“Ümmetim geçmiş zamana göre değil yaşayacağı zamana göre
hazırlansın.”
Hadis-i Şerif
30 ocak 1995 Sabah namazında Mekke’de beyan edildi
MÜHİM
Peygamber s.a.v. efendimizin “Hikmet müminin kayıp malıdır, nerede
bulur ise alsın.” Hitabının bahşettiği zevkle, zevkine
erdiğimiz hikmetli sözleri derledik, tasavvuftan nasipleri
olan okuyucuların da aynı zevke ermelerini dilerim. Ereceklerine olan
manevi zevkimle kastım hizmettir.
“Mümin olmadan cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe mümin
olamazsınız. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz”
Hz.Muhammed s.a.v.
Allah var diyen müslümandır.
Sadece Allah var demek iman için yeterli değil.
İcraat lazım.
Pir-i Gâlibi Kadiri, Rufai, Üveysi Meşayihi Seyyid H.Galip Hasan
Kuşçuoğlu
VAHDET-İ VUCUT
Bütün kâinât Allâh’ın ilim ve irâdesinin tecellîsidir. Allâh’ın
bizâtihi tecellîsi değildir.
Kâinât ilâhî bir feyizdir. Her şey varlığını ondan gelen bir feyizle
devam ettirmektedir. Hiç birşey kendi kendine yetecek güce
sahip değildir. Hayat vasfı taşısın, taşımasın, her varlık izâfî bir
varlıktır. Zarûrîdir, mümkün değildir. Mutlak bir varlık değildir. Bunun
neticesi var olan ancak birdir, bu tek varlık mutlaktır.
İzafi değildir, zaruridir, mümkün değildir. Her varlık onun varlığından
ibarettir. Bir aynaya vuran ışık kaynağı gibi.
O kaynağın bu feyzi kesilince tamamıyle yok olur.
Kainatın bütün yüzleri de aynen öylece iğreti ve mecazidir.
Böylece cenabı hak hakiki mutlak varlık olunca, madası olan her şey
bir görünüş ve bir vehimdir.
İşte mutasavvıfların (vahdeti vucut) dedikleri şey bundan
ibarettir.
Vucudu ile mevcut Sıfatı ile muhit Esması ile zahir Effali
ile malum
Ya Rab...
Bize öyle bir ilim ver ki müşterisi sen olasın. Bu dinin zevkini bize
tatdır. Batılı bize güzel gösterme. İhlası, aşkı lütfet. Bizleri
acabasız imana sahibi kıl !. Amin.
Bu ilim peygamberler ve evliyaların ilmidir.
Onlar okuyup öğrenme, yani diraset yoluyla değil, veraset yoluyla ilim
sahibi olmuşlardır.
Bu ilim amel ve mücahede neticesinde elde edildi.
Atatürk’ün Mesajı
Atatürk ölümünden 15 gün önce kendine geldiği zaman dünya
müslümanlarına şu mesajı vermiştir:
“Bütün dünyanın müslümanları, Allah’ın son peygamberi Hz.Muhammed
s.a.v.in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli.
İslamiyetin tüm hükümlerini, olduğu gibi yerine getirmeli, zira ancak bu
şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.”
Mustafa Kemal Atatürk bu mesajı başbakan ve dışişleri bakanı vasıtası
ile dünyaya açıkladı.
Prof. Dr. Hanif Faruk Urduca Yayınları, Ankara Ünv. Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi Yayınları 1979, Sayfa 102
Papaz mektebinde okudum, Allah’ın hitaplarının zevkiyle yaşıyorum .
Bütün semavi kitapları tetkik ettim ,görgüm ve kemâlatım
bunun üzerindedir, Kur-an’ı Azimüşanın manasının garibi değilim ve
diyorum ki:
Kuran senin eserindir diyorlar, tetkik ettim baştan aşağı Allah
kelamıdır. Senin zamanında yaşayıp da sana atılan oklara göğsümü
hedef tutmayı ne kadar isterdim Ya Muhammed,huzurunda hürmetle
eğiliyorum.
Prens Otto Von Bismarck Almanyanın 2. Kurucusu
“Bana ne kadar sevindiğimi sormayınız. Bu âlem içinde her adım attıkça
cehâletimin derecesini daha ziyâde anlayarak, daha çok utanıyorum ve
anlıyorum ki, her tarafımızı çok gizli şeyler sarmıştır.”
Pastör
Dekart diyor ki,
“Allah beni yaratırken sanatkarın eserine işlediği marka gibi kendi
varlığının ismini zihnime koymuştur.” der.
Meçhulâtı meçhulât ile halletmek çok muhâl hükmünü doğuruyor.
Mâlumâtın arttıkca nâmelerin sırrı çözülmüyor. Esrâr-ı kâinat bir kat daha
kesb-i azâmet ediyor. Bu hakîkat önünde müsbet nazariyecilik meslekî
denilen kör ve tek gözlü bakış insanı yalnız beş duygunun kuru bir
makinası hâline götürüyor.
Sahih ilmin maddeci olması mümkün değildir. ilim bilakis bunun
hilafına Allah’ı bulmaya yöneltir kainatın tahlilinde maksat ve basirete
ulaştırır.
Pastör
Benim inançlarım, tevatürle geçmiş vehimlerim neticesi değildir.
Bilakis derin araştırmaların sonucudur.
Chushy
Bazı sathi felsefeler, insanı inkara yaklaştırır. Fakat felsefede
derinleştikçe insan, dine yönelir.
Bakon
Ben Allah’ın varlığına inanıyorum, çünki yanlız tesadüf, ilk elektron
ve protonları yahut ilk atomları, ilk asitleri ilk protoplazmayı ilk
tohumu ve aklın ortaya çıkışını açıklayacak güçte değildir.
Gördüğümüz kainat olaylarının en mantıklı açıklaması bu inançtır.
Dr. Frank Willame
New york fizik âlimleri başkanı Paul Davis, Allâh’a inanmanın yedi
fennî sebebi adlı eserinde der ki:
“yerde ve gökte gördüğüm olağan üstü büyük düzeni tesadüflere
bağlıyamam. Çünkü ben budala değilim. Karşımda sırrına akıl ermez,
büyüklüğünün enginleri kavranamaz bir kudret eseri var.”
Tasavvuf gerçek olduğuna göre ve faideli olduğuna göre, insanları ve
cemiyeti dirilttiğine göre, cenabı hakkın üzerimizdeki sayısız nimetinden
biriside modern cemiyette tasavvufun kadrinin
anlaşılması diyebiliriz.
Sultan Abdulhamid zamanın ulaması için der ki:
“Ekseriyetle şahsen fazîletli idiler. Fakat ilmî kudretleri olduğu
kadar cihanı telakkî tarzları, bu kadar büyük islâmiyet’in mukadderâtı
üzerinde te’sir yapacak mevzûyu ele almaya, netîcelendirmeye müsâit
değillerdi.”
Japon kralı bizden ulema istemişti, islamiyeti kabul edeceklerdi,
Sultan Hamit Han cennet mekan, “onların istediği ulemayı bulup gönderemedim,
zira milletimin de öyle bir ulemaya ihtiyacı vardı.”
Hele siyasi ve ikdisadi his içinde biribirini yok etmek isteyen bu
insanlık,bir çok cemiyetler düştükleri tehlikenin önemini anlayarak,
insanlığı din ve ahlak bakımından kalkındırmak
ihtiyacını duymuşlardır.
Ne yazık bu acı ders büyük felaket ve musibetlerden sonra vicdanlara
nüfus etmeye başlamıştır. Rusya bunun bariz örneği.
Beşer hayatını ilerletmek ve bir gâyeye vâsıl olmak için ilme
muhtaçtır. Rûhunu tatmin için de dîne muhtaçtır.
Allah c.c., zulmeden müslüman bir devlete karşı, adaletli davranan
kafir bir yönetime yardım eder.
İmamı Gazali İbni Teymiye
Dindarın lâikten zoru olmaz. Lâikin de islâm’dan korkusu kalmaz.
Prof. Dr. Hüseyin Atay
Dekart’a soruyorlar: “-Hangi kitabı inceliyorsunuz?” Diye. Yerde
yatan hayvan leşini gösteriyor: “-şimdi” diyor “bu kitabı
inceliyorum!” İnsan rûhânî olduğu kadar dünyâcı, dünyâcı olduğu kadar
da rûhânî olacaktır.
Kim kazanmassa bu dünyada ekmek parası, dostunun yüz karası düşmanının
maskarası.
Arşimed
Sokrat’tan bu yana ortaya konulmuş ahlak sistemlerini gözden geçirdim.
Fakat islam ahlâkından daha üstün, kıymetçe onu aşan, hiçbir din ve
felsefe sistemine rastlamadım.
Ali Fuat Başgil
Sosyalizimden islama ulaşan şair İsmet Özel diyor ki: Ben sosyalist
dünya görüşüne geçmekle bir adım attım, bu adımı sürdürmek sureti ile
müslüman oldum, yoksa gidiş yönümde bir tersine dönüş yok.
Ne yazık ki insanlar araştırmacı tavırlarını bir noktada sona
erdirdikleri için bunu beceremiyorlar.
“Yâ Ali, şu hakîkatı bil ki: Allah yolunda yapılacak ibâdetlerin en
yücesi, onun kullarına gönderdiği bir mürşidin mâneviyâtı gölgesinde
bulunmak ona uymakdır. Bu âlemde herkes başka türlü ibâdet yolu
tutar. Herkes kurtuluş yolu olan bir Allâh’a varış tarîki arar. Sen bu
yolların hepsini bırak. O âkil mürşidin âğûşunu seç. İçinde sana muhâlefet
eden gizli düşmanlardan tamâmı ile kurtulmuş olursun. Böyle bir
ibâdet senin için bütün başka ibâdetlerin üstündedir. Bu ibâdetle sen
hakk’a giden kâfilenin başında olacaksın.”
Mevlânâ, Mesnevî-yi Şerîf, 3015
“Ben sağ olduğum müddetçe, Kur’ân’ın kölesi, bendesiyim. Ben
Muhammed muhtâr (s.a.v)’in yolunun tozuyum. Bir kimse benden bu sözden
başkasını naklederse, Ben ondan da bîzârım, o sözlerden de bîzârım.
Hz. Mevlânâ
Bismillahirrahmanirrahim
“İttebiû men lâ yes’elukum ecren ve hum muhtedûn”
Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o kimselere, onlar hidayete ermiş
zatlardır.
Yasin 21
Hazreti İnsan, ayineyi Rahmandır.
“72 milleti bir göz ile görmeyen, halka müderris olsa hakîkatte
âsidir.”
Yunus Emre
Tasavvuf ahlak ise,
Tasavvuf edepse,
Tasavvuf güzel huy ise,
Tasavvuf kötülüklerden arınmaksa,
Tasavvuf başkalarının malına ırzına saldırmamaksa,
Böylesine bir mutasavvıf olmanın özlemini duyuyor ve herkesin de bu
özlem ve duygu ile kalplerini doldurmasını istiyor, temenni
ediyorum.
Prof. Dr. Yusuf Ziyaeddin Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Emekli
Dekanı İslam Dini Umumi Esasları Öğretim Üyesi
“Nefis haktan kaçar, onu bir yere bağlayınız.”
“Şeriat benim kavlim, sözlerim tarikat, Fiillerim marifet, halim
hakikattir.”
Hadis-i Şerif
Akıllı kişide cehaletin, tabibde illetin bulunması gariptir.
Allahu teala şeriatla dış alemimizin, marifetle iç alemimizin düzenini
emreder. Bu ikisinin birleşmesinden hakikat doğar.
Bedeviler kafirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter hem de
Allah’ın indirdiği sınırları tanımamaya daha layıktır. Allah çok iyi
bilendir, hikmet sahibidir.
Tövbe 97
Alemi ruh: cismani ruh Alemi melekut: ruhani ruh Alemi ceherut:
sultani ruh Ahseni takvimde bütün ruhlar s.a.v. Efendimizin ruhundan
yaratıldı.
Aşıkı sadık isen sana ruyet yeter pes. Aşıkı kazip isen var keramet
ara gez.
Adile uzatma sözünü Derviş ede gör, özünü Görmek istersen hak
yüzünü İncitme hiç dervişleri.
Adile Sultan
Bende sultanım diyen alemde bi haddi hesap. Bendei dergahı ehlullah
olan yüzbinde bir.
Ahmet Çelebi
Alemi lahuta pervaz eyleyen ehli sefa, Değil İskender tacı, tahtı
Süleyman istemez.
Her türlü maddî ışıklar, insanın iç âlemini aydınlatmadığı gibi; onun
iç âleminde yer eden din ve îman belirtileri inkar nefesi ile
söndürülürse, tatmin olunmayan böyle bir hayatta huzur ve saâdet
nasıl bulunacak?.
İmam Mâlik (r.a.) der ki :
“tasavvuf bilmeyen fakih fıska, tasavvufu bilip de fıkhı bilmeyen
zındıklığa dûçar olur.” İmamı azam tasavvufu öven görüşünü İbni
Abidin haşiyesinde açıklamıştır. S.150
Ahmed ibni hambel r.a. s .37-39
Kendisi Şeybanı rai ile görüşür. Çoban Şeyban onun yanına gidermiş,
talebeleri bu pecmurde kıyafetli, böyle kimseye saygı göstermesini
kınayınca onlara cevaben “evet ben sizin okuduğunuz ilmi ondan iyi bilirim
ama
o Allah’ı bizden iyi bilir.”
İmam Şâfiî r.a.:
“Sûfiye ile sohbetim esnâsında kendilerinden 3 şey öğrendim :
1- Zaman bir kılıçtır; sen onu kullanmasını bilmessen o seni
keser!
2- Kendini hak ile meşgul etmezsen bâtıl seni sarar.
3- Kendine hiç varlık vermemek ismet erbâbından olmaktandır
Rûhu nefsin çirkin arzularından kurtarmak kolay olmayıp, çok ulvî ve
kudsî bir ferâgat ister. Bu ferâgat ise Allâh’a acabasız îmanla elde
edilir.
Bâzı insanlar bâzı kıymetler için yaşar. Hattâ onun için canını fedâ
eder. Bu kıymetlerin izâhı riyâzî hesaplarla kâbil olmayıp, zevk
iledir.
Misal: nâmus gibi. Vatan için ölümü göze almak kutsal arzunun
netîcesidir.
Ruhi huzur ve sükuna ermek,ebedi hayata erişmek için, haklı olduğu
halde şahsi menfatlere sırt çevirmek fazilet eseridir.
Zikir veliliğin diplomasıdır. Her kim zikre muvaffak olursa ona
velilik diploması verilir.
Ey nas sizden her bir taife için bir şeriat ve birde tarikat koydum,
ittihaz ettim diyor.
Maide 48
Senden evvel kendilerine vahiy eder olduğumuz erkeklerden başkasını
biz peygamber göndermedik eğer bilmiyorsanız zikir erbabına sorunuz
El Nahıl 43
Din: iman ile islamın her ikisine verilen isimdir. Bütün şeriatlere de
din denir.
Fıkhı Ekber
Allah dinde sizin için güçlük kılmamıştır.
El Hac 78
Doğrusu insan Allah’ın kendisine emrettiğini tam olarak hiç
yerine getirememiştir.
Bir cemaat ihlas ile zikre oturup zikrederse, gökten bir melaike
onlara “bu zikir meclisinden günahlarınız sevaba çevrilmiş olarak ve
mağfiret olmuş olarak kalkınız” diye bağırır.
İbni Hamza r.a.
Resulullah s.a.v. efendimiz
Bir gün Abdullah İbni Revaka r.a. ashaptan topladığı cemaatle zikir
yaptırıyordu. Resulullah s.a.v. efendimiz zikir meclisine uğradı buyurdu
ki. “Ey zikreden cemaat,sizler bir cemaatsınız ki cenabı hak sabah
akşam beni zikreden kimselerle sende otur nefsini onlarla sabret ayeti
kerimesini sizin sebebinizle inzal buyurdu. Bir gün Hz. Resulullah
s.a.v. efendimize şikayet ederek “İbni Revaha çok zikir meclisi
kuruyor,ashabı toplayıp zikir yaptırıyor” dediler. O zaman Hz.
Resulullah s.a.v. efendimiz “Allah İbni Revaha’ya rahmeti ile muamele
etsin, çünki Allah’ın meleklere karşı övündüğü zikir
meclisini seviyor” buyurdu. Kulum beni zikrettiği ve dudakları zikir
sebebi ile hareket ettiği müddetçe ben kulumla beraberim. Kalpleri
Allah’ın zirine karşı katılaşmış olanlara yazıklar olsun.
Devran hakında ayeti kerime
Melekleride arşın etrafında kuşatarak rableri celle şanuyu hamd ile
tesbih ettiklerini görürsün. Halk arasında rah ile hükmolunur ve
müminlerle melekler tarafından rabbil alemine hamd olsun derler.
Zümer 75
Fa’lem ennehu la ilahe illAllah Öyleyse habibim bilki Allah
hu tealadan gayrı hiçbir mabud yoktur.
Herkesin kulağı namelerdeki ilahi zevki bulamaz. İncir gibi tatlı
güzel meyveleri her kuş yiyemez.
Aklın yolu zan ve tahmindir. Kalbin yolu temaşa ve hayranlıktır.
İlahi emre uyan bir kul ol ve yeryüzünde yağız at gibi yürü. Cenaze
gibi başkalarının sırtına yük olma.
Şekilde insanoğlu bir sivrisineğe mağlup olur, fakat batında 7 kat
göğe ulaşan kudreti vardır.
Allah’a doğru yükselip giden insan, yer yüzünde yürümede zorluk
çekmemelidir.
Muhammed İkbal
Milletler manevi büyüklerinin kalplerini incitmedikçe, Allah hiçbir
zaman milleti rezil ve rüsvay etmez.
