda müsemmâ görünür, bu Niyâzi’den de mevlâ görünür, âdem isen “sümme vechullâhı bul, kande baksan ol güzel Allâhı bul. 

Cenabı Hak: 
Bir naib aracılığı ile rabbinize yönelin ve ona tam teslim olun. 

Lokman 15 

Sallu ala resuluna Muhammed Sallu ala seyyidina Muhammed Sallu ala mürşidina Muhammed Sallu ala bedrid-düca Muhammed Sallu ala nurul huda Muhammed 

El evvelü Allah, el ahiru Allah Ez zahiru Allah, el batinu Allah 

Hadid 3 

Kimin kalbinde Allah var ise, onun dostu Hz. Allah’tır. Kimin Kalbinde Allah yok ise, onun hasmı Hz. Allah’tır. 

Hz. Muhammed (SAV) 

Hayrihi ve şerrihi minel sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena inneke entel alimül hakiym. 

İnsanı dıştan ahlaklaştırmak imkansızdır. Onu en derin varlığa inandırmak gereklidir. Yoksa satıhta kalınca, eşyânın ve hâdiselerin esiri olmayamahkumdur. 

İlâhî din insanları biri birine bağlayan kuvvetli bir unsurdur. 

Sofi, hakikat ilmi ile amel eden bir fakihten başka birşey değildir. 
Allah onu ilmi ile şeriatın inceliklerine, esrarına muttali kılmıştır. 

Dîni aklın ve mantığın içine sokmak ve boyunduruğu altında tutmak doğru olmayıp, bu sûretle hareket insanı yanlış yere götürür. Ne aklın, ne mantığın buna gücü yetmez. Dîni aklın ve mantığın içine sokmak ve boyunduruğu altında tutmak doğru olmayıp, bu sûretle hareket insanı yanlış yere götürür. Ne aklın, ne mantığın buna gücü yetmez. 

Dinsiz ahlak, kalp paraya benzer. Din terbiyesine sâhip olmayan toplumlarda sonradan ihdas edilen telkin ne kadar kuvvetli olursa olsun müeyyidesiz bir nizam-nâme kıymetinden öteye aşamaz. 

“De ki: Allâh’ın kulları için çıkardığı zîneti, temiz ve hoş rızıkları kim haram etmiştir? De ki: onlar dünyâ hayâtında îman edenler içindir. Kıyâmet günü de yalnız onlara mahsustur. İşte biz bilenler için âyetlerimizi böylece tafsil ederiz.” 
A’râf 32 

Bismillahirrahmanirrahim 
“Ey âdem oğulları! Şeytan ana babanızı fenâ yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardı ise sakın size de bir fitne, belâ yapmasın. Çünkü o da, kabîlesinden olanlar da, sizi, sizin göremiyeceğiniz yerlerden muhâkkak görürler. Biz şeytanları îman etmeyeceklerin velîleri yaptık.” 
A’râf 27 

Allah (c.c.) 

“Biz ayı, güneşi, sâir felekiyâtı âdem’in ihtiyarına musahhar kıldık” buyuruyor. Tabiatı hazret-i Allah âdem oğlunun emrine musahhar yâni hizmetçi kılmıştır. Onun için tabiatı hüdâ mevkiine çıkarma. 

Bâki Allah fâni evsaf ile düşünülemez. Fâni malzeme ile Allah bilinmez. 

Hikmet ve hakîkat terbiyesi görmemiş mantığa esir olma! Hak yolunu tutanlarla bir ol, hakk’ı tut. 

İnsan kendi azâbını esiri olduğu huyu ile hazırlar ve sonra kendinde gâlip olan sıfatları ile haşrolunur. 


Kazaya rıza, maksiye rızayı icap etmez. Maksi: Allahın rızasına muhalif hadisedir. 

Hayat denen komedi ne kadar tatlı geçerse geçsin. Son perde dâimâ kanlı biter. Baş üzerine bir avuç toprak atılır. 

“İlim toplayıp yığmışsın, gönlü ihmal etmişsin. O kaybettiğin servete ne kadar acıyorum.” 

Muhammed İkbal 

İnsan tefekkür ölçüsü ile ölçülür, ruh ölçüsü ile ölçülür. Yalnız tefekkür cansız ve câzibesizdir. Yalnız ruh içi boş bir zarftan ibârettir. İkisi birleşince insan vücûda gelir. 

Ehli beyti sevmemek hariciliktir. 

Ashabı kirama düşmanlık etmek rafiziliktir. 

Ehli beyti sevmek ve ashabı kiramı sevmek ehli sünnettir. 

Ey habibim, eğer senin sözünü kabul etmezlerse, bilki onlar yanlız heveslerine tabi oluyorlar. Allah tarafından bir hidayete erişmeksizin, kendi hevesine tabi olan kimseden daha sapık kim olabilir. Allah zalim güruha hidayet etmez. 

Kasas Suresi 

Din hayatın dışına itilen bir fantazi, arasıra başvurulması gereken bir teselli kaynağı gibi olmamalı. 


“Ey îman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla berâber olun.” 

Tevbe 119 

İlim olsun, irâde ve talep olsun Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’min getirdiğine uygun olmalıdır. 

İrâdeden yüz çevirip mücerret ilmi isteyen (kelamcılar), ilimden vaz geçip yalnız irâdeyi talep eden bir kısım (tasavvufcular), resulu ekrem ve nebiyyi muhterem s.a.v. efendimizin getirdiğine aykırı irâdeyi ve ilmi isteyen (bidat erbabı), resulu ekrem ve nebiyyi muhterem s.a.v. efendimize tabiğ olmayıp yine ilim ve irâdeyi talep eden (feylosoflar) dalâlette kalmışlardır. Ancak, Resulullah s.a.v. efendimize ittiba ederek getirdiğine muvâfık bir sûrette ilim ve irâdeyi isteyen kimselerdir ki hidâyete ermişlerdir. 

Tevhit, ehl-i hakîkat dilinde Allâh’ın zâtını, zihinlerde tasavvur, vehimlerde, hayallerde tahayyül edilen şeylerden tecrit etmektir. Bu hal üç sûrette vücut bulur : 

1- Rubûbiyetini bilmekle 
2- Birliğini ikrar etmekle 
3- Allâh’a hiçbir şeyi eş tutmamakla. 

Tevhidin üç mertebesi vardır: 
1- Tevhîd-i ef’âl 
2- Tevhîd-i sıfât 
3- Tevhîd-i zât. 

Nâfi ilim, salih amel, 
İlm-i tevhit, amel-i tevhit... 

Seyyid Ali Sezai efendinin üstadları Rufai Şeyhi Evliyazadelerden Şeyh Şakir efendi Nakşi şeyhi Darendeli Hacı Mehmet efendi 

Bâki olan Allah (c.c.) fâni evsaf ile düşünülemez. Çünkü verdiğin şekil de havâtır gibi fânidir. Fani malzeme ile Allah bilinmez. 

Kim ki, ahvâle eylerse ta’rîz, Sürülür ağzına bal susturulur! Yine durmaz, eylerse ısrâr, Dürülür defteri, kan kusturulur. 

Beyazid-i Bistamî’ye sordular: 
“-Tarikatte ilerlemek için ne lâzım?”: 

1- Anasından evliyâ olarak doğması lâzım. Öyle olmazsa 
2-Ârif olması lâzım. O da olmaz ise 
3-Gören göz lâzım, o da olmazsa 
4- İşiten kulak lâzım, o da olmazsa 
5- Mücâhede zevkini almış, diri bir vücut lâzım. 
O da olmazsa 6- Ölmesi lâzım. 


Hepiniz birden Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. 

Biri birinizden ayrılmayın. Allah’ın size olan nimetini yad edin. Hani sizler yekdiğerinize düşman idiniz, Allah sizin kalplerinizi islam ile birleştirdi. Onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir zaman ateş çukurunun başına kadar gelmiştiniz, Allah sizi oradan kurtarmıştı, hidayet bulasınız diye ayetlerini böyle beyan ediyor. 

Ali İmran 103 

Akıttığınız meniye ne dersiniz, ondan insanı yaratan siz misiniz yoksa biz miyiz? 

Vakıa 58-59 

Ektiklerinize ne dersiniz onları bitiren siz misiniz yoksa biz miyiz? 

Vakıa 63-64 

İçtiğiniz suya ne dersiniz onu bulutdan yağdıran siz misiniz yoksa biz miyiz? 

Vakıa 68-69 

1. Nefsi emmare; Kötülüklerle ziyade olarak cehil ve emreden hayvani nefis 

2. Nefsi levvame; Kötülüklerden nefsini levmeden. 

3. Nefsi mülhüme; Mülhem olarak iyilikleri işlemeye kötülüklerden terke azimli. 

4. Nefsi mutmaine; Ahlakı hamide ile muttasıf olmak 

5. Nefsi raziye; Her hususda Allah’tan razı olan nefis. 

6. Nefsi marziye; Hak teala kendisinden razı olan nefistir. 

7. Nefsi kamile; Kemalatı insaniye,safayı beşeriyeye mashar olan nefistir. 

2 türlü kaza vardır. 

1. Mutlak kaza kader, 2. Sırrı kaza ve kader. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler. 

Hem göklerde ne var ,yerde ne varsa hepsini kendinden olarak sizin için musahhar kıldık. süphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için ayetler var.
 Casiye 


Ruhumuzu kaybedecek olduktan sonra esbihanın ne kıymeti olabilir. 

Ey o bütün iman edenler. Ağyarımızdan yar tutmayın. Sizi şaşırtmakta kusur etmezler,sarpa sarmanızı arzu ederler görmüyormusunuz. Buğuzları ağızlarından taşmakta, sinelerinin gizledikleri ise daha büyüktür. İşte size ayetleri sarih bildirdik, akıl ederseniz. 

Ali İmran 

El ulema verasetül enbiya. Alimler nebilerin varisleridir. 

Hadis-i Şerif 

Velidegu ileyhi vesileti 

Ey iman edenler ona yaklaşmaya vesile arayın ve yolunda cihat edin ki kurtuluşa eresiniz. 

Maide 35 

Seyyid Ahmed El-Kebîr Rufâî’nin evlatlarına öğütleri: 

* Kalbin güzelliği havfullah iledir. 
* Aklın güzelliği mesmuât-ı ilâhîyi düşünmek iledir. 
* Rûhun güzelliği nîmet-i ilâhîye karşı kavlen, fiilen, hâlen, sırren şükretmektir. 
* Lisânın güzelliği sukut,mâ-lâ-ya’nî’den sükût 
* Yüzün güzelliği, ibadet,halik’a hâlisâne ibâdet, halka sâdıkâne hizmette bulunmak iledir. 
* Niyyetin güzelliği mâsivâyı, gönülden çıkarmaktır. 
* Nefsin güzelliği nefse muhâlefet etmektir. 
* Sırrın güzelliği sabır, belâya musîbete tahammul 
* Hâlin güzelliği istikâmet iledir. 
* Hizmetin güzelliği edep iledir. 
* Kelâmın güzelliği doğru söz söylemektir. 
Mesmuat: El ve ayakla yapılan şey 

Dünyâ fâni, âhiret bâkidir. Bâkiliğin tohumu fâniliktedir; fâniyi fenâya veren bâkiyi de kaybeder. 

Dünyânın maddesi “zaman” fânidir. Mânâsı “hayâtiyet” ise bâkidir. Cenab-ı hak dünyâyı da, âhireti de mü’minler için halketmiştir. 

Fennin bildirdiği tabiat kânunları Allâh’ın tekvînine, dînî kânunlar teşrîine ait kânunlardır. 

Mü’min bir millet varken ilim, ahlak, medeniyet, kuvvet ve kudret bakımından ondan daha üstün diğer bir millet olmaması lâzım. 

Din, Allâh’ın inzal ettiğini, fen Allâh’ın yarattığını gösteren kânunlardır. 

Allâh’ın bir kânunu diğer kânununa nasıl karşı durur? 

Din sahih ilimlerin aslâ düşmanı değil, bilakis teşvikçisidir. 




İslam fıkhında söz sahibi salahiyetli fakih İbni Muceym bu mesele hakkında diyor ki: 

Zuhru ahir üzerinde duranlar daha çok zamanımızın bilgisiz kişileridir. 

Aslında böyle bir rivayet beğenilmeye layık değildir. Böyle bir namaza imamlardan ve arkadaşlarından rivayet edilmemiştir. 

Bahri Raik cilt 2 saife 151 

Gene İbni Muceym 

İlk cuma kılınan, ilk tekbir getiren, ilk selam verilen gibi bazı ileri sürülen bu gibi dayanaklar zayıftır. Ebu Hanife’nin mezhebine muhaliftir. Cumadan sonra 4 rekât öğle namazı kılmak ihtiyat değildir. Çünkü ihtiyat iki delilden en kuvvetlisi ile amel etmektir. 

Cumanın sahih olduğuna delil kuvvetlidir. O halde zuhru ahire gerek yoktur.

 Zuhru Ahir için; 
Suneni dare kutni 2. Cilt 10 sahifede hazihi selatün bidatün ve cailihu asimun bilâ meriyetin. 

Bu namaz bidat bir namazdır. Onu kılan şüphesiz günahkâr olur. 

Bana yönelenlerin yoluna uy 
Lokman 15 


Hz. Cüneyd-i Bağdâdî ye tasavvuf nedir diye sorulduğu zaman. 

“Amelini bozmak istemezsen emir ve nehyin hakîkatini araştırmaya kalkma. Zâhir ile amel et, bu sana yeter.” 

Herkes kendine göre mânâ verip te’villere sapmasın ve günaha girmesin. 

“Ey kaba sofi! Yoluna git. Bana hakîkati anlatmaya kalkma. Bu kâinâtın esrârı senin ve benim gözümde kapalı. Ve öyle kalacaktır. 

Hafız Şirazi 

Kevnî hakîkatlerle iktifâ edip, dînî hakîkatlere ittibâ etmeyenler, peygamberlerin tâbiîninden sayılmazlar. Bâzı umurda dînî hakîkatlere uymayan kimsenin o nisbette îmanında zaaf vardır. Bu hal îmanın kemâline aykırıdır. 

Yalnız ilim istemek sapkınlıktır. Yalnız amel istemek de öyledir. 

Nafi ilim, sâlih amelden şereflidir. İlim amelden, irâdeden evveldir. Çünkü önce maksad olan Allâh’ı bilmek, sonra Mabudu Hakka, ne vecihle ibâdet edileceğini bilmek. Allaha emiri ile ibadet etmek gereklidir. 

Hz. Musa aleyhisselama cumartesi Hz. İsa aleyhisselama pazar Hz. İbrahim aleyhisselama pazartesi Hz. Zekeriya aleyhisselama salı Hz. Yahya aleyhisselama çarşamba Hz. Adem aleyhisselama perşembe Hz. Muhammed aleyhisselama cuma Mubarek gün olarak verildi. 


Ruhani vazifeler maddi faydalardan hâli olmadığı gibi, dünyevi vazifelerinde ruhani kıymetleri vardır. niyet ve saliklerin tutumuna bağlıdır. 

Namazda icrâ edilen fiiller fıkha âittir. Fakat ihlas ve züht, bâtınî şeylerdir ve tasavvufa dâhildir. 

Kâmil doğarmış ehl-i hak, doğmadan evvel anası. 

Mürşid-i kâmil kime ta’lîm eyledi! Her varaktan okuyup, tefsîr-i Kur’ân eyledi. Levh-i dilden okuyup, bî-harf ü savt ümm-i kitâbı, Hak teâlâ ilm-i hıdr’ı ona ihsân eyledi. 

Türlü türlü fitneler zülfünden oldu âşikâr, Halk-ı âlem sandılar ki, anı şeytân eyledi. 

Demişsin, “görmedi kimse beni, bu âlem içinde!” Nedir yâ, bunca yüzden seyrân olduğun câna!.. Mekanlardan münezzehsin, senin zatı şerîfin çün, Nedir, bu kalb-i virânımda mihmân olduğun câna? 

Zikrullah iledir, ilmi aşk, olma gafil. 

Umumi akliyede, mümin ve kafir müşterektir. 

Hırıstiyanlar da, bizim zahiri ilim ulemamız da akıl yolunu seçerek, ulvi meselelerin halline çalıştıklarından isabet edememişlerdir. 



Ate : Tanrıyı inkar eden Ateist : Tanrının varlığını inkar eden,Allah’ı inkar eden. Pagan : Doğa üstü güçlere inanıp,semavi dinlerden hiçbirine tabi olmayan. 

İslami terimler; Fasık : İnançsızlığı sabit olmasada, din hükümlerine az çok aykırı davranan kişi. Kafir : İslami tertiplerde imansızlığı görülen kişi. Münafık : Görünüşte Allah’a inanıp kalben inanmayan kişi. Münkür : Allah’ı tanımayıp, o’nu inkar eden kişi. Gavurda denir. Müşrik : Allah’a eş koşan, çok tanrılar kabul eden. Zındık : Küfrü gerektiren inançlar taşıdığı halde müslüman görünen kişi. 

Gerçek sana biad edenler ancak Allah’a biad etmiş olurlar. Allah’ın eli onların eli üstündedir. Şu halde kim bu bağı çözerse kendi aleyhine çözmüş olur. Kim de Allah ile sözleştiği şeye vefa ederse O da, ona büyük ecir verecektir. 


Fetih 10 



İki ben bir arada bulunmaz. Benliğini eritecek insan ara. 




Kalbi göz yaşlarıyla suladığın zaman yapılan duâyı, kâinat bilir. Bu yaşa kıyamayanlara, aşk yoluna sefer haram kılınmıştır. 


Göz, yaşla dolduğu vakit benlik gider. İşte o vakit kul, Allah ile konuşmuş olur. 



Hakîkat hilkatinde mutasarrıf olarak yalnız onu gör!. hidâyete ulaştırır, dalâlete düşürür, izzete çıkarır, zillete indirir, saâdet sâhibi olanların kendisine ibâdet ve taatlarını kolaylaştırır. 



Şeriat fiilerin ve amellerin varlığı, hakikat ise iç alemine ait hallerin müşahadesidir. 



Ebrarın ayakta durması Allah’a, Mukarrebunun ayakta duruşu Allah’tandır. 



Bu dıştan içe geçiş yolu, tarikattır. Şeriattan tarikate, hakikate erilir. Bu noktaların tahhakkuk etmesi, luzumu ve kavranması, marifetullahtır. 



Sizin için Allah kolaylık ister, sizin için güçlük istemez. 


Bakara 185 



“Sizin üzerinize dinde hiçbir güçlük yüklenmemiştir. Şüphesiz bu din kolaylık dînidir.” 


Hac 78 



Peygamberimiz, günah olmadıkça daha kolay olanını tercih etmiştir. 


Yine peygamberimiz efendimiz “ben hak din ve müsâmaha ile gönderildim” buyurdular. 



Okursun ‘nahnü akreb’den, erersin kenz-i ahfâya, Bulursun ders-i maksûdu, ulaştın ise deryâya. Gelir her zerreden “ennî” hitâbı, aç gözün zâhit, Güneş âfâkı tutmuştur, görünmez lîk, a’mâya. Maiyyet sırrını duydunsa, fâni ol, hüviyet bul. Eğer Cibrîl olursa, aklı ko, er sırr-ı ednâya. 



Kande bulsun, Hakk’ı inkar eyleyen, Niyâzî Mısrî’yi Zâhir olmuşken yüzünde nûr-ı Zât-ı Kibriyâ!.. 



Bî-kılâvuz kim varır Allâh’ına, Reh-nümâsı olmayınca evliyâ!. 



