9 Kasım 2010

Hz. Allah'ın Kur'an-ı Kerimde Bildirilen Sıfatları

H Z . A L L A H ’ I N

KUR’AN-I KERİM’DE BİLDİRİLEN

S I F A T L A R I

Vücut : Var olması

Kıdem : Evveli olmamak

Baka : Sonu olmamasıdır

Vahdaniyet: Tek olması

Muhalefet ün li’l-havadis: Yarattıklarından hiç bir şeye benzemez

Kıyam bi-nefsihî: Mekâna ihtiyacı yoktur.

HZ. ALLAH’IN SÜBUTÎ SIFATLARI

Diğer mahlûkata verilmeyen Sıfatlar

Hayat : Diri olması. Allah dirilik sıfatından İnsana da cüzi ihsan etmiştir. Diğer mahlûkatın diriliğine benzemeyen bir dirilik.

İlim : Cenabı Hak ilminden cüzi Beni Adem’e ihsan etmiştir. O rahmeti ilahiyeye izafeten, Melaikeye ye dahi verilmeyen İlim Adem a.s’a bahşedildiği için Adem a.s ma “Allem el Esma” denilmiştir.

Semî : İşitme hassasından İnsan olmaya namzet Beni âdeme diğer mahlûkatın fevkinde, daha çok ihsan etmiştir.

Basar : Görme hassasından diğer mahlûkatın daha fevkinde görüş ihsan etmiştir.

İrade : Dileme, istek, arzu sıfatından diğer mahlûkata verilmeyen, Beni Âdeme daha geniş ihsan etmiştir.

Kudret : Beni Âdemi diğer mahlûkatın fevkinde güçlü yaratmıştır.

Kelâm : Konuşma sıfatından diğer mahlûkatın fevkinde beni âdeme ihsan etmiştir.

Tekvin : Tertip ve Tanzimi cüzi de olsa beni âdeme ihsan etmiştir. Külli sıfat ise Hz. Allah’a mahsustur.

Hiç bir Mahlûkata verilmeyen Subut sıfatları, İnsan olmaya namzet Beni Âdeme ihsan edilmiştir.

Bu Ancak Allah vardır demekle yetinmeyip, bu sıfatların zuhurunu müşahede etme zevkine eren, Peygamberi ile ihsan edilen şeriata uyum sağlayan, özlemini duyan, yaşayan ve zamana göre yaşantısını Allahın verdiği bu sıfatlara göre tanzim edebilen kullarına mahsustur. Tasavvuf özet olarak budur. Yol Tariktir, Peygamberinin verasetini taşıyan kişiye Hz.ALLAH EVLİYAM buyurdu. Kuranı azimüşanda buyurduğu BİAD mercii. Evliya ise Peygamber varisidir. Biad merciidir.

Peygamber efendisine yapamadığı Biatı Onun şahsında yerine getirir. Bu Vazife Ancak Hz.ALLAH tarafından ihsan edilir. Rüyada kendi görmesi ile tahakkuk eden bir mana değildir. İzni İcazet ile noktalanır. Sahte düzenbazların ALLAH şerrinden korusun. Hz.ALLAH’ın kuranı azimüşanda buyurduğu gibi;

“Ey iman edenler Müminleri bırakıp ta kâfirleri Evliya edinmeyin. Allah’a aleyhinizde ap açık bir delilmi vermek istiyorsunuz.”

Nisa Suresi 144 ayetini iyi oku, anlamını düşünerek bir daha oku !. Sakın Evliyaya dost demeyesin. ELİYA Allah kelamı, dost ise Beni âdemin uydurduğu kelamdır.

Bu yolun ismi Tasavvuftur. Mensubuna Derviş denir.

Fatiha’yı şerifte Hz. Allah’ın Sıratı Müstakim buyurduğu Hz. Allah’ın rızasını celbeden düz yol budur.

Bu yolun özetini imanın 6 şartı olan Amentüde bulacaksın. Hz. Kuran bu Rahmetle dolu doludur. Bakara suresi 285 ayet Amener Resulde daha geniş anlamını ifade edilmiştir. Yeter ki ara , bulmanın da zevkine er !.

Arayan Mevlasını bulur, Allah’ın varlığının özlemini duymayan nefsinin zevkine râm olarak yaşayan, Gerçeği aramayan ise belasını bulur.

HZ. ALLAH’IN FİİLÎ SIFATLARI

İhya : Diriltmek

İmate : Öldürmek

Tahlik : Yaratması, cevheri ve arazı olmadan bir şeyi vücude getirmesi

Terzîk : Rızıklandırmak.

Pir-i Gâlibî

H.Galip Hasan Kuşçuoğlu

2 Kasım 2010

İMAN VE İSLAM



İMAN
Kuranı Azimüşan da Hz.ALLAH’ın buyurduğu gibi, İmamı Maturidi ve İmamı El Eşari nin kurandan çıkardığı ahkam üzere Gaibe iman 6 şartla ifade edilir.Bu,


6 şarta iman etmeyenler Mümin, Muttaki İttika sahibi olamazlar.



Fatihadan sonra Sureyi Bakaranın ilk beş ayetinin ihtiva ettiği mana budur..



Amentü Billahi - ALLAH’ın Varlığına inanmak,
Ve Melaiketihi-Bütün Meleklerin varlığına inanmak,
Ve Kütübihi-Suhuflarda dâhil gönderilen cümle KİTAPLARA inanmak. Ve Resulihi- Birbirinden ayırt etmeden Resullerine inanmak.. Şeriatına Tabi olduğu Peygamberinin getirdiği ahkâm üzere yaşamaya özen göstermek Kazanın ve Kaderin, Hayrın ve Şerrin ALLAH’tan olduğuna inanmak. Öldükten sonra dirilteceğine inanmak. 6 Şart beyan edilmiştir .