Muhammed İkbal
Kusur insanın şiârıdır. O bu vasfı ile hak karşısında mahluk olduğunu
ispatlar.
Ârife eşyâda esmâ görünür, cümle esmâda müsemmâ görünür, bu
Niyâzi’den de mevlâ görünür, âdem isen “sümme vechullâhı bul, kande
baksan ol güzel Allâhı bul.
Cenabı Hak:
Bir naib aracılığı ile rabbinize yönelin ve ona tam teslim olun.
Lokman 15
Sallu ala resuluna Muhammed Sallu ala seyyidina Muhammed Sallu
ala mürşidina Muhammed Sallu ala bedrid-düca Muhammed Sallu ala nurul
huda Muhammed
El evvelü Allah, el ahiru Allah Ez zahiru Allah, el batinu Allah
Hadid 3
Kimin kalbinde Allah var ise, onun dostu Hz. Allah’tır. Kimin Kalbinde
Allah yok ise, onun hasmı Hz. Allah’tır.
Hz. Muhammed (SAV)
Hayrihi ve şerrihi minel sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena
inneke entel alimül hakiym.
İnsanı dıştan ahlaklaştırmak imkansızdır. Onu en derin varlığa
inandırmak gereklidir. Yoksa satıhta kalınca, eşyânın ve
hâdiselerin esiri olmayamahkumdur.
İlâhî din insanları biri birine bağlayan kuvvetli bir unsurdur.
Sofi, hakikat ilmi ile amel eden bir fakihten başka birşey
değildir.
Allah onu ilmi ile şeriatın inceliklerine, esrarına muttali
kılmıştır.
Dîni aklın ve mantığın içine sokmak ve boyunduruğu altında tutmak
doğru olmayıp, bu sûretle hareket insanı yanlış yere götürür.
Ne aklın, ne mantığın buna gücü yetmez. Dîni aklın ve mantığın içine
sokmak ve boyunduruğu altında tutmak doğru olmayıp, bu sûretle hareket
insanı yanlış yere götürür. Ne aklın, ne mantığın buna
gücü yetmez.
Dinsiz ahlak, kalp paraya benzer. Din terbiyesine sâhip olmayan
toplumlarda sonradan ihdas edilen telkin ne kadar kuvvetli olursa olsun
müeyyidesiz bir nizam-nâme kıymetinden öteye aşamaz.
“De ki: Allâh’ın kulları için çıkardığı zîneti, temiz ve hoş rızıkları
kim haram etmiştir? De ki: onlar dünyâ hayâtında îman edenler içindir.
Kıyâmet günü de yalnız onlara mahsustur. İşte biz bilenler
için âyetlerimizi böylece tafsil ederiz.”
A’râf 32
Bismillahirrahmanirrahim
“Ey âdem oğulları! Şeytan ana babanızı fenâ yerlerini kendilerine
göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardı ise sakın size
de bir fitne, belâ yapmasın. Çünkü o da, kabîlesinden olanlar da,
sizi, sizin göremiyeceğiniz yerlerden muhâkkak görürler. Biz
şeytanları îman etmeyeceklerin velîleri yaptık.”
A’râf 27
Allah (c.c.)
“Biz ayı, güneşi, sâir felekiyâtı âdem’in ihtiyarına musahhar kıldık”
buyuruyor. Tabiatı hazret-i Allah âdem oğlunun emrine musahhar yâni
hizmetçi kılmıştır. Onun için tabiatı hüdâ mevkiine çıkarma.
Bâki Allah fâni evsaf ile düşünülemez. Fâni malzeme ile Allah
bilinmez.
Hikmet ve hakîkat terbiyesi görmemiş mantığa esir olma! Hak yolunu
tutanlarla bir ol, hakk’ı tut.
İnsan kendi azâbını esiri olduğu huyu ile hazırlar ve sonra kendinde
gâlip olan sıfatları ile haşrolunur.
Kazaya rıza, maksiye rızayı icap etmez. Maksi: Allahın rızasına
muhalif hadisedir.
Hayat denen komedi ne kadar tatlı geçerse geçsin. Son perde dâimâ
kanlı biter. Baş üzerine bir avuç toprak atılır.
“İlim toplayıp yığmışsın, gönlü ihmal etmişsin. O kaybettiğin servete
ne kadar acıyorum.”
Muhammed İkbal
İnsan tefekkür ölçüsü ile ölçülür, ruh ölçüsü ile ölçülür. Yalnız
tefekkür cansız ve câzibesizdir. Yalnız ruh içi boş bir zarftan ibârettir.
İkisi birleşince insan vücûda gelir.
Ehli beyti sevmemek hariciliktir.
Ashabı kirama düşmanlık etmek rafiziliktir.
Ehli beyti sevmek ve ashabı kiramı sevmek ehli sünnettir.
Ey habibim, eğer senin sözünü kabul etmezlerse, bilki onlar yanlız
heveslerine tabi oluyorlar. Allah tarafından bir hidayete erişmeksizin,
kendi hevesine tabi olan kimseden daha sapık kim olabilir.
Allah zalim güruha hidayet etmez.
Kasas Suresi
Din hayatın dışına itilen bir fantazi, arasıra başvurulması gereken
bir teselli kaynağı gibi olmamalı.
“Ey îman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla berâber olun.”
Tevbe 119
İlim olsun, irâde ve talep olsun Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’min
getirdiğine uygun olmalıdır.
İrâdeden yüz çevirip mücerret ilmi isteyen (kelamcılar), ilimden vaz
geçip yalnız irâdeyi talep eden bir kısım (tasavvufcular), resulu ekrem
ve nebiyyi muhterem s.a.v. efendimizin getirdiğine aykırı irâdeyi ve
ilmi isteyen (bidat erbabı), resulu ekrem ve nebiyyi muhterem s.a.v.
efendimize tabiğ olmayıp yine ilim ve irâdeyi talep eden
(feylosoflar) dalâlette kalmışlardır. Ancak, Resulullah
s.a.v. efendimize ittiba ederek getirdiğine muvâfık bir sûrette ilim ve
irâdeyi isteyen kimselerdir ki hidâyete ermişlerdir.
Tevhit, ehl-i hakîkat dilinde Allâh’ın zâtını, zihinlerde tasavvur,
vehimlerde, hayallerde tahayyül edilen şeylerden tecrit etmektir. Bu hal
üç sûrette vücut bulur :
1- Rubûbiyetini bilmekle
2- Birliğini ikrar etmekle
3- Allâh’a hiçbir şeyi eş tutmamakla.
Tevhidin üç mertebesi vardır:
1- Tevhîd-i ef’âl
2- Tevhîd-i sıfât
3- Tevhîd-i zât.
Nâfi ilim, salih amel,
İlm-i tevhit, amel-i tevhit...
Seyyid Ali Sezai efendinin üstadları Rufai Şeyhi Evliyazadelerden Şeyh
Şakir efendi Nakşi şeyhi Darendeli Hacı Mehmet efendi
Bâki olan Allah (c.c.) fâni evsaf ile düşünülemez. Çünkü
verdiğin şekil de havâtır gibi fânidir. Fani malzeme ile Allah
bilinmez.
Kim ki, ahvâle eylerse ta’rîz, Sürülür ağzına bal
susturulur! Yine durmaz, eylerse ısrâr, Dürülür defteri, kan
kusturulur.
Beyazid-i Bistamî’ye sordular:
“-Tarikatte ilerlemek için ne lâzım?”:
1- Anasından evliyâ olarak doğması lâzım. Öyle olmazsa
2-Ârif olması lâzım. O da olmaz ise
3-Gören göz lâzım, o da olmazsa
4- İşiten kulak lâzım, o da olmazsa
5- Mücâhede zevkini almış, diri bir vücut lâzım.
O da olmazsa 6- Ölmesi lâzım.
Hepiniz birden Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.
Biri birinizden ayrılmayın. Allah’ın size olan nimetini yad edin. Hani
sizler yekdiğerinize düşman idiniz, Allah sizin kalplerinizi islam ile
birleştirdi. Onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir zaman ateş
çukurunun başına kadar gelmiştiniz, Allah sizi oradan kurtarmıştı, hidayet
bulasınız diye ayetlerini böyle beyan ediyor.
Ali İmran 103
Akıttığınız meniye ne dersiniz, ondan insanı yaratan siz
misiniz yoksa biz miyiz?
Vakıa 58-59
Ektiklerinize ne dersiniz onları bitiren siz misiniz yoksa biz miyiz?
Vakıa 63-64
İçtiğiniz suya ne dersiniz onu bulutdan yağdıran siz misiniz yoksa biz
miyiz?
Vakıa 68-69
1. Nefsi emmare; Kötülüklerle ziyade olarak cehil ve
emreden hayvani nefis
2. Nefsi levvame; Kötülüklerden nefsini levmeden.
3. Nefsi mülhüme; Mülhem olarak iyilikleri işlemeye
kötülüklerden terke azimli.
4. Nefsi mutmaine; Ahlakı hamide ile muttasıf olmak
5. Nefsi raziye; Her hususda Allah’tan razı olan nefis.
6. Nefsi marziye; Hak teala kendisinden razı olan nefistir.
7. Nefsi kamile; Kemalatı insaniye,safayı beşeriyeye mashar olan
nefistir.
2 türlü kaza vardır.
1. Mutlak kaza kader, 2. Sırrı kaza ve kader. Göklerin ve yerin
yaratılışı hakkında tefekkür ederler.
Hem göklerde ne var ,yerde ne varsa hepsini kendinden olarak sizin
için musahhar kıldık. süphesiz ki bunda düşünecek bir kavim
için ayetler var.
Casiye
Ruhumuzu kaybedecek olduktan sonra esbihanın ne kıymeti
olabilir.
Ey o bütün iman edenler. Ağyarımızdan yar tutmayın. Sizi şaşırtmakta
kusur etmezler,sarpa sarmanızı arzu ederler
görmüyormusunuz. Buğuzları ağızlarından taşmakta,
sinelerinin gizledikleri ise daha büyüktür. İşte size ayetleri sarih
bildirdik, akıl ederseniz.
Ali İmran
El ulema verasetül enbiya. Alimler nebilerin varisleridir.
Hadis-i Şerif
Velidegu ileyhi vesileti
Ey iman edenler ona yaklaşmaya vesile arayın ve yolunda cihat edin ki
kurtuluşa eresiniz.
Maide 35
Seyyid Ahmed El-Kebîr Rufâî’nin evlatlarına öğütleri:
* Kalbin güzelliği havfullah iledir.
* Aklın güzelliği mesmuât-ı ilâhîyi düşünmek iledir.
* Rûhun güzelliği nîmet-i ilâhîye karşı kavlen, fiilen, hâlen, sırren
şükretmektir.
* Lisânın güzelliği sukut,mâ-lâ-ya’nî’den sükût
* Yüzün güzelliği, ibadet,halik’a hâlisâne ibâdet, halka sâdıkâne
hizmette bulunmak iledir.
* Niyyetin güzelliği mâsivâyı, gönülden çıkarmaktır.
* Nefsin güzelliği nefse muhâlefet etmektir.
* Sırrın güzelliği sabır, belâya musîbete tahammul
* Hâlin güzelliği istikâmet iledir.
* Hizmetin güzelliği edep iledir.
* Kelâmın güzelliği doğru söz söylemektir.
Mesmuat: El ve ayakla yapılan şey
Dünyâ fâni, âhiret bâkidir. Bâkiliğin tohumu fâniliktedir; fâniyi
fenâya veren bâkiyi de kaybeder.
Dünyânın maddesi “zaman” fânidir. Mânâsı “hayâtiyet” ise
bâkidir. Cenab-ı hak dünyâyı da, âhireti de mü’minler için
halketmiştir.
Fennin bildirdiği tabiat kânunları Allâh’ın tekvînine, dînî kânunlar
teşrîine ait kânunlardır.
Mü’min bir millet varken ilim, ahlak, medeniyet, kuvvet ve kudret
bakımından ondan daha üstün diğer bir millet olmaması lâzım.
Din, Allâh’ın inzal ettiğini, fen Allâh’ın yarattığını gösteren
kânunlardır.
Allâh’ın bir kânunu diğer kânununa nasıl karşı durur?
Din sahih ilimlerin aslâ düşmanı değil, bilakis teşvikçisidir.
İslam fıkhında söz sahibi salahiyetli fakih İbni Muceym bu mesele
hakkında diyor ki:
Zuhru ahir üzerinde duranlar daha çok zamanımızın bilgisiz
kişileridir.
Aslında böyle bir rivayet beğenilmeye layık değildir. Böyle bir namaza
imamlardan ve arkadaşlarından rivayet edilmemiştir.
Bahri Raik cilt 2 saife 151
Gene İbni Muceym
İlk cuma kılınan, ilk tekbir getiren, ilk selam verilen gibi bazı
ileri sürülen bu gibi dayanaklar zayıftır. Ebu Hanife’nin mezhebine
muhaliftir. Cumadan sonra 4 rekât öğle namazı kılmak ihtiyat değildir. Çünkü ihtiyat
iki delilden en kuvvetlisi ile amel etmektir.
Cumanın sahih olduğuna delil kuvvetlidir. O halde zuhru ahire gerek
yoktur.
Zuhru Ahir için;
Suneni dare kutni 2. Cilt 10 sahifede hazihi selatün bidatün ve
cailihu asimun bilâ meriyetin.
Bu namaz bidat bir namazdır. Onu kılan şüphesiz günahkâr olur.
Bana yönelenlerin yoluna uy
Lokman 15
Hz. Cüneyd-i Bağdâdî ye tasavvuf nedir diye sorulduğu zaman.
“Amelini bozmak istemezsen emir ve nehyin hakîkatini araştırmaya kalkma.
Zâhir ile amel et, bu sana yeter.”
Herkes kendine göre mânâ verip te’villere sapmasın ve günaha
girmesin.
“Ey kaba sofi! Yoluna git. Bana hakîkati anlatmaya kalkma. Bu kâinâtın
esrârı senin ve benim gözümde kapalı. Ve öyle kalacaktır.
Hafız Şirazi
Kevnî hakîkatlerle iktifâ edip, dînî hakîkatlere ittibâ etmeyenler,
peygamberlerin tâbiîninden sayılmazlar. Bâzı umurda dînî
hakîkatlere uymayan kimsenin o nisbette îmanında zaaf vardır. Bu hal
îmanın kemâline aykırıdır.
Yalnız ilim istemek sapkınlıktır. Yalnız amel istemek de
öyledir.
Nafi ilim, sâlih amelden şereflidir. İlim amelden, irâdeden evveldir.
Çünkü önce maksad olan Allâh’ı bilmek, sonra Mabudu Hakka, ne
vecihle ibâdet edileceğini bilmek. Allaha emiri ile ibadet etmek
gereklidir.
Hz. Musa aleyhisselama cumartesi Hz. İsa aleyhisselama pazar Hz.
İbrahim aleyhisselama pazartesi Hz. Zekeriya aleyhisselama salı Hz.
Yahya aleyhisselama çarşamba Hz. Adem aleyhisselama perşembe Hz.
Muhammed aleyhisselama cuma Mubarek gün olarak verildi.
Ruhani vazifeler maddi faydalardan hâli olmadığı gibi, dünyevi
vazifelerinde ruhani kıymetleri vardır. niyet ve saliklerin tutumuna
bağlıdır.
Namazda icrâ edilen fiiller fıkha âittir. Fakat ihlas ve züht, bâtınî
şeylerdir ve tasavvufa dâhildir.
Kâmil doğarmış ehl-i hak, doğmadan evvel anası.
Mürşid-i kâmil kime ta’lîm eyledi! Her varaktan okuyup, tefsîr-i
Kur’ân eyledi. Levh-i dilden okuyup, bî-harf ü savt ümm-i kitâbı, Hak
teâlâ ilm-i hıdr’ı ona ihsân eyledi.
Türlü türlü fitneler zülfünden oldu âşikâr, Halk-ı âlem sandılar ki,
anı şeytân eyledi.
Demişsin, “görmedi kimse beni, bu âlem içinde!” Nedir yâ, bunca yüzden
seyrân olduğun câna!.. Mekanlardan münezzehsin, senin zatı şerîfin
çün, Nedir, bu kalb-i virânımda mihmân olduğun câna?
Zikrullah iledir, ilmi aşk, olma gafil.
Umumi akliyede, mümin ve kafir müşterektir.
Hırıstiyanlar da, bizim zahiri ilim ulemamız da akıl yolunu seçerek,
ulvi meselelerin halline çalıştıklarından isabet edememişlerdir.
Ate : Tanrıyı inkar eden Ateist : Tanrının varlığını inkar
eden,Allah’ı inkar eden. Pagan : Doğa üstü güçlere
inanıp,semavi dinlerden hiçbirine tabi olmayan.
İslami terimler; Fasık : İnançsızlığı sabit olmasada,
din hükümlerine az çok aykırı davranan kişi. Kafir : İslami
tertiplerde imansızlığı görülen kişi. Münafık : Görünüşte Allah’a
inanıp kalben inanmayan kişi. Münkür : Allah’ı tanımayıp, o’nu inkar
eden kişi. Gavurda denir. Müşrik : Allah’a eş koşan, çok tanrılar
kabul eden. Zındık : Küfrü gerektiren inançlar taşıdığı halde
müslüman görünen kişi.
Gerçek sana biad edenler ancak Allah’a biad etmiş olurlar. Allah’ın
eli onların eli üstündedir. Şu halde kim bu bağı çözerse kendi aleyhine
çözmüş olur. Kim de Allah ile sözleştiği şeye vefa ederse O da, ona
büyük ecir verecektir.
Fetih 10
İki ben bir arada bulunmaz. Benliğini eritecek insan ara.