İdrâk-i meâlî, bu küçük akla gerekmez, Zîrâ bu terâzî, bu kadar sıkleti çekmez 




Cuma Bütün mezhep imamlarımızca kavli olan cihet onun farz ve şeriati islamiyeden olmasıdır.Cuma’nın sıhati ve edası için şerhedilen şeraiti sairenin edilleyi kavli olmadığından, onlar müçtehidler arasında muhtelifi muafikttir, mesul ve izni hakim gibi şartların vücut ve ademi vucudu farz olan cumanın cevazına haizi tesir değildir. 


Eski Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki 



İslâmiyet’in bütün esaslarını kabul ederken, diğer taraftan dînin kuru bir îman ikrârından, ibâdetleri yerine getirmekten ibâret olmadığını düşünüyordu. Ona göre îman kalbin derinliklerinde yaşanılan bir şeydir ve sofilik işte bu derûnî hayâtı yaşamaktır.” 
İmam Gazâlî 

Peygamberimiz efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “kavi mü’min zayıf mü’minden hayırlı, Allah katında daha sevgilidir. Bununla berâber mü’minin hepsinde hayır vardır.” 

Sana dünyâ ve âhirette fâide veren şeyin son derece üzerine düş. Allah’tan da yardım iste. Âcizlik ve gevşeklik gösterme. Şâyet sana bu kadar ihtiyattan sonra yine bir şey değerse, işin istediğin gibi olmazsa “ben böyle yapmış olsa idim, şöyle böyle olurdu” demeyesin! “Allah taktir etti ve Allah istediğini yaptı” de. Çünkü olmuş, geçmiş birşeye kaygı çekerek, “keşke şöyle yapsa idim, böyle olmazdı” gibi söz ve düşünce şeytânîdir, vesveseye yol açar. 

Cevizin yeşil kabuğunu yemekle tat bulunmaz. Zâhir ile ey fakih, Kur’ân’ı arzularsın. Hüdâ’yı ten gözü ile görmek olmaz. Mürşidi seyret, Cenâb-ı mürşidi ayna kıl kim, olasın irşad. 

Bir şeye mahluk gözü ile bakarsan, ol mahluk olur. Hak gözü ile bak ki, bî-şek nûr-ı yezdân ondadır. 

Bu dünyada âmâ, ahirette âmâ 
İsra 72 

Dinde mistisizimin, akılla fazla alışverişi yoktur, yani aklı tatmin etmek onun davası değildir. 

Gazalinin en önemli işi,sufi metodunu sunni imanın tahkiki için bir vasıta haline getirmiş olmasıdır. Böylece ona göre aslolan sunni itikatıdır. Ancak bu imanı akla dayanan ilim veya felsefe yoluyla tatbik etmek imkansızdır.ilim ve felsefe bu iş için yeterli değildir. Sofinin zevk dediği hali yaşayan insan, o halde iman konusu edindiği hakikatını doğrudan doğruya yaşama sureti ile anlar ... 

Allâh’ı hiçbir zaman göstermek mümkün değildir. Böylece onun varlığı hiçbir zaman ispatlanamaz. Ama Allâh’ı kalbinin derinliklerinde duyan bir insan onun varlığı için hiçbir isbat ve delile ihtiyaç duymayacak derecede îman sâhibi olur. İşte sûfinin zevki, vecdi bunu vermektedir. 

Tasavvuf ehlinin ferâgat ve fedâkarlıklarından: 
1- Fenâ fi’l-kusûd: Allâh’ın irâdesine tâbi olmak, 

2- Fenâ fi’l-şühûd: Her şeyi Allah’da görmek, 

3- Fenâ fi’l-vücûd: Bütün varlıklardan sıyrılıp, Allâh’ın varlığına sarılmak 

“Aklı başında âlim olan kişilerden, doğru yolu göstermelerini isteyiniz. Onları dinleyiniz. Söz ve nasîhatlarına uyun, gösterdikleri yoldan dışarı çıkmayınız. Aksi halde pişman olursunuz.” 
Hadîs-i Şerîf 


Tesettür 
Kadınlara ziynetlerini açmamaları, başörtülerini yakalarına indirmelerini, gizli ziynetlerinin bilinmesi için ayaklarını vurmamaları emrediliyor. 

Nur 31 Ahzap 59 ayetinde ise, baştan ayağa örtünmeleri istenmektedir. 

“İnsanların en şerlisi mürşit olmadığı halde, mürşitlik taslıyanlardır.” 
Hadîs-i Şerîf 

Halîfe olmadığı, mâneviyattan yetki ve imdat olmadığı halde halîfe veya mürşitlik dâvâsındaki tarîkat eşkıyâları ise yol kesici ve mezar soyuculardan daha da beterdirler. 
Kuddusi 

Asıl halifeler aşık meşrep olan aşk ve cezbe ile sülük menzillerini tamamlayanlardır. Bunların ne ilmine bakılır ne de amellerine. Bunların hilafet emri maneviyattan bizzat Resulullah efendimizden gelir. Bunların hoca ve kılavuzu, mürşidi Resulullah efendimizin manevi terbiyesi, gelişen ilmi, ezelideki istidatları ile malik oldukları cezbe ve aşk binekleridir. Mürşit ve şeyh olan halifeler bunlardır. Şekilde maneviyat olan, irşat edilip irfan ve marifet kazananlardır. 

İki alemde tasarruf ehlidir ruhu veli, Deme kim bu mürdedir bundan nice derman ola, Ruhu, şimşiri hüdadır, ten gılıf olmuş ona Dahi ala kar eder, bir tığ kim üryan ola. 
Lâ Edri 

Bazı yarım bilgili olan kimseler, zannederler ki inkar, ilmin zaruri bir parçasıdır. En çok bilen insanlar, en çok inkara sapan kimselerdir. 

İman hiçbir şekilde ilerlemekten alı koymaz. Her gelişme Allah’ın yarattıklarında mevcut düzeni ortaya koyar. 

Cihana her birimiz bir vazife için geldik, bunu biliyoruz. Yanlız hayra mı veya şerre mi hizmet ettiğimizi bilmek, uyandığımızı gösterir. Uyandıktan sonra da hizmet, hayra müteveccih ise bunu arttırmak ve neticede kemale doğru yol almak. İnsanlık ve islamlık budur. Hizmet şerre müteveccih ise derhal hayra çevirmek hidayete mashar olduğumuza işarettir. Hayır ve şer ölçüsünü bilmemek gaflettir. 

Gaflette olan insan ise alet mesabesindedir. Kimin eline geçerse, O’nu yolunda kullanır. 

Edep, aklın dışarıdan görünüşüdür. 

Peygamberimiz efendimiz s.a.v. in hak peygamber olduğunu bilip te, hayatını onun hayatına benzetmeye çalışmamak felakettir, ziyandır. 

Allah’ın yaktığı çırayı söndürmek isteyen kafirler, daha ne zamana kadar küfür ve inadınıza devam edeceksiniz? 

Şu hakikatı, cihan bilmiş olmalıdır ki beşeriyeti, eninde gecinde, islamiyet kurtaracaktır. Yer yüzünün nizamı, ancak islam medeniyeti ile mümkün olacaktır. 

Biz islamiyet derken, suhuflar da dahil, islamın kitaplarını, nebilerinin hayatlarını ve bunlardan ayrılmayan arifleri kasdediyoruz. 

Acaba bir insan kendi başına bırakılsa, bu arzularını tatmin edebilir mi? İnsanların hasseleri, icat ettiği aletler kusurludur. Malik olmakla iftihar ettiği akıl hiçbirşeyi toplu bir halde kavrayamayacak kadar acizdir. 

Esasen akıl, bir çok vehimler elinde oyuncaktır. 

İlahi hakikatler, zekadan kalbe değil, kalpten zekaya doğru giderler. Allah’ı hisseden kalptir. 

İslamiyet: 
Bir olan Allah’ın iradesine teslimiyettir. 

İslamiyet, ruhla beden arasında ahenk ve muvazene kurar. İslamiyet, seçkin bir zümrenin değil, bütün insanların dini olmuştur. 

İhsan: 
Allah’ı görüyormuş gibi ibadet ve taatte bulunmaktır. 

Ruhani bakımdan en kültürlü olan, bütün effal ve harekatında Allah’ın iradesine en yakın bir şekilde kalabilendir. Bu disipline taalluk eden meseleler, mistisizme konu teşkil eden hususlardır. 



Mistisizmin islamda mütemadi olan yönleri vardır. İhsan: Allah’ı görüyormuş gibi ibadet ve taat Kurb: Allah’a yaklaşma Sülük: Allah’a doğru seyahat Tarikat: Yol demektir. 

Tasavvuf cemisi. 

Şahsi hattı harekatın (gidişin) en iyi metodu tasavvufdur denilebilir. Bu yolda Allah muhabbetini gittikçe fazlasıyla arayacak nefis murakabesini, ihlası bütün efal ve harekatında ve düşüncelerinde Allah’ın daimi huzurunu elde eder. 

İhlas, zühd ve takva batıni şeylerdir, tasavvufa dahildir. 

Müminler muhakkak muaffakiyete erişmişlerdir. Namazlarında samimi ve ciddidirler. 
Müminun 1-2 

Münafıklar namaza kalktıkları zaman insanlar görsün diye gösterişle kılarlar. 
Nisa 142 

Zaruri olandan asla vazgeçilemez. Zira bu intihar olur, dini bakımdan intihar yasaktır. 

Zira biz kendimize değil Allah’a aid bulunuyoruz. Onun verdiği hayatı yok etmek Allah’ın iradesine karşı gelmektir. 

Lükse gelince eğer bu dünyada , o bizim varlığımızın gayesi olmuşsa meşru olan gösteriş, kendi kendine tapmaktır. 

Turuku Aliye 

1. Kadiri: Hz. Pir Seyyid Abdulkadir Geylani 470 - 561 Bağdat - Irak 
2. Rufai: Hz. Pir Seyyid Ahmed Er Rufai 512- 578 Basra- Irak 
3. Bedeviye: Hz. Pir Seyyid Ahmed Bedevi 596-675 Tanta- Mısır 
4. Dussukiye: Hz. Pir Seyyid İbrahim Dussuki 633-676 Dusuk-Mısır 
5. Şazili: Hz. Pir Seyyid Ebul Hasan Sazeli 553- 654 Hurmeysera – Mısır 
6. Sadiyye: Hz. Pir Seyyid Sadettin 593-700 Şam – Suriye Civarı 
7. Mevlevi: Hz. Pir Mevlana Celalettini Rumi 604-672 Konya - Türkiye 
8. Bektaşi: Hz. Pir Seyyid Hacı Bektaşı Veli 645-738 Kırşehir - Türkiye 
9. Halveti: Hz.Pir Ömer Siracettin Halveti ?-750 Kurat-Afganistan 
10. Nakşibendi: Hz. Pir Muhammed Bahaddin Nakşibendiye 718-791 Buhara Türkistan 
11. Bayrami: Hz. Pir Hacı Bayramı Veli 753-833 Ankara-Türkiye 
12. Celveti: Hz.Pir Aziz Mahmut Hüdayi 950-1038 İstanbul Üsküdar Türkiye 
13. Gâlibi: Hz. Pir Seyyid H.Galip Hasan Kuşçuoğlu Çorum 1919 ->> İstanbul - Türkiye 




İman edenler Allah’a muhabbetlerinde çok sebatlıdırlar. 
Bakara 165 

Onları Allah sever, onlar da Allah’ı severler. 
Maide 54 

Kamil İnsan cüz olan varlığını külle teslim etmesi sebebiyle, yani bir katre su mesabesindeki benlik haysiyetini, deryayı vahtede boşaltması marifeti ile hakka vasıl olmuş, hicaptan kurtulmuş bir bahtiyardır. 

Kamil İnsan, O ademdir ki, ondaki ilahi nura, ervah secde kılar ve işte bu secdeden imtina eden, şeytan taifesine iltihak etmiş olur. 

Kamil insan Hüda’nın halifesidir ve cenabı hak “benim sıfatlarımı giyinmiş olduğun halde kullarımın meydanına çık onları bana ulaştır. Seni gören beni görür buyurduğu zattır ve Kur’an-ı Kerimde denizler mürekkep olsa, ağaçlar kalem olsalar, Rabbın kelimesi olan insanı kamilin efsafını tarife kalksalar denizler kurur. 

İnsan kendi azabını esiri olduğu huyu ile hazırlar ve sonra kendinde galip olan sıfatla haşrolur. 

Kulna ya nâre kani berden ve selamen alâ ibrahim. “Ey ateş İbrahim’e serin ve selamet ol” 

Türkiye dahil bütün dünya mistik duygulara doğru bir eğilime meyyaldir. Materyalist inkara düşünceler, günümüzde çekiciliğini bir hayli kaybetmiştir. 

Din Allah’ın inzal ettiğini fen Allah’ın yarattığını gösteren kanunlardır. Allah’ın bir kanunu diğer kanununa nasıl karşı durur. 

Hiç bir mevcut yoktur ki en yüksek hakim olan cenabı hakkın varlığına şahit olmasın hiç bir zerre yoktur ki büyük halıkın varlığını göstermesin. 

Tabiat kitabının herbir sayfası, kudreti ilahinin bir tecelligahıdır. Ama en ziyade mashar olan, en güzel bir biçimde yaratılan insandır. 

Muayyen bir amelin iyi veya kötü olduğunu taktir canabı hakka aiddir. 

Bundan başka şunu hatırda tutmalıdır ki, mesuliyet anlayışı, bu dünya ya aid hususlardır. 

İlahi mükafat ve mücazattında öteki aleme aid hususlar olduğu gibi, biz onları aynı seviyeye indirdiğimiz için müteessir oluyoruz. Böyle yapmak hatadır. 

Allah’ın herşeye kadir olduğuna ve insanın mutlak sorumluluğuna iki katlı inançtır ki, bir müslümanı gayrete getirir ve onu kaçınılması mümkün olmayan hadiseler karşısında tahammüle kabiliyetli kılar. Bu itikat onda hareketlilik, canlılık husule getirir. Bu mevzunun doğruluğuna kendimizi inandırmak için asrı sadette müslümanların başardıkları büyük işler delildir. 



Şunu da hatırdan çıkartmayalım, İslam yalnız iman değil, cismani olduğu kadar ruhani bir ihtiyaçtır. O beşer hayatının bütün sistemidir. 

Kolay zannettiğimiz aşk caddesinde akıl tıkandı. Kendi kulaçlarımızla bu deryayı yüzmek imkanı kalmadı, meğerki bir nedimi ilahi,bir varüsü nebi elinden tuta. 

Onun için insan zahirini şeriatın ahkamına, batınını hakikatın nuruna vermeden, aşkı ilahiden, muhabbeti rabbaniden dem vurmak doğrudan doğruya yalancılıktır, açıkça münafıklıktır. 

Şeriatın adabına riayet etmeyen kimseyi Cenabı Hak katiyyen esrarına mahrem etmez. 

Esrarı aşkı ehli zahire söyleme, işin kışrında kalana bu zevkten bahsetme. Zahire zahir ver, o ona yeter, hele ehli batılın yanında, haktan hiç bahsetme, o lokma, onun lokması değildir. İmanı zevkiye çıkmayan, ruhun safasını tatmayan mahruma, derdi aşktan bahsedilir mi? Bu aşkın namusuna tecavüz etmek olur. 

İbni Sina der ki: 

Dinsiz ruhlar hastadırlar. Herşeyden evvel o ruhların terbiyesi lazımdır. Ruhların terbiyesi ise din ile kaimdir. 

Sahih itikata malik olmayan ruhlar, güzel işlerede malik olamazlar. 


Bütün ceza kanunları, ruhi hastalıklara müptela olanlar için yapılmıştır. 

Kainatın sırrı aşktır. Zeka aşka sahip olursa hakkı bulabilir. 
Muhammed İkbal 

Aşk zeka ile el ele verirse, yeni bir alem vucuda gelir. 

“Kalb, gaflet perdesi içinde örtülüdür. Cilâsı hakâyıkı âlemi düşünmek, nur-u zikrullah’tır.” 

Seyyid Ahmed Er Rufai 

Kişinin zenginliği ilim irfan iledir. Güzelliği hilim ve takva iledir. İzzü şerefi nefsine muhalefeti iledir. 

Seyyid Ahmed Er Rufai 

Kuranı kerime nazar et. Kuran nefislerin kötülüklerini bildirmek ve onun islahını gösterme şerhidir. 

Tarihi vakalar, tarih bilgimizi arttırmak için değil, geçmişteki olaylardan ibret almamız içindir. 

88Herşey Allah’ın ilminde sabittir. Bu sübût, hakkın irade ve meşiyyetine hikmet ve tedbirine göre vakti gelince, ona gerektiği kadar şehadet aleminde vucut bulmasına sebep olur. Bu sıfatlar sonsuz olarak indimizdedir. Sana bilinen bir parçasını göndeririz. Ayet Bahsin derinliğine dalıp da haddini aşanlar, helak olmuştu. Hadis-i Şerif Hiçbir şey yoktur ki hazineleri indimizde olmasın ve biz onu ancak malum miktarda indiririz. Hicr 21 88Herşey Allah’ın ilminde sabittir. Bu sübût, hakkın irade ve meşiyyetine hikmet ve tedbirine göre vakti gelince, ona gerektiği kadar şehadet aleminde vucut bulmasına sebep olur. Bu sıfatlar sonsuz olarak indimizdedir. Sana bilinen bir parçasını göndeririz. Ayet Bahsin derinliğine dalıp da haddini aşanlar, helak olmuştu. Hadis-i Şerif Hiçbir şey yoktur ki hazineleri indimizde olmasın ve biz onu ancak malum miktarda indiririz. Hicr 21 

Allah’ına şirkten mada bütün günahlarla kavuşması, onun için Allah’a kelam ilmi ile kavuşmasından daha hayırlıdır. 

Mantık ilmi gibi felsefe ilmininde öğrenilmesinin haram olduğunu söylüyor. 

Hocaların Hocası Celalettin Sevyuti 

Kelam ilmi, gayeye ulaşmak için bir vasıta değildir. 

İmamı Şafi 

İlmi, kelam yolu ile arayan zındıklaşır. Kimya yolu ile arayan iflas eder. Hadisin güzelini arayan yalan konuşmaz. 

İmamı Yusuf 

Ey habibim melekler aşağı inseler, ölüler kalksalar bütün senin peygamberliğine şehadet etseler, ellerinde kuranı tutsalar gene inanmazlar. Kalpleri mühürlüdür, Allah onların öyle olacağını biliyor. 


Dertleri üst üste katlanmış insanlara öncülük mü edecekler? Yoksa iyi para kazanan mutlu dünya vatandaşları mı olacaklar? 

Bilmeyen öğretmen, hazık olmayan doktor, hak ve hukuku tanımayan avukat, eline alet almamış mühendis, teknisyen ve iş adamı heryerde palavracı ve geveze gezer. 

Ben bir ucu kuran ve hakikat üzerinde olup ondan ayrılmayan bir ayağı ise dünyayı dolaşmakta olan bir pergelim. 

Hz. Mevlana 

Tasavvuf hal ilmidir, kââl değil Tasavvuf özdür, söz değil Tasavvuf siğrettir, suret değil. 

İnsanın hali nasılsa işlerinden ve sözlerinden belli olur. 

İnsanın canı mertebe bakımından nasıldır, nedir, mümin midir, kafir midir yoksa erenlerden midir işinden ve sözünden anlaşılır. 

