25 Aralık 2008

ATATÜRK Hz.Peygamberin mezarını nasıl korudu.

TEK TAŞINA DOKUNURSANIZ ORDUMU GÖNDERİRİM

Prof. Nevzat Yalçıntaş “Suudiler 1926 yılında sınırları içinde tüm mezarlıkları yıkıyorlardı. Atatürk sıranın Hazreti Muhammed’in kabrine geldiğini öğrenince bir telgraf çekerek, ‘Eğer bir tek taşına bile dokunursanız ordumu aşağı gönderirim’ demişti. Bunun üzerine Suudiler Hazreti Muhammed’in kabrine dokunamamıştı. Ama bu telgraf yok edildi” dedi.
Atatürk olmasa bugün Hazreti Muhammed’in mezarı da olmayacaktı

O BELGE NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Yalçıntaş anlatıyor: “(Dışişlerinde Bakanlık arşivini araştıran) Münir Bey aradı. Çok ilginç bir belge bulduğunu, bunu getirip göstermesi gerektiğini söyledi. O sırada benim çalıştığım başbakanlık binası ile dışişleri binası aynı yerde. Hemen atlayıp geldi. Çok heyecanlıydı.”

Prof. Yalçıntaş, Münir Bey’in gösterdiği belgeye baktığında çok şaşırdığını belirterek şöyle devam etti: “Belge bir telgraf metniydi. Henüz yeni kurulan Suudi devletinin kralına gönderilmişti.Telgrafta
‘Hazreti Muhammed’in mezarının yıkılacağını derin üzüntü içinde öğrendim. Bu kutsal emanete asla dokunamazsınız. Bir tek taşının bile zarar gördüğünü duyarsam orduyu aşağıya gönderirim’
anlamına gelen cümleler vardı.”

ZAMANINDA FAHRETTİN PAŞA MEZARI TERK ETMEMİŞ
Yalçıntaş, burada Hazreti Muhammed’in mezarı ile ilgili kısa bir detay anlattı. İngiliz işgali sırasında komutan olan Fahrettin Paşa’nın kabri terk etmemek için uzun süre direndiğini, aç kaldıklarını bu nedenle çekirge yiyerek beslendiklerini, sonunda İngilizler’in hiçbir şekilde dokunmamaları kaydıyla Hazreti Muhammed’in mezarını terk ettiklerini ancak kutsal emanetleri de yanlarına aldıklarını söyledi.

BELGEYİ AÇIKLAMAMIŞLAR
Şimdi gelelim belgenin bulunmasından sonraki gelişmelere, çünkü vahim ve ilginç olan bu: Nevzat Yalçıntaş’ın anlattığına göre Münir Bey belgeyi önce bir üst amirine götürüyor. Belge oradan daha yukarı taşınıyor. Sonunda müsteşara oradan da Bakan İlter Türkmen’e geliyor. Tabii Evren Başkanlığı’ndaki Milli Güvenlik Konseyi’nin de haberi oluyor.
Sorun şu: Bu belge ne yapılacak? Dönemin Atatürkçü komutanları ve onların emrindeki bürokrasi bu belgenin açıklanmasını istemiyor. Ancak belge de ortaya çıkmış bir kere. Sonunda o dönemde yazılan ve şimdi kitapçılarda tek nüshası bile kalmayan bir Atatürk kitabının içine, hiçbir anons yapılmadan konuyor.
Kısacası konu adeta kapatılıyor, sadece o tuğla gibi kalın kitabı sonuna kadar okuyanların dikkatini çekecek biçimde “zevahiri kurtarmak” adına konuyor.
Peki bu belge şimdi nerede? Kimin koruması altında? Bu da bilinmiyor. Bilinen tek şey, Atatürk’ün İslam aleminin peygamberi Hazreti Muhammed’in mezarının ortadan kaldırılmasını önlemesi herkesten saklanıyor.

Vatan gazetesi /Can Ataklı/09.08.2008

11 Aralık 2008

Kulun Dünya'ya Gönderilme Amacı

Alıntı:İmhotep tarafından gönderildi.
Mezhepler ancak! İslamın bölünmüşlüğünü temsil eden kurumlardır.
Hak bir din asla mezheplere bölünmemeliydi!

11-12-2008, 16:11 abdi1
El cevap : Meshepler Kulların Zamanı idrakı ile Şekillenmiş.ESASTA ayrılık olmayan RAHMETİ İLAHİNİN YAŞANMASINA vesile kılınan İBADET VE TAAT yönünde Şeri hükümlerin ZAMANA GÖRE anlaşılmasını sağlayan içtihad kapılarıdır.
Meshepler AYRILIK olsun diye değil.ZAMANA göre ŞERİATIN YAŞANABİLİRLİK yollarıdır..
İÇTİHAD kesildiği gün KULLARA ZULUMDUR..Dört hak meshepten sonra KAPATILAN İÇTİHAD kapısı..MESHEPLERİ İÇTİHADI KABUL ETMEZ HALE ve AYRILIĞA MAHKUM etmiştir..
İÇTİHAD her DEVİRDE YAPILMAK MECBURİYETİNDEDİR..YAPILMADIĞI HER GÜN KULLARA ZULUMDUR..
MALESEF BU GÜN İNSANLAR İÇTİHADDAN YOKSUN ANLAYIŞIN PENÇESİNDE BU IZDIRABI ÇEKMEKTEDİR..

Alıntı:Hidayet insanın elinde olsa yada olmasa bile Tanrı en baştan eğer biliyorduysa filmin sonunu; cehennemliklerin yolunu değiştirebilirdi! Çok rahmetli Tanrınız