Kalbi göz yaşlarıyla suladığın zaman yapılan duâyı, kâinat bilir. Bu
yaşa kıyamayanlara, aşk yoluna sefer haram kılınmıştır.
Göz, yaşla dolduğu vakit benlik gider. İşte o vakit kul, Allah ile
konuşmuş olur.
Hakîkat hilkatinde mutasarrıf olarak yalnız onu gör!. hidâyete
ulaştırır, dalâlete düşürür, izzete çıkarır, zillete indirir, saâdet
sâhibi olanların kendisine ibâdet ve taatlarını kolaylaştırır.
Şeriat fiilerin ve amellerin varlığı, hakikat ise iç alemine ait
hallerin müşahadesidir.
Ebrarın ayakta durması Allah’a, Mukarrebunun ayakta duruşu
Allah’tandır.
Bu dıştan içe geçiş yolu, tarikattır. Şeriattan tarikate, hakikate
erilir. Bu noktaların tahhakkuk etmesi, luzumu ve kavranması,
marifetullahtır.
Sizin için Allah kolaylık ister, sizin için güçlük istemez.
Bakara 185
“Sizin üzerinize dinde hiçbir güçlük yüklenmemiştir. Şüphesiz bu
din kolaylık dînidir.”
Hac 78
Peygamberimiz, günah olmadıkça daha kolay olanını tercih
etmiştir.
Yine peygamberimiz efendimiz “ben hak din ve müsâmaha ile gönderildim”
buyurdular.
Okursun ‘nahnü akreb’den, erersin kenz-i ahfâya, Bulursun ders-i
maksûdu, ulaştın ise deryâya. Gelir her zerreden “ennî” hitâbı, aç gözün
zâhit, Güneş âfâkı tutmuştur, görünmez lîk, a’mâya. Maiyyet sırrını
duydunsa, fâni ol, hüviyet bul. Eğer Cibrîl olursa, aklı ko, er sırr-ı
ednâya.
Kande bulsun, Hakk’ı inkar eyleyen, Niyâzî Mısrî’yi Zâhir olmuşken
yüzünde nûr-ı Zât-ı Kibriyâ!..
Bî-kılâvuz kim varır Allâh’ına, Reh-nümâsı olmayınca evliyâ!.
İdrâk-i meâlî, bu küçük akla gerekmez, Zîrâ bu terâzî, bu kadar
sıkleti çekmez
Cuma Bütün mezhep imamlarımızca kavli olan cihet onun farz ve
şeriati islamiyeden olmasıdır.Cuma’nın sıhati ve edası için şerhedilen
şeraiti sairenin edilleyi kavli olmadığından, onlar
müçtehidler arasında muhtelifi muafikttir, mesul ve izni hakim gibi
şartların vücut ve ademi vucudu farz olan cumanın cevazına haizi tesir değildir.
Eski Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki
İslâmiyet’in bütün esaslarını kabul ederken, diğer taraftan dînin kuru
bir îman ikrârından, ibâdetleri yerine getirmekten ibâret olmadığını
düşünüyordu. Ona göre îman kalbin derinliklerinde yaşanılan
bir şeydir ve sofilik işte bu derûnî hayâtı yaşamaktır.”
İmam Gazâlî
Peygamberimiz efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “kavi mü’min zayıf
mü’minden hayırlı, Allah katında daha sevgilidir. Bununla berâber mü’minin
hepsinde hayır vardır.”
Sana dünyâ ve âhirette fâide veren şeyin son derece üzerine düş.
Allah’tan da yardım iste. Âcizlik ve gevşeklik gösterme. Şâyet sana
bu kadar ihtiyattan sonra yine bir şey değerse, işin istediğin gibi
olmazsa “ben böyle yapmış olsa idim, şöyle böyle olurdu” demeyesin! “Allah
taktir etti ve Allah istediğini yaptı” de. Çünkü olmuş, geçmiş
birşeye kaygı çekerek, “keşke şöyle yapsa idim, böyle olmazdı” gibi söz ve
düşünce şeytânîdir, vesveseye yol açar.
Cevizin yeşil kabuğunu yemekle tat bulunmaz. Zâhir ile ey fakih,
Kur’ân’ı arzularsın. Hüdâ’yı ten gözü ile görmek olmaz. Mürşidi
seyret, Cenâb-ı mürşidi ayna kıl kim, olasın irşad.
Bir şeye mahluk gözü ile bakarsan, ol mahluk olur. Hak gözü ile bak
ki, bî-şek nûr-ı yezdân ondadır.
Bu dünyada âmâ, ahirette âmâ
İsra 72
Dinde mistisizimin, akılla fazla alışverişi yoktur, yani aklı tatmin
etmek onun davası değildir.
Gazalinin en önemli işi,sufi metodunu sunni imanın tahkiki için bir
vasıta haline getirmiş olmasıdır. Böylece ona göre aslolan
sunni itikatıdır. Ancak bu imanı akla dayanan ilim veya felsefe
yoluyla tatbik etmek imkansızdır.ilim ve felsefe bu iş için yeterli
değildir. Sofinin zevk dediği hali yaşayan insan, o halde iman
konusu edindiği hakikatını doğrudan doğruya yaşama sureti ile anlar
...
Allâh’ı hiçbir zaman göstermek mümkün değildir. Böylece onun varlığı
hiçbir zaman ispatlanamaz. Ama Allâh’ı kalbinin derinliklerinde duyan
bir insan onun varlığı için hiçbir isbat ve delile ihtiyaç duymayacak
derecede îman sâhibi olur. İşte sûfinin zevki, vecdi bunu
vermektedir.
Tasavvuf ehlinin ferâgat ve fedâkarlıklarından:
1- Fenâ fi’l-kusûd: Allâh’ın irâdesine tâbi olmak,
2- Fenâ fi’l-şühûd: Her şeyi Allah’da görmek,
3- Fenâ fi’l-vücûd: Bütün varlıklardan sıyrılıp, Allâh’ın varlığına
sarılmak
“Aklı başında âlim olan kişilerden, doğru yolu göstermelerini
isteyiniz. Onları dinleyiniz. Söz ve nasîhatlarına uyun, gösterdikleri
yoldan dışarı çıkmayınız. Aksi halde pişman olursunuz.”
Hadîs-i Şerîf
Tesettür
Kadınlara ziynetlerini açmamaları, başörtülerini yakalarına
indirmelerini, gizli ziynetlerinin bilinmesi için ayaklarını vurmamaları
emrediliyor.
Nur 31 Ahzap 59 ayetinde ise, baştan ayağa örtünmeleri
istenmektedir.
“İnsanların en şerlisi mürşit olmadığı halde, mürşitlik
taslıyanlardır.”
Hadîs-i Şerîf
Halîfe olmadığı, mâneviyattan yetki ve imdat olmadığı halde halîfe
veya mürşitlik dâvâsındaki tarîkat eşkıyâları ise yol kesici ve mezar
soyuculardan daha da beterdirler.
Kuddusi
Asıl halifeler aşık meşrep olan aşk ve cezbe ile sülük menzillerini
tamamlayanlardır. Bunların ne ilmine bakılır ne de amellerine. Bunların
hilafet emri maneviyattan bizzat Resulullah efendimizden gelir.
Bunların hoca ve kılavuzu, mürşidi Resulullah efendimizin manevi
terbiyesi, gelişen ilmi, ezelideki istidatları ile malik oldukları cezbe
ve aşk binekleridir. Mürşit ve şeyh olan halifeler bunlardır. Şekilde
maneviyat olan, irşat edilip irfan ve marifet kazananlardır.
İki alemde tasarruf ehlidir ruhu veli, Deme kim bu mürdedir bundan
nice derman ola, Ruhu, şimşiri hüdadır, ten gılıf olmuş ona Dahi ala
kar eder, bir tığ kim üryan ola.
Lâ Edri
Bazı yarım bilgili olan kimseler, zannederler ki inkar, ilmin zaruri
bir parçasıdır. En çok bilen insanlar, en çok inkara sapan
kimselerdir.
İman hiçbir şekilde ilerlemekten alı koymaz. Her gelişme Allah’ın
yarattıklarında mevcut düzeni ortaya koyar.
Cihana her birimiz bir vazife için geldik, bunu biliyoruz. Yanlız
hayra mı veya şerre mi hizmet ettiğimizi bilmek, uyandığımızı gösterir.
Uyandıktan sonra da hizmet, hayra müteveccih ise bunu arttırmak ve
neticede kemale doğru yol almak. İnsanlık ve islamlık budur. Hizmet şerre
müteveccih ise derhal hayra çevirmek hidayete mashar olduğumuza
işarettir. Hayır ve şer ölçüsünü bilmemek gaflettir.
Gaflette olan insan ise alet mesabesindedir. Kimin eline geçerse, O’nu
yolunda kullanır.
Edep, aklın dışarıdan görünüşüdür.
Peygamberimiz efendimiz s.a.v. in hak peygamber olduğunu bilip te,
hayatını onun hayatına benzetmeye çalışmamak felakettir, ziyandır.
Allah’ın yaktığı çırayı söndürmek isteyen kafirler, daha ne zamana
kadar küfür ve inadınıza devam edeceksiniz?
Şu hakikatı, cihan bilmiş olmalıdır ki beşeriyeti, eninde gecinde,
islamiyet kurtaracaktır. Yer yüzünün nizamı, ancak islam medeniyeti
ile mümkün olacaktır.
Biz islamiyet derken, suhuflar da dahil, islamın kitaplarını,
nebilerinin hayatlarını ve bunlardan ayrılmayan arifleri
kasdediyoruz.
Acaba bir insan kendi başına bırakılsa, bu arzularını tatmin edebilir
mi? İnsanların hasseleri, icat ettiği aletler kusurludur. Malik olmakla
iftihar ettiği akıl hiçbirşeyi toplu bir halde kavrayamayacak kadar
acizdir.
Esasen akıl, bir çok vehimler elinde oyuncaktır.
İlahi hakikatler, zekadan kalbe değil, kalpten zekaya doğru giderler.
Allah’ı hisseden kalptir.
İslamiyet:
Bir olan Allah’ın iradesine teslimiyettir.
İslamiyet, ruhla beden arasında ahenk ve muvazene kurar. İslamiyet,
seçkin bir zümrenin değil, bütün insanların dini olmuştur.
İhsan:
Allah’ı görüyormuş gibi ibadet ve taatte bulunmaktır.
Ruhani bakımdan en kültürlü olan, bütün effal ve harekatında Allah’ın
iradesine en yakın bir şekilde kalabilendir. Bu disipline taalluk eden
meseleler, mistisizme konu teşkil eden hususlardır.
Mistisizmin islamda mütemadi olan yönleri vardır. İhsan: Allah’ı görüyormuş
gibi ibadet ve taat Kurb: Allah’a yaklaşma Sülük: Allah’a doğru
seyahat Tarikat: Yol demektir.
Tasavvuf cemisi.
Şahsi hattı harekatın (gidişin) en iyi metodu tasavvufdur denilebilir.
Bu yolda Allah muhabbetini gittikçe fazlasıyla arayacak nefis
murakabesini, ihlası bütün efal ve harekatında ve düşüncelerinde Allah’ın
daimi huzurunu elde eder.
İhlas, zühd ve takva batıni şeylerdir, tasavvufa dahildir.
Müminler muhakkak muaffakiyete erişmişlerdir. Namazlarında samimi ve
ciddidirler.
Müminun 1-2
Münafıklar namaza kalktıkları zaman insanlar görsün diye gösterişle
kılarlar.
Nisa 142
Zaruri olandan asla vazgeçilemez. Zira bu intihar olur, dini bakımdan
intihar yasaktır.
Zira biz kendimize değil Allah’a aid bulunuyoruz. Onun verdiği hayatı
yok etmek Allah’ın iradesine karşı gelmektir.
Lükse gelince eğer bu dünyada , o bizim varlığımızın gayesi olmuşsa
meşru olan gösteriş, kendi kendine tapmaktır.
Turuku Aliye
1. Kadiri: Hz. Pir Seyyid Abdulkadir Geylani 470 - 561 Bağdat -
Irak
2. Rufai: Hz. Pir Seyyid Ahmed Er Rufai 512- 578 Basra-
Irak
3. Bedeviye: Hz. Pir Seyyid Ahmed Bedevi 596-675 Tanta-
Mısır
4. Dussukiye: Hz. Pir Seyyid İbrahim Dussuki
633-676 Dusuk-Mısır
5. Şazili: Hz. Pir Seyyid Ebul Hasan Sazeli 553- 654 Hurmeysera –
Mısır
6. Sadiyye: Hz. Pir Seyyid Sadettin 593-700 Şam – Suriye
Civarı
7. Mevlevi: Hz. Pir Mevlana Celalettini Rumi 604-672 Konya -
Türkiye
8. Bektaşi: Hz. Pir Seyyid Hacı Bektaşı Veli 645-738 Kırşehir -
Türkiye
9. Halveti: Hz.Pir Ömer Siracettin Halveti
?-750 Kurat-Afganistan
10. Nakşibendi: Hz. Pir Muhammed Bahaddin Nakşibendiye 718-791 Buhara
Türkistan
11. Bayrami: Hz. Pir Hacı Bayramı Veli 753-833 Ankara-Türkiye
12. Celveti: Hz.Pir Aziz Mahmut Hüdayi 950-1038 İstanbul Üsküdar
Türkiye
13. Gâlibi: Hz. Pir Seyyid H.Galip Hasan Kuşçuoğlu Çorum 1919
->> İstanbul - Türkiye
İman edenler Allah’a muhabbetlerinde çok sebatlıdırlar.
Bakara 165
Onları Allah sever, onlar da Allah’ı severler.
Maide 54
Kamil İnsan cüz olan varlığını külle teslim etmesi sebebiyle, yani bir
katre su mesabesindeki benlik haysiyetini, deryayı vahtede boşaltması
marifeti ile hakka vasıl olmuş, hicaptan kurtulmuş
bir bahtiyardır.
Kamil İnsan, O ademdir ki, ondaki ilahi nura, ervah secde kılar ve
işte bu secdeden imtina eden, şeytan taifesine iltihak etmiş olur.
Kamil insan Hüda’nın halifesidir ve cenabı hak “benim sıfatlarımı
giyinmiş olduğun halde kullarımın meydanına çık onları bana ulaştır. Seni
gören beni görür buyurduğu zattır ve Kur’an-ı Kerimde denizler mürekkep
olsa, ağaçlar kalem olsalar, Rabbın kelimesi olan insanı kamilin efsafını
tarife kalksalar denizler kurur.
İnsan kendi azabını esiri olduğu huyu ile hazırlar ve sonra
kendinde galip olan sıfatla haşrolur.
Kulna ya nâre kani berden ve selamen alâ ibrahim. “Ey ateş İbrahim’e
serin ve selamet ol”
Türkiye dahil bütün dünya mistik duygulara doğru bir eğilime
meyyaldir. Materyalist inkara düşünceler, günümüzde çekiciliğini bir hayli
kaybetmiştir.
Din Allah’ın inzal ettiğini fen Allah’ın yarattığını gösteren
kanunlardır. Allah’ın bir kanunu diğer kanununa nasıl karşı durur.
Hiç bir mevcut yoktur ki en yüksek hakim olan cenabı hakkın varlığına
şahit olmasın hiç bir zerre yoktur ki büyük halıkın varlığını
göstermesin.
Tabiat kitabının herbir sayfası, kudreti ilahinin bir tecelligahıdır.
Ama en ziyade mashar olan, en güzel bir biçimde yaratılan insandır.
Muayyen bir amelin iyi veya kötü olduğunu taktir canabı hakka
aiddir.
Bundan başka şunu hatırda tutmalıdır ki, mesuliyet anlayışı, bu dünya
ya aid hususlardır.
İlahi mükafat ve mücazattında öteki aleme aid hususlar olduğu gibi,
biz onları aynı seviyeye indirdiğimiz için müteessir oluyoruz. Böyle
yapmak hatadır.
Allah’ın herşeye kadir olduğuna ve insanın mutlak sorumluluğuna iki
katlı inançtır ki, bir müslümanı gayrete getirir ve onu kaçınılması mümkün
olmayan hadiseler karşısında tahammüle kabiliyetli kılar. Bu itikat
onda hareketlilik, canlılık husule getirir. Bu mevzunun doğruluğuna
kendimizi inandırmak için asrı sadette müslümanların başardıkları büyük
işler delildir.
Şunu da hatırdan çıkartmayalım, İslam yalnız iman değil, cismani
olduğu kadar ruhani bir ihtiyaçtır. O beşer hayatının bütün
sistemidir.
Kolay zannettiğimiz aşk caddesinde akıl tıkandı. Kendi kulaçlarımızla
bu deryayı yüzmek imkanı kalmadı, meğerki bir nedimi ilahi,bir varüsü
nebi elinden tuta.
Onun için insan zahirini şeriatın ahkamına, batınını hakikatın nuruna
vermeden, aşkı ilahiden, muhabbeti rabbaniden dem vurmak
doğrudan doğruya yalancılıktır, açıkça münafıklıktır.
Şeriatın adabına riayet etmeyen kimseyi Cenabı Hak katiyyen
esrarına mahrem etmez.
Esrarı aşkı ehli zahire söyleme, işin kışrında kalana bu zevkten
bahsetme. Zahire zahir ver, o ona yeter, hele ehli batılın yanında, haktan
hiç bahsetme, o lokma, onun lokması değildir. İmanı zevkiye çıkmayan,
ruhun safasını tatmayan mahruma, derdi aşktan bahsedilir mi? Bu
aşkın namusuna tecavüz etmek olur.
İbni Sina der ki:
Dinsiz ruhlar hastadırlar. Herşeyden evvel o ruhların terbiyesi
lazımdır. Ruhların terbiyesi ise din ile kaimdir.
Sahih itikata malik olmayan ruhlar, güzel işlerede malik
olamazlar.
