25 Aralık 2008

ATATÜRK Hz.Peygamberin mezarını nasıl korudu.

TEK TAŞINA DOKUNURSANIZ ORDUMU GÖNDERİRİM

Prof. Nevzat Yalçıntaş “Suudiler 1926 yılında sınırları içinde tüm mezarlıkları yıkıyorlardı. Atatürk sıranın Hazreti Muhammed’in kabrine geldiğini öğrenince bir telgraf çekerek, ‘Eğer bir tek taşına bile dokunursanız ordumu aşağı gönderirim’ demişti. Bunun üzerine Suudiler Hazreti Muhammed’in kabrine dokunamamıştı. Ama bu telgraf yok edildi” dedi.
Atatürk olmasa bugün Hazreti Muhammed’in mezarı da olmayacaktı

O BELGE NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Yalçıntaş anlatıyor: “(Dışişlerinde Bakanlık arşivini araştıran) Münir Bey aradı. Çok ilginç bir belge bulduğunu, bunu getirip göstermesi gerektiğini söyledi. O sırada benim çalıştığım başbakanlık binası ile dışişleri binası aynı yerde. Hemen atlayıp geldi. Çok heyecanlıydı.”

Prof. Yalçıntaş, Münir Bey’in gösterdiği belgeye baktığında çok şaşırdığını belirterek şöyle devam etti: “Belge bir telgraf metniydi. Henüz yeni kurulan Suudi devletinin kralına gönderilmişti.Telgrafta
‘Hazreti Muhammed’in mezarının yıkılacağını derin üzüntü içinde öğrendim. Bu kutsal emanete asla dokunamazsınız. Bir tek taşının bile zarar gördüğünü duyarsam orduyu aşağıya gönderirim’
anlamına gelen cümleler vardı.”

ZAMANINDA FAHRETTİN PAŞA MEZARI TERK ETMEMİŞ
Yalçıntaş, burada Hazreti Muhammed’in mezarı ile ilgili kısa bir detay anlattı. İngiliz işgali sırasında komutan olan Fahrettin Paşa’nın kabri terk etmemek için uzun süre direndiğini, aç kaldıklarını bu nedenle çekirge yiyerek beslendiklerini, sonunda İngilizler’in hiçbir şekilde dokunmamaları kaydıyla Hazreti Muhammed’in mezarını terk ettiklerini ancak kutsal emanetleri de yanlarına aldıklarını söyledi.

BELGEYİ AÇIKLAMAMIŞLAR
Şimdi gelelim belgenin bulunmasından sonraki gelişmelere, çünkü vahim ve ilginç olan bu: Nevzat Yalçıntaş’ın anlattığına göre Münir Bey belgeyi önce bir üst amirine götürüyor. Belge oradan daha yukarı taşınıyor. Sonunda müsteşara oradan da Bakan İlter Türkmen’e geliyor. Tabii Evren Başkanlığı’ndaki Milli Güvenlik Konseyi’nin de haberi oluyor.
Sorun şu: Bu belge ne yapılacak? Dönemin Atatürkçü komutanları ve onların emrindeki bürokrasi bu belgenin açıklanmasını istemiyor. Ancak belge de ortaya çıkmış bir kere. Sonunda o dönemde yazılan ve şimdi kitapçılarda tek nüshası bile kalmayan bir Atatürk kitabının içine, hiçbir anons yapılmadan konuyor.
Kısacası konu adeta kapatılıyor, sadece o tuğla gibi kalın kitabı sonuna kadar okuyanların dikkatini çekecek biçimde “zevahiri kurtarmak” adına konuyor.
Peki bu belge şimdi nerede? Kimin koruması altında? Bu da bilinmiyor. Bilinen tek şey, Atatürk’ün İslam aleminin peygamberi Hazreti Muhammed’in mezarının ortadan kaldırılmasını önlemesi herkesten saklanıyor.

Vatan gazetesi /Can Ataklı/09.08.2008

11 Aralık 2008

Kulun Dünya'ya Gönderilme Amacı

Alıntı:İmhotep tarafından gönderildi.
Mezhepler ancak! İslamın bölünmüşlüğünü temsil eden kurumlardır.
Hak bir din asla mezheplere bölünmemeliydi!