Hz.Kuranda Bakara 285 ayet te Amener Resulü bunun açık delilidir. şöyle ki:


“Gönderilen Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de iman ettiler. Onlardan her biri “Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler.”


«Allah'ın peygamberlerinden hiçbirini birbirinden ayırmayız. “İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, mağfiretini niyaz ederiz! Dönüş yalnızca sanadır » dediler”



Kuran bu manayı ihtiva eden ayetlerle dolu doludur.


“ŞEHADET ederim ki ALLAH’tan başka İlah Yoktur.”
Biz Muhammediler için


Gene Şehadet ederim ki Muhammed ALLAH’ın kulu ve resulüdür.”


Daha evvelki gelen Peygamber efendilerimize ve getirdikleri kitaplara hürmetkar olmamızı, Hz.ALLAH Kuranı azimüşanda emrediyor.


Hz.Peygamber efendimize verilen şeriat üzere yaşamakla emrolunduk ,bizden evvelki şeriata Ehli Kitaba karşı hürmetkar olmamız da Emri ilahidir.



Cihad emri vardır.Vatanını,namusunu,izzetini, iffetini korumak için Harp edebilirsin ama kimsenin Peygamberine kitabına inancına İbadethanesine dil uzatmayacaksın.Hz.Allah cümle kullarını bu türlü ithamdan ve imandan men ediyor.



Müminler ve Sahte olmayan Mutasavvıfin Cümlesinin takip ettiği yol ki sıratı mustakim budur.Cümle Kullarının gelecekte bu emri ilahiyeye iyi anlayacaklarını düşünmek İman Zevkimdir.



Bu gün dahi Dünyanın Bu kardeşliğe yaklaştığını yaklaşacağını, bunun Müjdesi mahiyetinde aklı eren kişilerin Dinler Arası dialoğa azda olsa önem verdiği bariz görülüyor. Elhamdülillah.



İSLAM
Adem Safiullah’tan kıyamete kadar ALLAH var diyen. herkes müslümandır. Zira Hiç bir peygamber efendimiz din getirmediler, Cümlesi İslamiyet üzere geldiler. Zamanın yaşantısına uyumlu getirdikleri şeriatları ile anılırlar. Cümlesinin Şeriatı Haktır ve Gerçektir.



En son şeriata tabi olmak,O Günün kemalatını ifade eder.



İslam Dünyaya gelen her şahsın fıtratında vardır. Beni Adem Allah’ı hissedebilecek şekilde yaratılmıştır. Ama bunu ilimle teçhiz etmedikçe uzaklaşır.
Gerçekse Amentüdür.



DİKKAT ! Din ile İmanı Karıştırmayasın.



“Hz.ALLAH buyurdu ki Bedeviler İman ettik demesinler islama girdik desinler daha henüz İman kalplerine yerleşmedi Müslüman olduk desinler.Şayet ALLAH’a ve peygamberine itaat ederseniz,amellerinizden birşey eksiltmez.Muhakkak ki ALLAH çok esirgeyen ,çok bağışlayandır.” Hucurat 14



Not: Adem a.s dan Hz.Muhammed Mustafa s.a.v. efendimize kadar TEK DİN İSLAMDIR !.



Başka din arayan ALLAH’ın buyruğuna göre, Hüsrandadır!...



Peygamber efendimiz s.a.v de buyurdular ki :


“Atam ibrahimin dini üzere gönderildim,Onun dini Hanifti Müslümandı.”


Pir-i Gâlibi
H.Galip Hasan Kuşçuoğlu


13 Ekim 2010

MİNİ HAC REHBERİ (Galibi)

Durumu müsait olanların hac üzerine farz olduğu gibi bu farizadan iman mutmain olur, imansızın ise nefretini artırır.

Pir-i Galibi Hacı Gâlip Hasan Kuşcuoğlu

Tazarru ve niyazların kişinin anlayacağı lisanla olamsı rahmet-i ilâhi’ye nâil olmaya daha uygundur.

Pir-i Galibi Hacı Gâlip Hasan Kuşcuoğlu

TELBİYE:

LEBBEYK ALLAHÜMME LEBBEYK LEBBEYKE LÂ ŞERÎKE LEKE LEBBEYK İNNE’L-HAMDE VE’N-NİĞMETE LEKE VE’L-MÜLK LÂ ŞERÎKE LEK.

3 Defa okunup selât u selam getirilir. Sonra kısa dua Rabbenâ Âtina okunur.

Hac muamelesini yapan hacı adayı, yakınlarını ziyaret ederek helalleşir. Vesaite binmeden evvel evinde 2 rekat namaz kılar. Rıza-i Bari için dua eder. Duasında hasseten bu mübarek yolu ve vazifeyi huzur ve rahatlıkla yapmasını Cenâb-ı Hak’tan tazarru ve niyaz eder. Lüzum eden eşyalarıyla vesaitine biner. Arkadaşları ile iyi geçinmesi için sabırlı davranır. Bunun ölçüsü yoktur. Çünkü Hazret-i Allah hac yolunda cidali haram kılmıştır. Münferit kılacağı farz namazlarını seferi olarak kılar. Yoldaki ziyaret yerlerini mümkün mertebe ihmal etmez. Bu şekilde Medine-i Münevvereye varır. Allah’ı zikrederek ve salat u selâm getirerek eve yerleştikten sonra gusl eder, temizliğini yapar, güzel kokular sürünür ve kemâl-i edeple huzur-u pegambe­rîye bab-ı selam kapısından girer başkalarına eza vermeden bir kaç metre kala selam vererek;

es-selatu ve’s-selamu aleyke ya rasullah

es-salatü ve’s-selamu aleyke ya habiballah

es-salatü ve’s-selemu aleyke ya seyyide’l-evvelîne

ve’l-âhirîn. Cemîi’l-enbiya-i ve’l-mürselîn ve’l-hamdü lillahi rabbi’l-alemîn, der.