abdi1

ALLAH Kulunun önünüde sonunuda bilir kardeşim.KUL TERCİH yapabilecek kadar CÜZZİ İRADEYE sahiptir..
ALLAH kullarına zulumden münezzehtir..Kullar kendilerine zulum eder VARACAKLARI yeri kendileri TERCİHLERİ İLE BELİRLER..
CENNET yada CEHENNEM kulun MÜSTEHAKIDIR...KUL Verilen serveti ne yönde harcamaya meyleder bu onun iradesi ile olur..
KULLAR EZELİ ERVAHTA İMTİHAN OLMUŞTUR.Hz.ALLAH'ın "BEN SİZİN RABINIZMIYIM" HİTABINA verdikleri CEVAP ile İMTAHANI YA KAZANMIŞ YADA KAYBETMİŞLERDİR...
RAHMETİ BOL OLAN Hz.ALLAH BU DÜNYAYI RAHMETİNDEN HALK ETMİŞ.Orda "EVET" diyenleri İHYA,Tereddüt edene yada EVET DEMEYENE RAHMETİ İLAHİSİNDEN istifade etmesine BİR FIRSAT vermiştir..
KİMSE EZELDEKİ HALİNİ HATIRLAMAZ.MÜFLİS OLANLAR, YANİ VERİLEN FIRSATI KULLANAMAYANLAR,EZELDE GELDİKLERİ HAL ÜZERE AHİRETE GİDERLER..MÜFLİS EVET diyenlerden ise SON NEFESİNDE LAİLAHEİLLALLAH der İman ile göçerler..DEMEYENLERDEN İSE GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER..
Her KULUN BU DÜNYADAKİ RAHMETİ İLAHİDEN İSTİFADE ETMEYE HAKKI VARDIR...BU HAKKINI KULLANMASINA VESİLE OLARAK PEYGAMBERLER ve VARİSLERİ YARATILMIŞ..
Onlara uyarak kemelata kavuşanlara MÜJDELER verilmiştir..Uymayanlar UYMALARI yönünde uyarılmış ve ALLAH'ın RAHMETİ İLAHİSİNDEN,KULLARINA OLAN MUHABBETİNDEN ötürü KORKUTULMUŞTUR..Umulurki RAHMETE MEYLEDERLER..
ALLAH bir beşer gibi DÜŞÜNÜLMEZ..ALLAH ZATİ sıfatları ile DÜŞÜNCELERDEN UZAKTIR..
ONUN ZATİ ADALETİ, RAHMET ve MERHAMETİ kulun tahayyül edeceğinin SONSUZ KERE FEVKİNDEDİR..
KUL EZELDEN GELEN CÜMLEYE GAYB yani gizli olan HALİ İLE..BU DÜNYADA YERİNİ BULUR...BU HAL LEDÜNNİDİR....YANİ İLMİ ALLAH KATINDA O'nun İKRAM ETTİKLERİNE MALUM HALDİR..
EZELDE verilen cevabı bilmeyen CÜMLE KULLAR İSLAM fıtratı üzere yaratılmış.ALLAH var diyebilecek kabiliyetle donatılmıştır..ALLAH VAR DEMEK Kulu kullar nazarında MÜSLÜM ve EHLİ İMANDAN HER HALİNİ EMİN kılar..
Kullar fiilerine göre değil KALPLERİNE yani Kimselerin değil Bir kendinin birde ALLAH'ın bildiği İÇ DÜNYALARINA göre ALLAH katında DEĞER İFADE EDER..

PEYGAMBERLER ve VARSİLERİ İSTİSNAİ YARATILMIŞ..KULLARA RAHMETE VESİLE KILINMIŞLARDIR..ONLARIN YAŞAMLARI ve ÖLÜMLERİ ALLAH İÇİN ,HALLERİ MUHAFAZADADIR..
Hiç bir beşer TAMAMEN ONLAR GİBİ YAŞAMAYAMAZ,BU KULLARA KULUKLARINI İDRAK etmede İKRAM, ALLAH'ın yaratışına ve Kulun acziyetine DELİLDİR...
"Mukarebunun duruşu ALLAH'tan,Ebrarın duruşu ALLAH'a dır"
Kullar Hayatta Çektiklerini KENDİ ELLERİ İLE YAPTIKLARINDAN çekerler...ALLAH'ı suçlayabilecekleri hiç bir HAL YOKTUR..
YANLIŞ ANLAMALAR oluşan İMAN kulların eseridir.ALLAH bu yönlü kuluna mudahele etmez.KULUN ANLAYIŞI VE İDRAKIDIR esas olan.kul ALLAH'ın bilinmekliğini dilediği üzere idraka MUHTAÇTIR.tertip harici zanlarla oluşan idrak hakikatı yansıtmaz.doğru yada yanlış KUL İDRAK EDER MEYLEDER ALLAH her işi hayrihi ve şerrihi ihsan EDER...TEK MUTASARRIF ALLAH'tır...
Onun için YER YÜZÜNDE EN Kemalatlı olan FERT ve TOPLUMLAR O YÖNLÜ İDRAK sahibi olanlardır.Kulun sayı gayreti HAKİKATI İDRAK ve YAŞAMAYA MEYLETMEYE kadardır..GAYRISI TAKTİRİ HÜDA..
Bir fert yada toplum KEMALATTAN uzak ise..BU GAYRETLERİ TERK etmiş oldukları MUHAKKAKTIR..İçinde olduğu hal ve ahval HALİNE GÖRE TAKTİRİ İLAHİDİR..
ALLAH tek MUTASARRIF iken BU dünyayı BİLİNMEKİĞİ HÜRMETİNE kulların SAYI GAYRETİNE , HAYRİHİ ve ŞERRİHİ bütün halleri, İDRAKLARI nisbetinde YAŞAMALARINA musahhar kılmıştır...
Hayırda Şerde ALLAH'tandır...HER İKİSİDE RAHMETİ İLAHİ HÜRMETİNE KULUN İDRAKI İÇİN VAR EDİLMİŞTİR..
KASIT BU DÜNYA DEĞİLDİR..BU DÜNYADA KALAN OLMADI OLMAYACAK.KİMİN NE KADAR YAŞAMASI TAKTİR edildi ise BU ZAMANI İDRAK VE İSTİFADE İLE GEÇİRSİN..GEÇİRSİN Kİ EZELDEKİ HALİNİN FEVKİNDE HAL ile HUZURU İLAHİYEYE ÖLÜMÜN ÖLDÜRÜLECEĞİ O GÜNE MÜFLİS OLMADAN KAVUŞSUN...
__________________

Benim Gibi Niçin İnanmamış Diye,O Hem Cinsimi Yermek, Benim İnancım ve Yaşantımla bağdaşmıyor, her Hangi Bir Şahsı Aşağılamak, Hakkı Kimseye Verilmemiştir!..


Pir.H. Galip Hasan Kuşçuoğlu

16 Kasım 2008

Gönül Şehri

Hacı Bayram-ı Veli (k.s.) Hazretleri’nin hakikatin zuhuru sesini dinle. Gönül şehrini ne güzel anlatıyor:

Çalabım bir şar yaratmış,
İki cihan arasında.

Bakıcak Didar görünür,
Ol şarın kenaresinde.

Nagihan bir şara vardım,
Anı ben yapılır gördüm.

Ben dahi bile yapıldım,
Taş ve toprak arasında.

Şakirtleri taş yonarlar,
Yonup üstada sunarlar.

Mevlanın adın anarlar,
Taşın her paresinde.

Ol şardan oklar atılır,
Gelür sineme batılır,

Aşıklar canı satılır,
Ol şarın bazaresinde.

Şar dedikleri gönüldür,
Ne alimdür ne cahildür.

Aşıklar kanı sebildür,
Ol şarın kenaresinde.

Bu sözümü arif anlar,
Cahiller bilmeyüp tanlar.

Hacı Bayram kendi banlar,
Ol şarın minaresinde.

5 Kasım 2008

Rabıta

asus08 tarafından gönderildi.
Galibi arkadaşlara merak ettiğim birkaç soru sormak istiyorum. Tarikatla ilgili anlamadığım ve öğrenmek istediğim birkaç soru cevaplarsanız sevinirim.

1- Galibilikte rabıta var mı?
2- Rabıta ibadet midir ?
3- Kime rabıta yapıyorsunuz?
4- Şeyhlerin statüsü nedir?


Bu sorulara cevap verirseniz memnun olurum. Teşekkür ederim

-------
Abdi
Bütün sorularınız Rabıtanın tarifinde gizli,ALLAH razı olsun.İnsan sorgulamadan HAKİKATI kavrayamaz.
Rabıta deyince ne anladığınız önemli...
Rabıta "Vesile olan Mürşidi kamilin İKİ KAŞI ARASINI düşünerek ALLAH'a olan İLTİCADIR.."diye tarif edilir.."Ben ilim Şehriyim Ali Kapısı" HAKİKATI her zaman MEVCUTTUR..
Bu Kapı biad kapısı,Vesilesi MÜRŞİDİ KAMİLLERDİR...