Bütün ceza kanunları, ruhi hastalıklara müptela olanlar için
yapılmıştır.
Kainatın sırrı aşktır. Zeka aşka sahip olursa hakkı bulabilir.
Muhammed İkbal
Aşk zeka ile el ele verirse, yeni bir alem vucuda gelir.
“Kalb, gaflet perdesi içinde örtülüdür. Cilâsı hakâyıkı âlemi
düşünmek, nur-u zikrullah’tır.”
Seyyid Ahmed Er Rufai
Kişinin zenginliği ilim irfan iledir. Güzelliği hilim ve takva iledir.
İzzü şerefi nefsine muhalefeti iledir.
Seyyid Ahmed Er Rufai
Kuranı kerime nazar et. Kuran nefislerin kötülüklerini bildirmek ve
onun islahını gösterme şerhidir.
Tarihi vakalar, tarih bilgimizi arttırmak için değil, geçmişteki
olaylardan ibret almamız içindir.
88Herşey Allah’ın ilminde sabittir. Bu sübût, hakkın irade ve
meşiyyetine hikmet ve tedbirine göre vakti gelince, ona gerektiği
kadar şehadet aleminde vucut bulmasına sebep olur. Bu sıfatlar sonsuz
olarak indimizdedir. Sana bilinen bir parçasını
göndeririz. Ayet Bahsin derinliğine dalıp da haddini aşanlar,
helak olmuştu. Hadis-i Şerif Hiçbir şey yoktur ki
hazineleri indimizde olmasın ve biz onu ancak malum miktarda
indiririz. Hicr 21 88Herşey Allah’ın ilminde sabittir. Bu sübût,
hakkın irade ve meşiyyetine hikmet ve tedbirine göre vakti gelince, ona
gerektiği kadar şehadet aleminde vucut bulmasına sebep olur. Bu
sıfatlar sonsuz olarak indimizdedir. Sana bilinen bir parçasını
göndeririz. Ayet Bahsin derinliğine dalıp da haddini aşanlar,
helak olmuştu. Hadis-i Şerif Hiçbir şey yoktur ki
hazineleri indimizde olmasın ve biz onu ancak malum miktarda
indiririz. Hicr 21
Allah’ına şirkten mada bütün günahlarla kavuşması, onun için Allah’a
kelam ilmi ile kavuşmasından daha hayırlıdır.
Mantık ilmi gibi felsefe ilmininde öğrenilmesinin haram olduğunu
söylüyor.
Hocaların Hocası Celalettin Sevyuti
Kelam ilmi, gayeye ulaşmak için bir vasıta değildir.
İmamı Şafi
İlmi, kelam yolu ile arayan zındıklaşır. Kimya yolu ile arayan iflas
eder. Hadisin güzelini arayan yalan konuşmaz.
İmamı Yusuf
Ey habibim melekler aşağı inseler, ölüler kalksalar bütün senin
peygamberliğine şehadet etseler, ellerinde kuranı tutsalar gene
inanmazlar. Kalpleri mühürlüdür, Allah onların öyle olacağını
biliyor.
Dertleri üst üste katlanmış insanlara öncülük mü edecekler? Yoksa
iyi para kazanan mutlu dünya vatandaşları mı olacaklar?
Bilmeyen öğretmen, hazık olmayan doktor, hak ve hukuku tanımayan
avukat, eline alet almamış mühendis, teknisyen ve iş adamı heryerde
palavracı ve geveze gezer.
Ben bir ucu kuran ve hakikat üzerinde olup ondan ayrılmayan bir ayağı
ise dünyayı dolaşmakta olan bir pergelim.
Hz. Mevlana
Tasavvuf hal ilmidir, kââl değil Tasavvuf özdür, söz
değil Tasavvuf siğrettir, suret değil.
İnsanın hali nasılsa işlerinden ve sözlerinden belli olur.
İnsanın canı mertebe bakımından nasıldır, nedir, mümin midir, kafir
midir yoksa erenlerden midir işinden ve sözünden anlaşılır.
Testinin içindeki suyu denizden uzak tutma, tatlı su içilmeyecek hale
gelir.
Gönül kapısı örtüldü, artık dışarı çıkmıyor söz.
Şükret ki, bir diri vurmamış kafana, çünkü dirinin
reddettiğini Hak da reddeder.
Dirilerin öfkesi tanrı öfkesidir. İçi dışı temiz er hak ile
diridir.
Milyarlarca ışık yılı çapında ki kâinatta her an müşâhede ettiğimiz
tesâdüfe yer bırakmayacak mükemmellikte, cereyan eden sayısız
olayların planlı, sanatlı olmaları sonsuz bir ilmi, en güzel ölçüde,
düzende yaratılmış olmaları sonsuz bir adâleti gösterir.
“Seher zevkin ne bilsin, müstecânî püsterî kalbler!.. Füyûzât-ı sabâhı
hasta-yı hicrân olandan sor.”
Allah şer ile emretmez, Allah elçileri şer ile emretmez, arifler şer
ile emretmez. Onun için bunlara itaat kayıtsız ve şartsızdır.
Nefis: Emmare : Kafir ve fasıkların nefsi, Levvame : Günaha
muhalif olan nefis, Mülhime : Alimlerin nefsi, Mutmaine : İlmi ile
amil, ihlaslı kulların nefsi, Radiye : Veliyullahın nefsi, Merdiye :
Arifi billahların nefsi, Safiye : Enbiyayı kiram ve resulu
ihtiramın nefsi makamı.
Aşk sırları hakîkatte Allâh’ın emânetleridir. Kâmil insanlar, velîler
de hakk’ın eminleridir. Mâdem ki, hazret-i Allah (c.c.) Emâneti
ehline Vermeyi emrediyor, hikmet mârifet ehline Verenler doğru yolu
bulmuş ,ehlinden gayrıya Verenler ise bu yoldan ayrılmış olur.
İnsan bu dünyada bir mürşidin uyandırışı ile kendi cevherinin farkına
varırsa, içinde duyduğu derin özleyişin kime ve nereye olduğunu anlamış
olur. Allâh’ı önce dış âlemde, sonra içinde bulur.
Allah’ın varlığının, içinde hissedilir hale gelmesine tecelli denir.
Bu hâle eren insan kâinâta Allâh’ın görüşü ile bakar. Her baktığı Yerde
onu “gören” insan demektir. Gene bu haller tam bir vuslat değildir; zira
tam bir özleyiş içindedir.
“-Perdeyi kaldır ve benimle örtüsüz konuş ki, ben üzerinde gömlek
bulunan sevgili ile visâli sevmem!.”
Ona dedim ki :
“-Eğer sevgili bütün sırlardan soyunup meydana çıkarsa ne sen
kalırsın, tozun dumanın da kalmaz.”
Ey Hüsamettin iste, Allah’tan iste; taşıyabileceğin kadarını iste.
Zîrâ bir saman çöpünde, bir dağ kaldıracak tâkat yoktur.
Hangi beşer zât-ı Hakk’a nâib olmuş “innî câılün fi’l-ardı halîfe”
sırrına mazhar olmuş ise onun neşesi hayallere akseder ve beşeriyet o
neşenin tahtında seyrini ikmal eder. Karip : Hakka
yakınlık Garip : Haktan uzaklık
Okuduğun şeylerin sana tesiri, yunaniyyet ilminin baskısı, rahmaniyet
zevkinin iç yönüne daima engeldir.
Hazret-i Allah, resûl’üne buyurdu:
“Biz Kur’ân’ı senin zahmet çekmen için indirmedik, Ya habibim nefsine
meşakkat verme zira biz sana ezelden hidayet bu kuranı onun için indirdik.
“Sen müminlere bizim zatımızdan ve sıfatlarımızdan haberler veresin”
inanmış kullarımıza îmanın ve kulluğun sırlarını söyleyesin. Marifetini,
hükümlerini ve Allâh’ın yüceliğini onlar senden işitip ârif
olsunlar.”
Taha 3
Ya Resulallah nefsine meşakkat etme, hakkını ver zira nefsin sende bir
hakkı vardır.
Cibrili Emin
Bir kişi imanla cenneti, ameli salihle derece elde eder.
Taha 75
Atam Ali Kuşçu’nun mezar taşındaki yazı
Eyyüp kabristanında
Ayak arka yüz
Seyyid bir şehidin olduğu yeri Allah daima, Allah daima o şahsın
cezbeleri ile nurlandırsın. Allah’ın nuru onu her zaman cezbetsin.
Baş ön yüzü
Nadir bulunanların bir eşi bir benzeridir. meziyeti şanlı, çok akıllı
efendi ali el kuşçu ki Allah onu cennetlere koysun.
Baş arka yüzü
Kabe duvarı gibi sağlam hayırla bir önderdir. Dünyevi delilleri
isabetli, açıklamada mahir, zor ve karışık meselelerin çözümünde
zekidir.
Ayak ön yüz
Her sadakat sahibinin nazarında ölüm mukadderdir.
Ya ibadullahi agisna:
Allah’ım kullarına yetiş rahmetini indir, yardım et.
Habibim Allah’tan bir rahmet olmak üzere sen güzel bir yaradılışa
sahib olduğundan çevrene karşı yumşak davrandın. Şayet onlara karşı
katı kalpli olsaydın, katı davransa idin, onlar senin etrafından
dağılır giderlerdi. Ama senin o güzel davranışın sebebi ile onlar senin
etrafında toplanıp sana yardımcı oldular. Öyle ise onları affet,
onların affını dile, işlerinde onlarla istişare et bir
kerede azmettinmi artık Allah’a dayan muhakkak ki Allah kendine
güvenenleri sever.
Ali İmran 159
Ya kerim Allah Sürüp dergahına ruyu siyahım Umarım af ola cürmü
günahım. Hüdavendim efendim padişahım Penahım Halıkım Rabbim Allah’ım
Allah’ım.
Aman ya rabbülalemin Eğer sen eylemezsen derde derman Ne etsin ne
eylesin biçare insan. Yine senden olur her derde derman Hüdavendim
efendim padişahım. Penahım Halıkım Rabbim Allah’ım Allah’ım.
İslam:
Allah’ın iradesine teslimiyet demektir. Allah’ın yaratığı bütün iyi
şeylerden tamamı ile istifadeye müsade eder ve aynı zamanda herkesin
üzerine Allah’a karşı ibadet etmek ,oruç tutmak, hayır işlemek v.s. gibi
vazifeler yüklemek suretiyle ruhani ve cismani (ruh ile beden)
arasında ahenkli bir muazene kurar. İslam bu suretle seçkin bir zümrenin
değil aynı zamanda bütün insanların dini olmuştur. Dâvet umûmidir.
Bütün mü’minler sınıf, ırk, dil farkı olmaksızın kardeş
olurlar. Dînin tanıdığı yegâne bir üstünlük vardır, o da şahsî ve
ferdîdir: Allah’tan en çok korkan ve en ziyâde Allâh’ın emirlerini yerine
getirenler, takvâ ehli Allah ve resûl’ü katında en yüksek insanlardır.
“Dünya mezmum değil, memduhtur.” Yâni kınanmış, zemmedilmiş değil,
memduhtur yani öğülmüştür.
“Ümmetimin âhir zamanda helakleri cimrilik ve uzun emel ve ümitler
beslemelerinden olacaktır.”
Hadîs-i Şerîf
Kitap ve sünnette olmayan bidatlardan biri ile amel etmemeliyiz. Çünki
kamilin şartı şeriatı mutahharanın hükümlerini bilmek, bidatlardan
ayrılmaktır. Zira kamil olan kimsenin gece gündüz bütün hareket
ve rukunu ancak şeriat mizan üzere olur.
Bütün kâinât Allâh’ın ilim ve irâdesinin tecellîsidir. Allâh’ın
bi-zâtihî tecellîsi değildir.
Kâinât ilâhî bir feyizdir. İslâm’da vahdet-i vücud budur.
Her varlık izâfi varlıktır. Mutlak varlık değildir.
Hiçbir şey varlık sâhasında kendi başına ayakta duramaz.
Hiçbir varlığa muhtaç olmayan ancak Allah’tır.
Hayat vasfı taşısın veya taşımasın, her varlık izâfî bir varlıktır.
Mutlak varlık değildir. Allâh’ın varlığı mutlak varlıktır, izâfî değildir.
Zarûrîdir, mümkün değildir.
Bir aynaya vuran ışık kaynağı gibi, aynadaki akis mecâzîdir ve
iğretidir. Kâinâtın bütün yüzleri iğretidir. Cenâb-ı hak mutlak varlık
olunca mâ-adâsı olan her şey bir görüş ve bir vehimdir.
Mümkün: var olmakla yok olmak kutupları birbirine müsâvidir.
Her varlık onun varlığından ibârettir. Bir aynaya vuran ışık kaynağı
gibi,aynadaki akis mecazidir ve iğretidir. kainatın bütün yüzleri
iğretidir.cenabı hak mutlak varlık olunca madası olan herşey bir
görüş ve bir vehimdir.
İzâfî: Bağlı olduğu nesne ile değişen.
Türlü türlü fitneler zülfünden oldu aşikar Halkı alem sandılar ki anı
şeytan eyledi.
Nefhai ruhul kudüstür,sureti insanı gör. Hakkı isbat eyleyen, ol
hüccetül burhanı gör. Ruhul küdüsün üflemesi olan insan suretini
gör Hak taalayı isbat eden velilerin simalarındaki hüdanın varlığının
canlı hüccetini temaşa et.
Kalbi mecnunu yararsan hazreti leyla çıkar. Zahida sen sanma mecnun
başka leyla başkadır.
Hz. Peygamber s.a.v efendimiz zamanında 3 kabile reisi kabilesi ile
irtidal etmiştir.
7 si Hz. Ebubekir r.a. zamanında 1 si Hz. Ömer r.a. zamanında kabileleri
ile birlikte irtidal etmiştir.
Tefsürül Kur’an 3.cilt 17.sayfa
Taklîd ile setroldu, tahkîk olan âşıklar. Her birisi bir şeyhdir
nûrânî alâmet yok.
Arz-ı vâsi’ ister isen kâmilin gir kabzına, Arş-ı kürsîden geçmiştir,
bir velînin pâyesi.
Himmetin bu ola kim daim anlayasın, Hakkı bilmekten yeğ olamaz iki
alemde sevda.
Âşık olmayan kişinin cânı yok, Küfrü çoktur; illâ hiç îmânı yok.
EDEP
Efendi! Anla ki, insanın tenindeki can ne ise edepten ibârettir.
Âdem ulvî âlemdendir. Onu süflî ve alçak sanma!
Bu kâinat kubbesinin dönüşündeki nizam ve revnâk edeptir.
Ayağını iblisin kafasına koymak, ona hâkim olmak istersen gözünü aç :
şeytanı öldüren edeptir.
Âdem oğlu edebsiz ise “âdem” değildir. Çünkü hayvan ile âdem edeple
ayrılır.
Tanrı kelâmı baştan aşağı edeptir.
Akla: “-îman nedir?” Diye sordum. O, kalp kulağıma: “-îman edeptir”
dedi.
Fâniyi fenaya veren bâkiyi de kaybeder. Bâkiliğin tohumu
fâniliktedir.
Dünyânın maddesi, zamânı fânidir. Ama mânâsı, hayâtiyeti
bâkidir.
“Tevfik, sâye refik olanındır dünyâda.”
Mehmet Âkif Ersoy
Müslüman, İslâm’ın aynı zamanda bir hayat nizâmı olduğunu kabul
etmelidir. Kabul etmeyenler, İslâm’ı yeteri
kadar bilmediklerindendir.
Karşı çıktıkları eskimiş, çağ dışı gördükleri şeylerin çoğu, düşünce,
yorum, akılcı ve bu türlü içtihad mahsülüdür.
Müslüman olmayanlarda bilgisizlik, şüphe ve korku vardır. Bu
hastalığın ilacı gerçek ilimdir.
Şüphe: İdealeştirilmiş islam nizamının uygulanmasında görülmemesidir.
Nerede bu islam sorusuna, şuradadır diye kendisine
bile gösterememesinden kaynaklanan suçlamalar, hakikatleri göstermeye
yetmiyor. Hayal mi, hakikat mi şüphesi devam ediyor.
Bismillahirrahmanirrahim “Eğer mü’minlerden iki grup birbirleriyle
vuruşurlarsa, aralarını düzeltin. Şâyet biri ötekine
saldırırsa, Allâh’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran
tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adâletle
düzeltin. Adâletli davranın. Şüphesiz ki, Allah âdil davrananları sever.”
Hucurât 9
Bismillahirrahmanirrahim “Bedevîler ‘inandık’ dediler. De ki;
‘siz îman etmediniz, ama islâm olduk’ deyin.’ henüz îman
kalblerinize yerleşmedi. Eğer Allâh’a ve elçisine itaat
ederseniz Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok
bağışlayan, çok esirgeyendir.”
Hucurât 14
Bir kimse rahmanın zikrinden iraz ederse,ona biz şeytanı musallat
kılarız. Binanaleyh şeytan da daima ona muharim olur.
Zuhruf 36 Halbuki şeytanlar insanları doğru yoldan men ederler.
Şeytana ittiba eden insanlar da kendilerinin doğru yolda gittiklerini zan
ederler.
Zuhruf 37
Mehmet vehbi ef. Tefsiri cilt 13 sahife 5206-5207-5208
Huzuru ilahide keşke seninle benim aramda magriple meşruk arası kadar
uzak olsaydı, arkadaş olmasaydık, beni tariki haktan saptırdın.
Levla s. Seneten lehalakal Numan 2 sene olmasaydı Numan
mahvolurdu.
İmamı Azam
Tasavvuf,ancak kalble işlenen amellerin bir kanunu, batınla ilgili
hükümlerin bir düsturudur.