Testinin içindeki suyu denizden uzak tutma, tatlı su içilmeyecek hale gelir. 

Gönül kapısı örtüldü, artık dışarı çıkmıyor söz. 

Şükret ki, bir diri vurmamış kafana, çünkü dirinin reddettiğini Hak da reddeder. 


Dirilerin öfkesi tanrı öfkesidir. İçi dışı temiz er hak ile diridir. 

Milyarlarca ışık yılı çapında ki kâinatta her an müşâhede ettiğimiz tesâdüfe yer bırakmayacak mükemmellikte, cereyan eden sayısız olayların planlı, sanatlı olmaları sonsuz bir ilmi, en güzel ölçüde, düzende yaratılmış olmaları sonsuz bir adâleti gösterir. 

“Seher zevkin ne bilsin, müstecânî püsterî kalbler!.. Füyûzât-ı sabâhı hasta-yı hicrân olandan sor.” 

Allah şer ile emretmez, Allah elçileri şer ile emretmez, arifler şer ile emretmez. Onun için bunlara itaat kayıtsız ve şartsızdır. 

Nefis: Emmare : Kafir ve fasıkların nefsi, Levvame : Günaha muhalif olan nefis, Mülhime : Alimlerin nefsi, Mutmaine : İlmi ile amil, ihlaslı kulların nefsi, Radiye : Veliyullahın nefsi, Merdiye : Arifi billahların nefsi, Safiye : Enbiyayı kiram ve resulu ihtiramın nefsi makamı. 

Aşk sırları hakîkatte Allâh’ın emânetleridir. Kâmil insanlar, velîler de hakk’ın eminleridir. Mâdem ki, hazret-i Allah (c.c.) Emâneti ehline Vermeyi emrediyor, hikmet mârifet ehline Verenler doğru yolu bulmuş ,ehlinden gayrıya Verenler ise bu yoldan ayrılmış olur. 

İnsan bu dünyada bir mürşidin uyandırışı ile kendi cevherinin farkına varırsa, içinde duyduğu derin özleyişin kime ve nereye olduğunu anlamış olur. Allâh’ı önce dış âlemde, sonra içinde bulur. Allah’ın varlığının, içinde hissedilir hale gelmesine tecelli denir. Bu hâle eren insan kâinâta Allâh’ın görüşü ile bakar. Her baktığı Yerde onu “gören” insan demektir. Gene bu haller tam bir vuslat değildir; zira tam bir özleyiş içindedir. 


“-Perdeyi kaldır ve benimle örtüsüz konuş ki, ben üzerinde gömlek bulunan sevgili ile visâli sevmem!.” 

Ona dedim ki : 

“-Eğer sevgili bütün sırlardan soyunup meydana çıkarsa ne sen kalırsın, tozun dumanın da kalmaz.” 

Ey Hüsamettin iste, Allah’tan iste; taşıyabileceğin kadarını iste. Zîrâ bir saman çöpünde, bir dağ kaldıracak tâkat yoktur. 

Hangi beşer zât-ı Hakk’a nâib olmuş “innî câılün fi’l-ardı halîfe” sırrına mazhar olmuş ise onun neşesi hayallere akseder ve beşeriyet o neşenin tahtında seyrini ikmal eder. Karip : Hakka yakınlık Garip : Haktan uzaklık 

Okuduğun şeylerin sana tesiri, yunaniyyet ilminin baskısı, rahmaniyet zevkinin iç yönüne daima engeldir. 

Hazret-i Allah, resûl’üne buyurdu: 

“Biz Kur’ân’ı senin zahmet çekmen için indirmedik, Ya habibim nefsine meşakkat verme zira biz sana ezelden hidayet bu kuranı onun için indirdik. “Sen müminlere bizim zatımızdan ve sıfatlarımızdan haberler veresin” inanmış kullarımıza îmanın ve kulluğun sırlarını söyleyesin. Marifetini, hükümlerini ve Allâh’ın yüceliğini onlar senden işitip ârif olsunlar.” 

Taha 3 

Ya Resulallah nefsine meşakkat etme, hakkını ver zira nefsin sende bir hakkı vardır. 

Cibrili Emin 

Bir kişi imanla cenneti, ameli salihle derece elde eder. 
Taha 75 

Atam Ali Kuşçu’nun mezar taşındaki yazı 

Eyyüp kabristanında 

Ayak arka yüz 

Seyyid bir şehidin olduğu yeri Allah daima, Allah daima o şahsın cezbeleri ile nurlandırsın. Allah’ın nuru onu her zaman cezbetsin. 

Baş ön yüzü 

Nadir bulunanların bir eşi bir benzeridir. meziyeti şanlı, çok akıllı efendi ali el kuşçu ki Allah onu cennetlere koysun. 



Baş arka yüzü 

Kabe duvarı gibi sağlam hayırla bir önderdir. Dünyevi delilleri isabetli, açıklamada mahir, zor ve karışık meselelerin çözümünde zekidir. 

Ayak ön yüz 

Her sadakat sahibinin nazarında ölüm mukadderdir. 

Ya ibadullahi agisna: 

Allah’ım kullarına yetiş rahmetini indir, yardım et. 

Habibim Allah’tan bir rahmet olmak üzere sen güzel bir yaradılışa sahib olduğundan çevrene karşı yumşak davrandın. Şayet onlara karşı katı kalpli olsaydın, katı davransa idin, onlar senin etrafından dağılır giderlerdi. Ama senin o güzel davranışın sebebi ile onlar senin etrafında toplanıp sana yardımcı oldular. Öyle ise onları affet, onların affını dile, işlerinde onlarla istişare et bir kerede azmettinmi artık Allah’a dayan muhakkak ki Allah kendine güvenenleri sever. 

Ali İmran 159 


Ya kerim Allah Sürüp dergahına ruyu siyahım Umarım af ola cürmü günahım. Hüdavendim efendim padişahım Penahım Halıkım Rabbim Allah’ım Allah’ım. 


Aman ya rabbülalemin Eğer sen eylemezsen derde derman Ne etsin ne eylesin biçare insan. Yine senden olur her derde derman Hüdavendim efendim padişahım. Penahım Halıkım Rabbim Allah’ım Allah’ım. 

İslam: 

Allah’ın iradesine teslimiyet demektir. Allah’ın yaratığı bütün iyi şeylerden tamamı ile istifadeye müsade eder ve aynı zamanda herkesin üzerine Allah’a karşı ibadet etmek ,oruç tutmak, hayır işlemek v.s. gibi vazifeler yüklemek suretiyle ruhani ve cismani (ruh ile beden) arasında ahenkli bir muazene kurar. İslam bu suretle seçkin bir zümrenin değil aynı zamanda bütün insanların dini olmuştur. Dâvet umûmidir. Bütün mü’minler sınıf, ırk, dil farkı olmaksızın kardeş olurlar. Dînin tanıdığı yegâne bir üstünlük vardır, o da şahsî ve ferdîdir: Allah’tan en çok korkan ve en ziyâde Allâh’ın emirlerini yerine getirenler, takvâ ehli Allah ve resûl’ü katında en yüksek insanlardır. 

“Dünya mezmum değil, memduhtur.” Yâni kınanmış, zemmedilmiş değil, memduhtur yani öğülmüştür. 

“Ümmetimin âhir zamanda helakleri cimrilik ve uzun emel ve ümitler beslemelerinden olacaktır.” 

Hadîs-i Şerîf 

Kitap ve sünnette olmayan bidatlardan biri ile amel etmemeliyiz. Çünki kamilin şartı şeriatı mutahharanın hükümlerini bilmek, bidatlardan ayrılmaktır. Zira kamil olan kimsenin gece gündüz bütün hareket ve rukunu ancak şeriat mizan üzere olur. 

Bütün kâinât Allâh’ın ilim ve irâdesinin tecellîsidir. Allâh’ın bi-zâtihî tecellîsi değildir. 

Kâinât ilâhî bir feyizdir. İslâm’da vahdet-i vücud budur. 

Her varlık izâfi varlıktır. Mutlak varlık değildir. 

Hiçbir şey varlık sâhasında kendi başına ayakta duramaz. 

Hiçbir varlığa muhtaç olmayan ancak Allah’tır. 

Hayat vasfı taşısın veya taşımasın, her varlık izâfî bir varlıktır. Mutlak varlık değildir. Allâh’ın varlığı mutlak varlıktır, izâfî değildir. Zarûrîdir, mümkün değildir. 

Bir aynaya vuran ışık kaynağı gibi, aynadaki akis mecâzîdir ve iğretidir. Kâinâtın bütün yüzleri iğretidir. Cenâb-ı hak mutlak varlık olunca mâ-adâsı olan her şey bir görüş ve bir vehimdir. 

Mümkün: var olmakla yok olmak kutupları birbirine müsâvidir. 

Her varlık onun varlığından ibârettir. Bir aynaya vuran ışık kaynağı gibi,aynadaki akis mecazidir ve iğretidir. kainatın bütün yüzleri iğretidir.cenabı hak mutlak varlık olunca madası olan herşey bir görüş ve bir vehimdir. 


İzâfî: Bağlı olduğu nesne ile değişen. 

Türlü türlü fitneler zülfünden oldu aşikar Halkı alem sandılar ki anı şeytan eyledi. 


Nefhai ruhul kudüstür,sureti insanı gör. Hakkı isbat eyleyen, ol hüccetül burhanı gör. Ruhul küdüsün üflemesi olan insan suretini gör Hak taalayı isbat eden velilerin simalarındaki hüdanın varlığının canlı hüccetini temaşa et. 

Kalbi mecnunu yararsan hazreti leyla çıkar. Zahida sen sanma mecnun başka leyla başkadır. 

Hz. Peygamber s.a.v efendimiz zamanında 3 kabile reisi kabilesi ile irtidal etmiştir. 

7 si Hz. Ebubekir r.a. zamanında 1 si Hz. Ömer r.a. zamanında kabileleri ile birlikte irtidal etmiştir. 

Tefsürül Kur’an 3.cilt 17.sayfa 

Taklîd ile setroldu, tahkîk olan âşıklar. Her birisi bir şeyhdir nûrânî alâmet yok. 

Arz-ı vâsi’ ister isen kâmilin gir kabzına, Arş-ı kürsîden geçmiştir, bir velînin pâyesi. 

Himmetin bu ola kim daim anlayasın, Hakkı bilmekten yeğ olamaz iki alemde sevda. 


Âşık olmayan kişinin cânı yok, Küfrü çoktur; illâ hiç îmânı yok. 

EDEP 

Efendi! Anla ki, insanın tenindeki can ne ise edepten ibârettir. 

Âdem ulvî âlemdendir. Onu süflî ve alçak sanma! 

Bu kâinat kubbesinin dönüşündeki nizam ve revnâk edeptir. 

Ayağını iblisin kafasına koymak, ona hâkim olmak istersen gözünü aç : şeytanı öldüren edeptir. 

Âdem oğlu edebsiz ise “âdem” değildir. Çünkü hayvan ile âdem edeple ayrılır. 

Tanrı kelâmı baştan aşağı edeptir. 

Akla: “-îman nedir?” Diye sordum. O, kalp kulağıma: “-îman edeptir” dedi. 

Fâniyi fenaya veren bâkiyi de kaybeder. Bâkiliğin tohumu fâniliktedir. 

Dünyânın maddesi, zamânı fânidir. Ama mânâsı, hayâtiyeti bâkidir. 



“Tevfik, sâye refik olanındır dünyâda.” 

Mehmet Âkif Ersoy 

Müslüman, İslâm’ın aynı zamanda bir hayat nizâmı olduğunu kabul etmelidir. Kabul etmeyenler, İslâm’ı yeteri kadar bilmediklerindendir. 

Karşı çıktıkları eskimiş, çağ dışı gördükleri şeylerin çoğu, düşünce, yorum, akılcı ve bu türlü içtihad mahsülüdür. 

Müslüman olmayanlarda bilgisizlik, şüphe ve korku vardır. Bu hastalığın ilacı gerçek ilimdir. 

Şüphe: İdealeştirilmiş islam nizamının uygulanmasında görülmemesidir. Nerede bu islam sorusuna, şuradadır diye kendisine bile gösterememesinden kaynaklanan suçlamalar, hakikatleri göstermeye yetmiyor. Hayal mi, hakikat mi şüphesi devam ediyor. 

Bismillahirrahmanirrahim “Eğer mü’minlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa, aralarını düzeltin. Şâyet biri ötekine saldırırsa, Allâh’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adâletle düzeltin. Adâletli davranın. Şüphesiz ki, Allah âdil davrananları sever.” 
Hucurât 9




 Bismillahirrahmanirrahim “Bedevîler ‘inandık’ dediler. De ki; ‘siz îman etmediniz, ama islâm olduk’ deyin.’ henüz îman kalblerinize yerleşmedi. Eğer Allâh’a ve elçisine itaat ederseniz Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” 

Hucurât 14 

Bir kimse rahmanın zikrinden iraz ederse,ona biz şeytanı musallat kılarız. Binanaleyh şeytan da daima ona muharim olur. 

Zuhruf 36 Halbuki şeytanlar insanları doğru yoldan men ederler. Şeytana ittiba eden insanlar da kendilerinin doğru yolda gittiklerini zan ederler. 

Zuhruf 37 

Mehmet vehbi ef. Tefsiri cilt 13 sahife 5206-5207-5208 

Huzuru ilahide keşke seninle benim aramda magriple meşruk arası kadar uzak olsaydı, arkadaş olmasaydık, beni tariki haktan saptırdın. 

Levla s. Seneten lehalakal Numan 2 sene olmasaydı Numan mahvolurdu. 

İmamı Azam 



Tasavvuf,ancak kalble işlenen amellerin bir kanunu, batınla ilgili hükümlerin bir düsturudur. 

Allah c.c. yakında bir kavim getirecek, Allah onları, onlarda Allah’ı sever. 

Maide 54 

O imanla ameli salih arasını cem etmektir. Ameli salihi tamamlayıp zirveyi kemale çıkmaktır. 

Zira zayıf iman eksik amel müslümanların umumunda vardır. 

Ne mallarınız nede evlatlarınız sizi nezdimize yaklaştırmaz. Ancak iman edip salih amel işleyenler başkadır. Onlar yaptıkları iyiliğe makdül iki misli mükafat görürler.Onlar en yüksek makamlarda emniyet içindedirler. 
Sebe 37 

İman çıplaktır, elbisesi haya, utanmak ve takvadır. Meyvesi ise ilimdir. 

Ey Rabbimiz bize dünyada hasene ver, ahirette hasene ver. Mealindeki bakara suresi 201. Ayeti kerimeye şöyle dedi. 

Dünyadaki hasenelerden murat, ilim ve ibadet ahiretteki haseneden murat cennet ve cemaldir. 

Hasanı Basri 


“Kuran ilim ile fayda verir, manası anlaşılmadan bir fayda sağlamaz” buyurdu . 
Hadis-i Şerif 

Allah: “Ümmetine bir şey verdimki, ümmetlerden hiç birisine vermedim” dedi. “Ya Cebrail nedir o diye sordu.” “Allah’ın “fezkuruni ezkürtüm” sözüdür ki bunu senin ümmetinden başkasına vermedi” 

Ne zaman kulum üzerine zikrim galip olsa,bana aşık olur. Ben de ona aşık olurum. 

Zahiri 5 duygu 
Görmek İşitmek Koklamak 
Dokunmak 
Tatmak 
Batıni hislerde 5 adet 

Hayal Hafıza Müfekkere (düşünmek, düşünce) Müzekkire(andıran, hatıra getiren, zikreden, tesbih çeken) Vehim Hikmet gönülde bir nurdur ki, sâhibi o nur ile vesvese ve ilham arasını tefrik eder. 

Hikmet, Kur’ân’ın nûrudur. İlim ve amelin hakîkatını bilmek, kalbi mekr ve hileden temizlemektir. 

Kur’an mealen 
“Her kime Allah tarafından hikmet ihsan olunursa, ona pek çok hayır verilmiştir.” 
Bakara 269 

Kur’ân’ın, hikmet-i mü’minin kaybolmuş devesi gibidir. Herkes devesini iyi bilir. Senin kaybettiğin deven ariflerin nazarında, yakinin hasıldır. 

Dünya hikmeti sahibinin zan ve şek-ini arttırır. Dini hikmet ise insanı semanın fevkine çıkarır. 

Haktan hikmet talep eden hikmetin kaynağı olur. onu elde etmek için sebep aramaktan asude kalır. 

Git de, hikmet otunu otla ki, Allah onu sana garazsız, mahz-ı atâ olarak vermiştir. 

“Hakk’ın rızkından yeyin” âyetindeki rızkı, ekmek anladık. O kelimenin mânâsı hikmet ve mârifetti. 

Öyle ki, insan melek de olsa, ilâhî yardıma uğramayınca defteri siyah çıkar. Hakk’ın yardımına, hakk’ın has kulları olan Kâmil İnsanlara verilen rahmet tecellîsine meleklerin bile ihtiyâcı vardır. 

Bize ezel meclisinde bir damla ilim vermiştin. Bu damlayı, varmak için yanıp tutuştuğu ummâna sen eriştir. 
Bismillahirrahmanirrahim 

Rabbiş rahli sadri ve yessirli emri vehlul uhdeten min lisani yefkahu kavli ve ufevridu emri illallah innalahe basirun bil ibad. 

Rabbım sadrıma genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını çöz ki, sözümü anlasınlar. 
Tâhâ 25.26.27.28 
Münzel din, müevvel ve mübeddel din bugünki dile aktarılmış şekli, indirilen din. 

Uydurulan din, Allah tarafından vahyedileni, insanların tevil ve değiştirmesi ile oluşmuş din. 

Gerçek din, sahte din. 

İbni Teymiye 

Dînin kurucusu, koruyucusu, hazret-i Allah’tır. Din Allâh’ın tekelindedir. Bu tekele burnunu sokanlar Allâh’a ortak koşmuş ve şekile düşmüş olur. 

İçtihadın her devirde ortaya çıkardığı yorumlanmış din tablosuna diyanet ve şeriat denir. Dinin değişmezliği, diyânetin ise değişmesi esastır. 

Düşmanı evinin içinde olan kimse istediği kadar dış tedbirleri yerine getirsin, düşmanın taarruzuna karşı kapı ve pencereleri sağlamlasın, bundan ne çıkar! Vücudunun içinde nefis gibi, her ihtirâsa mağlup bir düşman varken kişi dışarıdan daha hangi haydutları bekliyor?!. 

Ey adem oğulları her mescide yahut her ibadet ettiğiniz yerde ziynetli elbisenizi giyiniz. Yiyiniz içiniz, yalnız israf etmeyiniz. Allahu teala müsrifleri sevmez. 



De ki: “Allâh’ın kulları için çıkardığı zîyneti, temiz ve hoş rızıkları kim haram etti?” 
A’râf 31 

Arzda kamil bilgi sahipleri için nice ayetler vardır. 
Zariyat 20 

Bismillahirrahmanirrahim 
Ve lekad enzelna ileyke ayatin beyyinatin vema yekfuru biha ilel fasikun 

Andolsun,biz sana ahkamı açık beyan ayetleri indirdik. Onları fasıklardan başkaları inkar etmez. 
Bakara 99 

Aslı hu 

Malın ve servetin efdali Allâh’ı zikreyleyen lisan, Allâh’a şükreden bir kalp, kişinin îmanına yardım eden, hayat nizâmına âşinâ mü’min bir kadına mâlik olmaktır. 