Başkalarının selamları varsa onları da arz eder. Yan tarafa geçer;

Es-selamu aleyke ya halifeti rasulillah Ebu Bbekir Sıddık r.a.

Es-selamu aleyke ya halifeti rasulullah Ömeru’l-Faruk r.a.

Ruhlarına üç ihlas bir fatiha okuduktan sonra kemal-i edeple geri çekilir. İmkân bulunursa mermer direkler arasında Allah rızası için iki rekat namaz kılar. Medine-i Münevverde bulunduğu müddet beş vakit namazı Ravza-i Mutahhara’da kılar. Sık sık ziyaret eder, içerisi dolmuş ise dışarıda da olur. En az kırk vakit lazımdır. Bu hususta peygamber efendimizin müjdesi var. Sekiz gün eder. Ziyaretlere de gitmeyi ihmal etmez. Mescid-i Kuba, Uhut şehitleri, Hazret-i Hamza, Kıbleteyn, Hulefa-i Raşidîn efendilerimizin mescitleri ve Cen­netü’l-Bâkiye ziyaret eder. Bunu hatırdan çıkarmayacağız. Allah’tan başka ilah yoktur. Mekke-i Mükerreme’ye hareket edileceği gün temizlik yapar, gusl eder, ihram niyetiyle iki rekat namaz kılar ve şöyle dua eder;

“Haccı temettû yapmak için Ya Rabbi umre yapmak istiyorum, sen bana kolaylaştır, sen benden kabul et.” der ihrama girer. Üzerinde dikişli bir şey bırakmaz. Yalnız iki parça havludan ibarettir. İğne ile veya benzeri bir şeyle tutturmaz. Kemer çanta ve kol saati alabilir. Kadınların elbisesi ihramdır. Elbise üzerine giydikleri beyaz ihram niyetiyle sünnettir. Tebiyeye başlanır.

LEBBEYK ALLAHÜMME LEBBEYK LEBBEYKE LÂ ŞERÎKE LEKE LEBBEYK İNNE’L-HAMDE VE’N-NİĞMETE LEKE VE’L-MÜLK LÂ ŞERÎKE LEK.

Üç defa okunur. Sonra selavat-ı şerife ve kısa dua okunur. Sık sık telbiye getirir, ihramla huzur-ı peygamberiyeye gelerek veda ziyareti yapılır. Ve mekke-i Müker­remeye hareket edilir. Mikat mahalli yakın olduğu için Medine-i Münevvere’de ihrama girmek daha uygun olur. İhram yasaklarına riayet edilir. Ve Mekke-i Müker­reme’ye duhul ettiğinde yerleşir. Tekrar gusl eder yahut abdest alır ve Kabe-i Muazzama’ya beytullaha bab-ı selam kapısından girer. Beytullahı gördüğünde telbiyeyi keser, tekbir tehlile başlar ve dua eder buradaki dua müstecaptır. Beytullaha tekbir ve tehlille yaklaşır.

Tekbir: Allahu ekber, Allahu ekber lâ ilahe illallahu vallahu ekber Allahu ekber ve lillahi’l-hamd

Tehlil: la ilahe illahu vahdehu la şerike lehu lehü’l-mülkü ve lehu’l-hamdü ve hüve ala külli şeyin kadîr

İhramı sağ kol altından sol omuza atar. Sağ omuz çıplak kalır. Ve Hacer-i Esved’e yaklaşır. Niyet eder:

“YARABBİ UMRE TAVAFI YAPMAK İSTİYORUM. SEN BANA KOLAYLAŞTIR, SEN BENDEN KABUL ET” diye.

Hacer-i Esved’e geriden istiğlam eder:

“BİSMİLLAHU ALLAHÜ EKBER VE LİLLAHİL HAMD” diye.

Beytullah’ı sol tarafına alır ve tavafa başlar. 7 Şavt 1 Tavaftır. Allah’ı zikrederek ve tazarru niyaz eder:

“SÜBHANALLAHÜ VELHAMDÜ LİLLAHİ VELA İLAHE İLLALLAHÜ VALLAHÜ EKBER VELA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM.” okur. Rukni Yemani’ye kadar (Rukni Yemani, Hacer-i Esved’den bir önceki köşe.) İstiğlam eder; “Bismillahü Allahü Ekber” diye, Hacer-i Esved’e kadar.

“RABBENA ATİNA FİD­DÜNYA HASENETEN VE FİL AHİRETİ HASENETEN VEGINA AZABENNAR, VE ETKILNEL CENNETİ MEAL EBRAR, YA AZİMÜ YA GAFFAR YA RABBEL ALEMİN” der ve tekrar Hacer-i Esved hizasına gelir, istiğlam eder, 2. şavta başlar, 7 şavt tamam olur. Şavtların dördünde biraz çalımlı yürür, sünnettir. Tavaf bittikten sonra gene Hacer-i Esved istiğlam edilir ve Makam-ı İbrahim’de Beytul­lah’ın herhangi bir yerinde 2 rekat tavaf namazı kılınır, dua edilir.

Tekrar Hacer-i Esved istiğlam edilir ve Safa tepesine çıkılır. Beytullah’a doğru görecek şekilde durulup niyet edilir:

“NİYET ETTİM YARABBİ UMRE SAY’INI YAPMAYA, SEN BANA KOLAYLAŞTIR, SEN BENDEN KABUL ET” denir.

“Bismillahi Allahü Ekber” diya Beytullah’a doğru selam alınıp Merve tapesine yürünür. Tazarru niyaz ve zikrullah ile iki yeşil direk arasında koşulur. Merve’ye varılır. Gene Beytullah selamlanır, Bismillahü Allahü Ekber, diye. Böylece; Safadan Merveye (1), Merveden Safaya (2), Safadan Merveye (3), Merveden Safaya (4), Safadan Merveye (5), Merveye Safaya (6), Safadan Merveye (7), hitam bulur. Ve Mervede dua edilir.