Allah c.c. yakında bir kavim getirecek, Allah onları, onlarda Allah’ı
sever.
Maide 54
O imanla ameli salih arasını cem etmektir. Ameli salihi tamamlayıp
zirveyi kemale çıkmaktır.
Zira zayıf iman eksik amel müslümanların umumunda vardır.
Ne mallarınız nede evlatlarınız sizi nezdimize yaklaştırmaz. Ancak
iman edip salih amel işleyenler başkadır. Onlar yaptıkları iyiliğe makdül
iki misli mükafat görürler.Onlar en yüksek makamlarda
emniyet içindedirler.
Sebe 37
İman çıplaktır, elbisesi haya, utanmak ve takvadır. Meyvesi ise
ilimdir.
Ey Rabbimiz bize dünyada hasene ver, ahirette hasene ver. Mealindeki
bakara suresi 201. Ayeti kerimeye şöyle dedi.
Dünyadaki hasenelerden murat, ilim ve ibadet ahiretteki haseneden
murat cennet ve cemaldir.
Hasanı Basri
“Kuran ilim ile fayda verir, manası anlaşılmadan bir fayda sağlamaz”
buyurdu .
Hadis-i Şerif
Allah: “Ümmetine bir şey verdimki, ümmetlerden hiç birisine vermedim”
dedi. “Ya Cebrail nedir o diye sordu.” “Allah’ın “fezkuruni ezkürtüm”
sözüdür ki bunu senin ümmetinden başkasına vermedi”
Ne zaman kulum üzerine zikrim galip olsa,bana aşık olur. Ben de ona
aşık olurum.
Zahiri 5 duygu
Görmek İşitmek Koklamak
Dokunmak
Tatmak
Batıni hislerde 5 adet
Hayal Hafıza Müfekkere (düşünmek, düşünce) Müzekkire(andıran,
hatıra getiren, zikreden, tesbih çeken) Vehim Hikmet gönülde bir
nurdur ki, sâhibi o nur ile vesvese ve ilham arasını tefrik eder.
Hikmet, Kur’ân’ın nûrudur. İlim ve amelin hakîkatını bilmek, kalbi
mekr ve hileden temizlemektir.
Kur’an mealen
“Her kime Allah tarafından hikmet ihsan olunursa, ona pek çok hayır
verilmiştir.”
Bakara 269
Kur’ân’ın, hikmet-i mü’minin kaybolmuş devesi gibidir. Herkes devesini
iyi bilir. Senin kaybettiğin deven ariflerin nazarında, yakinin
hasıldır.
Dünya hikmeti sahibinin zan ve şek-ini arttırır. Dini hikmet ise
insanı semanın fevkine çıkarır.
Haktan hikmet talep eden hikmetin kaynağı olur. onu elde etmek için
sebep aramaktan asude kalır.
Git de, hikmet otunu otla ki, Allah onu sana garazsız, mahz-ı atâ
olarak vermiştir.
“Hakk’ın rızkından yeyin” âyetindeki rızkı, ekmek anladık. O kelimenin
mânâsı hikmet ve mârifetti.
Öyle ki, insan melek de olsa, ilâhî yardıma uğramayınca defteri siyah
çıkar. Hakk’ın yardımına, hakk’ın has kulları olan Kâmil İnsanlara verilen rahmet
tecellîsine meleklerin bile ihtiyâcı vardır.
Bize ezel meclisinde bir damla ilim vermiştin. Bu damlayı, varmak için
yanıp tutuştuğu ummâna sen eriştir.
Bismillahirrahmanirrahim
Rabbiş rahli sadri ve yessirli emri vehlul uhdeten min lisani yefkahu
kavli ve ufevridu emri illallah innalahe basirun bil ibad.
Rabbım sadrıma genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını
çöz ki, sözümü anlasınlar.
Tâhâ 25.26.27.28
Münzel din, müevvel ve mübeddel din bugünki dile aktarılmış şekli, indirilen
din.
Uydurulan din, Allah tarafından vahyedileni, insanların tevil ve
değiştirmesi ile oluşmuş din.
Gerçek din, sahte din.
İbni Teymiye
Dînin kurucusu, koruyucusu, hazret-i Allah’tır. Din Allâh’ın
tekelindedir. Bu tekele burnunu sokanlar Allâh’a ortak koşmuş ve şekile
düşmüş olur.
İçtihadın her devirde ortaya çıkardığı yorumlanmış din tablosuna
diyanet ve şeriat denir. Dinin değişmezliği, diyânetin ise değişmesi
esastır.
Düşmanı evinin içinde olan kimse istediği kadar dış tedbirleri yerine
getirsin, düşmanın taarruzuna karşı kapı ve pencereleri sağlamlasın,
bundan ne çıkar! Vücudunun içinde nefis gibi, her ihtirâsa mağlup
bir düşman varken kişi dışarıdan daha hangi
haydutları bekliyor?!.
Ey adem oğulları her mescide yahut her ibadet ettiğiniz yerde ziynetli
elbisenizi giyiniz. Yiyiniz içiniz, yalnız israf etmeyiniz. Allahu teala
müsrifleri sevmez.
De ki: “Allâh’ın kulları için çıkardığı zîyneti, temiz ve hoş
rızıkları kim haram etti?”
A’râf 31
Arzda kamil bilgi sahipleri için nice ayetler vardır.
Zariyat 20
Bismillahirrahmanirrahim
Ve lekad enzelna ileyke ayatin beyyinatin vema yekfuru biha ilel
fasikun
Andolsun,biz sana ahkamı açık beyan ayetleri indirdik. Onları
fasıklardan başkaları inkar etmez.
Bakara 99
Aslı hu
Malın ve servetin efdali Allâh’ı zikreyleyen lisan, Allâh’a şükreden
bir kalp, kişinin îmanına yardım eden, hayat nizâmına âşinâ mü’min bir
kadına mâlik olmaktır.
Âdem aleyhi’s-selam akıl derecesinden aşk derecesine ulaşınca, bütün varlıklarda
Allâh’ın güzelliklerini görmeye başlar. Her varlıkta
Allâh’ın tecellîsini ve adını gördü. Âdem (a.s.) her şeyin hakîkatını
biliyordu ki, ona “alleme’l-esmâ” denildi.
Sıhhat ve selâmetin için, kapanmış mâziyi, meçhul istikbâli bırak da,
günü yaşa. Zîrâ hakîkat bu andır, hayat bu demdir.
Enfüsî ve âfâkî insan, hem kendini, hemde dış âlemini bilmek
mecbûriyetindedir.
Tutku insanı yıkabilir de, yapabilir de. Ama mutlakâ harekete
geçirir.
Tehlike nerede ise, kurtuluşu orada aramak lâzım.
Yağmur yağdı Resulullah s.a.v. yağmur damlalarını açtığı başına
damlatıyordu. Nedeni sorulunca, damlaları kasdederek “onun Allah
ahdi benimkinden daha taze insanın bu ahdin tazelerini yakalaması
lazım.bu her an yeniden yaratılıyor olmasının çoşkusunu yaşamak lazım.
Amma biz insanlar örteriz bu tazeliği”
Koyun ve ıspanak yetiştirilir, insan kendisi oluşur bu oluşum başka
insanlara örneklik eder. Başka insanların masallarını yıkmak benim görevim
değil.
Bir borç ödeme duygusu içindeyim çünkü dünyada bulunuşumun bir hediye
olduğuna inanıyorum,bu hediyenin hakkını vermeye çalışıyorum. Toplum
aile ve dostlar bana varlığıma anlam veriyor. Hazreti Allah bir
lütufda bulundular bunun bedelinide ödememiz lazım.
Soyut tanrı aşkı yoktur, yaratılmışlarla kurduğumuz ilişkilerde ki
yakınlıkla duyulabilir, bu insanın sevgisiyle alemde gördüğümüz herşeyle
ilişkide somutlaşır tecelli eder.
Ölüyoruz demekki yaşamamız lazım.
İnsanlar ölür, diğer eşya telef olur. İnsan olmak telef olmaktan
kurtulmaktır.
İslamın insanlara faydası an be an yaşanan bir şey olması,kainatı
yaratan gücün koyduğu temelin esas alınmasından daha akla yakın bir
yaklaşım bulamazsın.
Kur’ân’ın belli kalıplar içinde kalmış bir düzen sunduğunu kim
söylemiş? Hiç kimse bizi peşinen çizilmiş sınırlara zorlamamalıdır.
Şiir şâirin neresinden çıkarsa okuyucunun orasına ulaşır.
Kâinâtın yaratılış sebebi olan nûru Muhammedi hakîkatine ulaşmak kâmil
insana karşı beslenen sevgi ve bağlılıktır. Kâmil insan bütün insanların
göz bebeği gibidir. Kâmil insanı sevmek Allah’ı sevmek anlamına
gelir. Kamil insanda yok olmak, Allah ile beraber olmaktır.
Mâlik bin dinar ve sâbit bennâm, Hasan-ı Basrî çağında Râbia’nın
yanına gittiler. Râbia sordu: “-Allâh’a niçin ibâdet edersin?” Mâlik
cevâben: “-cennete müştâkım” dedi. Sâbit Bennâm’a sordu: “-sen
kulluk yapmakla ne istersin?” Sâbit de: “-cehennemden korkuyorum” diye
cevap verdi. Râbia konuşmaya başladı :
“-Bâlik sen yalnız bir şeye tamâhen çalışan işçiye benziyorsun. Sâbit
sana gelince, sopa korkusu ile çalışan işçiye benziyorsun.” Onlar
sordular:
“-yâ Râbia, sen ibâdetle ne istersin?” “-Allah sevgisi ve ona karşı
bol şevk ve aşk.”
Gör, bu gerçek âşığın derisin yüzerler, incinmez. Zâhidin parmağın
kessen, ikrârından döner, Hak’tan kaçar. Seyyid Nesimi Mevâlid-i
selâse, çürüyüp, yok olmaya mahkumdur. Aslında cüz’iyetten başka bir şey
değildir. Hayvânât, nebâtât, cemâdât: Bu 3 şey külliyâta dâhil
olan, daha büyük, daha heybetli varlıklar da ve aynı kuvvet
karşısında bozulup yok olmanın lezzetini tadacaklardır. Çünkü bu âlem, bu
kâinat ve bütün yaratılmışlar bir âlemi kevnî fesat içindedirler.
Kâinât, her şey, bir taraftan yaratılmak, bir taraftan
bozulup çürümek, yok olmak şeklinde değişmez bir kânuna tabidir.
Bizim, cemâdât dediğimiz, ölü, cansız ve donmuş sandığımız bütün varlıklar
için kanundur. 126Gör, bu gerçek âşığın derisin yüzerler,
incinmez. Zâhidin parmağın kessen, ikrârından döner, Hak’tan
kaçar. Seyyid Nesimi Mevâlid-i selâse, çürüyüp, yok olmaya
mahkumdur. Aslında cüz’iyetten başka bir şey değildir.
Hayvânât, nebâtât, cemâdât: Bu 3 şey külliyâta dâhil olan, daha
büyük, daha heybetli varlıklar da ve aynı kuvvet karşısında bozulup yok
olmanın lezzetini tadacaklardır. Çünkü bu âlem, bu kâinat ve
bütün yaratılmışlar bir âlemi kevnî fesat içindedirler. Kâinât, her
şey, bir taraftan yaratılmak, bir taraftan bozulup çürümek, yok olmak
şeklinde değişmez bir kânuna tabidir. Bizim, cemâdât dediğimiz, ölü,
cansız ve donmuş sandığımız bütün varlıklar için kanundur.
Müsâvîdir seni sevmek, güzel sultânı sevmekle, Yüzün âyine-yi nûr-ı
hüdâ’dır, yâ resûlallâh.
Rabbım iyiyi, güzeli, hayırlıyı sen biliyorsun, ey semânın ve arzın
nûru Allâh’ım, sen sayısız huzur dalgaları ile rûhumu kapla.
Allâh’ı sever, onun emirlerine göre hareket ederseniz, işleriniz
mutlakâ yoluna girer.
Her gün hayâtı yeni doğmuş gibi yaşayın. Sıhhat ve selâmetin için,
kapanmış mâziyi, meçhul istikbâli bırak. Günü yaşa. Her anını ayrı
yaratmıştır halık, onu yaşa.
Âdem (aleyh’s-selam) :“-rabbenâ, zalemnâ” dedi: “Ey Rabbımız, biz
kendimize zulmettik”
Şeytan : “-beni azgın kılışın hakkı için”
Canlar canından maksad, ruhumun ruhu olan o nebiler ve onların varisi
olan velilerdir. Kalbleri aynasında nuru Muhammedi parlayan
veliler maneviyat göklerinin sâlikleridir. Onlarla, karanlık tarafı
nefse, nurlu tarafı ruha aid olan kalb, kam erlerini
parçalar. Allah’ın hakiykat sıfatı bizim fiilerimizin
mucididir. Bizim fiilerimiz ulu mevlanın eserleridir.
Söz söyleyici ya harfi ya manayı görür,bir anda hem onu hem öbürünü
nasıl kavrayabilir.
Peygamber efendimiz buyurdular ki
Vefaatımdan sonra Ebubekir ve Ömer’e uyunuz. Ammarın tuttuğu hidayet
yoluna giriniz. İbni Abidin’in ahdini tutunuz.
Peygamberimiz s.a.v. bu emirleri ile bize hidayet yolunu gösteriyor,
her ikiside efendimiz sayılan Ebu Bekir ve Ömer r.a. sağlam uymamızı
bildiriyor. Sonra büyük damadı Hz. Ali uğrunda canını feda
eden Ammarın gittiği hidayet yoluna doğru olarak girmemiz gerektiğini
belirtiyor. Daha sonra İbni Abidin ahdini tutmayı gerçekten emir
veriyor.
“Yedullâhi fevka eydîhim” (Allâh’ın eli onların ellerinin
üzerindedir.)
Fetih 10
Peygamber efendilerimizin sıfatları
Sıddık, emânet, tebliğ, fetânet, ismet
Diyâr-ı küfrü gezdim, beldeler, kâşâneler gördüm. Dolaştım mülk-i
islâm’ı, bütün vîrâneler gördüm.
Ziya Paşa
Evrensel değer muallak değeri, iyilikler kötülükleri giderir.
İnsanı kuvvetlendirmek lâzım, şeytan ve nefisle mücâdele için;
psikolojik olarak iç âlemimizi, sosyolojik olarak dış âlemimizi.
Kötülükleri iyilikle def et ki, düşmanın sana iyi bir dost
olsun.
Hak geldi batıl ortadan kalktı.
Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde
Allâh’ı zikredin; güvene kavuştunuz mu namazı kılın. Çünkü
namaz, mü’minlere vakitli olarak farz kılınmıştır.
Nisa 103
Göklerde ve yerde bulunanlarla, dizi dizi kuşların Allah’ı tesbih
ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini bilmiştir.
Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir.
Nur 41
“Biz insana şekil verdik. Sonra ruh verdik. Meleklerin ve cinlerin ona
secde etmesini emrettik . Meleklerin ve cinlerin insan kıblesidir. Bir
mânâda insan insanın mihrâbıdır.
Kevnî hakîkatlerle iktifâ edip, dînî hakîkatlere ittibâ etmeyenler,
peygamberlere ihtida etmiş sayılmazlar. Bâzı umurda dînî hakîkatlere
uymayanın îmanında o nisbette zaaf vardır. Bu hal îmanın kemâline
aykırıdır.
Yalnız ilim istemek sapkınlıktır. Yalnız amel istemek de sapkınlıktır.
Lüzûmunda, bilerek icrâ edilen ilim, bilmeden yapılan sâlih amelden
şereflidir. İlim amelden, irâdeden evveldir.
Önce Allâh’ı bilmek, sonra Allâh’a ne vecihle ibâdet edileceğini
bilmektir. Bu ise bilmekle olur. İlim Allâh’ı bilmektir.
İman edenlerle, yahudiler, hırıstiyanlar ve sabilerden Allah’a ve
ahiret gününe inanıp iyi amel işleyenlere asla korku yoktur. Onlar
üzülmeyeceklerdir.
Maide 69
İhlas üzere ol. Az amel etsen de sana kifâyet eder.
Hadis-i Şerif
Efsunlarla adaklarla kendi yazgılarını belli menfaatlere götürmek
istiyorlar.
Dine uymada zorlama olmadığı gibi dini kurallardada zorlama
yoktur.
“De ki: “ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda eşit olan kelimeye
gelin. Yanlız Allah’a tapalım. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Birimiz
diğerini Allah’tan başka tanrılar edinmesin. Eğer yüz
çevirirlerse, şahid olun biz müslümanız” deyin”
Al-i İmrân 64
Şöyle bir rivayet vardır. Dâvut (aleyh’s-selâm) hazretlerine, hazret-i
Allah c.c şöyle vahyetti: “Ey Dâvut, fâideli ilim öğren.” Dâvut
(a.s.) Sorar: -yâ Rabbi, fâideli ilim nedir?” “Benim cemâlimi,
azemetimi, büyüklüğümü anlamaktır. Gücümün her şeye yeter
olduğunu bilmektir. İşte bu anlayış ve bu bilgi seni bana
yakın kılar. Çünkü ben cehâleti özür olarak kabul etmem.”
“Oğlum, içhuzûru ilmini öğren. Çünkü onun bereketi senin tahmîninden
çok üstündür.”
Seyyit Ahmed Er-Rufâî
Sıhhat ve selametin için, kapanmış maziyi,meçhul istikbali bırakta
günü yaşa. Zira hakikat bu andır, hayat bu demdir.
“Ben kâinâtı yarattım.
Ey insan, sen onu düzene sokacaksın.”
Bir ilim insana fâide veriyorsa dindir. Vermiyorsa lâ-dindir.