Âdem aleyhi’s-selam akıl derecesinden aşk derecesine ulaşınca, bütün varlıklarda Allâh’ın güzelliklerini görmeye başlar. Her varlıkta Allâh’ın tecellîsini ve adını gördü. Âdem (a.s.) her şeyin hakîkatını biliyordu ki, ona “alleme’l-esmâ” denildi. 

Sıhhat ve selâmetin için, kapanmış mâziyi, meçhul istikbâli bırak da, günü yaşa. Zîrâ hakîkat bu andır, hayat bu demdir. 


Enfüsî ve âfâkî insan, hem kendini, hemde dış âlemini bilmek mecbûriyetindedir. 

Tutku insanı yıkabilir de, yapabilir de. Ama mutlakâ harekete geçirir. 

Tehlike nerede ise, kurtuluşu orada aramak lâzım. 


Yağmur yağdı Resulullah s.a.v. yağmur damlalarını açtığı başına damlatıyordu. Nedeni sorulunca, damlaları kasdederek “onun Allah ahdi benimkinden daha taze insanın bu ahdin tazelerini yakalaması lazım.bu her an yeniden yaratılıyor olmasının çoşkusunu yaşamak lazım. Amma biz insanlar örteriz bu tazeliği” 

Koyun ve ıspanak yetiştirilir, insan kendisi oluşur bu oluşum başka insanlara örneklik eder. Başka insanların masallarını yıkmak benim görevim değil. 

Bir borç ödeme duygusu içindeyim çünkü dünyada bulunuşumun bir hediye olduğuna inanıyorum,bu hediyenin hakkını vermeye çalışıyorum. Toplum aile ve dostlar bana varlığıma anlam veriyor. Hazreti Allah bir lütufda bulundular bunun bedelinide ödememiz lazım. 

Soyut tanrı aşkı yoktur, yaratılmışlarla kurduğumuz ilişkilerde ki yakınlıkla duyulabilir, bu insanın sevgisiyle alemde gördüğümüz herşeyle ilişkide somutlaşır tecelli eder. 

Ölüyoruz demekki yaşamamız lazım. 

İnsanlar ölür, diğer eşya telef olur. İnsan olmak telef olmaktan kurtulmaktır. 

İslamın insanlara faydası an be an yaşanan bir şey olması,kainatı yaratan gücün koyduğu temelin esas alınmasından daha akla yakın bir yaklaşım bulamazsın. 

Kur’ân’ın belli kalıplar içinde kalmış bir düzen sunduğunu kim söylemiş? Hiç kimse bizi peşinen çizilmiş sınırlara zorlamamalıdır. 

Şiir şâirin neresinden çıkarsa okuyucunun orasına ulaşır. 

Kâinâtın yaratılış sebebi olan nûru Muhammedi hakîkatine ulaşmak kâmil insana karşı beslenen sevgi ve bağlılıktır. Kâmil insan bütün insanların göz bebeği gibidir. Kâmil insanı sevmek Allah’ı sevmek anlamına gelir. Kamil insanda yok olmak, Allah ile beraber olmaktır. 

Mâlik bin dinar ve sâbit bennâm, Hasan-ı Basrî çağında Râbia’nın yanına gittiler. Râbia sordu: “-Allâh’a niçin ibâdet edersin?” Mâlik cevâben: “-cennete müştâkım” dedi. Sâbit Bennâm’a sordu: “-sen kulluk yapmakla ne istersin?” Sâbit de: “-cehennemden korkuyorum” diye cevap verdi. Râbia konuşmaya başladı : 

“-Bâlik sen yalnız bir şeye tamâhen çalışan işçiye benziyorsun. Sâbit sana gelince, sopa korkusu ile çalışan işçiye benziyorsun.” Onlar sordular: 


“-yâ Râbia, sen ibâdetle ne istersin?” “-Allah sevgisi ve ona karşı bol şevk ve aşk.” 

Gör, bu gerçek âşığın derisin yüzerler, incinmez. Zâhidin parmağın kessen, ikrârından döner, Hak’tan kaçar. Seyyid Nesimi Mevâlid-i selâse, çürüyüp, yok olmaya mahkumdur. Aslında cüz’iyetten başka bir şey değildir. Hayvânât, nebâtât, cemâdât: Bu 3 şey külliyâta dâhil olan, daha büyük, daha heybetli varlıklar da ve aynı kuvvet karşısında bozulup yok olmanın lezzetini tadacaklardır. Çünkü bu âlem, bu kâinat ve bütün yaratılmışlar bir âlemi kevnî fesat içindedirler. Kâinât, her şey, bir taraftan yaratılmak, bir taraftan bozulup çürümek, yok olmak şeklinde değişmez bir kânuna tabidir. Bizim, cemâdât dediğimiz, ölü, cansız ve donmuş sandığımız bütün varlıklar için kanundur. 126Gör, bu gerçek âşığın derisin yüzerler, incinmez. Zâhidin parmağın kessen, ikrârından döner, Hak’tan kaçar. Seyyid Nesimi Mevâlid-i selâse, çürüyüp, yok olmaya mahkumdur. Aslında cüz’iyetten başka bir şey değildir. Hayvânât, nebâtât, cemâdât: Bu 3 şey külliyâta dâhil olan, daha büyük, daha heybetli varlıklar da ve aynı kuvvet karşısında bozulup yok olmanın lezzetini tadacaklardır. Çünkü bu âlem, bu kâinat ve bütün yaratılmışlar bir âlemi kevnî fesat içindedirler. Kâinât, her şey, bir taraftan yaratılmak, bir taraftan bozulup çürümek, yok olmak şeklinde değişmez bir kânuna tabidir. Bizim, cemâdât dediğimiz, ölü, cansız ve donmuş sandığımız bütün varlıklar için kanundur. 

Müsâvîdir seni sevmek, güzel sultânı sevmekle, Yüzün âyine-yi nûr-ı hüdâ’dır, yâ resûlallâh. 
Rabbım iyiyi, güzeli, hayırlıyı sen biliyorsun, ey semânın ve arzın nûru Allâh’ım, sen sayısız huzur dalgaları ile rûhumu kapla. 

Allâh’ı sever, onun emirlerine göre hareket ederseniz, işleriniz mutlakâ yoluna girer. 

Her gün hayâtı yeni doğmuş gibi yaşayın. Sıhhat ve selâmetin için, kapanmış mâziyi, meçhul istikbâli bırak. Günü yaşa. Her anını ayrı yaratmıştır halık, onu yaşa. 

Âdem (aleyh’s-selam) :“-rabbenâ, zalemnâ” dedi: “Ey Rabbımız, biz kendimize zulmettik” 

Şeytan : “-beni azgın kılışın hakkı için” 

Canlar canından maksad, ruhumun ruhu olan o nebiler ve onların varisi olan velilerdir. Kalbleri aynasında nuru Muhammedi parlayan veliler maneviyat göklerinin sâlikleridir. Onlarla, karanlık tarafı nefse, nurlu tarafı ruha aid olan kalb, kam erlerini parçalar. Allah’ın hakiykat sıfatı bizim fiilerimizin mucididir. Bizim fiilerimiz ulu mevlanın eserleridir. 

Söz söyleyici ya harfi ya manayı görür,bir anda hem onu hem öbürünü nasıl kavrayabilir. 

Peygamber efendimiz buyurdular ki 

Vefaatımdan sonra Ebubekir ve Ömer’e uyunuz. Ammarın tuttuğu hidayet yoluna giriniz. İbni Abidin’in ahdini tutunuz. 
Peygamberimiz s.a.v. bu emirleri ile bize hidayet yolunu gösteriyor, her ikiside efendimiz sayılan Ebu Bekir ve Ömer r.a. sağlam uymamızı bildiriyor. Sonra büyük damadı Hz. Ali uğrunda canını feda eden Ammarın gittiği hidayet yoluna doğru olarak girmemiz gerektiğini belirtiyor. Daha sonra İbni Abidin ahdini tutmayı gerçekten emir veriyor. 

“Yedullâhi fevka eydîhim” (Allâh’ın eli onların ellerinin üzerindedir.) 

Fetih 10 

Peygamber efendilerimizin sıfatları 

Sıddık, emânet, tebliğ, fetânet, ismet 

Diyâr-ı küfrü gezdim, beldeler, kâşâneler gördüm. Dolaştım mülk-i islâm’ı, bütün vîrâneler gördüm. 

Ziya Paşa 

Evrensel değer muallak değeri, iyilikler kötülükleri giderir. 

İnsanı kuvvetlendirmek lâzım, şeytan ve nefisle mücâdele için; psikolojik olarak iç âlemimizi, sosyolojik olarak dış âlemimizi. 

Kötülükleri iyilikle def et ki, düşmanın sana iyi bir dost olsun. 

Hak geldi batıl ortadan kalktı. 

Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde Allâh’ı zikredin; güvene kavuştunuz mu namazı kılın. Çünkü namaz, mü’minlere vakitli olarak farz kılınmıştır. 
Nisa 103 

Göklerde ve yerde bulunanlarla, dizi dizi kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir. 
Nur 41 

“Biz insana şekil verdik. Sonra ruh verdik. Meleklerin ve cinlerin ona secde etmesini emrettik . Meleklerin ve cinlerin insan kıblesidir. Bir mânâda insan insanın mihrâbıdır. 

Kevnî hakîkatlerle iktifâ edip, dînî hakîkatlere ittibâ etmeyenler, peygamberlere ihtida etmiş sayılmazlar. Bâzı umurda dînî hakîkatlere uymayanın îmanında o nisbette zaaf vardır. Bu hal îmanın kemâline aykırıdır. 

Yalnız ilim istemek sapkınlıktır. Yalnız amel istemek de sapkınlıktır. Lüzûmunda, bilerek icrâ edilen ilim, bilmeden yapılan sâlih amelden şereflidir. İlim amelden, irâdeden evveldir. 

Önce Allâh’ı bilmek, sonra Allâh’a ne vecihle ibâdet edileceğini bilmektir. Bu ise bilmekle olur. İlim Allâh’ı bilmektir. 


İman edenlerle, yahudiler, hırıstiyanlar ve sabilerden Allah’a ve ahiret gününe inanıp iyi amel işleyenlere asla korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir. 
Maide 69 

İhlas üzere ol. Az amel etsen de sana kifâyet eder. 
Hadis-i Şerif 

Efsunlarla adaklarla kendi yazgılarını belli menfaatlere götürmek istiyorlar. 

Dine uymada zorlama olmadığı gibi dini kurallardada zorlama yoktur. 

“De ki: “ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda eşit olan kelimeye gelin. Yanlız Allah’a tapalım. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Birimiz diğerini Allah’tan başka tanrılar edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, şahid olun biz müslümanız” deyin” 
Al-i İmrân 64 

Şöyle bir rivayet vardır. Dâvut (aleyh’s-selâm) hazretlerine, hazret-i Allah c.c şöyle vahyetti: “Ey Dâvut, fâideli ilim öğren.” Dâvut (a.s.) Sorar: -yâ Rabbi, fâideli ilim nedir?” “Benim cemâlimi, azemetimi, büyüklüğümü anlamaktır. Gücümün her şeye yeter olduğunu bilmektir. İşte bu anlayış ve bu bilgi seni bana yakın kılar. Çünkü ben cehâleti özür olarak kabul etmem.” 



“Oğlum, içhuzûru ilmini öğren. Çünkü onun bereketi senin tahmîninden çok üstündür.” 

Seyyit Ahmed Er-Rufâî 

Sıhhat ve selametin için, kapanmış maziyi,meçhul istikbali bırakta günü yaşa. Zira hakikat bu andır, hayat bu demdir. 

“Ben kâinâtı yarattım. 

Ey insan, sen onu düzene sokacaksın.” 

Bir ilim insana fâide veriyorsa dindir. Vermiyorsa lâ-dindir. 

Kur’ân size kardeşlik için gönderildi. Eğer size düşmanlık getirdi ise sizi Kur’ân okumaktan men ediyorum” buyurdu hazret-i peygamber (s.a.v.) 

Hazret-i Ömerü’l-Fâruk (r.a.) Zamânında bir kişi namaz kıldırır iken yalnız abese sûresi’ni okuyordu. Hazret-i ömer (r.a.) Buyurdu ki : 

“-Sen bu sûreden başka sûre bilmiyor musun? Bu sûreyi sana ömür boyu yasaklıyorum. Sen hazret-i resûlullâh’a karşı gibisin.” 

Papazlar din adına inananların dünyâsını kararttı. Edison elektriği îcatla insanların dünyâsını aydınlattı. 



Tabiattaki kânunlar âyettir. Tabiatla Kur’ân’ı ayırmak mümkün değildir. 
Ali İmran 191 

Ben kainatı yarattım ey insan sen bunu nizama sokacaksın. Yer yüzünde halifemi yarattım hitabı budur. 

İlim insanlara fayda veriyorsa dindir, değilse la dindir. 

Kuran ayeti beyyinatla dinin yada yaratılanların izahıdır. Tabiat da bir ayettir ki, Kur’an da bir ayettir. 

O tâlibin sînesi levh-i hâfız iken levh-i mahfûz olur. Ve onun aklı rûhundan haz ve feyiz alır. Akıl evvelâ onun hocası iken sonunda talebesi olur. 

İbrahim a.s. Hakkında şöyle rivayet olunur. 

Ehli küfür ateşe attıkları zaman,ibrahim a.s. şöyle diyordu 

“rabbım bana yeter, o ne güzel vekil, ne iyi mevla ne kadar hoş yardım eder.” 

Allahu teala hazretleri “ey ateş İbrahime serin ve 
selamet ol” 

İman budur, irfan buna denir. 

Kulna ya nare kûmi berden ve selamen ala ibrahim 



“ilahi beni mavfiretine kavuşturdun sonra bana marifet verip senin düşünceni kalbime koydun,yanlız kendin için seçtin.” 
İbrahim Ethem 

Avazeyi bu kubbeye Davud gibi sal Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş. 
Baki 

“Kim bana yer yüzü dolusu kadar hatâ ile gelse, fakat Allâh’a hiçbir şeyi şirk koşmamış bulunsa, ben de onu işlediği hatâ kadar mağfiretle karşılarım.” 
Hadîs-i Kutsî 

Tevhîdin 4 mertebesi: 

1- Vâcibü’l-vucûd vasfını sâdece Allâhu teâlâ’ya hasretmek. Ondan başkasının varlığını vâcib görmemek. 

2- Arşın, göklerin, yeryüzünün ve orada bulunan diğer cevherlerin yaratılışını Allâhu teâlâ’ya hasretmek. 

3- Göklerin, yer yüzünün ve bunların arasında bulunan her şeyin tasarrufâtını sâdece ona hasretmek. Her ne kadar tasarrufât sebeblerde müşâhade edilse de güç, kuvvet. Tasarrufât Allâh’ındır. 

4- Ondan başkasını ibâdete layık görmemek. 



“Onlar başka değil, sırf “-rabbımız Allah” dedikleri için, haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah bir kısım insanları diğer bir kısım ile defetmeseydi, mutlak sûrette, içlerinde Allâh’ın ismi bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havrâlar ve mescidler yıkılır giderdi. Allah kendisine yardım edenlere muhâkkak sûrette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah güçlüdür, gâliptir.” 

Hac 40 

Peygamberler babaları bir yani (dinleri) anaları (şeriatları) ayrı biraderlerdir . 

Bismillhirrahmanirrahim 

“Habibim işte sana bu kitabı indirdik,onun için kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar. Şunlardan ona iman eden nice kimseler vardır. Ayetlerimizi ancak kafirler bile bile inkar eder. 

Ankebut 47 

Bismillhirrahmanirrahim 

“İçlerinden, zulmedenler bir yana, Ehl-i Kitap’la ancak en güzel yoldan mücâdele edin ve deyin ki: bize indirilene de, size indirilene de îman ettik. Bizim tanrımız da, sizin tanrınız da birdir ve biz o’na teslim olmuşuzdur.” 

Ankebut 46 



Falemennehu la ilahe illallah vestagfuri zenbuke Öyleyse habibim bil ki Allah’tan başka ilah yoktur. 


Muhammed 19 


Bismillahirrahmanirrahim 

İman edenlere söyle Allahın günlerinin geleceğini beklemeyenleri bağışlasınlar. O günler Allahın her toplumu yaptığına göre cezalandırması içindir. 
Casiye 14 

Üç defa 

Eüzü billahi semiül alim mineşşeytanirracim dedikten sonra sureyi haşrın son üç ayetini okursa Allah onun bağışlanmasını dileyen 70 bin melaike görevlendirir. O kimse o gün ölürse şehit olarak ölür,akşam ölürse dahi böyledir. 

Hadis-i Şerif 

Sana biad etmeye geldikleri zaman biatlarını kabul et. Onlar için Allah’tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir. 

Mümtehine 12 



Bismillahirrahmanirrahim 

Ala inne evliya Allah lâ havfun aleyhim vela hüm yahsenun. Sadakalla hu azim. 

‘‘Dikkat et! EVLİYAMA korku yoktur; onlar üzülmeyeceklerdir de.’’ 

Yunus 62 

Avneyi mücella, miratı mücelladır. 

İnsan zatı mutlak sureti ademde bulmuştur. Zuhur bilmeyenler kendi özün bulamaz ademde sürur . 

İnsan tanınmadan Allah tanınmaz. İrfan mektebi yüce insanlardır. Kuran baştan aşağı sevgi dinidir. insan seviyorsa insandır. Gönül kalbe ne zaman sevgi ile donanırsa o zaman ismi gönül olur. 

Sevgi olmazsa gönül ne işe yarar. Gönül olmazsa sevgi nereye konur. Gönül sevginin durağıdır. 

Sevgi bahşolmuş ezelden bize. 

Birbirini sevmeyenin, kendi özün bilmeyenin, 

Ademe baş eymeyenin ismini şeytan okuduk. 

Mutasavvıfin halka hakkın gözü ile bakar. Sevgi yüksekten gelir, Allah’tan gelir. 
Tasavvuf aşk yolu gönül yoludur. Allah insana aşık olur, sonra kul Allah’a aşık olur. 

Kainatın ulu dergahı gönüldür. Hoş görü mutasavvıfinin sermayesidir. Hoş görü insanlığın sermayesidir. 

Sen ne kadar kulluk yaptırmışsan o kadar kulluk yaptım. Sen nekadar marifet verdinse o kadar arif olabildim. Yarabbi sen nekadar zikrettirdinse o kadar zikrettim. Sen ne kadar şükrettirdinse o kadar şükrettim. 

Hz. Resulullah s.a.v. Efendimiz Buyurudu 

Bismillahirrahmanirrahim 

Deki, ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz o çok bağışlayan,çok esirgeyendir. 

Zümer 53 

Hüsnü zan eyle hüsnü nazar et. 

Her mevcudun güzel bir tarafı var. Onu bul ,onu bil,onunla bir ol. Hayatı olduğu gibi kabul et. Ağırlığa sabır, islaha say et. 

Alınlar terlesin, derhal iner mevcut olan rahmet. Nasıl mahrum kalır, “tevfîki hakettim” diyen millet? 

Peygamberimiz s.a.v. Efendimiz ,toprağa başını koyuyor, dinlenen Hz. Ali’ye r.a. “ya Ebu Turab” “ey toprağın babası” diye hitap buyurmuşlardır. 

Halıkın sayısız nimetinin hazinesi, yed-i kudretin kasası,rabbın tecelliyat masharı toprak. 