Zemzeme inilir; bolca ayakta zemzem içilir. Tıraş olur. İhramdan çıkar. Bu suretle umre hitam bulur. Eğer kudum tavafı yapacaksa ki afakiler. Yani dışarıdan gelenler için sünnettir- ihramlı iken de, ihramdan çıktıktan sonra da olur. Gene tavaf yapmak için niyet edilir, şöyle ki: “NİYET ETTİM YARABBİ UMRE SAY’INI YAPMAYA, SEN BANA KOLAYLAŞTIR, SEN BENDEN KABUL ET” diye.

7 şavt yapar. Kudum Tavafını Haccı İfratla niyet edenler yapar. 2 rekat tavaf namazı kılar. Eğer ziyaret tavafının Say’ını bayramdan avvel yapmak isterse Kudum tavafının arkasından yapar. Vakit namazlarını Beytullah’ta kılar. Şerefe gününe kadar. Çok çok nafile tavaf yapar. En makbul ibadet tavaftır. Her tavaftan sonra mutlaka 2 rekat namaz kılar. Ve yapmış olduğu tavafların sevabını sevdiklerine bağışlayabilir.

Arafat’tan bir gün önce tekrar temizlik yapılır, gusledilir. Hac yapmak için bulunduğu yerde ihrama girer ve niyet eder:

“NİYET ETTİM YARABBİ HAC ETMEYE. SEN BANA KOLAYLAŞTIR, SEN BENDEN KABUL ET” der. TELBİYE başlar. O geceyi Arafat’ta geçirmek üzere çadırına yerleşir. Sünnet olanı o geceyi Mina’da geçirmek ve Arefe günü Arafat’a gitmektir. Amma izdihamdan buna imkan olmuyor. Gecesini ve gündüzünü ibadet ve taatla geçirmeye çalışır. Arefe günü eğer Arafat’taki Mescidde öğle namazını kılma imkanı bulmuş ise ikindi namazını da hemen arkasından ilave eder,”CEM-İ TAKDİM.” Yok eğer mescidde kılma imkanı bulamadı ise her vakti vaktinde kılar. Gün boyunca LEBBEYK, ZİKİR, TESBİH, TEKBİR, TEKLİL ve SALAVAT-I ŞERİFE’ lerle tazarru niyazla meşgul olunur. Anne, baba ve geçmişteki bütün müslümanlar için tazarru ve niyazda bulunur. Ayakta. Güneş batmadan vakfe durulur, Arafat’tan ayrılınmaz, güneş batmadan. Akşam namazı Arafat’ta kılınmaz, Müzdelife’de kılmak için tehir edilir. Müzdelife’ye gelinir. Akşam ve Yatsı namazları “CEM-İ TEHİR” olarak kılınır ve 70 adet nohut büyüklüğünde taş toplanır. Çamurlu ise yıkanır ve torbaya konur. Ve istirahat edilir. Sabah namazından sonra vakfe durulur ve zikrullah yapılır. Hanefi mezhepte vakfe vaciptir, terk edilirse ceza kurbanı lazım gelir. Mina’ya gelinir. Çadıra eşyalar bırakır. Ve büyük şeytana yaklaşır, dane dane “BİSMİLLAH ALLAHÜ EKBER” diye 7 taş atar, gider kurbanını keser. Başını tıraş ettirir, ihram yasakları üzerinden kalkar. Kurban keserken ihram kirlendi ise çıkarır elbisesini giyer. Temiz ise ihramlı olarak Ziyaret Tavafı’nı yapar. Niyetini; “Hac tavafı” yahut “Ziyaret Tavafı” diye yapar. Evvelce tarif edildiği gibi 2 rekat tavaf namazı kılar. Eğer evvelce yapmamış ise haccın sayini yapar. Mina’ya gelir, istirahat eder. Geceleri Mina’da kalmak sünnettir. Ertesi günü öğleden sonra 3 şeytan taşlanır. 7’şer taştan 21 taş atılır, sağ elin baş ve şehadet parmağı ile. Düşen taşlar alınmaz. Atılmış taş tekrar atılmaz. Taşları attıktan sonra dua edilir. 3. gün gene öğleden sonra 21 taşla 3 şeytan taşlanır, gün batana kadar. Mina’dan ayrılabilirse geri kalan taşları toprağa gömer. Mekke’ye gelir. Yol hazırlığına başlar. Ayrılacağı gün vacip olan Veda Tavafı’nı yapar. 2 rekat Tavaf Namazı kılar. Hüzünlü olarak dua eder.

“ELVEDA EY ALLAH’IN EVİ,

ELVEDA EY ALLAH’IN KABESİ,

ELVEDA EY HACER-İ ESVED,

ELVEDA EY MAKAM-I İBRAHİM,

ELVEDA EY OL ZEMZEM KUYUSU,

ELVEDA EY MESCİD-İ HAREM”

Geri geri veda kapısından çıkılır. Bir daha Beytullah’a giremez. Kadınlar hayızlı ise Beytullah’ın dışında hüzünlü bekler, içeri girilmez. Ve beraber kaldığınız yere avdet edersiniz.

HACC-I KIRAN

Umre ve haccı bir ihramda birleştirmektir. Sevabı ecri diğerlerinden üstün olup, cezası iki kattır. Mikatta ihrama girerken niyeti: “Umre ve Hac” diye yapacak. Umreden sonra tıraş olmayıp ihramlı kalacak, ancak bayram günü kurban kestikten sonra tıraş olup ihramdan çıkacak. İhramın yasaklarına riayet etmek şartıyla zaman da yakınsa Hacc-ı kıran tavsiye edilir. Hanımıyla gidenlere tavsiye edilmez.

HACC-I İFRAT

Yerli halka uygun hac şeklidir. Şerefe veya arefe günü hac niyetiyle ihrama girer. Arafat’a gider. Vakfe durur. Diğer vazifeleri aynen yapar. Yalnız kurban hac için gerekmez, fakat mukim olduğu için durumu müsaitse, üzerine vacip olan kurbanı keser.