"Sana biad edenler bana biad ettiler" (fetih 10)
Peygamberler ve Evliyaullah ALLAH'a yapılan bu BİAD'a VESİLEDİR..Mürşidi Kamili ve Rabıtayı anlamak için VESİLE ne anlama gelir onu tefekkür etmek gerek..
VESİLE,Ahad olan ALLAH'a eş, ortak değildir ..Ne kimseyi kurtarmaya nede yardıma gücü yoktur..AMA ALLAH'ın O yönlü rahmetine ,Rahmetin ZUHURUNA vesiledir..
Kim bu Rahmeti İlahinin zuhurunu kendinde sanır,O GAFLETTEDİR.Kİm Gücü VESİLENİN sanır O ŞİRKTEDİR..
Güç ve Kuvvet YANLIZ ve YANLIZ ALLAH'ındır...
ALLAH Zati sıfatları ile şekil ve düşüncelerden MÜNEZZEHTİR..
O işini VESİLELERLE görür..Vesile O'nun olan Esmaların, fiili sıfatlarının TECELLİ ettiği yaratılmıştır..
Peygamber efendilerimizden ZAHİR olan MUCİZELER onların eseri değil ALLAH'ın KUDRETİ..Peygamberler O yönlü KUDRETİ İLAHİNİN tecelisine Yanlızca VESİLEDİR...
MUCİZENİN yada Evliyaullahtan Zuhur eden kerametin TEK MUTASARRIFI ALLAH'tır !....


"Sen atmadın İlla BEN ATTIM" (enfal 17)

Her Şey VESİLE ile olur..HAYIRDA ŞERDE..Vesilesiz Gazabı ilahide ,Rahmeti ilahide tecelli etmez.HER ŞEY VESİLELERLE ZUHUR eder...
Şerre VESİLE kılınan Şeytanı aleyhillane..
Hayra, RAHMETİ İlahiyeye Vesile Peygamberler ve Varisleri EVLİYAULLAHTIR..

VESİLE Güç kuvvet sahibi değil.O işi için YARATILMIŞ olandır..ALLAH işini hep VESİLELERLE GÖRÜR...
Peygamber efendilerimizide,Evliyaullahıda RAHMETE VESİLE YARATAN ALLAH'tır..
KİM RAHMETİ İLAHİDEN İSTİFADE İster PEYGAMBERİNE yada Varisi Mürşidi kamillere MUHTAÇTIR..
Onlara olan Sadakat ve bağlılık olmadan HAKİKAT olan MANA ALEMİNDE bir adım dahi ATAMAZSIN..Bu tertibi ilahi kulların değil BİZATİHİ ALLAH'ın tertip ve tanzimidir.

"RABITA." ALLAH'tan başka ilah olmadığına ŞAHİT olan bahtiyarların,VESİLEYİ idrak ile ALLAH'a olan ilticalarıdır..


saygılar.

--------------------------------------------------------------------------------
Bu mesaj en son " 04-11-2008 " tarihinde saat 15:51 itibariyle abdi1 tarafından düzenlenmiştir....
TurkForum.Net > TÜRKFORUM ÖZEL BÖLÜMLERİ > Din Rehberi ve Tartışmaları
GÂLiBiLiK sayfa 268

1 Kasım 2008

İSLAM'ın Anlaşılması

Turkforum sitesinde Deist olan Pontevedra nickli birinin suali;

2-"Şeriatını manasını tahrip etmeden yaşantı ve uyarısını günahı kebairler dışında, asra uyumlu mana vazifelisi verilmiş kişiye Mürşit denir!.. Bu sahih mürşitlere biat etmek peygamberlerine biat etmekten farklı değildir."

Burada galip kuşçuğlu kendisine peygamber gibi biat edilmesini istemeği mi ima etmiştir ki..peygambere biatın şekli hiç bir şeye benzemez..çünkü peygamber bir kişiye öl dese o kişi onun için ölmelidir ki ..kimseye peygamber gibi biat edilemez.

izahı abdi1
ALLAH'tan başka ilah yoktur...İLAH olan Yanlız ALLAH'tır..
Ne Peygamberler nede Varisleri MÜRŞİDİ kamiller İLAH değildir..Onlar ALLAH'ın tertibinde VESİLELERDİR...
Peygambere yada onların varislerine BİAD eden,Vesilesi eli ile ALLAH'a biad etmiş olur..
Peygambere yada Varisine yapılan bu BİAD'ın hiç farkı yoktur..BİAD her vesile ile YANLIZ ALLAH'a yapılır..
Biad kişiyi öldürmek için değil.Yaşatmak için alınır.ALLAH'ı ONUN BİLİNMESİNİ İSTEDİĞİ GİBİ BİLMEYE,Bildiği üzere YAŞAMAYA biad alınır..
Ömür ALLAH'ı bilmek için verilmiş kısa bir zaman dilimi,YARADILIŞIN GAYESİ ÜZERE YAŞAMAK ,Gerçek manada YAŞAMAK'tır..Bu gayeden uzak olana YAŞADI demek ne kadar doğru olur Taktirinize...

Pontevedra' suali:

3-"İslamın beş şartı yoktur. Allah var diyene Müslümansın demek Emri ilahidir."
islamın şartı beş değildir demek ya da islamın beş şartı yok demek ..şimdiye kadar gelen tüm müçtehidlerin fikirlerini çöpe atmaktır..bu kadar ehli sünnet mezhebi varken tüm alimler bu konuda mutabıkken islamın nasıl beş şartı yoktur?..

abdi1 izahı:

ALLAH'ın bildirisi bu..İSLAM'da hiç bir zaman 5 şart olmadı..Adem a.s da İSLAM bütün Peygamberlerde İSLAM..
İSLAM Allah'ın Yaratılışla ikram ettiği TEK DİN...
Her kulun yaratılışında GENİNDE olan .ALLAH var hissi üzere Kurulu SİSTEMİN adı İSLAM...
ALLAH'ı kabul eden kulu,Dili ile VAR diyebilen kulu..İMAN etmiş kullar İSLAM olarak görmek mecburiyetinde..
"Bedeviye söyle iman ettim demesin İSLAM oldum desin" Hucurat 14
"Yaradılışta verdiğim Dine çevir Yüzünü,GERÇEK DİN BUDUR ama insanların çoğu bilmez..." Rum 30

İslamın Şartı ALLAH var diyebilmektir.AMA İmanın şartı vardır..bu 5 şart İMAN etmiş kulun üzerinde gözükür. Muttaki olmanın ŞARTIDIR.. Bir Peygamberin şeriatı üzere AMENTÜYÜ yaşamak imanın şartıdır.İSLAM'ın değil..
Peygamber s.a.v. efendimizde farklı yaşamadı..EHLİ KİTAB'ı kafir görmedi.LAİLAHEİLLALLAH diyene savaşta bile KILIÇ vurdurmadı.."KANI KATLİ HARAMDIR" dedi..


Pontevedra' suali:

yine Allah var diyen herkes müslüman dır..demek şeriat ve kuran aykırıdır..zira peygamber medinedeyken hiç bir zaman yahudileri müslüman saymamış hatta onlarla mücadele etmiştir..yine hayber deki yahudilere cihat yapılmış malları ganimet diye paylaşılmıştır..
yine kuran Allah yahudilere ve hristiyanlara lanet etmiştir.