“Zulmedenlere meyletmeyin. Aksi halde size ateş dokunur. Sizin Allah’ın tertib ettiğinden başka evliyânız yoktur. Sonra da size yardım edilmez.” 
Hûd 113 

Müslüman Türk, er ve emirleri fethe çıkarken insan öldürmeğe değil, gönülleri diriltmeğe kalpleri iman ve fazilet nurunu telhine niyetli idiler. 

Bu ulvi niyeti sezemeyenler hüsranda kalıyor, sezipte iltihak edenler derhal kardeş oluyordu. 

Herhangi bir sebepten geri çekilirken müslüm ve gayrı müslüm ahalisi şöyle diyorlardı. 

“Ey yüksek kavim bizi bırakıp gitmeyin,sizin insanlığınız bizi hayran etti” diyereküzengi öpenlerin misali sayısız denecek kadar çoktu. 

Bu kavmi necip öyle bir itikada ve onun neticesi öyle bir ahlaka sahiptir ki gittiği yerlerde feyizli izleri asırlardır devam etmektedir. 


Nasıl göstermesin ki, ilahi düsturu bozmadan götürüyorlardı. 

Cenâb-ı hak bâzan dilin ve delîlin göremediği işleri kılıç ve süngü ile görür. 

Alınlar terlesin, derhal iner mevcut olan rahmet. Nasıl mahrum kalır, “tevfîki hakettim” diyen millet? 

Bismillahirrahmanirrahim “Onların mallarından sadaka al ki, bununla Onları temizleyesin, onları arıtıp yüceltesin. Ve 

onlara duâ et. Çünkü senin duân onlar için sükûnettir. Allah iyi işiten, bilendir.” 

Tevbe 103 

Bismillahirrahmanirrahim 

Allah’ın kullarından töğbeyi kabul edici olduğunu, sadakalar alıp Allah’ın töğbeyi çok kabul eden ve çok esirgeyen olduğunu hala bilmediler mi? 

Tevbe 103 

Tefekkürden nasip alacak kabiliyeti yetersiz ulemamıza, inen ayetlerden duygulanıp istifade edemediği gibi,ister istemez sermayesi enaniyetten öte gitmeyecek ve ilim budur zannıyle tasarruf ve hakikatler onu rencide edecektir. Hazreti Kur’an-ı bu türlü yorumlayacak.Allah bu türlülerin şerrinden insanları korusun. 

Her sahada Allah’ın lutfunu idrak edemeyip,akıldan başka bir şey göremeyen adem, imanı cennetle putlaştırıyor, kalıp içersinde o yüce varlığı göstermeye çalışıyor. Örneğin Allah’la kul arasında boşluk arar ve araya kimseyi sokmayacağım diye muzaffer bir kumandan gibi kendisine eda verir. 

Bismillahirrahmanirrahim 
“Ey âdem oğulları! Şeytan ana babanızı çirkin yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi size de şaşırtıp bir belâya düşürmesin. Çünkü o da, kabîlesi sizin onları göremeyeceği yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları inanmayanların evliyası kıldık.” 

A’râf 27 

Ne dilersen hak’tan dile. Kılavuzla gir bu yola. Bülbül âşık olmuş güle, Öter Allah, deyu deyu. 

Miskin yunus var yârına. Koma bu günü yârına. Yarın hakk’ın divânına, Varam Allah, deyu deyu. 

Bismillahirrahmanirrahim Ve eyyûbe iz nâdâ rabbehû ennî messeniyed durru ve ente erhamur râhimîn 

Enbiyâ 83 

Bismillahirrahmanirrahim Festecebnâ lehu fe keşefnâ mâ bihî min durrin ve Âteynâhu ehlehu ve mislehum meahum rahmeten Min ındinâ ve zikrâ lil âbidîn. 
Enbiyâ 84 

Bismillahirrahmanirrahim 

Eyyûb’a gelince, o rabbına, “-başıma bu dert geldi, sen merhametlilerin en merhametlisisin” diye niyaz etmişti.” 

“Bunun üzerine biz tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hâtıra olmak üzre, onun duâsını kabul ettik. Kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik. Ona âile efrâdını ve ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik.” 

Enbiyâ 83-84 

Allah’ın zâtî sıfatları Vücûd: Var olmasıdır. Kıdem: evveli olmamaktır. Bekâ: Sonu olmamaktır. Vahdâniyet: Tek olmasıdır. Muhâlefetün li’l-havâdis: Yarttıklarından 

hiçbir şeye benzememesidir. Kıyâm bi-nefsihî : mekâna ihtiyâcı yoktur. Bizzat vardır. 

Allah’ın sübûtî sıfatları Hayât: Diri olmasıdır. İlim: Her şeyi bilmesidir. Semî’: Her şeyi işitmesidir. Basar: Görmesidir. İrâde: İstediğini dilemesidir. Kudret: Her şeye gücü yetmesi. Kelâm: Söylemesidir. Tekvîn: Her şeyi yaratan Allah’tır. 




10 sahife Adem (aleyhi’s-selâm)’a, 50 sahife Şit (aleyhi’s-selâm)’a, 30 sahife İdris (aleyhi’s-selâm)’a, 10 sahife İbrahim (aleyhi’s-selâm)’a verilmiştir. 



Peygamber efendilerimizin sıfatları Sıddık: Doğruluk. Emânet: Emin olmalarıdır. Tebliğ: Allâh’hın emirlerini kullara duyurmalarıdır. Fetânet: İnsanların en zekîsi olmalarıdır. İsmet: Kusursuz, günahsız olmalarıdır. 




Kur’ân âyetlerinin ihtivâ ettiği anlam: 1000 emir âyetleri, 1000 nehiy âyetleri 1000 tebşir âyetleri, 1000 inzal âyetleri, 1000 kısas ve haber âyetleri, 1000 emsal ve ibret âyetleri, 500 helal ve haram âyetleri, 100 duâ ve tesbih âyetleri, 66 nâsih ve mensuh âyetlerini ihtiva eder. Cem’an 6666 âyettir. 




Elhamdülillah dedik size geldik, sözde yemek yedik. Ali için, Veli için, aklı ermez deli için, lezzetli yemek yapan için, sizin ölüler hele dursun, bizimkilerin ruhları için fatiha. 



Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için, Gelmesin istemem bilhassa öz kardaşımı, Gözlerim etnayı ademden öyle yıldıki, İstemem ben fatiha tek çalmasınlar mezar taşımı. 


Şair Eşref 



Bismillahirrahmanirrahim 


Hayır o kendilerine ilim verdiklerimizin sadrında apaçık ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi ancak zalimler inkar eder. 


Ankebut 49 



Yumurtanın üstündeki yazı 


“Ennatim” tamamlanmış, mükemmel sonlandırılmış. 




Bismillahirrahmanirrahim 


Eğer rabbin dileseydi yer yüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen inanmaları için insanları zorluyor musun? 


Yunus 99 



Bismillahirrahmanirrahim Allah’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, mundarlığı aklını kullanmayanlara verir. 
Yunus 100 

Bismillahirrahmanirrahim 
Deki, göklerde ve yerde neler var bakın, fakat inanmayan bir topluma, deliller ve uyarılar fayda sağlamaz. 
Yunus 101 

Doğruyu getiren ve onu doğrulayanlar, işte onlar Allah’a karşı gelmekten sakınan muttakilerdir. 
Zümer 33 

Allah, kimin gönlünü islama açmışsa o rabbinden bir nur üzere olmaz mı! Kalpleri Allah’ı anmak hususunda katılaşmış olanlara yazıklar olsun. İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedir. 
Zümer 22 

Ey iman edenler, Allah’ın kendilerine gazaplandığı topluluklarla arkadaşlık kurmayın ki onlar kafirlerin kabir ehlinden ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir. 
Mümtehine 13 






Vahhabilerin işine gelmeyen ayet 
Mü’minlere Nizamı İlahiden Bir Katre! 
İnkârcılara Allah Kelamı ile Uyarı! 

Maksadımız Hz.Kuran’da. İşimize geleni ayırt etmek değil! Haşa Ehli Tasavvuf ve Ehli Tarik olarak, yapılan yersiz eza ve cefalara karşı, Allah’ın buyruğunu, na-ehlinin de bilmesini istedik O KADAR ! 

Kadiri, Rufai, Üveysi, Gâlibi Pir-i 
H.Gâlip Hasan Kuşçuoğlu 


Sudi Arabistan Krallığının tanzim ettiği, Türk profesörlerinden oluşan heyetin yazdığı mealden ve Suudi Arabistan Riyad Üniversitesinde 7 sene, Araplara Tefsir öğretmenliği yapan eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş hoca efendinin hazırladığı Mealden, kerre, den den, tırnak ve parantez içlerini almadan bu özeti hazırladık ve olduğu gibi aktardık... 

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Hamd Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. O Rahmân ve Rahîmdir, Din gününün Malikidir. Ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden medet umarız 

Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu, gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil 
Amin. 


Fatiha 

Kendisinde hiçbir şekilde süphe olmayan o kitap, Muttakiler için bir hidayet kaynağı ve yol göstericidir. 

O müttakîler ki, gaibe inanırlar, namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz mallardan infak ederler... 

Onlar ki, Sana indirilenlere ve senden önce indiren kitap ve peygamberlere ve ahiret gününe iman ederler 

Onlar, Rablerinden bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır. 
Bakara 2-3-4-5 

EHLi KiTAP EHLi KiTAP 

Ehli Kitap İman edenler; yani Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve sâbiîlerden de Allah’a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku olmadığı gibi onlar üzülmeyeceklerdir. 
Bakara 62 

Söyle: “Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, O’nun hakkında bizimle tartışıyor musunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size aittir. Biz O’na gönülden bağlananlarız.” 
Bakara 139 

Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler onu, tilavet hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar, kitaba inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır. 
Bakara Ehli Kitap İman edenler; yani Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve sâbiîlerden de Allah’a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku olmadığı gibi onlar üzülmeyeceklerdir. 
Bakara 62 

Söyle: “Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, O’nun hakkında bizimle tartışıyor musunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size aittir. Biz O’na gönülden bağlananlarız.” 
Bakara 139 

Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler onu, tilavet hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar, kitaba inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır. 
Bakara 121 

Ehli Kitap Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: «Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah’a teslim ettim.» Ehl-i kitaba ve ümmîlere de de ki: «Siz de Allah’a teslim oldunuz mu?» . Eğer teslim olurlarsa doğru yolu buldular demektir. Yok, eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görür. 
Ali İmran 20 


Hayy ve Kayyûm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. O sana Kitabı hak ile ve önceki kitapları tasdik edici olarak tedricen indirmiş; daha önce de, insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ile İncil’i hakkı batıldan ayırt eden hükümleri göndermiştir. Bilinmeli ki, Allah’ın ayetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, cezaları vermekte mutlak güç sahibidir. 
Ali İmran 2.3.4. 

Ehli Kitap Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: «Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah’a teslim ettim.» Ehl-i kitaba ve ümmîlere de de ki: «Siz de Allah’a teslim oldunuz mu?» . Eğer teslim olurlarsa doğru yolu buldular demektir. Yok, eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görür. 
Ali İmran 20 

Hayy ve Kayyûm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. O sana Kitabı hak ile ve önceki kitapları tasdik edici olarak tedricen indirmiş; daha önce de, insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ile İncil’i hakkı batıldan ayırt eden hükümleri göndermiştir. Bilinmeli ki, Allah’ın ayetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, cezaları vermekte mutlak güç sahibidir. 
Ali İmran 2.3.4. 

Ehli Kitap De ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda anlamı eşit kelimeye geliniz. Allah’tan başkasına tapmayalım. Ona hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: ‘Bizim Müslüman olduğumuza şahitler olun’ deyiniz.” 
Ali İmran 64 

Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. 
Ali İmran 75 

Ey ehl-i kitap! İbrahim hakkında niçin tartışırsınız? Hâlbuki Tevrat ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi. Siz hiç düşünmez misiniz? 
Ali İmran 65 

Ehli Kitap De ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda anlamı eşit kelimeye geliniz. Allah’tan başkasına tapmayalım. Ona hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: ‘Bizim Müslüman olduğumuza şahitler olun’ deyiniz.” Ali İmran 64 

Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. 
Ali İmran 75 

Ey ehl-i kitap! İbrahim hakkında niçin tartışırsınız? Hâlbuki Tevrat ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi. Siz hiç düşünmez misiniz? 
Ali İmran 65 

Ehli Kitap Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah’a, hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah’a boyun eğerek iman ederler. Allah’ın âyetlerini az bir paraya satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olandır. 
Ali İmran 199 

Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secde ederek kapanarak Allah’ın âyetlerini okurlar. Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar Salih insanlardandırlar. Onların hayır cinsinde yaptıkları şeyler karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takvâ sahiplerini çok iyi bilir. 
Ali İmran 113.114.115 

Ehli Kitap Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah’a, hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah’a boyun eğerek iman ederler. Allah’ın âyetlerini az bir paraya satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olandır. 
Ali İmran 199 

Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secde ederek kapanarak Allah’ın âyetlerini okurlar. Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar Salih insanlardandırlar. Onların hayır cinsinde yaptıkları şeyler karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takvâ sahiplerini çok iyi bilir. 
Ali İmran 113.114.115 

Ehli Kitap “Bugün size temiz ve iyi şeyler helal kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size helaldir. Sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar, daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere, mihirlerini vermeniz şartı ile size helaldir. Kim inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O ahirette de ziyana uğrayanlardandır.” 
Maide 5 

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Sizden önce kendilerine Kitap verilenlere ve size “Allah’tan korkun” diye emrettik. Eğer inkâr ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye lâyıktır. 
Nisa 131 167

Ehli Kitap “Bugün size temiz ve iyi şeyler helal kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size helaldir. Sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar, daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere, mihirlerini vermeniz şartı ile size helaldir. Kim inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O ahirette de ziyana uğrayanlardandır.” 
Maide 5 

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Sizden önce kendilerine Kitap verilenlere ve size “Allah’tan korkun” diye emrettik. Eğer inkâr ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye lâyıktır. 
Nisa 131 

Ehli Kitap Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat’ı indirdik. Kendilerini vermiş peygamberler onunla Yahudilere hükmederlerdi. Allah’ın Kitabı’nı korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de. Hepsi ona şahitlerdi. Şu halde İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. 
Maide 44 

İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip gidiyorlar? Onlar inanmış kimseler değildir. 
Maide 43 

Ehli Kitap Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat’ı indirdik. Kendilerini vermiş peygamberler onunla Yahudilere hükmederlerdi. Allah’ın Kitabı’nı korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de. Hepsi ona şahitlerdi. Şu halde İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. 
Maide 44 

İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip gidiyorlar? Onlar inanmış kimseler değildir. 
Maide 43 

Ehli Kitap Önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak izleri üzerine, Meryem oğlu İsa’yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat’ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil’i verdik. 
Maide 46 

Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab’ı gönderdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde sizi denemek için. Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri O haber verecektir. 
Maide 48 

İncil sahipleri, Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır. 
Maide 47 

Ehli Kitap 

Önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak izleri üzerine, Meryem oğlu İsa’yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat’ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil’i verdik. 
Maide 46 

İncil sahipleri, Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır. 
Maide 47 

Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab’ı gönderdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde sizi denemek için. Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri O haber verecektir. 
Maide 48 

Ehli Kitap Şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah’a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz. 
Maide 59 

İman edenler ile Yahudiler, sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah’a ve ahiret gününe inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir. 
Maide 69 

«Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle uygulamadıkça, bir şey üzerinde değilsinizdir» de. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme. 
Maide 68 

Ehli Kitap Şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah’a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz. 
Maide 59 

İman edenler ile Yahudiler, sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah’a ve ahiret gününe inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir. 
Maide 69 

«Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle uygulamadıkça, bir şey üzerinde değilsinizdir» de. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme. 
Maide 68 

Ehli Kitap Musa’nın kavminden hak ile doğru yolu bulan ve onunla âdil davranan bir topluluk vardır. 
Araf 159 

Resûle indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: «Rabbimiz! İman ettik, bizi şahit olanlarla beraber yaz.» «Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umut edip dururken niçin Allah’a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?» Söyledikleri sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur. 
Maide 83.84.85 

Ehli Kitap Musa’nın kavminden hak ile doğru yolu bulan ve onunla âdil davranan bir topluluk vardır. 
Araf 159 

Resûle indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: «Rabbimiz! İman ettik, bizi şahit olanlarla beraber yaz.» «Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umut edip dururken niçin Allah’a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?» Söyledikleri sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur. 
Maide 83.84.85 

Ehli Kitap Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, onlara cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, büyük kurtuluştur. 
Tevbe 111 

De ki: Allah’tan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size kitabı açık olarak indiren O’dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Kuran’ın gerçekten Rabb’in tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. Onun için sakın şüpheye düşenlerden olma.” Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işiten de, bilen de odur. 
Enam 114.115 172

Ehli Kitap Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, onlara cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, büyük kurtuluştur. 
Tevbe 111 

De ki: Allah’tan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size kitabı açık olarak indiren O’dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Kuran’ın gerçekten Rabb’in tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. Onun için sakın şüpheye düşenlerden olma.” Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işiten de, bilen de odur. 
Enam 114.115 

Ehli Kitap Biz Mûsâ’ya Kitabı verdik ve onu İsrâil oğullarına “Benden başka bir vekil tutmayın!” diye bir kılavuz yaptık. 
İsra 2 

De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar. Ve derlerdi ki: Rabbimizi tesbih ederiz. Rabbimizin vâdi mutlaka yerine getirilir. Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar. Onların saygısını artırır. 
İsra 107.108.109 

De ki: “Herkes kendi karakterine göre hareket eder. Rabbiniz kimin en doğru yolda olduğunu daha iyi bilir.” 
İsra 84 

Ehli Kitap Biz Mûsâ’ya Kitabı verdik ve onu İsrâil oğullarına “Benden başka bir vekil tutmayın!” diye bir kılavuz yaptık. İsra 2 De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar. Ve derlerdi ki: Rabbimizi tesbih ederiz. Rabbimizin vâdi mutlaka yerine getirilir. Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar. Onların saygısını artırır. 
İsra 107.108.109 

De ki: “Herkes kendi karakterine göre hareket eder. Rabbiniz kimin en doğru yolda olduğunu daha iyi bilir.” 
İsra 84 

Ehli Kitap Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri saygı dolsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir. Hac 54 Onlar, sırf “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allâh bazı insanları diğer bazılarıyle savunmassaydı, içlerinde Allâh’ın ismi çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılırdı. Allâh, kendisine yardım edene elbette yardım eder. Kuşkusuz Allâh, güçlüdür üstündür. Hac 40 174Ehli Kitap Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri saygı dolsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir. Hac 54 Onlar, sırf “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allâh bazı insanları diğer bazılarıyle savunmassaydı, içlerinde Allâh’ın ismi çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılırdı. Allâh, kendisine yardım edene elbette yardım eder. Kuşkusuz Allâh, güçlüdür üstündür. Hac 40 

Ehli Kitap Biz, her ümmete, bir ibadet usulü gösterdik. Öyle ise onlar bu işte seninle asla çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır, kuşkusuz sen doğru bir yol üzerindesin. 
Hac 67 

İşte böylece o Kitabı sana da indirdik. Kendilerine Kitabı verdiklerimiz, ona inanırlar: Şunlardan da ona inananlar vardır. Âyetlerimizi, kâfirlerden başkası inkâr etmez. 
Ankebut 47 

Kitâp ehliyle, haksızlık edenleri dışında en güzel tarzda tartışın ve deyin ki: “Bize indirilene de size indirilene de inandık. Tanrımız ve Tanrınız birdir, biz de O’na teslim olanlarız.” 
Ankebut 46 