11-12-2008, 16:11 abdi1
El cevap : Meshepler Kulların Zamanı idrakı ile Şekillenmiş.ESASTA ayrılık olmayan RAHMETİ İLAHİNİN YAŞANMASINA vesile kılınan İBADET VE TAAT yönünde Şeri hükümlerin ZAMANA GÖRE anlaşılmasını sağlayan içtihad kapılarıdır.
Meshepler AYRILIK olsun diye değil.ZAMANA göre ŞERİATIN YAŞANABİLİRLİK yollarıdır..
İÇTİHAD kesildiği gün KULLARA ZULUMDUR..Dört hak meshepten sonra KAPATILAN İÇTİHAD kapısı..MESHEPLERİ İÇTİHADI KABUL ETMEZ HALE ve AYRILIĞA MAHKUM etmiştir..
İÇTİHAD her DEVİRDE YAPILMAK MECBURİYETİNDEDİR..YAPILMADIĞI HER GÜN KULLARA ZULUMDUR..
MALESEF BU GÜN İNSANLAR İÇTİHADDAN YOKSUN ANLAYIŞIN PENÇESİNDE BU IZDIRABI ÇEKMEKTEDİR..

Alıntı:Hidayet insanın elinde olsa yada olmasa bile Tanrı en baştan eğer biliyorduysa filmin sonunu; cehennemliklerin yolunu değiştirebilirdi! Çok rahmetli Tanrınız

abdi1

ALLAH Kulunun önünüde sonunuda bilir kardeşim.KUL TERCİH yapabilecek kadar CÜZZİ İRADEYE sahiptir..
ALLAH kullarına zulumden münezzehtir..Kullar kendilerine zulum eder VARACAKLARI yeri kendileri TERCİHLERİ İLE BELİRLER..
CENNET yada CEHENNEM kulun MÜSTEHAKIDIR...KUL Verilen serveti ne yönde harcamaya meyleder bu onun iradesi ile olur..
KULLAR EZELİ ERVAHTA İMTİHAN OLMUŞTUR.Hz.ALLAH'ın "BEN SİZİN RABINIZMIYIM" HİTABINA verdikleri CEVAP ile İMTAHANI YA KAZANMIŞ YADA KAYBETMİŞLERDİR...
RAHMETİ BOL OLAN Hz.ALLAH BU DÜNYAYI RAHMETİNDEN HALK ETMİŞ.Orda "EVET" diyenleri İHYA,Tereddüt edene yada EVET DEMEYENE RAHMETİ İLAHİSİNDEN istifade etmesine BİR FIRSAT vermiştir..
KİMSE EZELDEKİ HALİNİ HATIRLAMAZ.MÜFLİS OLANLAR, YANİ VERİLEN FIRSATI KULLANAMAYANLAR,EZELDE GELDİKLERİ HAL ÜZERE AHİRETE GİDERLER..MÜFLİS EVET diyenlerden ise SON NEFESİNDE LAİLAHEİLLALLAH der İman ile göçerler..DEMEYENLERDEN İSE GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER..
Her KULUN BU DÜNYADAKİ RAHMETİ İLAHİDEN İSTİFADE ETMEYE HAKKI VARDIR...BU HAKKINI KULLANMASINA VESİLE OLARAK PEYGAMBERLER ve VARİSLERİ YARATILMIŞ..
Onlara uyarak kemelata kavuşanlara MÜJDELER verilmiştir..Uymayanlar UYMALARI yönünde uyarılmış ve ALLAH'ın RAHMETİ İLAHİSİNDEN,KULLARINA OLAN MUHABBETİNDEN ötürü KORKUTULMUŞTUR..Umulurki RAHMETE MEYLEDERLER..
ALLAH bir beşer gibi DÜŞÜNÜLMEZ..ALLAH ZATİ sıfatları ile DÜŞÜNCELERDEN UZAKTIR..
ONUN ZATİ ADALETİ, RAHMET ve MERHAMETİ kulun tahayyül edeceğinin SONSUZ KERE FEVKİNDEDİR..
KUL EZELDEN GELEN CÜMLEYE GAYB yani gizli olan HALİ İLE..BU DÜNYADA YERİNİ BULUR...BU HAL LEDÜNNİDİR....YANİ İLMİ ALLAH KATINDA O'nun İKRAM ETTİKLERİNE MALUM HALDİR..
EZELDE verilen cevabı bilmeyen CÜMLE KULLAR İSLAM fıtratı üzere yaratılmış.ALLAH var diyebilecek kabiliyetle donatılmıştır..ALLAH VAR DEMEK Kulu kullar nazarında MÜSLÜM ve EHLİ İMANDAN HER HALİNİ EMİN kılar..
Kullar fiilerine göre değil KALPLERİNE yani Kimselerin değil Bir kendinin birde ALLAH'ın bildiği İÇ DÜNYALARINA göre ALLAH katında DEĞER İFADE EDER..