Kur’ân size kardeşlik için gönderildi. Eğer size düşmanlık getirdi ise
sizi Kur’ân okumaktan men ediyorum” buyurdu hazret-i peygamber
(s.a.v.)
Hazret-i Ömerü’l-Fâruk (r.a.) Zamânında bir kişi namaz kıldırır iken
yalnız abese sûresi’ni okuyordu. Hazret-i ömer (r.a.) Buyurdu ki :
“-Sen bu sûreden başka sûre bilmiyor musun? Bu sûreyi sana ömür boyu
yasaklıyorum. Sen hazret-i resûlullâh’a karşı gibisin.”
Papazlar din adına inananların dünyâsını kararttı. Edison elektriği
îcatla insanların dünyâsını aydınlattı.
Tabiattaki kânunlar âyettir. Tabiatla Kur’ân’ı ayırmak mümkün
değildir.
Ali İmran 191
Ben kainatı yarattım ey insan sen bunu nizama sokacaksın. Yer yüzünde
halifemi yarattım hitabı budur.
İlim insanlara fayda veriyorsa dindir, değilse la dindir.
Kuran ayeti beyyinatla dinin yada yaratılanların izahıdır. Tabiat da
bir ayettir ki, Kur’an da bir ayettir.
O tâlibin sînesi levh-i hâfız iken levh-i mahfûz olur. Ve onun aklı
rûhundan haz ve feyiz alır. Akıl evvelâ onun hocası iken sonunda talebesi
olur.
İbrahim a.s. Hakkında şöyle rivayet olunur.
Ehli küfür ateşe attıkları zaman,ibrahim a.s. şöyle diyordu
“rabbım bana yeter, o ne güzel vekil, ne iyi mevla ne kadar hoş yardım
eder.”
Allahu teala hazretleri “ey ateş İbrahime serin ve
selamet ol”
İman budur, irfan buna denir.
Kulna ya nare kûmi berden ve selamen ala ibrahim
“ilahi beni mavfiretine kavuşturdun sonra bana marifet verip senin
düşünceni kalbime koydun,yanlız kendin için seçtin.”
İbrahim Ethem
Avazeyi bu kubbeye Davud gibi sal Baki kalan bu kubbede bir hoş seda
imiş.
Baki
“Kim bana yer yüzü dolusu kadar hatâ ile gelse, fakat Allâh’a hiçbir
şeyi şirk koşmamış bulunsa, ben de onu işlediği hatâ kadar mağfiretle
karşılarım.”
Hadîs-i Kutsî
Tevhîdin 4 mertebesi:
1- Vâcibü’l-vucûd vasfını sâdece Allâhu teâlâ’ya hasretmek. Ondan
başkasının varlığını vâcib görmemek.
2- Arşın, göklerin, yeryüzünün ve orada bulunan diğer cevherlerin
yaratılışını Allâhu teâlâ’ya hasretmek.
3- Göklerin, yer yüzünün ve bunların arasında bulunan her şeyin
tasarrufâtını sâdece ona hasretmek. Her ne kadar tasarrufât sebeblerde
müşâhade edilse de güç, kuvvet. Tasarrufât Allâh’ındır.
4- Ondan başkasını ibâdete layık görmemek.
“Onlar başka değil, sırf “-rabbımız Allah” dedikleri için, haksız yere
yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah bir kısım insanları diğer
bir kısım ile defetmeseydi, mutlak sûrette, içlerinde Allâh’ın ismi
bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havrâlar ve mescidler yıkılır
giderdi. Allah kendisine yardım edenlere muhâkkak sûrette yardım eder.
Hiç şüphesiz Allah güçlüdür, gâliptir.”
Hac 40
Peygamberler babaları bir yani (dinleri) anaları (şeriatları) ayrı
biraderlerdir .
Bismillhirrahmanirrahim
“Habibim işte sana bu kitabı indirdik,onun için kendilerine kitap
verdiklerimiz ona iman ediyorlar. Şunlardan ona iman eden nice kimseler
vardır. Ayetlerimizi ancak kafirler bile bile inkar eder.
Ankebut 47
Bismillhirrahmanirrahim
“İçlerinden, zulmedenler bir yana, Ehl-i Kitap’la ancak en güzel
yoldan mücâdele edin ve deyin ki: bize indirilene de, size indirilene de
îman ettik. Bizim tanrımız da, sizin tanrınız da birdir ve biz o’na
teslim olmuşuzdur.”
Ankebut 46
Falemennehu la ilahe illallah vestagfuri zenbuke Öyleyse habibim bil
ki Allah’tan başka ilah yoktur.
Muhammed 19
Bismillahirrahmanirrahim
İman edenlere söyle Allahın günlerinin geleceğini beklemeyenleri
bağışlasınlar. O günler Allahın her toplumu yaptığına göre cezalandırması
içindir.
Casiye 14
Üç defa
Eüzü billahi semiül alim mineşşeytanirracim dedikten sonra sureyi
haşrın son üç ayetini okursa Allah onun bağışlanmasını dileyen 70 bin
melaike görevlendirir. O kimse o gün ölürse şehit olarak ölür,akşam
ölürse dahi böyledir.
Hadis-i Şerif
Sana biad etmeye geldikleri zaman biatlarını kabul et. Onlar için
Allah’tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayan çok
esirgeyendir.
Mümtehine 12
Bismillahirrahmanirrahim
Ala inne evliya Allah lâ havfun aleyhim vela hüm yahsenun. Sadakalla
hu azim.
‘‘Dikkat et! EVLİYAMA korku yoktur; onlar
üzülmeyeceklerdir de.’’
Yunus 62
Avneyi mücella, miratı mücelladır.
İnsan zatı mutlak sureti ademde bulmuştur. Zuhur bilmeyenler kendi
özün bulamaz ademde sürur .
İnsan tanınmadan Allah tanınmaz. İrfan mektebi yüce insanlardır. Kuran
baştan aşağı sevgi dinidir. insan seviyorsa insandır. Gönül kalbe ne
zaman sevgi ile donanırsa o zaman ismi gönül olur.
Sevgi olmazsa gönül ne işe yarar. Gönül olmazsa sevgi nereye konur.
Gönül sevginin durağıdır.
Sevgi bahşolmuş ezelden bize.
Birbirini sevmeyenin, kendi özün bilmeyenin,
Ademe baş eymeyenin ismini şeytan okuduk.
Mutasavvıfin halka hakkın gözü ile bakar. Sevgi yüksekten gelir,
Allah’tan gelir.
Tasavvuf aşk yolu gönül yoludur. Allah insana aşık olur, sonra kul
Allah’a aşık olur.
Kainatın ulu dergahı gönüldür. Hoş görü mutasavvıfinin sermayesidir.
Hoş görü insanlığın sermayesidir.
Sen ne kadar kulluk yaptırmışsan o kadar kulluk yaptım. Sen nekadar
marifet verdinse o kadar arif olabildim. Yarabbi sen nekadar
zikrettirdinse o kadar zikrettim. Sen ne kadar şükrettirdinse o kadar
şükrettim.
Hz. Resulullah s.a.v. Efendimiz Buyurudu
Bismillahirrahmanirrahim
Deki, ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım, Allah’ın
rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz
o çok bağışlayan,çok esirgeyendir.
Zümer 53
Hüsnü zan eyle hüsnü nazar et.
Her mevcudun güzel bir tarafı var. Onu bul ,onu bil,onunla bir ol.
Hayatı olduğu gibi kabul et. Ağırlığa sabır, islaha say et.
Alınlar terlesin, derhal iner mevcut olan rahmet. Nasıl mahrum kalır,
“tevfîki hakettim” diyen millet?
Peygamberimiz s.a.v. Efendimiz ,toprağa başını koyuyor, dinlenen Hz.
Ali’ye r.a. “ya Ebu Turab” “ey toprağın babası” diye hitap
buyurmuşlardır.
Halıkın sayısız nimetinin hazinesi, yed-i kudretin kasası,rabbın
tecelliyat masharı toprak.
“Zulmedenlere meyletmeyin. Aksi halde size ateş dokunur. Sizin
Allah’ın tertib ettiğinden başka evliyânız yoktur. Sonra da size yardım
edilmez.”
Hûd 113
Müslüman Türk, er ve emirleri fethe çıkarken insan öldürmeğe değil,
gönülleri diriltmeğe kalpleri iman ve fazilet nurunu telhine niyetli idiler.
Bu ulvi niyeti sezemeyenler hüsranda kalıyor, sezipte iltihak edenler
derhal kardeş oluyordu.
Herhangi bir sebepten geri çekilirken müslüm ve gayrı müslüm ahalisi
şöyle diyorlardı.
“Ey yüksek kavim bizi bırakıp gitmeyin,sizin insanlığınız bizi hayran
etti” diyereküzengi öpenlerin misali sayısız denecek kadar çoktu.
Bu kavmi necip öyle bir itikada ve onun neticesi öyle bir ahlaka
sahiptir ki gittiği yerlerde feyizli izleri asırlardır devam
etmektedir.
Nasıl göstermesin ki, ilahi düsturu bozmadan götürüyorlardı.
Cenâb-ı hak bâzan dilin ve delîlin göremediği işleri kılıç ve süngü
ile görür.
Alınlar terlesin, derhal iner mevcut olan rahmet. Nasıl mahrum kalır,
“tevfîki hakettim” diyen millet?
Bismillahirrahmanirrahim “Onların mallarından sadaka al ki,
bununla Onları temizleyesin, onları arıtıp yüceltesin. Ve
onlara duâ et. Çünkü senin duân onlar için sükûnettir. Allah iyi
işiten, bilendir.”
Tevbe 103
Bismillahirrahmanirrahim
Allah’ın kullarından töğbeyi kabul edici olduğunu, sadakalar alıp
Allah’ın töğbeyi çok kabul eden ve çok esirgeyen olduğunu hala bilmediler
mi?
Tevbe 103
Tefekkürden nasip alacak kabiliyeti yetersiz ulemamıza, inen
ayetlerden duygulanıp istifade edemediği gibi,ister istemez sermayesi
enaniyetten öte gitmeyecek ve ilim budur zannıyle tasarruf
ve hakikatler onu rencide edecektir. Hazreti Kur’an-ı bu türlü
yorumlayacak.Allah bu türlülerin şerrinden insanları korusun.
Her sahada Allah’ın lutfunu idrak edemeyip,akıldan başka bir şey
göremeyen adem, imanı cennetle putlaştırıyor, kalıp içersinde o yüce
varlığı göstermeye çalışıyor. Örneğin Allah’la kul arasında boşluk
arar ve araya kimseyi sokmayacağım diye muzaffer bir kumandan gibi
kendisine eda verir.
Bismillahirrahmanirrahim
“Ey âdem oğulları! Şeytan ana babanızı çirkin yerlerini kendilerine
göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi size de
şaşırtıp bir belâya düşürmesin. Çünkü o da, kabîlesi sizin onları
göremeyeceği yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları inanmayanların
evliyası kıldık.”
A’râf 27
Ne dilersen hak’tan dile. Kılavuzla gir bu yola. Bülbül âşık
olmuş güle, Öter Allah, deyu deyu.
Miskin yunus var yârına. Koma bu günü yârına. Yarın hakk’ın
divânına, Varam Allah, deyu deyu.
Bismillahirrahmanirrahim Ve eyyûbe iz nâdâ rabbehû ennî messeniyed
durru ve ente erhamur râhimîn
Enbiyâ 83
Bismillahirrahmanirrahim Festecebnâ lehu fe keşefnâ mâ bihî min durrin
ve Âteynâhu ehlehu ve mislehum meahum rahmeten Min ındinâ ve zikrâ
lil âbidîn.
Enbiyâ 84
Bismillahirrahmanirrahim
Eyyûb’a gelince, o rabbına, “-başıma bu dert geldi, sen
merhametlilerin en merhametlisisin” diye niyaz etmişti.”
“Bunun üzerine biz tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir
hâtıra olmak üzre, onun duâsını kabul ettik. Kendisinde dert ve sıkıntı
olarak ne varsa giderdik. Ona âile efrâdını ve ayrıca bunlarla
birlikte bir mislini daha verdik.”
Enbiyâ 83-84
Allah’ın zâtî sıfatları Vücûd: Var olmasıdır. Kıdem: evveli
olmamaktır. Bekâ: Sonu olmamaktır. Vahdâniyet: Tek
olmasıdır. Muhâlefetün li’l-havâdis: Yarttıklarından
hiçbir şeye benzememesidir. Kıyâm bi-nefsihî : mekâna ihtiyâcı
yoktur. Bizzat vardır.
Allah’ın sübûtî sıfatları Hayât: Diri olmasıdır. İlim: Her şeyi
bilmesidir. Semî’: Her şeyi işitmesidir. Basar:
Görmesidir. İrâde: İstediğini dilemesidir. Kudret: Her şeye gücü
yetmesi. Kelâm: Söylemesidir. Tekvîn: Her şeyi yaratan
Allah’tır.
10 sahife Adem (aleyhi’s-selâm)’a, 50 sahife Şit
(aleyhi’s-selâm)’a, 30 sahife İdris (aleyhi’s-selâm)’a, 10 sahife
İbrahim (aleyhi’s-selâm)’a verilmiştir.
Peygamber efendilerimizin sıfatları Sıddık: Doğruluk. Emânet:
Emin olmalarıdır. Tebliğ: Allâh’hın emirlerini kullara
duyurmalarıdır. Fetânet: İnsanların en zekîsi olmalarıdır. İsmet:
Kusursuz, günahsız olmalarıdır.
Kur’ân âyetlerinin ihtivâ ettiği anlam: 1000 emir âyetleri, 1000
nehiy âyetleri 1000 tebşir âyetleri, 1000 inzal âyetleri, 1000
kısas ve haber âyetleri, 1000 emsal ve ibret âyetleri, 500 helal ve
haram âyetleri, 100 duâ ve tesbih âyetleri, 66 nâsih ve mensuh
âyetlerini ihtiva eder. Cem’an 6666 âyettir.
Elhamdülillah dedik size geldik, sözde yemek yedik. Ali için, Veli
için, aklı ermez deli için, lezzetli yemek yapan için, sizin ölüler hele
dursun, bizimkilerin ruhları için fatiha.
Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için, Gelmesin istemem bilhassa öz
kardaşımı, Gözlerim etnayı ademden öyle yıldıki, İstemem ben fatiha
tek çalmasınlar mezar taşımı.
Şair Eşref
Bismillahirrahmanirrahim
Hayır o kendilerine ilim verdiklerimizin sadrında apaçık ayetlerdir.
Bizim ayetlerimizi ancak zalimler inkar eder.
Ankebut 49
Yumurtanın üstündeki yazı
“Ennatim” tamamlanmış, mükemmel sonlandırılmış.
Bismillahirrahmanirrahim
Eğer rabbin dileseydi yer yüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi.
O halde sen inanmaları için insanları zorluyor musun?
Yunus 99
Bismillahirrahmanirrahim Allah’ın izni olmadan hiç kimse
inanamaz. O, mundarlığı aklını kullanmayanlara verir.
Yunus 100
Bismillahirrahmanirrahim
Deki, göklerde ve yerde neler var bakın, fakat inanmayan bir topluma,
deliller ve uyarılar fayda sağlamaz.
Yunus 101
Doğruyu getiren ve onu doğrulayanlar, işte onlar Allah’a karşı
gelmekten sakınan muttakilerdir.
Zümer 33
Allah, kimin gönlünü islama açmışsa o rabbinden bir nur üzere olmaz
mı! Kalpleri Allah’ı anmak hususunda katılaşmış olanlara yazıklar olsun.
İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedir.
Zümer 22
Ey iman edenler, Allah’ın kendilerine gazaplandığı topluluklarla
arkadaşlık kurmayın ki onlar kafirlerin kabir ehlinden ümit kestikleri
gibi ahiretten ümit kesmişlerdir.
Mümtehine 13
Vahhabilerin işine gelmeyen ayet
Mü’minlere Nizamı İlahiden Bir Katre!
İnkârcılara Allah Kelamı ile Uyarı!
Maksadımız Hz.Kuran’da. İşimize geleni ayırt etmek
değil! Haşa Ehli Tasavvuf ve Ehli Tarik olarak, yapılan
yersiz eza ve cefalara karşı, Allah’ın buyruğunu, na-ehlinin de
bilmesini istedik O KADAR !
Kadiri, Rufai, Üveysi, Gâlibi Pir-i
H.Gâlip Hasan Kuşçuoğlu
Sudi Arabistan Krallığının tanzim ettiği, Türk profesörlerinden oluşan
heyetin yazdığı mealden ve Suudi Arabistan Riyad Üniversitesinde 7
sene, Araplara Tefsir öğretmenliği yapan eski Diyanet İşleri Başkanı
Prof. Dr. Süleyman Ateş hoca efendinin hazırladığı Mealden, kerre, den
den, tırnak ve parantez içlerini almadan bu özeti hazırladık
ve olduğu gibi aktardık...
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Hamd Âlemlerin Rabbi
Allah’a mahsustur. O Rahmân ve Rahîmdir, Din gününün
Malikidir. Ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden
medet umarız
Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun
kimselerin yolunu, gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil
Amin.
Fatiha
Kendisinde hiçbir şekilde süphe olmayan o kitap, Muttakiler için bir
hidayet kaynağı ve yol göstericidir.
O müttakîler ki, gaibe inanırlar, namazı kılarlar ve kendilerine
verdiğimiz mallardan infak ederler...
Onlar ki, Sana indirilenlere ve senden önce indiren kitap ve
peygamberlere ve ahiret gününe iman ederler
Onlar, Rablerinden bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de
ancak onlardır.
Bakara 2-3-4-5
EHLi KiTAP EHLi KiTAP
Ehli Kitap İman edenler; yani Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve
sâbiîlerden de Allah’a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel
işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir
korku olmadığı gibi onlar üzülmeyeceklerdir.