Ehli Kitap Biz, her ümmete, bir ibadet usulü gösterdik. Öyle ise onlar bu işte seninle asla çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır, kuşkusuz sen doğru bir yol üzerindesin. 
Hac 67 
İşte böylece o Kitabı sana da indirdik. Kendilerine Kitabı verdiklerimiz, ona inanırlar: Şunlardan da ona inananlar vardır. Âyetlerimizi, kâfirlerden başkası inkâr etmez. 
Ankebut 47 

Kitâp ehliyle, haksızlık edenleri dışında en güzel tarzda tartışın ve deyin ki: “Bize indirilene de size indirilene de inandık. Tanrımız ve Tanrınız birdir, biz de O’na teslim olanlarız.” Ankebut 46 

Ehli Kitap İşte onun için sen davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların kötü arzularına uyma ve de ki: Ben Allah’ın Kitab’tan indirdiğine inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir durum yoktur.Allah hepimizi bir araya toplar,dönüş de O’nadır 
Şura 15 

Allâh dileseydi, onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine sokar. Zâlimlere gelince: Onların ne velisi ne de yardımcısı vardır.
Şura 8 

Andolsun İsrail oğullarına bilerek alemlerin üstünde bir imtiyaz verdik. 
Duhan 32 
Ehli Kitap İşte onun için sen davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların kötü arzularına uyma ve de ki: Ben Allah’ın Kitab’tan indirdiğine inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir durum yoktur.Allah hepimizi bir araya toplar,dönüş de O’nadır 
Şura 15 

Allâh dileseydi, onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine sokar. Zâlimlere gelince: Onların ne velisi ne de yardımcısı vardır. 
Şura 8 

Andolsun İsrail oğullarına bilerek alemlerin üstünde bir imtiyaz verdik. 
Duhan 32 

Ehli Kitap Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler, ayağa kalkarak dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O’ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz. 
Kehf 14 

De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet bu, Allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz, İsrail oğullarından bir şahit de bunun benzerini görüp inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız haksızlık etmiş olmaz mısınız? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. 
Ahkâf 10 

“Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra doğru olanlar, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.. 
Ahkaf 13 

Ehli Kitap Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler, ayağa kalkarak dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O’ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz. 
Kehf 14 

De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet bu, Allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz, İsrail oğullarından bir şahit de bunun benzerini görüp inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız haksızlık etmiş olmaz mısınız? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. 
Ahkâf 10 

“Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra doğru olanlar, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.. 
Ahkaf 13 

Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havârîlere: Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir? demişti. Havârîler de: “Allah yolunun yardımcıları biziz.“ demişlerdi. İsrail oğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler. 
Saff 14 


Allah sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve adil davranmanızı yasaklamaz Çünkü Allah adaletli olanları sever. 
Mümtehine 8 

Ehli Kitap 
Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havârîlere: Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir? demişti. Havârîler de: “Allah yolunun yardımcıları biziz.“ demişlerdi. İsrail oğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler. 
Saff 14 

Allah sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve adil davranmanızı yasaklamaz Çünkü Allah adaletli olanları sever. 
Mümtehine 8 

Ehli Kitap 

İnsanlar bir tek ümmet idi. Bu durumda iken Allah, müjde verici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da indirdi. İndirilen kitapta, gönderilen peygamber ve onun dininde hiç kimse ayrılığa düşmedi. Ancak kendilerine apaçık deliller geldiği halde, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü iman zaafiyeti olanlar anlaşmazlar. Bunun üzerine Allah iman edenlere, haktan kendisinde ihtilafa düştükleri şeyleri izniyle gösterdi. Şüphesiz Allah dilediğini doğru yola iletir. 
Bakara 213 

Her ikisi de kitaplarını okumakta oldukları halde Yahudiler: Hıristiyanlar doğru yolda değillerdir, dediler. Hıristiyanlar da: Yahudiler doğru yolda değillerdir, dediler. Kitabı bilmeyenler de birbirlerilerine tıpkı onların söylediklerini söylediler. Allah, farklı görüşler serdettikleri şeylerde kıyamet günü onlar arasındaki hükmünü verir. 
Bakara 113 

İnsanlar bir tek ümmet idi. Bu durumda iken Allah, müjde verici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da indirdi. İndirilen kitapta, gönderilen peygamber ve onun dininde hiç kimse ayrılığa düşmedi. Ancak kendilerine apaçık deliller geldiği halde, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü iman zaafiyeti olanlar anlaşmazlar. Bunun üzerine Allah iman edenlere, haktan kendisinde ihtilafa düştükleri şeyleri izniyle gösterdi. Şüphesiz Allah dilediğini doğru yola iletir. 
Bakara 213 

Her ikisi de kitaplarını okumakta oldukları halde Yahudiler: Hıristiyanlar doğru yolda değillerdir, dediler. Hıristiyanlar da: Yahudiler doğru yolda değillerdir, dediler. Kitabı bilmeyenler de birbirlerilerine tıpkı onların söylediklerini söylediler. Allah, farklı görüşler serdettikleri şeylerde kıyamet günü onlar arasındaki hükmünü verir. 
Bakara 113 

Rabbin tarafından gelmiş açık bir delile dayanan ve kendisini Rabbinden bir şahidin izlediği, ayrıca kendisinden önce, bir önder ve bir rahmet olarak Musa’nın Kitab’ı bulunan kimse inkarcılar gibi midir?! Çünkü bunlar ona inanırlar. Her kim onu inkâr ederse işte cehennem ateşi onun varacağı yerdir, bundan şüphen olmasın; zira bu, senin Rabbin tarafından bildirilmiş gerçektir; fakat halkın çoğu bu hikmeti bilmezler. 
Hud 17 

Rabbin tarafından gelmiş açık bir delile dayanan ve kendisini Rabbinden bir şahidin izlediği, ayrıca kendisinden önce, bir önder ve bir rahmet olarak Musa’nın Kitab’ı bulunan kimse inkarcılar gibi midir?! Çünkü bunlar ona inanırlar. Her kim onu inkâr ederse işte cehennem ateşi onun varacağı yerdir, bundan şüphen olmasın; zira bu, senin Rabbin tarafından bildirilmiş gerçektir; fakat halkın çoğu bu hikmeti bilmezler. 
Hud 17 

EHLi iSLAM VE MÜSLÜMAN 

 ‘‘Bedeviler dediler ki: ‘‘İman ettik.’’ Deki: ‘‘Siz iman etmediniz, amma ‘‘Müslüman olduk’’ deyin. İman henüz kalplerinize yerleşmedi. Şayet Allah’a ve peygamberine itaat ederseniz amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah çok esirgeyen çok bağışlayandır.’’ 
Hucurat 14 

Hani bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Evin temellerini yükseltiyor, Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin. Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana teslim olan bir ümmet çıkar, bize ibadet yerlerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira tevbeleri kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. 
Bakara 127–128 

Nefsini aşağılık yapandan başka, kim İbrahim dininden yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu dünyada seçmiştik, âhirette de, o iyilerdendir. Rabbi ona: “İslâm ol!” demişti, “Âlemlerin Rabbine teslim oldum.” dedi. 
Bakara 130–131 

İbrahim de bunu kendi oğullarına vasiyet etti, Ya’kub da, «Oğullarım! Allah sizin için O dini seçti. O halde sadece Müslümanlar olarak ölünüz» . 
Bakara 132 

Yoksa siz, Yakub’a ölüm hali geldiği zaman orda mı idiniz? O zaman oğullarına benden sonra kime kulluk edeceksiniz? Dediği vakit? Dediler ki senin Allahın ve ataların İbrahim ve İsmail ve İshak’ın Allâh’ı olan Tek Allah’a kulluk edeceğiz; biz O’na teslim olanlarız. 
Bakara 133 

«Biz, Allah’a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve esbâta indirilene, Musa ve İsa’ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere gelenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah’a teslim olduk» deyin. 
Bakara 136 



Gönderilen Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de iman ettiler. Onlardan her biri “Allah’a, meleklerine kitaplarına peygamberlerine iman ettiler.” «Allah’ın peygamberlerinden hiçbirini ayırmayız. Onları “İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, mağfiretini niyaz ederiz! Dönüş yalnızca sanadır» dediler 
Bakara 285 

Ehli İslam ve Müslüman Ehli İslam ve Müslüman Allah nezdinde hak din İslâm’dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldiği halde, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur. 
Ali İmran 19 

“Allâh benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; O’na kulluk edin, doğru yol budur.” 

İsa, onlardan inkârı sezince: ‘ Allah yolunda kimler bana yardımcı olacak?’ dedi. Havariler: ‘Biz Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah’a inandık. Şahit ol , biz Müslümanlarız’ dediler. 
Ali İmran 51.52 

‘‘İbrahim ne Yahudi ne de Hıristiyan idi; fakat o, dosdoğru bir Müslüman idi; müşriklerden de değildi.’’ 
Ali İmran 67 


Ve size: “Melekleri ve peygamberleri tanrılar edinin!” diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size inkârı emreder mi? 
Ali İmran 80 

De ki: “Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmâ’il’e, İshak’a, Ya’kûb’a ve esbata indirilene; Mûsâ’ya, Îsâ’ya ve peygamberlere Rableri tarafından verilene inandık; onlar arasında bir ayırım yapmayız, biz O’na teslim olanlarız.” 
Ali İmran 84 

Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, bilsin ki, ondan kabul edilmeyecek ve o, âhirette kaybedenlerden olacaktır. 
Ali İmran 85 

De ki: Allah doğru söyler.. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim’in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi. 
Ali İmran 95 

Ey inananlar! Allah’tan, O’na yaraşır biçimde korkun ve ancak Müslümanlar olarak ölün. 
Ali İmran 102 

İşlerinde doğru olarak kendini Allah’a veren ve İbrahim’in, Allah’ı bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden dince daha güzel kim vardır? Allah İbrahim’i HALİL edinmiştir. 
Nisa 125 




Biz Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyûb’e, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a vahyettik. Davud’a da Zebûr’u vahyettik. 
Nisa 163 

Ehli İslam ve Müslüman Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, vurulmuş, yukarıdan düşmüş, boynuzlanmış ve canavar parçalayarak ölmüş olan havyanlar -henüz canları çıkmadan kestikleriniz hariç- dikili taşlar adına boğazlanan hayvanlar ve fal oklariyle kısmet aramanız size harâm kılındı. Bunlar fısktır . Bugün artık inkâr edenler, sizin dininizden umudu kesmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun! Bugün sizin için dininizi olgunlaştırdım, size ni’metimi tamamladım ve size din olarak İslâm’a râzı oldum. Kim açlıktan daralır, günâha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa ona günâh yoktur. Doğrusu, Allâh bağışlayandır, esirgeyendir.. 
Maide 3 

Ehli İslam ve Müslüman Sana da kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak Kitabı gerçekle indirdik. Artık onların aralarında Allâh’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen gerçekten ayrılıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biriniz için bir şeri’at ve bir yol belirledik. Allâh isteseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat size verdikleri içinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayır işlerine koşun, hepinizin dönüşü Allah’adır. O size ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir. 
Maide 48 


Havârilere: “Bana ve elçime inanın!” diye vahyetmiştim; “İnandık, bizim Müslümanlar olduğumuza şâhid ol!” demişlerdi. Maide 111 

İşte onlar, Allâh’ın hidâyet ettiği kimselerdir. Onların yoluna uy ve de ki: “Ben ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece âlemlere bir öğüttür.” 
Enam 90 

Bu da Anakenti ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz feyz kaynağı ve kendinden öncekini doğrulayıcı bir Kitaptır. Âhirete inananlar, buna inanırlar ve onlar, namazlarına devam ederler. 
En’am 92 

Allâh kimi doğru yola iletmek isterse onun sadrını İslâm’a açar, kimi de saptırmak isterse onun göğsünü, göğe çıkıyormuş gibi dar ve tıkanık yapar. Allâh, inanmayanların üstüne işte böyle pislik çökertir. 
Enam 125 

“Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik “ demeyesiniz. 

“Yahut, bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk, demeyesiniz diye. İşte size de Rabbınızdan açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Allah’ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.” 
En’am 156.157 
De ki: “Rabbim beni doğru yola iletti. Dosdoğru dine, Allâh’ı birleyen İbrâhim’in dinine. O, ortak koşanlardan değildi.” 
En’am 161 

Fir’avn: “Ben size izin vermeden ona inandınız mı?” dedi. “Bu, bir tuzaktır, şehirde bu tuzağı kurdunuz ki, halkını oradan çıkarasınız, ama yakında bileceksiniz!” 

“Elbette ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra hepinizi asacağım!” 

Dediler ki: “Biz zaten Rabbimize döneceğiz!” 

Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. “Ey Rabbimiz! Üstümüze sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür,” dediler. 
Araf 123.124.125.126 

Mûsâ dedi ki: “Ey kavmim, eğer Allâh’a inandıysanız, gerçekten müslüman iseniz o’na dayanın.” 
Yunus 84 

İsrâil oğullarını denizden geçirdik, Fir’avn ve askerleri de zulmetmek ve saldırmak için onların arkalarına düştü. Nihâyet boğulma kendisini yakalayınca “Gerçekten İsrâil oğullarının inandığından başka ilah olmadığına inandım, ben de müslümanlardanım! dedi. 
Yunus 90 


“Rabbim, bana bir parça mülk verdin ve bana düşlerin yorumunu öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! dünyâda da, âhirette de benim yârim sensin! Beni müslüman olarak öldür ve beni iyilere kat!” 
Yusuf 101 

Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasası. Bizim yasamızda bir değişiklik bulamazsın. 
İsra 77 

De ki: Bana sadece, sizin ilâhınızın ancak bir tek Allah olduğu vahyedildi. Şu halde siz Müslüman kimseler misiniz? 
Enbiya 108 

Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben Müslümanlardanım» diyenden daha güzel sözlü kim vardır? 
Fussilet 33 

‘‘Allah kimin sadrını İslam’a açmışsa o Rabbinden bir nur üzerinde değil midir? Allah’ı zikretmek hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler.’’ 
Zümer 22 

‘‘Allah uğrunda ona yaraşacak şekilde cihat edin. Sizi o seçti. Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi. Babanız İbrahim’in dininde peygamberin size şahit olması, sizin de onlara şahit olmanız için 


o gerek bundan önce gerekse bundan sonra size ‘‘Müslümanlar’’ adını verdi. Öyleyse namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. Ne güzel Mevlâ’dır o ve ne güzel yardımcıdır.’’ 
Hac 78 

Melike gelince: Senin tahtın da böyle mi? dendi. O şöyle cevap verdi: “Tıpkı o!” Zaten bize daha önce bilgi verilmiş ve biz Müslüman olmuştuk. 
Neml 42 

Onlara okunduğu zaman: Ona iman ettik. Çünkü o Rabbimizden gelmiş hakikattir. Esasen biz daha önce de “MÜSLÜMAN” idik, derler. 
Kasas 53 

Sen yüzünü, Allâh’ı birleyici olarak doğruca dine çevir: Allâh’ın yaratma yasasına ki, insanları ona göre yaratmıştır. Allâh’ın yaratması değiştirilemez. İşte doğru din odur. Fakat insanların çoğu bilmezler. 
Rum 30 

Sana söylenen, senden önceki elçilere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Kuşkusuz Rabbin, hem bağışlama sâhibi, hem de acı azâb sâhibidir. 
Fussilet 43 

Senden önce hiçbir resûl göndermedik ki ona: «Benden başka İlâh yoktur; bana kulluk edin» diye vahyetmiş olmayalım. 
Enbiya 25 

‘‘Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin diye, din olarak Nuh’a tavsiye ettiğimizi, sana vahiy ettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve Îsa’ya tavsiye ettiğimizi, sizin için şeriat yaptı. Fakat kendilerini çağırdığın bu nizam Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.’’ 
Şura 13 

Allah’ın, öteden beri devam eden kanunu budur. Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın. 
Fetih 23 

 ‘‘İslâm’a çağırırken Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir. Allah zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.’’ 
Saff 7 

De ki: Siz dininizi Allah’a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Onlar İslâm’a girdikleri için sana minnet ediyorlar. De ki: “Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Bilakis sizi imana erdirdiği için asıl Allah sizi anar. Eğer doğru kimselerseniz.” 
Hucurat 16–17 

Temizlenen, Rabbinin adını anıp O’na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir. Fakat siz, ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Şüphesiz bunlar, ilk gönderilen kitaplarda, İbrahim ve Musa’nın kitaplarında da vardır. 
Âlâ 14, 15, 16, 17, 18, 19. 

Dini yalnız kendine has kılarak ve hanifler olarak Allah’a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu, İşte sağlam Din odur. (Umumi) 
Beyine 5 

MÜ’MiN

Bilâkis, Muhsinlerden olarak kim yüzünü Allah’a döndürürse onun ecri Rabbi katındadır. Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü çekerler. 
Bakara 112 

Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik, odur ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. Sevdiği malını yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunanlara verir, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptıkları zaman antlaşmalarını yerine getirir,sıkıntı hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte bunlar doğru onlardır.korunanlar da onlardır! 
Bakara 177 

Allâh’ın rahmeti sebebiyledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılır, giderlerdi. Öyleyse onların kusurlarına bakma, onlar için mağfiret dile. İşini onlara danış, karar verince de Allah’a dayan; çünkü Allâh kendine dayanıp güvenenleri sever. 
Ali İmran 159 



Eğer Allâh sizi korursa, artık sizi yenecek yoktur. Ve eğer sizi bırakırsa, O’ndan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler, Allah’a dayansınlar. 
Ali İmran 160 

Ey inananlar, Allah’a, Elçisine, Elçisine indirdiği kitaba ve daha önce indirmiş bulunduğu kitaba inanın. Kim Allâh’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve âhiret gününü inkâr ederse o, delalete uğrayanlardandır. 
Nisa 136 

Mü’min Allah’a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara işte Allah onlara pek yakında mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. 
Nisa 152 

İşte böyle. Kim Allâh’ın buyruğuna saygı gösterirse, bu, kalblerin takvâsındandır. 
Hac 32 

Biz elçileri sadece müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim inanır ve uslanırsa onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. 
Enam 48 

Mü’min Allah’a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara işte Allah onlara pek yakında mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. 
Nisa 152 

İşte böyle. Kim Allâh’ın buyruğuna saygı gösterirse, bu, kalblerin takvâsındandır. Hac 32 Biz elçileri sadece müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim inanır ve uslanırsa onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Enam 48 

Doğru’yu getiren ve onu tasdik edenler ise, işte onlar korunanlardır. 
Zümer 33 

Mü’minler o kimselerdir ki Allah’a ve Elçisine şüphesiz inanmışlardır. Toplumsal bir iş için Allâh’ın Elçisi ile beraber bulundukları zaman ondan izin almadan gitmezler. Senden izin alanlar, işte Allah’a ve Elçisine inananlar onlardır. Bazı işleri için senden izin istedikleri zaman onlardan dilediğine izin ver ve onlar için Allah’tan mağfiret dile. Şüphesiz Allâh çok bağışlayan, çok esirgeyendir. 
Nur 62 

Bilin ki, Allâh’ın Elçisi içinizdedir. Şâyet o, birçok işte size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allâh size imanı sevdirdi ve onu sizin kalblerinizde süsledi ve size küfrü, fıskı ve isyânı çirkin gösterdi. İşte doğru yolda olanlar bunlardır. 
Hucurat 7 

Eğer inananlardan iki grup vuruşurlarsa onların arasını düzeltin; şâyet biri ötekine saldırırsa Allâh’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla vuruşun. Eğer Dönerse artık adâletle onların arasını düzeltin ve dâimâ âdil olun. Çünkü Allâh, adâlet yapanları sever. 
Hucurat 9 

Onlar ki Rablerine saygıdan titrerler. Ve onlar ki Rablerinin âyetlerine inanırlar. Ve onlar ki Rablerine ortak koşmazlar. Verdiklerini, Rablerinin huzûruna dönecekleri düşüncesiyle kalbleri korkudan ürpererek verirler. İşte onlar, hayır için biriyle yarışan ve önde gidenlerdir. 
Müminun57.58.59.60. 61 

O, imanlarına iman katsınlar diye mü’minlerin kalblerine huzûr indirdi. Göklerin ve yerin askerleri Allâh’ındır. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir. 
Fetih 4 

Başa gelen her musibet Allâh’ın izniyledir. Kim Allah’a inanırsa onun kalbini doğruya iletir. Allâh, herşeyi bilendir.. 
Teğabün 11 

Ey mutmain olan nefs! Sen ondan razı oda senden razı olarak Rabbine dön. Kullarımın arasına gir, cennetime gir! 
Fecr 27.28.29.30. 

Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır. 
Asr suresi 








ZiKiR 

Allâh’ın mescidlerinde, Allâh’ın adının zikredilmesine engel olan ve onların harâbolmasına çalışandan daha zâlim kim vardır? Bunların, oralara korka korka girmeleri gerekir. Bunlar için dünyâda rezillik, âhirette de büyük azâb vardır.’’ 
Bakara 114 

Öyleyse beni zikredin ki bende sizi zikredeyim. Bana şükredin bana nankörlük etmeyin. 
Bakara 152 

Rabbinizin lutuf ve keremini aramanızda sizin için bir günâh yoktur. Arafattan ayrılıp akın edince Meş’ar-i harâm’da Allâh’ı zikredin, O’nun size gösterdiği biçimde O’nu zikredin. O’nun yol göstermesinden önce siz, sapıklardan idiniz’’ 
Bakara 198 

Zikir ‘‘Hac menaksikinizi bitirince atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir zikirle Allah’ı zikredin. O insanlardan öyleleri var ki, ‘bize dünyada ver’ derler. Böyle isteyenlerin ahirette nasibi yoktur.’’ 
Bakara 200 

Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allâh’ı hatırlayarak, hemen günâhlarının bağışlanmasını dilerler; günâhları da Allah’tan başka kim bağışlayabilir? Ve onlar, hatâlarında bile bile, ısrar etmezler. 
Ali İmran 135 
Zekeriya: Rabbim! Bana bir alamet göster dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alamet, insanlara üç gün işaretten başka söz söyleyememendir. Ayrıca Rabbini çok zikret sabah akşam tesbih et 
Ali İmran 41 

Zikir ‘‘Hac menaksikinizi bitirince atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir zikirle Allah’ı zikredin. O insanlardan öyleleri var ki, ‘bize dünyada ver’ derler. Böyle isteyenlerin ahirette nasibi yoktur.’’ 
Bakara 200 

Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allâh’ı hatırlayarak, hemen günâhlarının bağışlanmasını dilerler; günâhları da Allah’tan başka kim bağışlayabilir? Ve onlar, hatâlarında bile bile, ısrar etmezler. 
Ali İmran 135 

Zekeriya: Rabbim! Bana bir alamet göster dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alamet, insanlara üç gün işaretten başka söz söyleyememendir. Ayrıca Rabbini çok zikret sabah akşam tesbih et 
Ali İmran 41 

Zikir Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allâh’ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler: “Rabbimiz, bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azâbından koru!” 
Ali İmran 191 

İki yüzlüler, Allâh’ı aldatmağa çalışırlar. Oysa, O, onları aldatır. Namaza kalktıkları zaman da üşene üşene kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allâh’ı pek az zikrederler. 
Nisa 142 

Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde Allâh’ı zikredin; güvene kavuştunuz mu namazı kılın. Çünkü namaz, mü’minlere vakitli olarak farz kılınmıştır. 
Nisa 103 

Zikir Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allâh’ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler: “Rabbimiz, bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azâbından koru!” Ali İmran 191 

İki yüzlüler, Allâh’ı aldatmağa çalışırlar. Oysa, O, onları aldatır. Namaza kalktıkları zaman da üşene üşene kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allâh’ı pek az zikrederler.
Nisa 142 

Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde Allâh’ı zikredin; güvene kavuştunuz mu namazı kılın. Çünkü namaz, mü’minlere vakitli olarak farz kılınmıştır. Nisa 103 

Zikir Şeytân, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allâh’ı zikretmekten ve namazdan alıkoymak istiyor. Artık vazgeçecek misiniz? 
Maide 91 
‘‘Muttakilere şeytandan bir tahrik gelirse Allah’ı zikrederler de derhal basiret sahibi olurlar, şeytanın tahrikini defederler.’’ 
Araf 201 

Sabah akşam Rablerinin rızâsını isteyerek, O’na yalvaranları kovayım deme. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yok ki, onları kovup da zâlimlerden olasın!.’’ 
Enam 52 214

Zikir Şeytân, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allâh’ı zikretmekten ve namazdan alıkoymak istiyor. Artık vazgeçecek misiniz? 
Maide 91 

‘‘Muttakilere şeytandan bir tahrik gelirse Allah’ı zikrederler de derhal basiret sahibi olurlar, şeytanın tahrikini defederler.’’ 
Araf 201 

Sabah akşam Rablerinin rızâsını isteyerek, O’na yalvaranları kovayım deme. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yok ki, onları kovup da zâlimlerden olasın!.’’
 Enam 52 

Zikir ‘‘Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini zikret, gafillerden olma.’’ 
Araf 205 

‘‘Ey inananlar, bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allâh’ı çok zikredin ki, başarıya erişesiniz.
Enfal 45 

Mü’minler o kimselerdir ki, Allâh zikredıldiğ zaman yürekleri ürperir, O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler. 
Enfal 2 

Zikir ‘‘Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini zikret, gafillerden olma.’’ 
Araf 205 

‘‘Ey inananlar, bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allâh’ı çok zikredin ki, başarıya erişesiniz. 
Enfal 45 

Mü’minler o kimselerdir ki, Allâh zikredıldiğ zaman yürekleri ürperir, O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler. 
Enfal 2 

‘‘Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.’’ 
Ra’d 28 

Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, Zikir Ehline sorun. 
Nahl 43 



‘‘Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar onu tesbih ederler. Onu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ama siz onların tesbihini anlamazsınız. O halimdir ve çok bağışlayandır.’’ 
İsra 44 

Zikir Hiçbir şey için “Bunu yarın yapacağım” deme. Ancak “Allâh İnşa ederse” de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve “Rabbimin beni bundan daha doğru bir bilgiye ulaştırcağını umarım” de.. 
Kehf 23-24 

Böylece sana geçmişlerin haberlerinden bir miktar anlatıyoruz. Gerçekten sana katımızdan bir Zikir verdik. 
Taha 99 

Nefsini, sabah akşam, rızâsını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber tut. Gözlerin, dünyâ hayâtının süsünü isteyerek onlardan başka yana sapmasın. Kalbini bizi zikretmekten alıkoyduğumuz keyfine uyan ve işi, hep aşırılık olan kişiye itâat etme. 
Kehf 28 

Zikir Hiçbir şey için “Bunu yarın yapacağım” deme. Ancak “Allâh İnşa ederse” de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve “Rabbimin beni bundan daha doğru bir bilgiye ulaştırcağını umarım” de.. 
Kehf 23-24 

Böylece sana geçmişlerin haberlerinden bir miktar anlatıyoruz. Gerçekten sana katımızdan bir Zikir verdik. Taha 99 Nefsini, sabah akşam, rızâsını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber tut. Gözlerin, dünyâ hayâtının süsünü isteyerek onlardan başka yana sapmasın. Kalbini bizi zikretmekten alıkoyduğumuz keyfine uyan ve işi, hep aşırılık olan kişiye itâat etme. 
Kehf 28 

Zikir Ama kim beni zikretmekten yüz çevirirse, onun için de dar bir geçim var. Kıyâmet günü onu kör olarak süreriz.” 
Taha 124 

Andolsun o sıra sıra dizilenlere. Bağırıp sürenlere, Zikir okuyanlara Ki ilahınız birdir, Göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunanların Rabbi, doğuların da Rabbidir. 
Saffat 1-2-3 -4-5 

Onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini överek tesbih et; gece sâ’atlerinden bir kısmında ve gündüzün taraflarında da tesbih et ki memnun olasın!.’’ 
Taha 130 

Zikir Ama kim beni zikretmekten yüz çevirirse, onun için de dar bir geçim var. Kıyâmet günü onu kör olarak süreriz.” 
Taha 124 

Andolsun o sıra sıra dizilenlere. Bağırıp sürenlere, Zikir okuyanlara Ki ilahınız birdir, Göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunanların Rabbi, doğuların da Rabbidir. 
Saffat 1-2-3 -4-5 
Onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini överek tesbih et; gece sâ’atlerinden bir kısmında ve gündüzün taraflarında da tesbih et ki memnun olasın!.’’ 
Taha 130 

‘‘ki seni çok tesbih edelim.’’ 
Taha 33 

‘‘Sen ve kardeşin ayetlerimi götürün, beni zikretmekte gevşeklik etmeyin.’’ Taha 42 

Biz, senden önce yalnız kendilerine vahyedilen erkeklerden başkasını elçi göndermedik. Eğer bilmiyorsanız Zikir ehline sorun. 
Enbiya 7 

‘‘gece gündüz Allah’ı tesbih ederler. hiç ara vermezler’’ Enbiya 20 

‘‘De ki: Allah’a karşı sizi gece gündüz kim koruyacak? Öyle iken onlar Allah’ın zikrinden yüz çevirirler.’’ 
Enbiya 42 

Biz, her ümmet için bir kurban ibâdeti koyduk ki Allâh’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanların üzerine O’nun adını zikretsinler. Allah’ınız bir tek Allah’dır, yalnız O’na teslim olun. o alçak gönüllü, saygılı, samimi insanları müjdele; 

Hac 34 

Zikir Onlar ki Allâh zikredildiği zaman kalbleri titrer. Başlarına gelene sabrederler, namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan tasadduk ederler. 
Hac 35 

Allâh, tek olarak zikredildiği zaman; âhirete inanmayanların kalbleri ürker. Ama O’ndan başkaları da zikredildiği zaman, hemen sevinirler..’’ 
Zümer 45 

‘‘Allah sözün en güzelini, birbirine benzer, hayrihi ve şerrihi bir kitap halinde indirdi. Rablerinden korkanların, ondan derileri ürperir, sonra derileri ve kalpleri Allah’ın zikriyle yumuşar. İşte bu, Allah’ın rehberidir, dilediğini bununla doğru yola iletir. Ama Allah kimi de sapıklığında bırakırsa artık ona yol gösteren olmaz.’’ 
Zümer 23 

Zikir Onlar ki Allâh zikredildiği zaman kalbleri titrer. Başlarına gelene sabrederler, namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan tasadduk ederler. 
Hac 35 

Allâh, tek olarak zikredildiği zaman; âhirete inanmayanların kalbleri ürker. Ama O’ndan başkaları da zikredildiği zaman, hemen sevinirler..’’ 
Zümer 45 

‘‘Allah sözün en güzelini, birbirine benzer, hayrihi ve şerrihi bir kitap halinde indirdi. Rablerinden korkanların, ondan derileri ürperir, sonra derileri ve kalpleri Allah’ın zikriyle yumuşar. İşte bu, Allah’ın rehberidir, dilediğini bununla doğru yola iletir. Ama Allah kimi de sapıklığında bırakırsa artık ona yol gösteren olmaz.’’ 
Zümer 23 

Zikir “Siz onlarla alay ettiniz, size beni zikretmeyi unutturdular. Siz dâimâ onlara gülüyordunuz.”’’ 
Müminun 110 

Görmedin mi göklerde ve yerde olan kimseler, kanatlarını çırparak uçan kuşlar Allâh’ı tesbih ederler? Her biri kendi du’âsını ve tesbihini bilmiştir. Allâh da onların ne yaptıklarını bilmektedir. 
Nur 41 

Allâh’ın yükseltilmesine ve içlerinde adının zikredilmesine izin verdiği evlerdedir. Onların içinde sabah akşam O’nu tesbih eder. Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allâh’ı zikretmekten, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymadığı erkekler. Yüreklerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar. 
Nur 36-37 

Zikir “Siz onlarla alay ettiniz, size beni zikretmeyi unutturdular. Siz dâimâ onlara gülüyordunuz.”’’ 
Müminun 110 

Görmedin mi göklerde ve yerde olan kimseler, kanatlarını çırparak uçan kuşlar Allâh’ı tesbih ederler? Her biri kendi du’âsını ve tesbihini bilmiştir. Allâh da onların ne yaptıklarını bilmektedir. 
Nur 41 

Allâh’ın yükseltilmesine ve içlerinde adının zikredilmesine izin verdiği evlerdedir. Onların içinde sabah akşam O’nu tesbih eder. Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allâh’ı zikretmekten, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymadığı erkekler. Yüreklerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar. 
Nur 36-37 

Zikir Ve ölmeyene tevekkül et ve O’nu överek tesbih et. Kullarının günâhlarını, O’nun bilmesi yeter.’ 
Furkan 58 

‘‘Sabret, Allâh’ın va’di mutlaka gerçektir. Günâhına da istiğfar et ve akşam sabah Rabbini övgü ile tesbih et. 
Mü’min 55 

Ancak inananlar, iyi işler yapanlar, Allâh’ı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra üstün gelmeğe çalışanlar böyle değildir. Zulmedenler, yakında nasıl bir dönüşe uğrayıp döndürüleceklerini bileceklerdir! 
Şuara 227 

Zikir Ve ölmeyene tevekkül et ve O’nu överek tesbih et. Kullarının günâhlarını, O’nun bilmesi yeter.’ 
Furkan 58 

‘‘Sabret, Allâh’ın va’di mutlaka gerçektir. Günâhına da istiğfar et ve akşam sabah Rabbini övgü ile tesbih et. 
Mü’min 55 

Ancak inananlar, iyi işler yapanlar, Allâh’ı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra üstün gelmeğe çalışanlar böyle değildir. Zulmedenler, yakında nasıl bir dönüşe uğrayıp döndürüleceklerini bileceklerdir! 
Şuara 227 

‘‘Andolsun ki, Resulullah sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.’’ 
Ahzab 21 

Sen ancak zikre uyan ve görmeden Rahmân’dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte öylesini bir mağfiret ve güzel bir mükâfâtla müjdele.
Yasin11 

Zikir ‘‘Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı da kıl. Çünkü namaz kötü ve iğrenç şeylerden meneder. Elbette Allâh’ı anmak, en büyüktür. Allâh, ne yaptığınızı bilir. 
Ankebut 45 

‘‘Ve onu sabah akşam tesbih edin.’’ 
Ahzab 42 

‘‘Ey inananlar, Allah’ı çok zikredin.’’ 
Ahzab 41 

Zikir ‘‘Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, ta’ate devam eden erkekler ve , ta’ate devam eden kadınlar,doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygılı erkekler ve saygılı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar, Allah, bunlar için bağış ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.’’ 
Ahzab 35 

Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu halde kuşları onun emri altına vermiştik. Hepsi O’na yönelmiştir. 
Sad 18–19 

Meleklerin de Arşın çevresinde dönerek Rablerini övgü ile zikrettiklerini görürsün. İnsanlar arasında hak ile hükmedilmiş ve: “Hamd âlemlerin Rabbine mahsustur” denilmiştir. 
Zümer 75 

Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar, Rablerini överek tesbih ederler. O’na inanırlar ve mü’minler için mağfiret dilerler: “Rabbimiz, Sen rahmet ve bilgi bakımından her şeyi kapladın. Tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla, onları cehennem azâbından koru!”’ 
Mü’min 7 

“Bizden herkesin belli bir makâmı vardır.” “Biziz, o saf saf dizilenler, biz.” “Biziz, o tesbih edenler, biz.”. 
Saffat 164.165.166. 


Kim Rahmân’ın zikrine karşı kör olursa ona bir şeytânı sardırırız; artık o, onun arkadaşı olur. Onlar onları yoldan çıkardıkları halde bunlar doğru yolda olduklarını sanırlar. 
Zuhruf 36-37 

‘‘Onların dediklerine sabret Rabbi’ni övgü ile zikret.. Güneşin doğmadan önce de, batmadan önce de’’ zikrullahta vakti kerahat yoktur.‘‘Gecenin bir kısmında ve secde arkalarında O’nu tespih et.’’ 
Kaf 39.40 

Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığın zaman da Rabbini övgü ile tesbih et. 
Tur 48 

‘‘Gecenin bir kısmında ve yıldızların ardından da O’nu tespih et.’’ 
Tur 49 

‘‘Eğer insanlar büyüklük taslarlarsa, Rabbinin rahmetine nail olanlar hiç usanmadan, gece gündüz onu tesbih ederler.’’ 
Fussilet 38 

Onun için sen zikrimize iltifat etmeyen ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlerden yüz çevir. 
Necm 29 

Öyleyse Büyük Rabbinin adını tesbih et. 
Vakıa 74 


Öyleyse Büyük Rabbinin adını tesbih et. 
Vakıa 96 

‘‘Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tesbih etmektedir. O, azizdir, hâkimdir.’’ 
Hadid 1 

‘‘Şeytan onları kuşatmış onlara Allah’ı zikretmeyi unutturmuştur. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki, şeytanın yandaşları hep kaybedeceklerdir.’’ 
Mücadele 19 

‘‘Göklerde ve yerde bulunan herşey Allah’ı tesbih etmektedir. O üstündür, hikmet sahibidir.’’ 
Haşr 1 

‘‘Namaz kılınınca artık yer yüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan isteyin. Allah’ı çok zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.’’ 
Cuma 10 

Ey iman edenler, mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı zikretmekten alı koymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanlardır.’’ 
Münafikun 9 

Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Allah’ın şanın yüceliğini zikreder. Mülk O’nundur. Hamd O’nundur. O her şeye kâdirdir.’’ 
Teğabün 1 

O inkâr edenler Zikr’i işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi “o mecnundur” diyorlardı. 
Kalem 51 

Öyleyse Rabbinin adını tesbih et . 
Hakka 52 

‘‘Bu hususta kendilerini denememiz için, onlara bol su verirdik. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, onu git gide artan çetin bir azaba uğratır.’’ 
Cin 17 

Zikir ‘‘Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, aziz ve hakim olan Allah’ı tesbih ederler. Cuma 1 ‘‘Sabah akşam Rabbinin adını zikret.’’ İnsan 25 ‘‘Rabbinin adını zikret. Bütün gönlünle O’na yönel.’’ Müzemmil 8 234Zikir ‘‘Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, aziz ve hakim olan Allah’ı tesbih ederler. Cuma 1 ‘‘Sabah akşam Rabbinin adını zikret.’’ İnsan 25 ‘‘Rabbinin adını zikret. Bütün gönlünle O’na yönel.’’ 
Müzemmil 8 

‘‘Gecenin bir bölümünde O’na secde et. Geceleyin uzun zaman onu tesbih et 
İnsan 26 