Yahudiler, "Üzeyr Allah'ın oğludur" dediler. Hırıstiyanlar ise, "İsa Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkar etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar! TEVBE 30


yine hanif dinine mensub olan ebu talip bile hadise göre cehennemden tadacaktır

abdi1 izahı:

ALLAH var diyen müslümandır,İtaat iman için gerekli...
“Bedeviler dediler ki: “İman ettik.” Deki: “Siz iman etmediniz, amma “müslüman olduk” deyin. İman henüz kalblerinize yerleşmedi. Şayet ALLAH’a ve peygamberine itaat ederseniz amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkakki ALLAH çok esirgeyen çok bağışlayandır.” (Hucurat Suresi, 14)

Ehli Kitap Müslümandır..

“ALLAH uğrunda ona yaraşacak şekilde cihat edin. Sizi o seçti. Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi. Babanız İbrahimin dininde peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için o gerek bundan önce, gerekse size “müslümanlar” adını verdi.!.
Hac Suresi, 78


Pontevedra' suali:

4- "Allah'ın istisnai yaratılmış seçkin kulları emri ilahinin bekçileridir. Onların kimileri irşada , kimileri ikaza, kimileri de ıslaha vazifelidirler. Atatürk ıslah vazifesi ile vazifeli idi şahidim!. "

Atatürk T.C şeyhler dervişler memleketi olamz derken..bir şeyhin onu tanrı tarafından gönderilmiş ıslah edici olarak görmesi tam bir tezattır.

abdi1 izahı:

Atatürk Dinini bilen bir insandı.Atatürkün icraatlarını anlamak için 1700 lü yıllarda Osmanlıda başlayan Kadı zadeli Mehmet adlı şahsın Tasavvuf düşmanlığı ile başlattığı hareketin osmanlının son dönemlerinde geldiği durumu ve işin aslını iyi bilmek gerekir.
Atatürk bu HALE VAKIF idi..Tarikatlerin kapatılması O GÜN için elzemdi...Bu içraat 15 senelik idi.(İsmet İnönü ve Sekreteri Bülent Ecevitin ifşası RADİKAL Gazetesi arşivinde bulunabilir)..15 seneliğine kapatmış "ÖMRÜM OLURSA YİNE BEN AÇACAĞIM" demişti (Atatürk ve Din diyanet yayınları,Sümbülü tarikatı ŞEYHİ Nurullah efendi ile sohbetinden)
Atatürk DİNİ İSLAM'ı çok iyi bilen.Hurafe Bidatlarla geldiği vahim durumdan kurtulmasına Çok büyük emek ve Gayret sarfeden..İSTİSNAİ yaratılışı her halinde gözüken Bu Vatana ALLAH'ın İkramı şahsiyet idi...Onu Minnetle anmak her MÜMİNİN vazifesi...MEKANI CENNET olsun..
Atatürk ölümünden on beş gün önce kendine geldiği zaman, dünyâ müslümanlarına şu mesajı vermiştir ,
“Bütün dünyânın müslümanları, ALLÂH’ın son Peygamberi Hazret-i Muhammed’in (s.a.v.) gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği tâlimatları da tam olarak tatbik etmeli!. Tüm İslâmiyet’in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli!. Zîrâ ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.”

Mustafa Kemal Atatürk, bu mesajı başbakan ve dışişleri bakanı vâsıtası ile dünyâya açıkladı!..

(Prof. Dr. Hanif Fauk, Urduca Yayınlarında Atütürk, A.Ü. Dil, Târih ve Coğrafya Fakültesi yayınları, Ankara 1979, s. 102)

Pontevedra:

Açıklamamlarınız için teşekkürler .beni tatmin etmiyor belki diğer forum üyeleri ve misafirlere faydalı olabilir..fakat sizin ki sanki ayrı bir din..inanın ki İslam dininden daha güzel..

Siz bunca şeriat ve hadisin bunca ayetin içinden en güzellreni seçip kendinize yani bir dünya yaratmışsınız..keşke islam senin anlattığın gibi olsaydı..
her nekadar müslüman olmasamda sizin bu hümanist yaklaşımınız..çok güzel...Tıpkı Anadolu selçuklu tarikatları gibi..

ama diyelim ki güçlendiniz tüm Türkiye yi sardınız..yoksa sizlerde demokrasiyi araç yapanlardanmısınız..yoksa sizler de iran ve Arap şeriatı için fırsat kollayanlardanmısınız..bunu zaman göterecek..

Kuşçuoğlu öldüğü zaman halefleri nasıl bir yol çizecek..kaplancıların,Cüppeli ahmetlerin yanında bu tonton ihtiyar çok sevimli kendiisyle tanışmak isterdim doğrusu..

sevgilerle kalın..


abdi1 :
Sayın Pontevedra
Size Atatürkün baktığınız ve gördügünüz dini ve Dinin aslını ifade eden bir sözü ile cevap vermek isterim.
"Türk Millet'i daha dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime; bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura aykırı, ilerlemeye engel bir şey ihtiva etmiyor. Halbuki Türkiye'ye egemenliğini veren bu Asya milletinin içinde; daha karışık, yapmacık, batıl inançlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Onlar bu aydınlığı göremezlerse kendilerini mahva mahkum etmişlerdir demektir. Onları kurtaracağız" Mustafa Kemal ATATÜRK