Bakara 62
Söyle: “Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, O’nun
hakkında bizimle tartışıyor musunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin
yaptıklarınız da size aittir. Biz O’na gönülden bağlananlarız.”
Bakara 139
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler onu, tilavet hakkını gözeterek
okurlar. Çünkü onlar, kitaba inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte
gerçekten zarara uğrayanlar onlardır.
Bakara Ehli Kitap İman edenler; yani Yahudilerden,
Hıristiyanlardan ve sâbiîlerden de Allah’a ve ahiret gününe
hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar
vardır. Onlar için herhangi bir korku olmadığı gibi onlar üzülmeyeceklerdir.
Bakara 62
Söyle: “Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, O’nun
hakkında bizimle tartışıyor musunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin
yaptıklarınız da size aittir. Biz O’na gönülden bağlananlarız.”
Bakara 139
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler onu, tilavet hakkını gözeterek
okurlar. Çünkü onlar, kitaba inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte
gerçekten zarara uğrayanlar onlardır.
Bakara 121
Ehli Kitap Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki:
«Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah’a teslim ettim.» Ehl-i
kitaba ve ümmîlere de de ki: «Siz de Allah’a teslim oldunuz mu?» . Eğer
teslim olurlarsa doğru yolu buldular demektir. Yok, eğer yüz
çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok
iyi görür.
Ali İmran 20
Hayy ve Kayyûm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. O sana Kitabı hak ile
ve önceki kitapları tasdik edici olarak tedricen indirmiş; daha önce de,
insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ile İncil’i
hakkı batıldan ayırt eden hükümleri göndermiştir. Bilinmeli ki,
Allah’ın ayetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah,
cezaları vermekte mutlak güç sahibidir.
Ali İmran 2.3.4.
Ehli Kitap Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki:
«Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah’a teslim ettim.» Ehl-i
kitaba ve ümmîlere de de ki: «Siz de Allah’a teslim oldunuz mu?» . Eğer
teslim olurlarsa doğru yolu buldular demektir. Yok, eğer yüz
çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok
iyi görür.
Ali İmran 20
Hayy ve Kayyûm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. O sana Kitabı hak ile
ve önceki kitapları tasdik edici olarak tedricen indirmiş; daha önce de,
insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ile İncil’i
hakkı batıldan ayırt eden hükümleri göndermiştir. Bilinmeli ki, Allah’ın
ayetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, cezaları
vermekte mutlak güç sahibidir.
Ali İmran 2.3.4.
Ehli Kitap De ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda anlamı
eşit kelimeye geliniz. Allah’tan başkasına tapmayalım. Ona hiçbir şeyi eş
tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın.
Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: ‘Bizim Müslüman
olduğumuza şahitler olun’ deyiniz.”
Ali İmran 64
Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu
sana noksansız iade eder.
Ali İmran 75
Ey ehl-i kitap! İbrahim hakkında niçin tartışırsınız? Hâlbuki Tevrat
ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi. Siz hiç düşünmez
misiniz?
Ali İmran 65
Ehli Kitap De ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda anlamı
eşit kelimeye geliniz. Allah’tan başkasına tapmayalım. Ona hiçbir şeyi eş
tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın.
Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: ‘Bizim Müslüman
olduğumuza şahitler olun’ deyiniz.” Ali İmran 64
Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu
sana noksansız iade eder.
Ali İmran 75
Ey ehl-i kitap! İbrahim hakkında niçin tartışırsınız? Hâlbuki Tevrat
ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi. Siz hiç düşünmez
misiniz?
Ali İmran 65
Ehli Kitap Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah’a, hem
size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve
Allah’a boyun eğerek iman ederler. Allah’ın âyetlerini az bir paraya
satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz
Allah, hesabı çabuk olandır.
Ali İmran 199
Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk
vardır ki, gece saatlerinde secde ederek kapanarak Allah’ın âyetlerini
okurlar. Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği
emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar.
İşte bunlar Salih insanlardandırlar. Onların hayır
cinsinde yaptıkları şeyler karşılıksız bırakılmayacaktır.
Allah, takvâ sahiplerini çok iyi bilir.
Ali İmran 113.114.115
Ehli Kitap Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah’a, hem
size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve
Allah’a boyun eğerek iman ederler. Allah’ın âyetlerini az bir paraya
satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz
Allah, hesabı çabuk olandır.
Ali İmran 199
Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk
vardır ki, gece saatlerinde secde ederek kapanarak Allah’ın âyetlerini
okurlar. Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği
emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar.
İşte bunlar Salih insanlardandırlar. Onların hayır
cinsinde yaptıkları şeyler karşılıksız bırakılmayacaktır.
Allah, takvâ sahiplerini çok iyi bilir.
Ali İmran 113.114.115
Ehli Kitap “Bugün size temiz ve iyi şeyler helal
kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size
helaldir. Sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan
iffetli olanlar, daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli
kadınlar da namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere,
mihirlerini vermeniz şartı ile size helaldir. Kim inanmayı
kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O ahirette de ziyana
uğrayanlardandır.”
Maide 5
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Sizden önce kendilerine
Kitap verilenlere ve size “Allah’tan korkun” diye emrettik. Eğer inkâr
ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi
Allah’ındır. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye lâyıktır.
Nisa 131 167
Ehli Kitap “Bugün size temiz ve iyi şeyler helal
kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size
helaldir. Sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan
iffetli olanlar, daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli
kadınlar da namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere,
mihirlerini vermeniz şartı ile size helaldir. Kim inanmayı
kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O ahirette de ziyana
uğrayanlardandır.”
Maide 5
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Sizden önce kendilerine
Kitap verilenlere ve size “Allah’tan korkun” diye emrettik. Eğer inkâr
ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi
Allah’ındır. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye lâyıktır.
Nisa 131
Ehli Kitap Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu
halde Tevrat’ı indirdik. Kendilerini vermiş peygamberler onunla
Yahudilere hükmederlerdi. Allah’ın Kitabı’nı korumaları kendilerinden
istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de. Hepsi
ona şahitlerdi. Şu halde İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi
az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse
işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.
Maide 44
İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl
seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip gidiyorlar?
Onlar inanmış kimseler değildir.
Maide 43
Ehli Kitap Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu
halde Tevrat’ı indirdik. Kendilerini vermiş peygamberler onunla
Yahudilere hükmederlerdi. Allah’ın Kitabı’nı korumaları kendilerinden
istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de. Hepsi
ona şahitlerdi. Şu halde İnsanlardan korkmayın, benden korkun.
Âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği ile
hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.
Maide 44
İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl
seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip gidiyorlar?
Onlar inanmış kimseler değildir.
Maide 43
Ehli Kitap Önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak izleri üzerine, Meryem
oğlu İsa’yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve
nûr bulunmak, önündeki Tevrat’ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve
öğüt olmak üzere İncil’i verdik.
Maide 46
Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak
Kitab’ı gönderdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet; sana
gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. Her birinize bir
şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı;
fakat size verdiğinde sizi denemek için. Öyleyse iyi işlerde birbirinizle
yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık size, üzerinde ayrılığa
düştüğünüz şeyleri O haber verecektir.
Maide 48
İncil sahipleri, Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Kim
Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.
Maide 47
Ehli Kitap
Önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak izleri üzerine, Meryem oğlu
İsa’yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr
bulunmak, önündeki Tevrat’ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve
öğüt olmak üzere İncil’i verdik.
Maide 46
İncil sahipleri, Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Kim
Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.
Maide 47
Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak
Kitab’ı gönderdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet; sana
gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. Her birinize bir
şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı;
fakat size verdiğinde sizi denemek için. Öyleyse iyi işlerde birbirinizle
yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık size, üzerinde ayrılığa
düştüğünüz şeyleri O haber verecektir.
Maide 48
Ehli Kitap Şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah’a,
bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden
hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz.
Maide 59
İman edenler ile Yahudiler, sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah’a ve
ahiret gününe inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur;
onlar üzülecek de değillerdir.
Maide 69
«Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni
hakkıyle uygulamadıkça, bir şey üzerinde değilsinizdir» de. Rabbinden sana
indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını
elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme.
Maide 68
Ehli Kitap Şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah’a,
bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden
hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz.
Maide 59
İman edenler ile Yahudiler, sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah’a ve
ahiret gününe inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur;
onlar üzülecek de değillerdir.
Maide 69
«Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni
hakkıyle uygulamadıkça, bir şey üzerinde değilsinizdir» de. Rabbinden sana
indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını
elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme.
Maide 68
Ehli Kitap Musa’nın kavminden hak ile doğru yolu bulan ve onunla
âdil davranan bir topluluk vardır.
Araf 159
Resûle indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı
gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: «Rabbimiz! İman ettik,
bizi şahit olanlarla beraber yaz.» «Rabbimizin bizi iyiler arasına
katmasını umut edip dururken niçin Allah’a ve bize gelen gerçeğe iman
etmeyelim?» Söyledikleri sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı
kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi.
İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur.
Maide 83.84.85
Ehli Kitap Musa’nın kavminden hak ile doğru yolu bulan ve onunla
âdil davranan bir topluluk vardır.
Araf 159
Resûle indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı
gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: «Rabbimiz! İman ettik,
bizi şahit olanlarla beraber yaz.» «Rabbimizin bizi iyiler arasına
katmasını umut edip dururken niçin Allah’a ve bize gelen gerçeğe iman
etmeyelim?» Söyledikleri sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı
kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi.
İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur.
Maide 83.84.85
Ehli Kitap Allah müminlerden, mallarını ve canlarını,
onlara cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda
savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da
Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah’tan daha çok sözünü yerine
getiren kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış
verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, büyük kurtuluştur.
Tevbe 111
De ki: Allah’tan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size kitabı
açık olarak indiren O’dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler
Kuran’ın gerçekten Rabb’in tarafından indirilmiş olduğunu bilirler.
Onun için sakın şüpheye düşenlerden olma.” Rabbinin sözü, doğruluk ve
adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur.
O işiten de, bilen de odur.
Enam 114.115 172
Ehli Kitap Allah müminlerden, mallarını ve canlarını,
onlara cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda
savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da
Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah’tan daha çok sözünü yerine
getiren kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış
verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, büyük kurtuluştur.
Tevbe 111
De ki: Allah’tan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size kitabı
açık olarak indiren O’dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler
Kuran’ın gerçekten Rabb’in tarafından indirilmiş olduğunu bilirler.
Onun için sakın şüpheye düşenlerden olma.” Rabbinin sözü, doğruluk ve
adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek
kimse yoktur. O işiten de, bilen de odur.
Enam 114.115
Ehli Kitap Biz Mûsâ’ya Kitabı verdik ve onu İsrâil
oğullarına “Benden başka bir vekil tutmayın!” diye bir
kılavuz yaptık.
İsra 2
De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan
önce kendilerine ilim verilen kimselere o okununca, derhal yüz üstü
secdeye kapanırlar. Ve derlerdi ki: Rabbimizi tesbih ederiz.
Rabbimizin vâdi mutlaka yerine getirilir. Ağlayarak yüz üstü yere
kapanırlar. Onların saygısını artırır.
İsra 107.108.109
De ki: “Herkes kendi karakterine göre hareket eder. Rabbiniz kimin en
doğru yolda olduğunu daha iyi bilir.”
İsra 84
Ehli Kitap Biz Mûsâ’ya Kitabı verdik ve onu İsrâil oğullarına “Benden
başka bir vekil tutmayın!” diye bir kılavuz yaptık. İsra 2 De
ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce
kendilerine ilim verilen kimselere o okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar. Ve
derlerdi ki: Rabbimizi tesbih ederiz. Rabbimizin vâdi mutlaka yerine
getirilir. Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar. Onların saygısını
artırır.
İsra 107.108.109
De ki: “Herkes kendi karakterine göre hareket eder. Rabbiniz kimin en
doğru yolda olduğunu daha iyi bilir.”
İsra 84
Ehli Kitap Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun
hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de
ona inansınlar, bu sayede kalpleri saygı dolsun. Şüphesiz ki Allah, iman
edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir. Hac 54 Onlar,
sırf “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından
çıkarıldılar. Eğer Allâh bazı insanları diğer bazılarıyle savunmassaydı,
içlerinde Allâh’ın ismi çok anılan manastırlar, kiliseler,
havralar ve mescidler yıkılırdı. Allâh, kendisine yardım
edene elbette yardım eder. Kuşkusuz Allâh,
güçlüdür üstündür. Hac 40 174Ehli Kitap Bir de, kendilerine
ilim verilenler, onun hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek
olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri
saygı dolsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru
bir yola yöneltir. Hac 54 Onlar, sırf “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri
için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allâh bazı insanları
diğer bazılarıyle savunmassaydı, içlerinde Allâh’ın ismi çok anılan
manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılırdı. Allâh, kendisine
yardım edene elbette yardım eder. Kuşkusuz Allâh,
güçlüdür üstündür. Hac 40
Ehli Kitap Biz, her ümmete, bir ibadet usulü gösterdik. Öyle ise
onlar bu işte seninle asla çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır, kuşkusuz sen
doğru bir yol üzerindesin.
Hac 67
İşte böylece o Kitabı sana da indirdik. Kendilerine Kitabı
verdiklerimiz, ona inanırlar: Şunlardan da ona inananlar vardır.
Âyetlerimizi, kâfirlerden başkası inkâr etmez.
Ankebut 47
Kitâp ehliyle, haksızlık edenleri dışında en güzel tarzda tartışın ve
deyin ki: “Bize indirilene de size indirilene de inandık. Tanrımız ve
Tanrınız birdir, biz de O’na teslim olanlarız.”
Ankebut 46
Ehli Kitap Biz, her ümmete, bir ibadet usulü gösterdik. Öyle ise
onlar bu işte seninle asla çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır, kuşkusuz sen
doğru bir yol üzerindesin.
Hac 67
İşte böylece o Kitabı sana da indirdik. Kendilerine Kitabı
verdiklerimiz, ona inanırlar: Şunlardan da ona inananlar vardır. Âyetlerimizi,
kâfirlerden başkası inkâr etmez.
Ankebut 47
Kitâp ehliyle, haksızlık edenleri dışında en güzel tarzda tartışın ve
deyin ki: “Bize indirilene de size indirilene de inandık. Tanrımız ve
Tanrınız birdir, biz de O’na teslim olanlarız.” Ankebut 46
Ehli Kitap İşte onun için sen davet et ve emrolunduğun gibi
dosdoğru ol. Onların kötü arzularına uyma ve de ki: Ben Allah’ın Kitab’tan
indirdiğine inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle
emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz
bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir durum
yoktur.Allah hepimizi bir araya toplar,dönüş de O’nadır
Şura 15
Allâh dileseydi, onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini
rahmetine sokar. Zâlimlere gelince: Onların ne velisi ne de yardımcısı
vardır.
Şura 8
Andolsun İsrail oğullarına bilerek alemlerin üstünde bir imtiyaz
verdik.
Duhan 32
Ehli Kitap İşte onun için sen davet et ve emrolunduğun gibi
dosdoğru ol. Onların kötü arzularına uyma ve de ki: Ben Allah’ın Kitab’tan
indirdiğine inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle
emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir.
Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda
tartışılabilecek bir durum yoktur.Allah hepimizi bir araya toplar,dönüş de
O’nadır
Şura 15
Allâh dileseydi, onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini
rahmetine sokar. Zâlimlere gelince: Onların ne velisi ne de yardımcısı
vardır.
Şura 8
Andolsun İsrail oğullarına bilerek alemlerin üstünde bir imtiyaz
verdik.
Duhan 32
Ehli Kitap Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler,
ayağa kalkarak dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin
Rabbidir. Biz, O’ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş
oluruz.
Kehf 14
De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet bu, Allah katından ise ve siz onu
inkâr etmişseniz, İsrail oğullarından bir şahit de bunun benzerini görüp
inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız haksızlık
etmiş olmaz mısınız? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola
iletmez.
Ahkâf 10
“Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra doğru olanlar, onlara korku yoktur ve
onlar üzülmeyeceklerdir..
Ahkaf 13
Ehli Kitap Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler,
ayağa kalkarak dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir.
Biz, O’ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş
oluruz.
Kehf 14
De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet bu, Allah katından ise ve siz onu
inkâr etmişseniz, İsrail oğullarından bir şahit de bunun benzerini görüp
inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız haksızlık
etmiş olmaz mısınız? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola
iletmez.
Ahkâf 10
“Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra doğru olanlar, onlara korku yoktur ve
onlar üzülmeyeceklerdir..
Ahkaf 13
Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa
havârîlere: Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir? demişti.
Havârîler de: “Allah yolunun yardımcıları biziz.“ demişlerdi.
İsrail oğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti.
Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün
geldiler.
Saff 14
Allah sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan
çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve adil davranmanızı yasaklamaz Çünkü
Allah adaletli olanları sever.
Mümtehine 8
Ehli Kitap
Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa
havârîlere: Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir? demişti.
Havârîler de: “Allah yolunun yardımcıları biziz.“ demişlerdi.
İsrail oğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti.
Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün
geldiler.
Saff 14
Allah sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan
çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve adil davranmanızı yasaklamaz Çünkü
Allah adaletli olanları sever.
Mümtehine 8
Ehli Kitap
İnsanlar bir tek ümmet idi. Bu durumda iken Allah, müjde verici ve
uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa
düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu
gösteren kitapları da indirdi. İndirilen kitapta, gönderilen peygamber ve
onun dininde hiç kimse ayrılığa düşmedi. Ancak kendilerine apaçık
deliller geldiği halde, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü iman zaafiyeti
olanlar anlaşmazlar. Bunun üzerine Allah iman edenlere, haktan kendisinde
ihtilafa düştükleri şeyleri izniyle gösterdi. Şüphesiz
Allah dilediğini doğru yola iletir.