BEDEL HAC

Vekaleten hac. Nasıl anlaştı ise; Hacc-ı Kıran, Hacc-ı Temettü veya Hacc-ı İfrat, ona göre yapar. Niyetleri bedel gittiği zatın ismine yapar. Telbiye ve bütün vazifeleri yaparken niyeti O’nun namına yapar. Çok dikkat gerekli olup, vebalde kalmamalıdır. Vekalet için Hac eden tercih edilir. Menasiki Haccı biliyor ise Hac etmeyenden de olur. Bir kişi ancak bir kişi için vekalet yapar.

İHRAMIN YASAKLARI:

1- İhramlı iken azasından birine tamamıyla güzel koku sürmek.

2- Saça yağ, kına ve emsali bir şeyler sürmek.

Dikişli elbiseyi tam bir gün giymek.

3- Tam bir gün başa bir şey örtmek.

Tıraş olmak, herhangi koltuk altı, kasık mahalli, boyun ve ense tıraş etmek.

Tırnak kesmek, haccın vecibelerinden birini terk etmek, ziyaret tavafını abdestsiz yapmak. Koyun ve keçi ceza olarak kesilir. Cezası olan bundan yiyemez. Cezalar Mina’da kesilir.

Büyük baş hayvanı ceza
gerektiren hususlar:

Traştan evvel cinsi münasebette bulunmak.

Cünüp olarak tavaf etmek

Fıtır sadakası gerektiren
haller:

Uzvun bir kısmına koku sürmek

Dikişli bir elbiseyi bir günden az giymek

Saçın sakalın alt kısmını traş etmek

Yerden yeşil ot yolmak ağaç kesmek

Av avlamak

Avcıya avı göstermek

Fazla malumat için hac rehberi bulundurulması ve müsait zamanda okunması tavsiye edilir.

Sakın ravza-i mutahhara ve beytullahta zuhr-ı ahir namazı kılmayasın. Memleketinizde de gerekmez. Ama o mübarek beldelerde hata yapmayasın. Yapmış olduğun manevi hata olduğu gibi mübarek beldeye hakaret ettiğini unutmayasın. Kimsenin ayıbını araştırmayasın. Bilesin ki oraya gelen kişiler Allah’ın davetlisidir. Gitmeden evvel hacı pilavı diye dejenere edilen bu türlü enaniyet­ten kurtulamayan günah işler. Eğer Allah rızası için ise fakiri fukarayı topla her zaman yedir ve giydir. Lazım gelen yardımını fakir fukaradan hiç bir zaman kesmeyesin. Allah rızası için. Bu kadar.

..

Haccınız mebrur

Sainiz meşkur

ve Zenbini mağfur

ve Amelen makbul

Kazancınız len tebur olsun.

..

Pir-i Galibi

H. Galip Hasan KUŞÇUOĞLU

9 Temmuz 2010

ADEM TOPLUMLARI ALLAH ELÇİLERİNİ KÜLL OLARAK NEDEN KABUL EDEMEYİP, CANLARINA KASDETTİLER?


Üzerinde mutlaka durulması lazım gelen önemli gerçek!
Teknoloji ve medeniyetin doruğa çıktığı bugün dahi bu türden anormallikler devam ediyor. Hastalığın virüsünü yani mikrobunu görmek için mikroskoba gerek yok. Hiçbir alete ihtiyaç duymadan, metafizik rahmetinden bakarsan gerçeği her an görebilirsin. Düşmanlıklar tarih boyu böyle oldu. Bugün de böyledir. Dini kurallar ki, ALLAH’ın tertip ve tanzimini aklın üretimine denk getirebiliyor, nefsani duygulara eşdeğer gösterebiliyor isen sorun yok; eğer metafizikten bahsediyor isen elbet gerçek bu. Nakli akla dönüştüren, beş duyunun esiri materyalistlere ters düştün, dananın kuyruğunu koparttın! ALLAH yardımcın olsun!.

ALLAH elçilerinin cümlesi peygamberimiz efendilerimizin hayatlarına bak. Materyalistlerin zulme dönüşen icraatlarını fazlası ile göreceksin:

Nuh (aleyhi’s-selam)’ın ümmetinden gördüğü ezaya, cefaya sebep ne idi?!.. Suçu Hazret-i ALLAH’ın emrine icabet ederek, deniz olmayan yerde ALLAH’ın emr-i ilahisi ile gemi yapması. Maddeden başka bir şey kabul edemeyen, mana cahili cemaatlerin maddede zuhurunu gördüğü zaman yine bir şey anlayamadığı metafizik olay değil mi?..

Hazret-i ALLAH’ın “halilim” yani “sevgilim” hitabı ile ALLAH tarafından övülmüş İbrahim (aleyhi’s-selam)’ın günahı ne idi ki, mancınıkla ateşe atıldı?!.. Gerçeklerin ifşası metafizik olayları akılcılar batıl inançlarına sığdıramadıkları için, gerçek imanı yakıp, kurtulmak istediler. Zira gerçeğin zuhuru ve yayılması hakikat yoksunu müşriklerin hurafeye kaptırdıkları inançlarının sonu demekti.

Hükümdarlar tahtlarını hakikat dışı telkinlerle kurmuşlar, kendilerinin ilahlığını ilan etmişler... Başka ilah kabul edemezlerdi. Etmeleri de mümkün değildi. Çünkü düzenleri ve saltanatları hakikat kabul edemeyen, yalan, hurafe ve entrika üzerine kurulmuştu.
Musa (aleyhi’s-selam)’ın dünyaya geleceği ve dünyada mevcudiyeti Firavun’u niçin telâşe düşürmüştü ki, dünyaya gelen bilumum erkek çocuklarını öldürttürüyordu?!. Firavun’u kahreden

Musa (aleyhi’s-selam)’dan zuhur eden metafizik olayların Musa (aleyhi’s-selam)’da Hazret-i ALLAH’ın manayı maddede tecelli ettirmesi ile Firavun’un ilahlığının iflası ve batıl inançlarının yok olması değil miydi?!..