Rabbinin yüce adını tesbih et. 
Âlâ 1 


Biz seni, şâhid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ki Allah’a ve Resulüne inanasınız, O’nu destekleyesiniz. Ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam ALLAH’ı tesbih edesiniz....’’ 
Fetih 8.9 
BiAD 

‘‘Onlar ki, söz verip bağlandıktan sonra, Allah’a verdikleri sözü bozarlar. Allah’ın ziyaret edilip, hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler. Ve yer yüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır.’’ 
Bakara 27 

“Hepiniz oradan inin,” dedik, “Yalnız size benden bir hidâyet geldiği zaman, kimler benim hidâyetime uyarsa artık onlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.. 
Bakara 38 

Muhakkak ki, Sana Bi’at edenler, gerçekte Allah’a bi’at etmektedirler. Allâh’ın eli, onların ellerinin üzerindedir Kim ahdini bozarsa, kendi aleyhine bozmuş olur. Ve kim Allah’a verdiği sözü tutarsa Allâh ona büyük bir mükâfât verecektir. 
Fetih 10 

 Allâh şu mü’minlerden râzı olmuştur ki onlar, ağacın altında sana bi’at ediyorlardı, Allâh onların gönüllerinden geçeni bildiği için onların üzerine huzûr ve güven indirdi ve onlara yakın bir fetih verdi. 
Fetih 18 

Rabbin, Âdem oğullarından, onların zürriyetlerini almış ve: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye onları kendilerine şâhid tutmuştu. “Evet, şâhidiz!” dediler. kıyâmet günü “Biz bundan habersizdik!” demeyesiniz. 
Araf 172 

Biad Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. 
Mümtehine 12 

Allâh’ı ve melekleri, Peygambere salât etmektedir. Ey inananlar, siz de ona salât edin, içtenlikle selâm edin. 
Ahzab 56 

EVLiYA

Evliya Rabbimiz! Onlara, kendi içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitabı ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir elçi gönder. Her zaman üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin. Sen. 
Bakara 129 

Allah yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız. 
Bakara 154 

Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi temizleyen, size Kitab’ı ve hikmeti ve bilmediklerinizi öğreten bir Elçil gönderdik. 
Bakara 151 

Evliya Hikmeti dilediğine verir. Hikmet verilen kimseye çok hayır verilmiştir. Bunu ancak sağduyu sâhipleri düşünüp anlar. 
Bakara 269 

Andolsun ki, Allâh, mü’minlere büyük lutufta bulundu: Zira daha önce açık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken onlara, kendi içlerinden, kendilerine Allâh’ın âyetlerini okuyan, kendilerini yücelten ve kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi. 
Ali İmran 164 

Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kâfirleri “EVLİYA” edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık Allah ‘tan rahmet beklemesin. Ancak onlardan korunmanız başka. Allâh sizi kendisinden sakındırır. Dönüş yalnız Allah’adır. 
Ali İmran 28 

Evliya ‘‘Ey inananlar, müminleri bırakıp da kâfirleri ‘‘EVLİYÂ’’ edinmeyin. Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz.’’ 
Nisa 144 

‘‘Ey İman edenler Yahudi ve Hıristiyanların Evliyalarını Evliya edinmeyin. Zira onlar kendilerinin evliyasıdır. İçinizde onların evliyalarını evliya edinenler onlardandır. Allah zalımlar toplumuna yol göstermez. 
Maide 51 

Ey inananlar! Allah’tan korkun. O’na yaklaşmaya Vesile arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. 
Maide 35 

Evliya Rabbinizin sizin için tertip ettiğine uyun. Başka evliya edinmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. 
Araf 3 

Ey Âdemoğulları, size kendi içinizden elçiler gelip size âyetlerimi anlattıkları zaman korunup uslananlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. 
Araf 35 

Şüphesiz, biz şeytanları inanmayanların EVLİYASI kıldık.’’ 
Araf 27 

Evliya Rabbinizin sizin için tertip ettiğine uyun. Başka evliya edinmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. 
Araf 3 

 ‘‘Dikkat et! EVLİYAMA korku yoktur; onlar üzülmeyeceklerdir de.’’ 
Yunus 62 

Onlar, İman edip de Takvâya ermiş olanlardır. 
Yunus 63 

Onlar için dünya hayatında da ahirette de “Müjde” vardır. Allah’ın buyruğunda asla değişme yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir. 
Yunus 64 


 ‘‘Rabbim, gideceğim yere doğrulukla gitmemi sağla. Çıkacağım yerden de doğrulukla çıkmamı ihsan et. Bana katından yardımcı bir güç ver.’’ (Sultanen Nasira) 
İsra 80 

Hani biz meleklere: Âdem’e secde edin, demiştik; İblis hariç olmak üzere, onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi; O yüzden rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da onu ve onun soyunu mu EVLİYA ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne fena bir değişmedir! 
Kehf 50 

Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek MÜRŞİT bulamazsın. 
Kefh 17 

Evliya ‘‘Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tâbî olun, onların sözlerini önemseyin. Çünkü onlar hidayete ermiş kimselerdir.’’ 
Yasin 21 

Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa ve hatta buna yedi deniz daha eklense yine Allah’ın kelimeleri yazmakla tükenmez. Şüphe yok ki Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir. 
Lokman 27 

Bir nâib aracılığı ile Rabbınıza yönelin ve ona tam teslim olun.” 
Lokman 15 

Evliya Peygamber, müminlere kendi canlarından daha üstündür. Eşleri, onların Analarıdır. Akraba olanlar, Allah’ın Kitabına göre, birbirlerine muhacirlerden ve ensardan daha yakındırlar; ancak, EVLİYA’NIZA uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap’ta yazılı bulunmaktadır. 
Ahzab 6 

‘‘Ey cin ve insan toplulukları, göklerin ve yerin bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçin gidin, ama Allah’ın verdiği basıcı aşırıcı gücü elde etmeden geçemezsiniz. 
Rahman 33 

Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir resülü memleketlerin ana merkezine göndermedikçe, o memleketleri helâk edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helâk etmişizdir.
 Kasas 59 

Evliya Peygamber, müminlere kendi canlarından daha üstündür. Eşleri, onların Analarıdır. Akraba olanlar, Allah’ın Kitabına göre, birbirlerine muhacirlerden ve ensardan daha yakındırlar; ancak, EVLİYA’NIZA uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap’ta yazılı bulunmaktadır. 
Ahzab 6 

‘‘Ey cin ve insan toplulukları, göklerin ve yerin bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçin gidin, ama Allah’ın verdiği basıcı aşırıcı gücü elde etmeden geçemezsiniz.
 Rahman 33 

SADIR iLMi  

Biz senin SADRINI açmadık mı? Ağırlığından dolayı belini büken yükünü senden alıp atmadık mı? Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi? Şunu iyi bil ki: Muhakkak zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Zorlukla beraber bir kolaylık vardır. İşlerinden boşaldığın vakit, tekrar çalış ve yorul, Rabbine rağbet et. 
İnşirah Suresi 

De ki: Cebrail’e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki, Allah’ın izniyle Kur’an’ı senin sadrına bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir. 
Bakara 97 

Böylece Rabbin seni seçecek ve sana düşlerin yorumundan bir parça öğretecek, sana ve Ya’kûb soyuna nimetini tamamlayacaktır nasıl ki daha önce ataların İbrâhim’e ve İshak’a da nimetini tamamlamıştı. Şüphesiz Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.” 
Yusuf 6 

Bulûğ çağına ulaşınca, ona hüküm ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükâfatlandırırız. 
Yusuf 22 

Rabbım sadrıma genişlik ver.İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını çöz ki, sözümü anlasınlar. 
Tâhâ 25.26.27.28 

Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet vermiştik ve ona katımızdan bir ilim öğretmiştik. 
Kehf 65 

Musa ona: Sana öğretilenden, bana da, bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı? Dedi. 
Kehf 66 

Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.
 Kehf 67 

Kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin? 
Kehf 68 

Musa: “İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem.” 
Kehf 69 

İnkâr edenler: Kur’an ona topluca indirilmeli değil miydi? Dediler. Biz onu senin sadrına iyice yerleştirmek için böyle yaptık ve onu tane, tane okuduk. 
Furkan 32 

Onu Rûhu’l-emîn uyarıcılardan olasın diye, apaçık kureyşi lisan ile, senin sadrına indirmiştir. 
Şuara 193–194–195 



Apaçık Kitaba andolsun ki, Biz onu mübârek bir gecede indirdik. Çünkü biz, uyarıcıyız. Her hikmetli emir, o gecede ayırd edilir; Katımızdan verilen her emir. Çünkü biz elçi göndericiyiz. Senin Rabbinin acıması gereği olarak. Doğrusu O, işitendir, bilendir.. 
Duhan 2–3–4-5-6 

Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, bâtıla uyanlar kuşku duyarlardı. Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin sadrında apaçık âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler bile bile inkâr eder. 
Ankebut 48–49 

Apaçık Kitaba andolsun ki, Biz onu mübârek bir gecede indirdik. Çünkü biz, uyarıcıyız. Her hikmetli emir, o gecede ayırd edilir; Katımızdan verilen her emir. Çünkü biz elçi göndericiyiz. Senin Rabbinin acıması gereği olarak. Doğrusu O, işitendir, bilendir.. 
Duhan 2–3–4-5-6 

Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, bâtıla uyanlar kuşku duyarlardı. Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin sadrında apaçık âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler bile bile inkâr eder. 
Ankebut 48–49 




VERiD DAMARI  

VERİD DAMARI: Bütün vücudu ihata eden hücrelerin hepsinde mevcut olan damar. Kullarım, sana benden sorarsa: Ben yakınım. du’â eden, bana du’â ettiği zaman onun du’âsına karşılık veririm. O halde onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki, doğru yolu bulmuş olalar. 
Bakara 186 

‘’Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Biz ona verid damarından da yakınız.’’ 
Kaf 16 

KABiR EHLi  

 ‘‘Ey iman edenler!.. Allah’ın kendilerine gazaplandığı topluluğa tabi olmayın ki onlar, kabir hayatına iman etmedikleri gibi öldükten sonra dirileceklerine de inanmazlar, onlar kâfirlerdir. 

Mümtehine 13 


DiĞER AYETLER 

Hiçbir insana yakışmaz ki, Allâh ona Kitap, hüküm ve peygamberlik versin de, sonra insanlara: “Allâh’ı bırakıp bana kullar olun”, desin; fakat: “Öğrettiğiniz Kitap ve okuduğunuz şeyler gereğince Rabba halis kullar olun!” der. 
Ali İmran 79 

Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı, Allah’tan başka iki tanrı bilin» diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o şöyle dedi, «Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, hâlbuki ben senin Zât’ında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin. 
Maide 116 

De ki: “Ben kendime, Allâh’ın dilediğinden başka ne bir fayda, ne de bir zarar verme gücüne sâhip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbete çok hayır elde ederdim. Bana kötülük dokunmamıştır. Ben sadece inanan bir kavim için, bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.
 Araf 188 

Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine şahit idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine şahit yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkiyle görensin. 
Maide 117 

De ki: «Ben kendime bile Allah’ın dilediğinden başka ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahip değilim.» Her ümmetin taktir edilmiş bir eceli vardır bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir saat geri kalırlar ne de ileri giderler. 
Yunus 49

 Ama o zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın. 
İsra 75 

De ki: «Ben kendime bile Allah’ın dilediğinden başka ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahip değilim.» Her ümmetin taktir edilmiş bir eceli vardır bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir saat geri kalırlar ne de ileri giderler. 
Yunus 49

 Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin. 
İsra 74 

Andolsun, biz senden önce de elçiler gönderdik, onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allâh’ın izni olmadan hiçbir elçi, bir mucize getiremezdi. Her sürenin bir yazısı vardır. 
Rad 38 

De ki: “Ben türedi bir elçi değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum ve ben apaçık bir uyarıcıdan başka bir şey değilim.” 
Ahkâf 9 

Andolsun, biz senden önce de elçiler gönderdik, onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allâh’ın izni olmadan hiçbir elçi, bir mucize getiremezdi. Her sürenin bir yazısı vardır. 
Rad 38 

De ki: “Ben türedi bir elçi değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum ve ben apaçık bir uyarıcıdan başka bir şey değilim.” 
Ahkâf 9 

İşte sana da böyle emrimizden bir ruh vahyettik. Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen, doğru yola götürüyorsun. 
Şura 52 

O’dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allâh’ın âyetlerini okuyan, onları yücelten, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi. Oysa onlar, önceden, açık bir sapıklık içinde idiler. Cuma 2 Gece ve gündüzün değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, sakınan bir kavim için elbette nice ayetler vardır!
 Yunus 6 

Âyetlerimize inananlar, sana geldikleri zaman: “Size selâm olsun, de, Rabbiniz, kendi üzerine rahmeti yazmıştır. Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar da sonra ardından tevbe eder, uslanırsa muhakkak ki O, bağışlayandır, esirgeyendir.” 
Enam 54 


Allâh insanlara hiç zulmetmez, fakat insanlar kendi kendilerine zulmediyorlar.
 Yunus 44 

‘‘Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında: Rabbim, der. Lütfen, beni geri gönder. Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş yapayım. Hayır! Onun söylediği bu söz laftan ibarettir. Onların gerisinde ise yeniden dirilecek güne kadar bir berzah vardır.’’ 
Mü’minun 99-100 (tenasüh) 

Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler. Onların çoğu, ancak ortak koşarak Allah’a iman ederler. 
Yusuf 105–106

Diğer Ayetler Allâh insanlara hiç zulmetmez, fakat insanlar kendi kendilerine zulmediyorlar. 
Yunus 44 

‘‘Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında: Rabbim, der. Lütfen, beni geri gönder. Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş yapayım. Hayır! Onun söylediği bu söz laftan ibarettir. Onların gerisinde ise yeniden dirilecek güne kadar bir berzah vardır.’’ 
Mü’minun 99-100 (tenasüh) 

Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler. Onların çoğu, ancak ortak koşarak Allah’a iman ederler. 
Yusuf 105–106 

Diğer Ayetler Allâh dilemedikçe onlar öğüt almazlar. Takvâ ve mağfiret ehli O’dur 
Müddessir 56 
Kesin olarak inananlar için yeryüzünde âyetler vardır. Kendi nefislerinizde de ibretler vardır. Görmüyor musunuz? 
Zariyat 20–21 

 Allâh dilemedikçe onlar öğüt almazlar. Takvâ ve mağfiret ehli O’dur 
Müddessir 56 

Kesin olarak inananlar için yeryüzünde âyetler vardır. Kendi nefislerinizde de ibretler vardır. Görmüyor musunuz? Zariyat 20–21 

De ki: O, Allah Ahad’dir. Allah Samed’dir. O, doğurmamış ve doğrulmamıştır. O’nun şeriki naziri yoktur. Olamayacakta !. İhlâs suresi Derken, Allâh’ın izniyle onları bozdular, Dâvûd Câlût’u öldürdü; Allâh ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allâh, insanların bir kısmıyle diğerlerini savmasaydı, dünyâ bozulurdu. Fakat Allâh, bütün âlemlere karşı lutuf sâhibidir. 
Bakara 251 

De ki: O, Allah Ahad’dir. Allah Samed’dir. O, doğurmamış ve doğrulmamıştır. O’nun şeriki naziri yoktur. Olamayacakta !. İhlâs suresi Derken, Allâh’ın izniyle onları bozdular, Dâvûd Câlût’u öldürdü; Allâh ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allâh, insanların bir kısmıyle diğerlerini savmasaydı, dünyâ bozulurdu. Fakat Allâh, bütün âlemlere karşı lutuf sâhibidir. Bakara 251 Diğer Ayetler 


TALAAL BEDRİ ALEYNA 

Veda dağında dolunay üzerimize doğdu . Allah’a çağıran bir davetçi bulunduğu müddetçe bizim şükretmemiz gerekir. Ey bize içimizden gönderilen elçi Sen itaat edilmesi lazım gelen bir davet yaptın Geldin medineye şeref verdin. Ey davet edicilerin en hayırlısı hoş geldin. Eskimiş elbiselerden sonra, izzet ve şeref elbisesi giydik Boşa geçen günlerden sonra şeref göğsünden emdik Karanlıkları parçalayan şafak dediki ehli islama Söyle o yüce peygambere tabi olana zillet yakışmaz. Yemin ettiğimiz gün hepimiz taahüt ettikki asla ahdimizi bozmayacağız. Sadakati hepimiz şiar edindik. VAllahi ben kulları fenaya sürükleyecek fesatcı 
değilim. Sen buna şahid ol. Ey Muhammed sahibi eman yıldızı yüce peygamber Her gün son durakta nice yolcular, Kadın erkek çoluk çocuk ihtiyar. Kimisi gülümser mesut bahtiyar. Kimisi üzgün gider farkında mısın? 

Kimi durakta dostunu arar. Kimi de telaşla bagajı sarar. Oysa ne valizi ne bohcası var. Hepsi yanlız gider farkında mısın? 

Ömürler mevsimler gibi dönerler. Bunlar yanar yanar biter sönerler. Yapraklar kararıp yere inerler. Toprağa dönerler farkında mısın? 

Aşk sözcüğü günümüzde karmaşa. Aşıklar var bir gaflet bir kara maşa Ama bir aşk var ki gelince başa Ölüm kavuşmaktır farkında mısın? 

İnsanlar el,ayak,kol,kafa,beden Biri birine hiç benzemez neden Bir güç,bir irade var ki hükmeden Dört yanını sarmış farkında mısın? 

O nadanlarki dânanın mufehham olduğun bilmez Onun bir merkezi feyyazı azam olduğun bilmez Kemalat ehlinin her sırrı mashar olduğun bilmez O ademlerki adem külli alem olduğun bilmez 

Haberdar olmamışsa allemel esma rumuzundan Beni ademse de adem mükerrem olduğun bilmez. Temaşa etmeyen didarı hakkı vechi ademde Gönül nâmmda bir beyti muazzam olduğun bilmez 

Cidali kaal ile vahdet şinasım zarmeden adem Bu sırrın ehli hale feyzi mülhem olduğun bilmez. Bilir bilmez edenler güftüğü sırrı hüvviyetten Aceptir vakfı esrarın ebkem olduğun bilmez. 

Kelîm’i zan edenler rû’yet-î didâr ile mahrum. Terani lenterani içre mudgam olduğun bilmez 

Makamatı görüp geçmiş gibi söz söyleyen vaiz Sevabı terk edip şekli hatayı belleyen vaiz Kuru dava ile ukbada devlet bekleyen vaiz. Beni ebruyuyare secdeden men eyleyen vaiz. Ruku eylerde mihrabın neden kam olduğun bilmez. 
Aziz Necati Efendi 


Medet ya erhamen rahimin Medet ya ilahel alemin Medet ya gülü gülistan Muhammed Açıldı cennetin bağı mevsimi, pür sefa geldi Gülistan cihan sevindi, hüsnü beka geldi Deruni mekkeden nuru mübüvvet parlayıp çıktı, Cihanı nura gark etti resuli kibriya geldi, Beşiri ehli imanın, neziri ehli tuğyanın Habibi hak tealanın resuli müşteba geldi Onunçün vird edin ismi şerifi, feyzi hazırdır Bu gün bu meclise ruhu resuli ehlüma geldi İlahi senin aşkınla mecnunum velakin iştiharım yok Demâdem dağı hasretle figândan başka kârım yok Meta-i lutfunu almak için, sermayesiz geldim O türlü bir tehi destim ki, hatta ihtiyarım yok. Günah deryasına daldım, ümitlerimi suya saldım. Havayı nefsime kandım, elimden hiç tutanım yok.