Biz İSLAM'ı ALLAH'ın Buyurduğu Hz.Peygamber s.a.v. min Bildirdiği gibi anlıyor ve yaşamaya çalışıyoruz.
İnsanların kendi arzu ve ikballerine göre olan anlayış ,düşünce ve icraatleri toplumların bu istikamete yönelmiş olması HAKİKATI ASLA DEĞİŞTİRMEZ.
İSLAM Adem a.s. ile yeryüzüne ikram edilmiş TEK DİNDİR..Bütün Peygamber efendilerimizde Tabi olanlarda MÜSLÜMANDIR...Hiç bir peygamber tanımadan ALLAH'ın varlığını kabul eden Bu kabulunu lisana getiren beşerde MÜSLÜMANDIR...
Hümanizim denilen bakış İSLAM'ın özüdür.. "72 milleti bir göremeyen Halka müderris olsa HAKİKATTE ASİDİR"
Din'i İktidar aracı yada kullara TAHAKKUM aracı sananların düştüğü gaflet İSLAM'ı bağlamaz.Adı İslam olsada BAĞLAMAZ.
İSLAM ALLAH'ın kullarına GÖNDERDİĞİ TEK DİN..hiç bir ümmetin ,ferdin yada Toplumun TEK ELİNDE OLMAYIP..Bütün İnsanlık aleminin YARADILIŞ FITRATINDA var olan HAKİKATTIR..
Kuran'a bakış BU DEĞİŞMEYEN KANUNU İLAHİYENİN İDRAKI İLE OLMALI..
ALLAH hiç bir kulunu diğer kuluna ZULUM etsin diye yaratmadı..
ELHAMDÜLİLLAHİRABİLALEMİN olduğunu RAHMAN ve RAHİM olduğunu idrak ile işe başlamayan.BU hakikatı idrak edemeyen.Kuranı ALLAH'ın anlaşılmasını istediği gibi anlayamaz.Anlaması düşünülemez.
Cumhuriyet , Demokrasi ve Gerçek anlamda yaşanabilen Laiklik Gerçek İSLAM'ın malıdır.
İslam Barış Huzur ve esenlikdir..Kulların barış ve hoşgörü içinde yaşamını tesis İSLAM'ın zahiri hükmüdür.Emir ve Yasaklar bu huzurun tesisi için vardır...Her Zamana göre İÇTİHADI ŞART olan hükümler.....
Dünü Bu gün Yaşamak ZULUMDUR..Nefsede kullarada ZULUM..Onun için İÇTİHAD gereklidir.ZAMANI ANLATACAK,BU GÜNÜ ANLATACAK ALLAH'ın vazifelendirdiği MÜRŞİDİ KAMİLLERE kulak vermek İSLAM'ı ve BU GÜNÜ anlamak için MECBURİYETTİR..DÜNÜ Bu Güne taşımak "iki günü biribirine eşit olmak" ziyanda olmaktan başka nedir...
"Dün Dünde kaldı cancağazım Bu Gün yeni şeyler söylemek lazım" diyen MEVLANA bu hakikatı anlatır..
Hiç bir devirde Değişmeyen TEK hakikat,Tek Mutasarrıf ALLAH'ır...VESİLELERİ İLE Günü İdrak etmemizi Lutfeden ALLAH'tır..
Onca Peygamberi ile ZAMANA göre şeriatlar GÖNDEREN Varisleri ile Kıyamete kadar İçinde olunan ZAMANI idrak etmemize Sebepler Halk eden ALLAH'tır..
Dini AKLIN ve Mantığın içine hapseden Anlayışın Tertip ve Tanzimi ilahi olan VERASET kapısından uzak duruşu ile Bu gün içinde olunan durumdan başka geleceği nokta zaten yoktu..
BU GÜN ZAMAN Yanlışı sorgulamaya,Hakikatleri Kavramaya,Yaşanılan Zevklerine göre anlatılan bir Allah anlayışından kurtulup,"ALLAH'ı ZATIN'I BİLDİRDİĞİ GİBİ BİLMEYE MÜSAİT.."
Bu günde Yarında İzlenecek Yol İSLAM'ın ANAYASASI..
İSLAM ALLAH'ın kullarına gönderdiği TEK DİN..
Cümle Peygamber efendilerimizde Tabi olanlarda ALLAH var diyenlerde İSLAM..
ALLAH'tan başka İLAH MABUD YOK..
Peygamberler ALLAH'ın ELÇİSİ oldukları için HÜRMETE LAYIK..İLAH Oldukları için değil.
Hiç bir Peygamber yada Varsi İLAH GÜÇ KUVVET sahibi değil..
Hiç bir Peygamber diğerinden FARKLI,AYRI DEĞİL...
Zaman göre lutfedilen Şeriatlardaki ZAMAN farkına uymak KEMALATTIR..Evvel gelen şeriatlarda kalanlar KAFİR GAVUR değil..Sonraki Şeriata Tabi olmak GERÇEK MANADA YAŞIYORSAN KEMALATTIR..
Benim gibi inanmamış diye kimseyi hor hakir görmek Hakikat değil..
BU ANAYASAYI BOZMADAN hitabı RESULE kulak ver..
" Mümin olmadan Cennete giremezsiniz,Biri birinizi sevmedikçe Mümin olamazsınız,EY ALLAH'ın kulları KARDEŞ OLUNUZ"
saygılar


pontevedra :

biz deistler islamın yanlış anlaşılmadığını islamın zaten o olduğunu söylüyoruz (din=şeriat=cihat=siyset) yani geleneksel bağnazlığın kaynağını muhammed ve kitabından aldığını düşünüyoruz..M.kemal in bağnazlık ortadan kalksın derken kendisininde dinsiz olduğunu düşünüyoruz..neyse konu bu değil zaten forum da Atatürk ve din ile ilgili bir topic var..

Galibilik ile ilgili tüm mesajları okudum,sitelere girdim...bilgi topladım sanırım..hiç kimsenin gücü İslamı ortadan kaldırmaya yetmez..bir avuç dinsiz dindarların arasında yaşamaya mecburdur..bana sorsalar ki nasıl müslümanların arasında yaşamak istersin ben de şöyle derdim "eğer söyledikleriyle yaptıkları ve yapacakları bir ise Galibiler arasında yaşamağı yeğlerdim" bunca karanlık dış güç odaklı mafya ya karışmış kara parası olan ne olduğu belirsiz..yüzlerinden nefret akan.amerikancı arapçı..kin güden tarikatların arasından galibiliğin en hümanist ve insancıl yönleriyle gerçekten Galib gelmesini isterdim..her ne kadar dinsiz norveç ve isveç toplumları benim idealimse bunu gerçekleştirmek te mümkün olmadığından..müslamanlığın her nekadar galibilik gibi yönlerinin az olduğuna inansamda.
sizlerin bu üstün,insan sevgisine dayanan bakış açınız takdire değer...
29.10.2008

abdi1:


sayın Pontevedra
Bizde diyoruz ki İSLAM gösterilen yada sizin gördüğünüz gibi değil.Galibilik İSLAM dan ayrı değil..

Peygamber s.a.v. efendimizin Tebliğinden.İslamın hakikatını Galibilerden başka sözde halde bulamazsın.
İslam Bir olan ALLAH'ın TEK DİNİ......Kimsenin tekelinde olmayan ALLAH var diyebilen Cümle kulların dini...
Bizim tebliğimiz,Olaylardan,Hikayelerden yada kendimize göre anlayışımızdan değil VERASETİ PEYGAMBERİDEN geliyor...
İslamın hakikatını idrak için olaylara yada kişilerin anlayışına değil..VERASETİ NEBİ kapısına bakmak gerek...
Veraseti nebiler Aynı şeyi Farklı rumuzlarla tarih boyu söylemişler...Hz.Mevlananın "NE OLURSAN OL YİNE GEL BU KAPI UMUTSUZLUK KAPISI DEĞİL "demesi...Yunus Emrenin "72 milleti bir gözle görmeyen halka müderris olsa hakikatte asidir." demesi VERASETİ NEBİDEN ZAMANLARINA AÇILAN HAKİKAT PENCERESİNDEN BAŞKA BİŞEY değil..