Dünyaya gelişi de, gidişi de fizik ötesi metafizik olay olan İsa (aleyhi’s-selam)’dan zuhur eden hikmet-i ilahi ve metafizik halleri anlatmaya beşer muktedir olamayıp acizdir.

Garbın düşünürleri diyorki:

“Bugün bizim bildiğimiz tek şey Hazret-i Mesih’in hoş görüyü temsil ettiğidir.”

ALLAH’a yeteri kadar iman etmeyen materyalist yahudilere metafizik dinin kapılarını gösterdiği ve Hazret-i İsa’nın bir sır olarak doğduğu ve bir sır olarak öldüğüdür. Hazret-i ALLAH cümle kullarına peygamber efendilerimizin cümlesini şefaatçi kılsın, amin...

Pir-i Gâlibî

18 Mayıs 2010

Galibi Vakfı





Vakıflar Genel Müdürlüğünün Vakıflar haftası etkinlikleri çerçevesinde Galibi Vakfı Antalya şubesi, Güzel Sanatlar Galerisinde şimdiye kadar görülmemiş bir etkinliğe imza attı.



GALİBİ VAKFI’NIN İSTİSMARA AÇILACAK TİCARİ KAPISI YOK



Vakıflar Haftası nedeniyle Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Antalya’da da çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bu etkinliklerden biride Kalekapısı’nda bulunan güzel sanatlar galerisinde gerçekleşti. Galibi Vakfı Antalya Şubesi’nin düzenlediği etkinlikte şimdiye kadar yapılan hizmetler sergilendi. Yapılan hizmetleri daha yakından görmek isteyen vatandaşlar sergiyi uzun süre gezerek inceledi. “Galibi Vakıflarının kurucusu ve Genel Başkanı olan Pir-i Gâlibi H.Gâlip Hasan Kuşçuoğlu’nun ismini taşıyan, Türkiye’de dört büyük ilde (Ankara ,İstanbul, Antalya ve Gaziantep) Vakıflarının merkezi, Merkezlere bağlı bütün illerdeki şubeleri ile Türkiye geneline yayılan vakıf aynı zamanda üyelerinin etkinlikleri ve faaliyetleri ile dünyanın bir çok ülkesinde faaliyetlerine devam ediyor.



Ülkemizin birçok yerinde bulunan Galibi Külliye, Camii, İbadethane, 21.asra uyumlu tasavvuf sergileri, Vakıf binaları ve Aşevleri ihtiyaç sahiplerine her türlü yardımı yapabilecek kapasite ve ekipmanla donanımlı, yıllardır her gün aksatılmadan onbinlerce ekmek, aşevlerinde dağıtılan yemek, giyim kuşam evlerinde dağıtılan giysilerle, kış aylarında odun kömür yardımı, doğal afetlerde afetzedelere, hasta ve yolda kalmışlara uzanan yardımeliyle ihtiyaç sahiplerinin hizmetine koşmayı emr-i ilahi zevkiyle yapan galibi vakıfları, bu hizmetleri hiçbir ticari faaliyette bulunmadan Allah için vermeyi infak etmeyi idrak etmiş ve Allah rızasından başka kasıtları olmadan fisebilillah kendi aralarında imece usulü ile karşılıyor.

Bu bakımdan Müstesna bir vakıf olarak dikkatleri çeken Galibi Vakfı, Vakıf adına ticaret yapmanın yasak olduğu gibi bu bakımdan istismara açılacak bir kapılarının olmadığının altını çizdi, Vakıf tüzüğünün bu hassas çerçevede bizzat Galip Efendi tarafından hazırlandığını belirtti.



TASAVUFSUZ DİN YAŞANAMAZ



Muhammedi tasavvuf anlayışının getirdiği birlik ve beraberlik ruhu içerisinde Piri Galibi H.Galip Hasan Kuşçuoğlu ve sevenleriyle elli yılı aşkın süredir fakir fukaraya yardımı, insanlığa hizmeti ve bütün ehl-i kitab’ın kardeşliği, dünyanın bu kardeşliği anlaması ve yaşaması için gayretlerini ifade eden Sergileri ile dikkatleri çekti.



Antalyanın en gözde yeri Kale kapısında Kurulan Galibi Vakfı sergisinde, kurulan Dev ekranda Pir-i Galibi Galip Efendinin, Ehli Kitabın Kardeşliğini, Allah var diyebilen cümle beşerin İslam olduğunu, Tasavvufsuz dinin yaşanamayacağını, Bütün Peygamber efendilerimizin ve tabileri olan ümmetlerin İslam olduğunu, Amentünün başka türlü yaşanamayacağını sık sık ifade ettiği sohbetleri, Türkçe, İngilizce, Almanca ve Rusça olarak Sinevizyon gösterisi ile insanlara duyuruldu. Muhammedi vatandaşlar kadar, Ehli Kitabın da ilgisi çok yoğun geçen etkinlikler dört gün boyunca kesintisiz devam etti.



72 MİLLETİ BİR GÖRMEYEN MÜDERRİS OLSA DA HAKİKATTE ASİDİR



İnançlardan bahsetmenin ehl-i kitabı birbirlerinden ayrı görmediklerinden kaynaklandığını her zaman dile getiren, bu ilmin Allahın bildirisi Hazreti Kur’ana uygun olduğunu, “Yetmişiki milleti bir gözle görmeyen halka müderris olsa, hakikatte asidir” sözünün her zaman özünü yaşadıklarını belirttiler.