PEYGAMBERLER ve VARSİLERİ İSTİSNAİ YARATILMIŞ..KULLARA RAHMETE VESİLE KILINMIŞLARDIR..ONLARIN YAŞAMLARI ve ÖLÜMLERİ ALLAH İÇİN ,HALLERİ MUHAFAZADADIR..
Hiç bir beşer TAMAMEN ONLAR GİBİ YAŞAMAYAMAZ,BU KULLARA KULUKLARINI İDRAK etmede İKRAM, ALLAH'ın yaratışına ve Kulun acziyetine DELİLDİR...
"Mukarebunun duruşu ALLAH'tan,Ebrarın duruşu ALLAH'a dır"
Kullar Hayatta Çektiklerini KENDİ ELLERİ İLE YAPTIKLARINDAN çekerler...ALLAH'ı suçlayabilecekleri hiç bir HAL YOKTUR..
YANLIŞ ANLAMALAR oluşan İMAN kulların eseridir.ALLAH bu yönlü kuluna mudahele etmez.KULUN ANLAYIŞI VE İDRAKIDIR esas olan.kul ALLAH'ın bilinmekliğini dilediği üzere idraka MUHTAÇTIR.tertip harici zanlarla oluşan idrak hakikatı yansıtmaz.doğru yada yanlış KUL İDRAK EDER MEYLEDER ALLAH her işi hayrihi ve şerrihi ihsan EDER...TEK MUTASARRIF ALLAH'tır...
Onun için YER YÜZÜNDE EN Kemalatlı olan FERT ve TOPLUMLAR O YÖNLÜ İDRAK sahibi olanlardır.Kulun sayı gayreti HAKİKATI İDRAK ve YAŞAMAYA MEYLETMEYE kadardır..GAYRISI TAKTİRİ HÜDA..
Bir fert yada toplum KEMALATTAN uzak ise..BU GAYRETLERİ TERK etmiş oldukları MUHAKKAKTIR..İçinde olduğu hal ve ahval HALİNE GÖRE TAKTİRİ İLAHİDİR..
ALLAH tek MUTASARRIF iken BU dünyayı BİLİNMEKİĞİ HÜRMETİNE kulların SAYI GAYRETİNE , HAYRİHİ ve ŞERRİHİ bütün halleri, İDRAKLARI nisbetinde YAŞAMALARINA musahhar kılmıştır...
Hayırda Şerde ALLAH'tandır...HER İKİSİDE RAHMETİ İLAHİ HÜRMETİNE KULUN İDRAKI İÇİN VAR EDİLMİŞTİR..
KASIT BU DÜNYA DEĞİLDİR..BU DÜNYADA KALAN OLMADI OLMAYACAK.KİMİN NE KADAR YAŞAMASI TAKTİR edildi ise BU ZAMANI İDRAK VE İSTİFADE İLE GEÇİRSİN..GEÇİRSİN Kİ EZELDEKİ HALİNİN FEVKİNDE HAL ile HUZURU İLAHİYEYE ÖLÜMÜN ÖLDÜRÜLECEĞİ O GÜNE MÜFLİS OLMADAN KAVUŞSUN...
__________________

Benim Gibi Niçin İnanmamış Diye,O Hem Cinsimi Yermek, Benim İnancım ve Yaşantımla bağdaşmıyor, her Hangi Bir Şahsı Aşağılamak, Hakkı Kimseye Verilmemiştir!..


Pir.H. Galip Hasan Kuşçuoğlu