30 Ekim 2008

Sevgi ve Saygı

Turkforum sitesinde Deist olan Pontevedra nickli birinin suali;

1-"Kur’an baştan aşağı sevgiyi anlatır. İnsan seviyorsa insandır"

çok güzel söylemişsin ama kuran ne yazıkki baştan sonra sevgiyi anlatmaz.içinde sevgi ayetleri vardır.ama bunlar müslüman içindir..bunun dışında tanrı müslüman olmayanları cehennem de yakacağını,kaynar su içireceğini..cehennemi dolduracağını söylemiştir.ayrıca cihat ayetlerinde müşrikleri gözetleyip yakalanması ve öldürülmesi istenmiştir.

abdi1 adlı kişinin cevabı;


Kuran baştan başa sevgiyi anlatır..Ama anlamak için GÖRMEK, ALLAH'ı bilmek gerekir..
ALLAH'ı Gazabı ilahiye ile anlatmak..EN BÜYÜK YANLIŞTIR..
Kuran ayetleri Gazap için değil Kulların Doğruya yönelmesi için vesiledir..
Bedevi bir toplumun Medeniyete yönelmesinin yolunu göstermiştir..ALLAH'ın yolundan ayrılmamayı kullara tavsiye etmiş.Hiç bir mahluka verilmeyen Fırsatı İnsan olmaya NAMZET ADEME verdiğini,bu fırsatı İNSANLARIN iyi kullanmasının yollarını anlatmıştır.
İnsan Hem nefis hem ruh olan iki yönlü bir YARATILIŞA sahiptir.
Nefsin Algısı ile Ruhun kemalatı Allah'ı bilişi bir değildir. Nefis ALLAH'tan kaçar,Ruh ALLAH'a yakinliği ister...
Nefis Gördüğüne ,Zahiri mükafat ve cezalara göre kendini kontrol eder.Yer yüzünde yapılan bütün KANUNLARDA,Bu ilahi taktire dayanır...SUÇA CEZA...BAŞARIYA MÜKAFAT...
Bu İLAHİ tertibin dışında kullarında yaptığı kanun,tertip bulamazsın.. Onun için Bütün beşeri kanunlar İLAHİ KANUNLARA dayanır....Her ortamın kanunları farklıdır..Medeni bir toplumdaki hürriyeti bedevi toplumlarda uygulayamazsın.Medeniyet İmanın GEREKLİLİĞİ,insanların TEKAMÜLÜDÜR . ..BU İSLAM'ın yaşamak için mecburiyettir..."İki Günü biri birine eşit olan ziyandadır" diyen Peygamber s.a.v. efendimiz..TEKAMÜLÜN gerekliliğini işaret etmiştir..TEKAMÜL İMANIN GEREKLİLİĞİDİR...
İSLAM kimsenin tek elinde olmayıp UMUMUN DİNİDİR...Hiç kimsenin bedeviliği İSLAMIN malı değildir.. GÜZEL olan ne varsa İSLAM'dır...Çirkinlikler hiçbir zaman İSLAM'ın malı değildir..
"“Medeniyet ve Teknolojide ilerlemiş,Allah’a şirk koşmadan yaşayan
fert ve toplumlar İslam’ın bu yönünü anlamış örnek insan ve toplumlardır.”
" (Pir-i Galibi H.Galip Hasan Kuşçuoğlu)


Örnek olarak "Avrupadaki özgürlüğü, halkın Medeniyeti korur.O özgürlükleri Irakta kanunlaştıramazsın.Çünki Halk buna müsait değil."

Cumhuriyet ,Demokrasi ve Gerçek anlamda LAİKLİK Medeni olmuş Toplumların,Huzur içinde yaşama hakkıdır..Bu hakkı elde etmek TOPLUMLARIN medenileştirilmesi,ile mümkündür.Medeniyetin değişmeyen kuralı SAYGIDIR...
SAYGININ olmadığı yerde SEVGİYİ muhafaza edemezsin..
Kuran SEVGİNİN muhafazası için SAYGIYI tesis eder..Bunun için Nefse Korku..Ruha Ümit Verir..Gayesi TOPLUMLAR için SEVGİYİ Tesis ve onu SAYGI ile Korumadır...
Ama bunu idrak edip yaşamak FERTLERE düşer.İşte burda ALLAH'ı bilen ile Bilmeyenin farkı ortaya çıkar..
ALLAH'ı bilen şu hitabı hatırından hiç çıkarmaz." Mümin olmadan Cennete giremezsiniz,Biri birinizi sevmedikçe Mümin olamazsınız,EY ALLAH'ın kulları KARDEŞ OLUNUZ"
Kuran Baştan aşağı SEVGİYİ ANLATIR..SEVGİNİN Muhafazası için KULLARA saygıyı.


TurkForum.Net > TÜRKFORUM ÖZEL BÖLÜMLERİ > Din Rehberi ve Tartışmaları
''GÂLiBiLiK'' 267.sayfa

16 Ekim 2008

TASAVVUF


Tasavvuf; Nefsi Ayıklayıp Temizlemek Ve Ruhu Pak Ederek, Lahut Alemine Yükseltmek Yoludur. Tasavvuf Dinin Dışında Değil Bizatihi Dinin Kendisidir. Tarikatler Tasavvufun Kollarıdır. Mezheblerde Fıkhın Kollarıdır. Bunların İnkarı Cehalettir. İnsanı Hayvandan Ayıran Gönlüdür. Gönül İse; Yaradanını Bilmesi İçin Allahın Kuluna Bahşettiği Rahmetidir, Aşkı İlahidir,Yaratılışın Sırrıdır. Gönlün Kemalata Ermesi; Tasavvuf Ve Yaratanının İsimlerini Kesir, Nihayesiz Zikretmekle Elde Edilir.

Dünya ve ahirette mesut olmak istiyorsak yaratanımıza kul olmanın zevkine erme çabasında olalım. Rabbımıza layık kul olmanın hazzından, zevkinden uzak durmayalım. Sonsuz rahmet-i ilahiden nasipli, ihya olmuş Rahmeti ilahiyeye vesile kılınmış bahtiyar kullarının saflarında bulunmak gayemiz ve zevkimiz olsun. Kulluk vazifemizi iman ve samimiyetle icra edebilmemiz gene yaratanımızın rahmeti olan mana ve gönül gözü ile görmek ve gerçeği lüzumu kadar bilmek..rahmetinden mahrum eylemesin.

Hazret-i ALLAH’TAN lutfedilen tavır ve hareketlerimizle, lisan-ı hal ile yakarmayı ve istemeyi bilelim. Nazargah-ı ilahi olan kalbe yolu uğramayan arzu ve isteklerin huzur-ı ilahiden iltifat gördüğü ender görülür. Kalpten beyine geçen gönül yolu, ehl-i halin ehl-i aşkın yoludur. Beyinden kalbe akış ise ilmel yakından öteye yolu muhaldir. Muhammet İkbal’in uyarısını gönül kulağı ile dinle, tefekkür et. Rahmet-i ilahi olan sebeplere tevessül etmeden maddeyi de manayı da elde etmek zehabına kapılmak safdillik olur. Bu saflık tertemiz safiyet değil, kusura bakma, salaklıktır.

“İlim toplayıp yığmışsın, gönlü ihmal etmişsin, o kaybettiğin servete acıyorum.”
Ey beni Adem ! Sen Adem’e musahhar kılınan mahluk ve eşya değilsin. Hazret-i ALLAH’ın bilinmesine vesile kıldığı, yaratılışın sırrı ve çekirdeğisin. Diğer mahlukata benzer yönün aşikar, amma sen mana denizi insan olmaya müsait yaratılmış beni ademsin. Aşk-ı ilahiden yaratıldın. Yaratanını bilmeye müsait kılındın. Aczini bildiğin kadar yaratıcını bilmene imkan ve fırsat verildi.

Bu fırsatı bildiğin kadar yaratanına hamd ederek, şükrederek, kesir zikrederek, emr-i ilahiye intibak etme zevki ile hayatını idame ettirmeye çaba gösteren, gerçeği hayatının her safhasında görerek, yaratıcına hayranlık duyan, sadık insan ! Hiç şüphen olmasın, bu meziyetlerin hepsi şahit ki, sen yaratanına aşıksın.