Sergide, dünyanın birçok ülkesinden devlet adamlarından gelen Teşekkür mektupları, Üniversitelerin Galibilik ve Galip efendi hakkında hazırladığı kitap ve tezler çok dikkat çekici idi. Galibi Vakfı Tasavvufi bir yapıya sahip; “Amentüye acabasız iman ile, birbirinden ayrılığı olmayan Allah’ın peygamberlerinin ve kitaplarının Tabileri olan ümmetlerin yani Ehl-i Kitabın kardeşliğini, Allah var diyebilen cümle beşerin Emri İlahi üzere Müslüman olduğu Hakikatini, 72 milleti bir göz ile görmenin verdiği İlahi zevk ile yaşamak ve anlatmak gayesinden vazgeçmediklerini, Devletine ve Milletine bağlılığı tartışmasız olan Galibi Vakfı üyelerinin, Atatürk’e karşı yapılan yanlış tutumları, O’nu dinsiz gibi gösterme gayretinde olanların içinde bulunduğu anlamsız karmaşayı asla kabul etmediklerini, haramiyeti belli olan dışında bütün güzelliklerin din olduğu gerçeğini yaşayan, Cumhuriyet, demokrasi, yaşanabilir olan laiklik ve insan haklarının dinin özü olduğunu kavrayan bir toplum olduklarını” dile getiren Galibi Vakfı, hizmetlerinin artarak devam edeceğini belirtti.

http://www.haber7.com/haber/20100518/Galibi-Vakfindan-sergi.php

10 Mayıs 2010

Galibi Vakıfları
















Galibi Vakfı'ndan sergi

08 Mayıs 2010, 09:21 Akdeniz Bülten

Vakıflar Haftası etkinlikleri devam ediyor. Vakıflar haftası etkinlikleri çerçevesinde Galibi Vakfı Antalya şubesi, Güzel Sanatlar Galesinde şimdiye kadar yapılan hizmetlerini sergiledi.

Vakıflar Haftası nedeniyle Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Antalya’da da çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bu etkinliklerden biride Kalekapısı’nda bulunan güzel sanatlar galerisinde gerçekleşti. Galibi Vakfı Antalya Şubesi’nin düzenlediği etkinlikte şimdiye kadar yapılan hizmetler sergilendi. Yapılan hizmetleri daha yakından görmek isteyen vatandaşlar sergiyi uzun süre gezerek inceledi.

Sergi ile ilgili bilgi veren Vakfın Yönetim Kurulu üyesi Bülent Hisarcıoğlu, 1 yıllık çalışmalarını anlattı. Hisarcıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü. “Hiçbir Ticaretle iştigal etmeyen, hiçbir zamanda ticarete müsaade edilmeyecek olan, Hizmetlerini, Allah için vermeyi, infak etmeyi idrak etmiş Vakıf üyelerinin kendi aralarında İmece usulü yaptıkları Müstesna bir Vakıftır. Okulları İbadethaneden farksız gören vakfımız, Her Fırsatta okullara her türlü yardımı yapar. Vakfımız Aynı zamanda Tasavvufi bir yapıya sahiptir.

Amentüye acabasız iman ile, Biri birinden ayrılığı olmayan Allah’ın peygamberlerinin ve kitaplarının Tabileri olan ümmetlerin yani Ehli Kitabın kardeşliğini, Allah var diyebilen cümle beşerin Emri İlahi üzere Müslüman olduğu Hakikatini, 72 milleti bir göz ile görmenin verdiği İlahi zevk ile Yaşamak ve Anlatmak gayesinden vazgeçmez.

Devletine ve Milletine bağlılığı tartışmasız olan Vakfımız. Atatürk’e karşı yapılan yanlış tutumları, onu dinsiz gibi gösterme gayretinde olanların, içinde bulunduğu anlamsız karmaşayı kabul etmez. Vakfımız, Haramiyeti belli olan dışında bütün güzelliklerin din olduğu gerçeğini yaşayan, Cumhuriyet, demokrasi, yaşanabilir olan laiklik ve insan haklarının dinin özü olduğunu kavrayan bir toplumdur.

http://www.akdenizbulten.com/haber/321-gundem-galibi-vakfi39ndan-sergi.html

22 Nisan 2010

Galibi Vakfı

Maddesi, manasıyla yaşadığı Asra uyumlu ve İNŞALLAH bozulmadan devam edecek olan toplum olarak, Galibi ismi ile taltif edilen GÂLİBİLER. Hz. Allah'ın kullarını rahmetinden yarattığının sırrı, gene Hz. Allah'ın rahmeti ile yaşayarak, zuhuratı ilahilerin hayranı GÂLİBİLER. Beni âdeme "RUHUMDAN RUH NEFYETTİM" anlamı, SUBUT sıfatları yaşama zevkinin ŞAHİDİ, kulluk hazzına müdrik, Hz. ALLAH' ın bu türlü bilinmesinin, Peygamberler Efendilerimizin kâffesinin ve ALLAH tarafından ihsan edilen cümle semavi KİTAPLARINI ve SUHUFLARI, ALLAH' a şirk koşmadan yapılan ibadet ve taatlarını, Hz. Kuran'da "KABUL ET" buyruğuna uyarak, AMENTÜYE noksansız iman eden GÂLİBİLER. Mensubunun durumları nispetinde İMECE USULÜ, başkalarından bir şey metbub etmeyerek ve VAKIF namına ticareti yasaklayan ve fakir fukaranın ihtiyaçlarını listelerde gösterildiği gibi FİSEBİLİLİLLAH yerine getirmeye çalışan GÂLİBÎ toplumlarının icraatına çok yerlerde VAKIF kurma imkânını bahşeden RABBIMA, sayısız rahmetinin yanında bir katre dahi olsa kulluk zevkimle, nice nice Rahmetine muhtacı müdrik HAMD OLSUN DERİM.

PİR-İ GÂLİBÎ H.Galip Hasan Kuşçuoğlu Gâlibî Vakıfları Kurucusu ve Genel Başkanı

26 Şubat 2010

TARİKATSIZ TASAVVUF YAŞANMAZ

TARİKAT ve Tasavvuf dinin TERTİBİ İLAHİ ÜZERE YAŞAMA BİÇİMİDİR..
Peygamber efendimiz zamanında EHLİ SUFFA Yanlızca İlimle iştigal eder.. Maaşlarını beytulmalden alır.. Peygamber efendimiz s.a.v. in tedrisatında İLİM TAHSİL ederlerdi..
Peygamber efendimiz sav. "Ben İLİM ŞEHRİYİM ALİ KAPISI" buyurmuş. Bu İlim Meclisini Hz.ALİ Peygamber efendimizden sonra devam ettirmiştir.. Bu Tertibi ilahi üzere yetişen CAFERİ SADIK r.a. İmamı Azam'ın Tabi Olduğu MÜRŞİDİ KAMİLDİR.. İmamı azam vefaat etmezden 2 sene önce CAFERİ SADIK r.a. ha BİAD etmiştir.. "Son iki senem olması idi NUMAN HELAKTA idi" dediği meşhur sözü bunun ifadesidir..
DİN yanlız kuru bilgi manzumesi, Kullarda başı boş yaratılmış değil... İlimi Fıkıh, İlmi Kelam, AHLAK, Tasavvuf dinin YAŞANMASI İÇİN gereklidir. Bunları biribirinden ayrı düşünmek FİTNEYE sebep olur..
Osmanlının YÜKSELİŞİ TasavvufA yani MÜRŞİDİ KAMİLLERE verdiği değerle olmuştur.. Osmanlı manevi mimarı Şeyh EDEBALI dır.. Osmanlı Padişahların serdarı FATİH SULTAN MEHMET le ZİRVEYE çıkmış.. Onun Ardında Manevi destek AKŞEMSETTİN hazretlerinden gelmiştir..
AKŞEMSETTİN Hacı Bayramı Velinin HALİFESİ.. Fatih'in MÜRŞİDİ KAMİLİDİR.. Osmanlı, Fatih Sultan Mehmet'ten sonra Tasavvufa olan YAKINLIĞINDA uzaklaşmaya başlamış. Kanuni'den sonra ise Bu Uzaklık hissedilir olmuştur.
1600-1700 lerde Ayasofya camii VAİZİ Kadı Zadeli Mehmet İstanbul VAİZLERİNİDE yanına alarak.. "Tasavvuf KÜFÜRDÜR, Mürşitler Öldürülmelidir" diye fetfa vermiş. Bu Fetfanın Etkisi ile Oluşturulan Çeteler DERGAHLARI basmış. Mutasavvıfları öldürmüştür. Osmanlının Tasavvufa olan bağı tamamen kopmuştur.. BU Kopuş ardına Medreselere el atan KADI ZADELİ ve ekibi "Geometri, Anatomi, Astronomi ve diğer FENNİ İLİM dallarını BİDAT ilan etmiş, Medreselerde FIKIH VE TEFSİR dışında ÖĞRETİ YAPILMASINI engellemiştir..
OSMANLININ Bu zihniyetle ÇÖKÜŞÜ içten çürüyüsü başlamıştır.. Mustafa Kemal Atatürk Bu Çürümeyi iyi Görmüş MECRASINDAN sapan tarikat ve dergahları İSLAH için 15 seneliğine kapatmıştı.. Sümbüllü Tarikatı Şeyhi NURULLAH efendiye ifşası "EFENDİ Hazretleri. Tekke ve Zaviyeleri Luzumuna binaen ben kapattım. ALLAH bana ömür verecekmi bilmiyorum. Ömrüm olursa Yine ben açacağım" demiştir.. Diyanetin Atatürk ve din adlı kitabında bu neşredilmiştir..
Tarikatlerin O günki Halini, büyük Mutasavvıf ABDUL HAKİM ARVASİ hazretleri kendine "DERGAHLARINIZI Nasıl kapattık" diyen millet vekiline cevabı "Onu siz değil 300 sene önce biz kapattık, size kapısına kilit asmak düştü" diyerek özetlemiştir..
Tasavvuf bir GEREKLİLİK ALLAH'ın TERTİP ve TANZİMİDİR.. Tasavvufta SİNSİLEYİ MERATİP Hz.PEYGAMBERE dayanır.. Bu Sinsile ALLAH'ın tayin ettiği ZATLAR Vesilesi ile KIYAMETE KADAR DEVAM eder.. Eğer Devam etmez ise ALLAH'a EKSİK sıfat isnadı olur..HAŞA..
ALLAH bir zümreyi PEYGAMBERİ VESİLESİ İHYA edip, DİĞER ZAMANLARI BOŞ BIRAKMAZ... BU ALLAH'A YAKIŞMAZ... Mürşidi Kamiller PEYGAMBER EFENDİMİZİN, ALLAH'ın Tayin Ettiği VARİSLERİDİR...
Gerçek Mürşidi kamillere BİAD edenler Hz.PEYGAMBER S.a.v. efendimize biad vazifelerini yerine getirmiş olurlar..
Tasavvuf ve Tarikatler Sahtekarların elinden Kurtarılmalı.. DEVLETİN Önderliğinde Osmanlıda olan MEŞİYET kurulmalı..
Kuranın manasınıda TAHRİF eden MAİDE 51 ayetinden başlamak üzere EVLİYA lafsı, GERÇEK ANLAMINDA ifade edilmeli.. EVLİYA = ALLAH'ın tertip ve tanzimi, PEYGAMBER VARSİ, Tabi olunacak MAKAMDIR...
Onlar İLİM ŞEHRİNİN KAPISI.. Yani İLMİ LEDÜN sultanlarıdır...
İLMİ LEDÜN GAYBIN HABERCİSİ DEĞİL.. HAK KATINDAN İHSAN EDİLEN GERÇEK İLİMDİR...