Aşk mana itibariyle ilahidir. Mecazi aşk olmaz. Mecazi olan istektir, arzudur., Nefsin ihtiyacıdır., Mecazi aşk özlemini duyduğu o nesneye vuslatla biter. İlahi aşk ise yakınlıkla artar. Vuslatda ilahi aşkın sonu değildir. Aşk-ı ilahinin tecellisi nefsin hazzının dışında, ruhun gıdası ,.yaratılışın sebebi hikmeti, İnsanlığın hal belgesi mana anlamı TASAVVUFTUR !

Hazret-i ALLAH’ın tanzim ve tertip ettiği ile kullarını vazifeli kıldığı “ey insan arzı ben yarattım sen düzene sokacaksın” hitabını hiç hatırdan çıkarmadan, emr-i ilahiye uygun, kulun aczine uygun, kulluğuna uygun vazifelerimizi iyi bilelim. ALLAH’ın tertip ve tanzimine teslimiyette kusur etmeyelim. Üzerimize terettüp eden kulluk vecibesini yerine getirmeyip, “bunu da, sana havale ediyoruz, bu işlemlerimizi de sen yapıver” deye köşe-yi vahdete çekilip, aczini bilip , kulluğunun dışına çıkmayasın. Bu küstahlığın adına sakın “teslimiyet ve kulluğumuzun aczi, falan” deye ahkam kesme. Yaptığın bu tembelliğine sakın tasavvuf, tarikat, şeriat, İslamiyet de demeyesin. ALLAH’ın emri hilafına yaşayanlarda küllü rahmet olan kıymetli sıfatlar bulunmaz.gafil olma !...

Verilen Cüz’i iradeni de halik-i zül-celal’e havale etmen kulluk dışıdır iyi bil !

Cennet mekan vatan şairimiz Mehmet Akif merhum kul vazifesini bilemeyip tenbellik ve bilgisizliğinden ötürü çirkin düşünce ye kapılanların bu durumunu safahatında ne güzel dile getirmiş. Bu hikmetli mısralarını bizlerinde bu fikrin hayranı olduğumuzu değişmeyen fikrimiz ve tutumumuzla derviş kardeşlerime duyurmaya çalışıyorum örnek alına


“Kadermiş” Öyle Mi? Haşa, Bu Söz Değil Doğru;

Belanı İstedin, Allah Da Verdi... Doğrusu Bu.

“Çalış” Dedikçe Şeriat, Çalışmadın, Durdun,

Onun Hesabına Bir Çok Hurafe Uydurdun!

Sonunda Bir De “Tevekkül” Sokuşturup Araya,

Zavallı Dini Çevirdin Onunla Maskaraya!

Bırak Çalışmayı, Emret Oturduğun Yerden,

Yorulma, Öyleya, Mevla Ecir-İ Hâsır İken!

Yazıp Sabahleyin Evden Çıkarken İşlerini;

Birer Birer Oku Tekmil Edince Defterini;

Bütün O İşleri Rabbım Görür : Vazifesidir...

Yükün Hafifledi... Sen Şimdi Doğru Kahveye Gir!

Çoluk Çocuk Sürünürmüş Sonunda Aç Kalarak...

Hüda Vekil-İ Umurun Değil Mi? Keyfine Bak!

Onun Hazine-İ İn’amı Kendi Veznendir!

Havale Et Ne Kadara Masrafın Olursa... Verir!

Silahı Kullanan Allah, Hududu Bekleyen O;

Levazımın Bitivermiş, Değl Mi? Ekleyen O!

Çekip Kumandası Altına Ordu Ordu Melek,

Senin Hesabına Küffarı Hak-Sar Edecek!

Başın Sıkıldı Mı, Kafi Senin O Nazlı Sesin:

“Yetiş” De, Kendisi Gelsin, Ya Hızr’ı Göndersin!

Evinde Hastalanan Varsa, Borcudur: Bakacak;

Şifa Hazinesi Derhal Oluk Oluk Akacak.

Demek Ki : Her Şeyin Allah... Yanaşman, Irgadın O:

Çoluk Çocuk Ona Ait: Lalan, Bacın, Dadın O;

Vekil-İ Harcın O; Kahyan, Müdür-İ Veznen O;

Alış Seninse De, Mesul Olan Verişten O;

Denizde Cenk Olacakmış.... Gemin O, Kaptanın O;

Ya Ordu Lazım İmiş... Askerin, Kumandanın O;

Köyün Yasakçısı; Şehrin De Baş Muhassılı O;

Tabib-İ Aile, Eczacı... Hepsi Hasılı O.

Ya Sen Nesin? Mütevekkil! Yutulmaz Artık Bu!

Biraz Da Saygı Gerektir... Ne Saygısızlık Bu!

Huda’yı Kendine Kul Yaptı, Kendi Oldu Hüda;

Utanmadan Da “Tevekkül” Diyor Bu Cür’ete, Ha?!...

****

Hazret-i Mevlana, Mesnevi Cilt I Beyit 2960 Ve Devamında Sure-i Fetih 10’uncu Ayetin Anlamını Peygamberimiz Efendimiz (S.T.A.V.) Hazret-i Ali (Kerremallahu Vechehu)’ya Ve Dolayısı İle Biz Aciz Ümmetlerine De İnsan Olmanın Sırrını Lutfedilen Rahmet-i İlahiyeyi Beyanları İle Ehl-i Zikrin, Ehl-i Aşkın Yollarında İhsan Edilmiş Rahmet Nurunu Açık Gösterdiler…

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Hazreti Aliye (R.A) Buyurdular Ki:

Ya Ali Allah Aslanısın, Kuvvetlisin, Korkmazsın, Yüreklisin ,

Fakat Arslanlığına Dayanma ,Güvenme Ümit Ağacının Gölgesine Sığın ,

Hiç Kimsenin Rivayetlerle, Masalllarla Yoldan Ayıramıyacağı, Akil Bir Mürşidin Gölgesine Gir…

Yer Yüzünde Onun Gölgesi Kaf Dağı Gibidir. Ruhu Simurg Gibi Çok Yükseklerde Uçmakta, Yücelerde Dolaşmakta…

Kıyamete Kadar Onu Övsem, Söylesem Tükenmez.. Bu Övüşe Bir Kesim, Bir Son Arama.

Güneş İnsan Sureti İle Yüzünü Örtmüştür; İnsan Suretinde Gizlenmiştir. Artık Sen Anlayıver. Doğrusunu Allah Daha İyi Bilir.

Ya Ali Sen Allah Yolundaki Bütün İbadetler İçinde Allahın Rahmetine Ulaşmış Kişinin Gölgesine Sığınmayı Seç .

Herkes Bir Çeşit İbadete Sarıldı, Kendisi İçin Bir Türlü Kurtulma Çaresine Yapıştı.

Sen Akil Bir Mürşidin Gölgesine Kaç Ki, Gizli Gizli Savaşan Düşmandan Kurtulasın.

Bu Hal Senin İçin Bütün İbadetlerden Daha İyidir. Bu Suretle Yolda İlerlemiş Olanların Hepsini Geçer, Hepsinden İleri Olursun.

Bir Pir Ele Geçirdinmi Hemen Teslim Ol, Musa Gibi Hızırın Hükmüne Girip Yürü

Ey Münafıklık Nedir Bilmeyen!... Hızırın Yaptığı İşlere Sabret Ki, Hızır: “Haydi, Git. Ayrılık Geldi” Demesin!...

Gemiyi Kırarsa Ses Çıkarma, Çocuğu Öldürürse Saçını Başını Yolma,

Mademki Hak Onun Eline “Kendi Elimdir” Dedi;

Yedullâhi Fevka Eydî'him Hükmünü Verdi.. (Fetih Suresi, 10)

Şu Halde Allah’ın Eli Onu Öldürse De Yine Diriltir. Hatta Diriltmek Nedir Ki, Ona Ebedi Hayat Verir.

Bu Yolu Nadir Olarak Yapayalnız Aşan Bile, Yine Pirlerin Himmeti İle Aşmış, Varacağı Yere Onların Sayesinde Ulaşmıştır.

Pirin Eli Kısa Değildir Gaibdekilere De Erişir. Onun Eli Allah Kabzasından Başka Bir Şey Değildir Ki…

Gaibde Bulunanlara Böyle Bir Hil’at Verilirse Huzurda Bulunanlar Şüphesiz Gaibdekilerden Daha İyidir.

Gaibdekileri Bile Doyururlar Onlara Bile İhsan Ederlerse, Artık Konuğun Önüne Ne Nimetler Komazlar?”…

Huzurunda Hizmet Kemeri Bağlanan Nerde; Kapı Dışında Bulunan Nerde?”…

Mürşidini Seçip Ona Teslim Oldun Mu Nazik Ve Tahammülsüz Olma. Balçık Gibi Gevşek Ve Sölpük Bir Halde Bulunma.

Her Zahmete, Her Meşakkete Kızar Kinlenirsen, Cilalanmadan Nasıl Ayna Olacaksın?...”

İnsan Melek De Olsa İlahi Yardıma Uğramayınca Defteri Siyah Çıkar.

Hakk’ın Yardımına, Hakk’ın Has Kulları Olan Kamil İnsanların Şefaatine Meleklerin De İhtiyaçları Vardır…

Hazret-i Muhammet Mustafa (S.T.A.V.) Efendimiz Hazret-i Ali (R.A.) Şahsında İnsan Olmanın Tertib-i Tanzim-i İlahinin Metafizik Ve İlm-i Ledünni Yönü Olan Varisün-Nebi, Nedim-i İlahi, Allah’ın Vazifelendirdiği Mürşide Biatı Has Kullarının Kemalata Ermesi İçin Elzem Kılmış Hazret-İ Allah(C.C)…

Hazret-i Muhammet Mustafa (S.T.A.V.) Efendimiz Bilahere, Hazret-i Ali (R.A.) Şah-I Velayet Rütbesi İle Henüz Taltif Olunmadan, Aliyyel-Murtaza (R.A.) “Allah’ın Arslanı” Ünvanı İle Taltif-i İlahiye Nail Olduğu Zaman Hazret-i Muhammet Mustafa (S.T.A.V.) Efendimiz Luzumuna Binaen Hazret-i Ali (R.A) Efendimizin Şahsında Ümmet-i Muhammed’e Ve Cümle Allah Kullarından İman Edenlere Nur-U İlahiden Zuhur Eden Nur-U Muhammediyi Bildirmeleri İle Hazret-İ Ali (Kerremallahu Vechehu) Efendimiz Velayet Makamının Şahı Kılınmış Şah-ı Velayet Rütbesine Ermiştir.

Peygamberimiz Efendimiz De “İşte Bu Doğru Yol, Nur-U Muhammediyenin İlim Şehrine Giden İlahi Yoldur” Buyurdular… “Ene Medinetün Ali Bâbuhâ Hitabı İle Ehlî Tarik Yolu İzahını Bulmuştur…

Rahmet-İ İlahiye Vesile Kılınan Yol Büyüklerimizin Manevi Şahsiyetleri Nur-U Muhammedinin İla-Yevmil-Kıyame Tecelli Ve Zuhur Merciidir. Şüphe Edilmeye. Bu Rahmet-İ İlahiyeden Gafil Olunmaya…

Emr-İ İlahiler Yalnız Peygamber Efendimizin Şahsiyetlerinde Hitam Bulmazlar; Hitab-I İlahiler Cümle Kullarınadır

Dervişin Bir Şeyhi Vardır. Manevi Doğuşa Vesile Olduğu İçin Anlam İtibari İle “Baba” Da Denir... Dikkat Edersen Maddede Olduğu Gibi Baba Bir Tanedir. Ma’na Da Böyledir. “Baba İki Olursa Evlat Piç Olur” Dediler… Halik-I Zül-Celal Buyurdular Ki:

“Siz Çocukları Babalarının İsmi İle Çağırın. Eğer Babalarını Bilmiyor İseniz, Onlar Sizin Din Kardeşlerinizdir.”

Şeyhi Vefat Eden Bir Derviş, Şeyhinin Yerine Halik-I Zül-Celal Vazifeli Şeyh Efendi Vermemiş İse Ve Derviş İstihare Yoluyla Başka Dergaha Geldi İse Kabul Edilir. Eski Evradını Değil, Sonradan Aldığı Evrat Ve Ezkarını Yapar. Şeyhi Evvelki Şeyhidir; Amma Terbiye Ustadı Değişmiştir. Başkaca Değişen Bir Şey Yoktur. Derviş Sadakatlı Olmalıdır…

Dervişin Bir Şeyhi Vardır” İki Şeyhi Olmaz. Mürşitlerin Biri Birine Teberrük Olarak İrfaniyyet Yolunda Yardımcı Olmaları Da Adap Ve Erkana Uygundur. Rahmet-İ İlahiyedir. İstifade Kapuları Açık Bırakılmıştır. Gene Makamın İşareti İle Hudutludur…

H. GÂLİP HASAN KUŞÇUOĞLU
Kâdirî, Rufâî, Gâlibî, Meşâyîhı, Mutasavvıf



20 Ağustos 2008

İslamiyet

İslâmiyet doktrindir. Cümle peygamber efendilerimiz İslâmiyet üzre geldiler din değil şeriat getirdiler lügat mânâsı bir olan, eşi, şerîki, nazîri olmayan ALLAH’ın irâdesine bağlanmaktır.

İslamiyetin kelime olarak ifâdesi “Lâ ilâhe illallah”tır. Yâni, “ALLAH’tan başka ilah yoktur, illâ, ALLAH vardır” Diyen kişi, beşerin başka ölçüsü yok ALLAH’a inanan kul müslümandır!.

Anlamını yaşıyorsa, ölçü ALLAH’a mahsus olup, mü’mindir. “Size din olarak İslâm’ı seçtim, dîninizi tamamladım” tebliği umûmîdir. Cümle peygamber efendilerimizin getirdiği şeriatlerinin anlamını kapsar; mana itibarı ile kelâm İslamiyet’tir!...


“Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye, din olarak Nuh’a tavsiye ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya tavsiye ettiğimizi, sizin için hukuk düzeni yaptı. Fakat kendilerini çağırdığın bu nizam ALLAH’a ortak koşanlara ağır geldi. ALLAH dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.” (Şûrâ Suresi, 13)

Piri Galibi
H.Galip Hasan Kuşçuoğlu