Bakara 213
Her ikisi de kitaplarını okumakta oldukları halde Yahudiler:
Hıristiyanlar doğru yolda değillerdir, dediler. Hıristiyanlar da:
Yahudiler doğru yolda değillerdir, dediler. Kitabı bilmeyenler de
birbirlerilerine tıpkı onların söylediklerini söylediler. Allah, farklı
görüşler serdettikleri şeylerde kıyamet günü onlar arasındaki hükmünü
verir.
Bakara 113
İnsanlar bir tek ümmet idi. Bu durumda iken Allah, müjde verici ve
uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa
düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu
gösteren kitapları da indirdi. İndirilen kitapta, gönderilen peygamber ve
onun dininde hiç kimse ayrılığa düşmedi. Ancak kendilerine apaçık
deliller geldiği halde, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü iman
zaafiyeti olanlar anlaşmazlar. Bunun üzerine Allah iman edenlere, haktan
kendisinde ihtilafa düştükleri şeyleri izniyle gösterdi. Şüphesiz
Allah dilediğini doğru yola iletir.
Bakara 213
Her ikisi de kitaplarını okumakta oldukları halde Yahudiler:
Hıristiyanlar doğru yolda değillerdir, dediler. Hıristiyanlar da:
Yahudiler doğru yolda değillerdir, dediler. Kitabı bilmeyenler de
birbirlerilerine tıpkı onların söylediklerini söylediler. Allah, farklı
görüşler serdettikleri şeylerde kıyamet günü onlar arasındaki hükmünü
verir.
Bakara 113
Rabbin tarafından gelmiş açık bir delile dayanan ve kendisini
Rabbinden bir şahidin izlediği, ayrıca kendisinden önce, bir önder ve bir
rahmet olarak Musa’nın Kitab’ı bulunan kimse inkarcılar gibi
midir?! Çünkü bunlar ona inanırlar. Her kim onu inkâr ederse işte
cehennem ateşi onun varacağı yerdir, bundan şüphen olmasın; zira bu, senin
Rabbin tarafından bildirilmiş gerçektir; fakat halkın çoğu bu
hikmeti bilmezler.
Hud 17
Rabbin tarafından gelmiş açık bir delile dayanan ve kendisini
Rabbinden bir şahidin izlediği, ayrıca kendisinden önce, bir önder ve bir
rahmet olarak Musa’nın Kitab’ı bulunan kimse inkarcılar gibi
midir?! Çünkü bunlar ona inanırlar. Her kim onu inkâr ederse işte
cehennem ateşi onun varacağı yerdir, bundan şüphen olmasın; zira bu, senin
Rabbin tarafından bildirilmiş gerçektir; fakat halkın çoğu bu
hikmeti bilmezler.
Hud 17
EHLi iSLAM VE MÜSLÜMAN
‘‘Bedeviler dediler ki: ‘‘İman
ettik.’’ Deki: ‘‘Siz iman etmediniz, amma ‘‘Müslüman olduk’’
deyin. İman henüz kalplerinize yerleşmedi. Şayet Allah’a ve
peygamberine itaat ederseniz amellerinizden bir şey
eksiltmez. Muhakkak ki Allah çok esirgeyen çok bağışlayandır.’’
Hucurat 14
Hani bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Evin temellerini
yükseltiyor, Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur; şüphesiz sen işitensin,
bilensin. Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de
sana teslim olan bir ümmet çıkar, bize ibadet yerlerimizi göster,
tevbemizi kabul et; zira tevbeleri kabul eden, çok merhametli olan ancak
sensin.
Bakara 127–128
Nefsini aşağılık yapandan başka, kim İbrahim dininden yüz çevirir?
Andolsun ki, biz onu dünyada seçmiştik, âhirette de, o iyilerdendir. Rabbi
ona: “İslâm ol!” demişti, “Âlemlerin Rabbine teslim
oldum.” dedi.
Bakara 130–131
İbrahim de bunu kendi oğullarına vasiyet etti, Ya’kub da, «Oğullarım!
Allah sizin için O dini seçti. O halde sadece Müslümanlar olarak ölünüz»
.
Bakara 132
Yoksa siz, Yakub’a ölüm hali geldiği zaman orda mı idiniz? O zaman
oğullarına benden sonra kime kulluk edeceksiniz? Dediği vakit? Dediler ki
senin Allahın ve ataların İbrahim ve İsmail ve İshak’ın Allâh’ı olan
Tek Allah’a kulluk edeceğiz; biz O’na teslim olanlarız.
Bakara 133
«Biz, Allah’a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve
esbâta indirilene, Musa ve İsa’ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere gelenlere,
onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah’a
teslim olduk» deyin.
Bakara 136
Gönderilen Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti,
müminler de iman ettiler. Onlardan her biri “Allah’a,
meleklerine kitaplarına peygamberlerine iman ettiler.”
«Allah’ın peygamberlerinden hiçbirini ayırmayız. Onları
“İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, mağfiretini niyaz ederiz! Dönüş
yalnızca sanadır» dediler
Bakara 285
Ehli İslam ve Müslüman Ehli İslam ve Müslüman Allah nezdinde hak din
İslâm’dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldiği halde, aralarındaki
kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini
inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur.
Ali İmran 19
“Allâh benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; O’na kulluk edin, doğru
yol budur.”
İsa, onlardan inkârı sezince: ‘ Allah yolunda kimler bana yardımcı
olacak?’ dedi. Havariler: ‘Biz Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah’a
inandık. Şahit ol , biz Müslümanlarız’ dediler.
Ali İmran 51.52
‘‘İbrahim ne Yahudi ne de Hıristiyan idi; fakat o, dosdoğru bir
Müslüman idi; müşriklerden de değildi.’’
Ali İmran 67
Ve size: “Melekleri ve peygamberleri tanrılar edinin!” diye de
emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size inkârı emreder mi?
Ali İmran 80
De ki: “Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmâ’il’e, İshak’a,
Ya’kûb’a ve esbata indirilene; Mûsâ’ya, Îsâ’ya ve peygamberlere Rableri
tarafından verilene inandık; onlar arasında bir ayırım yapmayız, biz
O’na teslim olanlarız.”
Ali İmran 84
Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, bilsin ki, ondan kabul edilmeyecek
ve o, âhirette kaybedenlerden olacaktır.
Ali İmran 85
De ki: Allah doğru söyler.. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim’in
dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi.
Ali İmran 95
Ey inananlar! Allah’tan, O’na yaraşır biçimde korkun ve ancak
Müslümanlar olarak ölün.
Ali İmran 102
İşlerinde doğru olarak kendini Allah’a veren ve İbrahim’in, Allah’ı
bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden dince daha güzel kim vardır? Allah
İbrahim’i HALİL edinmiştir.
Nisa 125
Biz Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da
vahyettik. Ve İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına,
İsa’ya, Eyyûb’e, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a vahyettik. Davud’a da
Zebûr’u vahyettik.
Nisa 163
Ehli İslam ve Müslüman Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası
adına boğazlanan, boğulmuş, vurulmuş, yukarıdan düşmüş, boynuzlanmış
ve canavar parçalayarak ölmüş olan havyanlar -henüz canları çıkmadan
kestikleriniz hariç- dikili taşlar adına boğazlanan hayvanlar ve
fal oklariyle kısmet aramanız size harâm kılındı. Bunlar fısktır . Bugün
artık inkâr edenler, sizin dininizden umudu kesmişlerdir. Onlardan
korkmayın, benden korkun! Bugün sizin için dininizi olgunlaştırdım,
size ni’metimi tamamladım ve size din olarak İslâm’a râzı oldum. Kim
açlıktan daralır, günâha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa ona
günâh yoktur. Doğrusu, Allâh bağışlayandır, esirgeyendir..
Maide 3
Ehli İslam ve Müslüman Sana da kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı
ve onu kollayıp koruyucu olarak Kitabı gerçekle indirdik. Artık
onların aralarında Allâh’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen gerçekten
ayrılıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biriniz için bir şeri’at ve
bir yol belirledik. Allâh isteseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı,
fakat size verdikleri içinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayır işlerine
koşun, hepinizin dönüşü Allah’adır. O size ayrılığa düştüğünüz şeyleri
haber verecektir.
Maide 48
Havârilere: “Bana ve elçime inanın!” diye vahyetmiştim; “İnandık,
bizim Müslümanlar olduğumuza şâhid ol!” demişlerdi. Maide 111
İşte onlar, Allâh’ın hidâyet ettiği kimselerdir. Onların yoluna uy ve
de ki: “Ben ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece âlemlere
bir öğüttür.”
Enam 90
Bu da Anakenti ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz feyz
kaynağı ve kendinden öncekini doğrulayıcı bir Kitaptır. Âhirete
inananlar, buna inanırlar ve onlar, namazlarına devam ederler.
En’am 92
Allâh kimi doğru yola iletmek isterse onun sadrını İslâm’a açar, kimi
de saptırmak isterse onun göğsünü, göğe çıkıyormuş gibi dar ve tıkanık
yapar. Allâh, inanmayanların üstüne işte böyle pislik çökertir.
Enam 125
“Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların
okumasından habersizdik “ demeyesiniz.
“Yahut, bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda
olurduk, demeyesiniz diye. İşte size de Rabbınızdan açık bir delil,
hidayet ve rahmet geldi. Allah’ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz
çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri yüz
çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.”
En’am 156.157
De ki: “Rabbim beni doğru yola iletti. Dosdoğru dine, Allâh’ı birleyen
İbrâhim’in dinine. O, ortak koşanlardan değildi.”
En’am 161
Fir’avn: “Ben size izin vermeden ona inandınız mı?” dedi. “Bu, bir
tuzaktır, şehirde bu tuzağı kurdunuz ki, halkını oradan çıkarasınız, ama
yakında bileceksiniz!”
“Elbette ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra
hepinizi asacağım!”
Dediler ki: “Biz zaten Rabbimize döneceğiz!”
Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için
bizden intikam alıyorsun. “Ey Rabbimiz! Üstümüze sabır yağdır ve bizi
Müslüman olarak öldür,” dediler.
Araf 123.124.125.126
Mûsâ dedi ki: “Ey kavmim, eğer Allâh’a inandıysanız, gerçekten
müslüman iseniz o’na dayanın.”
Yunus 84
İsrâil oğullarını denizden geçirdik, Fir’avn ve askerleri de zulmetmek
ve saldırmak için onların arkalarına düştü. Nihâyet boğulma
kendisini yakalayınca “Gerçekten İsrâil oğullarının inandığından
başka ilah olmadığına inandım, ben de müslümanlardanım! dedi.
Yunus 90
“Rabbim, bana bir parça mülk verdin ve bana düşlerin yorumunu
öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! dünyâda da, âhirette de benim
yârim sensin! Beni müslüman olarak öldür ve beni iyilere kat!”
Yusuf 101
Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasası. Bizim yasamızda bir
değişiklik bulamazsın.
İsra 77
De ki: Bana sadece, sizin ilâhınızın ancak bir tek Allah olduğu
vahyedildi. Şu halde siz Müslüman kimseler misiniz?
Enbiya 108
Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben Müslümanlardanım» diyenden daha
güzel sözlü kim vardır?
Fussilet 33
‘‘Allah kimin sadrını İslam’a açmışsa o Rabbinden bir nur üzerinde
değil midir? Allah’ı zikretmek hususunda kalpleri katılaşmış olanlara
yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler.’’
Zümer 22
‘‘Allah uğrunda ona yaraşacak şekilde cihat edin. Sizi o seçti. Din
hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi. Babanız İbrahim’in dininde
peygamberin size şahit olması, sizin de onlara şahit olmanız için
o gerek bundan önce gerekse bundan sonra size ‘‘Müslümanlar’’ adını
verdi. Öyleyse namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. Ne güzel
Mevlâ’dır o ve ne güzel yardımcıdır.’’
Hac 78
Melike gelince: Senin tahtın da böyle mi? dendi. O şöyle cevap verdi:
“Tıpkı o!” Zaten bize daha önce bilgi verilmiş ve biz Müslüman olmuştuk.
Neml 42
Onlara okunduğu zaman: Ona iman ettik. Çünkü o Rabbimizden gelmiş
hakikattir. Esasen biz daha önce de “MÜSLÜMAN” idik, derler.
Kasas 53
Sen yüzünü, Allâh’ı birleyici olarak doğruca dine çevir: Allâh’ın
yaratma yasasına ki, insanları ona göre yaratmıştır. Allâh’ın yaratması
değiştirilemez. İşte doğru din odur. Fakat insanların çoğu
bilmezler.
Rum 30
Sana söylenen, senden önceki elçilere söylenmiş olandan başka bir şey
değildir. Kuşkusuz Rabbin, hem bağışlama sâhibi, hem de acı azâb
sâhibidir.
Fussilet 43
Senden önce hiçbir resûl göndermedik ki ona: «Benden başka İlâh
yoktur; bana kulluk edin» diye vahyetmiş olmayalım.
Enbiya 25
‘‘Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin diye, din olarak Nuh’a
tavsiye ettiğimizi, sana vahiy ettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve Îsa’ya
tavsiye ettiğimizi, sizin için şeriat yaptı. Fakat
kendilerini çağırdığın bu nizam Allah’a ortak koşanlara ağır geldi.
Allah dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola
iletir.’’
Şura 13
Allah’ın, öteden beri devam eden kanunu budur. Allah’ın kanununda asla
bir değişiklik bulamazsın.
Fetih 23
‘‘İslâm’a çağırırken Allah’a karşı
yalan uydurandan daha zalim kimdir. Allah zalimler topluluğunu
doğru yola erdirmez.’’
Saff 7
De ki: Siz dininizi Allah’a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde
olanları da bilir, yerde olanları da. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Onlar İslâm’a girdikleri için sana minnet ediyorlar. De ki:
“Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Bilakis sizi imana
erdirdiği için asıl Allah sizi anar. Eğer doğru kimselerseniz.”
Hucurat 16–17
Temizlenen, Rabbinin adını anıp O’na kulluk eden kimse kuşkusuz
kurtuluşa ermiştir. Fakat siz, ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu
halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Şüphesiz bunlar, ilk
gönderilen kitaplarda, İbrahim ve Musa’nın kitaplarında da vardır.
Âlâ 14, 15, 16, 17, 18, 19.
Dini yalnız kendine has kılarak ve hanifler olarak Allah’a kulluk
etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu, İşte sağlam Din
odur. (Umumi)
Beyine 5
MÜ’MiN
Bilâkis, Muhsinlerden olarak kim yüzünü Allah’a döndürürse onun ecri
Rabbi katındadır. Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü
çekerler.
Bakara 112
Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl
iyilik, odur ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara,
peygamberlere inanır. Sevdiği malını yakınlara, yetimlere, yoksullara,
yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunanlara
verir, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptıkları zaman antlaşmalarını
yerine getirir,sıkıntı hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte
bunlar doğru onlardır.korunanlar da onlardır!
Bakara 177
Allâh’ın rahmeti sebebiyledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer
kaba, katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılır, giderlerdi.
Öyleyse onların kusurlarına bakma, onlar için mağfiret dile. İşini
onlara danış, karar verince de Allah’a dayan; çünkü Allâh kendine dayanıp
güvenenleri sever.
Ali İmran 159
Eğer Allâh sizi korursa, artık sizi yenecek yoktur. Ve eğer sizi
bırakırsa, O’ndan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler, Allah’a
dayansınlar.
Ali İmran 160
Ey inananlar, Allah’a, Elçisine, Elçisine indirdiği kitaba ve daha
önce indirmiş bulunduğu kitaba inanın. Kim Allâh’ı, meleklerini,
kitaplarını, elçilerini ve âhiret gününü inkâr ederse o, delalete
uğrayanlardandır.
Nisa 136
Mü’min Allah’a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini
diğerlerinden ayırmayanlara işte Allah onlara pek yakında mükâfatlarını
verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Nisa 152
İşte böyle. Kim Allâh’ın buyruğuna saygı gösterirse, bu, kalblerin
takvâsındandır.
Hac 32
Biz elçileri sadece müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim
inanır ve uslanırsa onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Enam 48
Mü’min Allah’a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini
diğerlerinden ayırmayanlara işte Allah onlara pek yakında mükâfatlarını
verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Nisa 152
İşte böyle. Kim Allâh’ın buyruğuna saygı gösterirse, bu, kalblerin
takvâsındandır. Hac 32 Biz elçileri sadece müjdeciler ve uyarıcılar
olarak göndeririz. Kim inanır ve uslanırsa onlara korku yoktur ve
onlar üzülmeyeceklerdir. Enam 48
Doğru’yu getiren ve onu tasdik edenler ise, işte onlar
korunanlardır.
Zümer 33
Mü’minler o kimselerdir ki Allah’a ve Elçisine şüphesiz inanmışlardır.
Toplumsal bir iş için Allâh’ın Elçisi ile beraber bulundukları zaman ondan
izin almadan gitmezler. Senden izin alanlar, işte Allah’a ve Elçisine
inananlar onlardır. Bazı işleri için senden izin istedikleri zaman
onlardan dilediğine izin ver ve onlar için Allah’tan mağfiret dile.
Şüphesiz Allâh çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Nur 62
Bilin ki, Allâh’ın Elçisi içinizdedir. Şâyet o, birçok işte size
uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allâh size imanı sevdirdi ve onu
sizin kalblerinizde süsledi ve size küfrü, fıskı ve isyânı çirkin
gösterdi. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.
Hucurat 7
Eğer inananlardan iki grup vuruşurlarsa onların arasını düzeltin;
şâyet biri ötekine saldırırsa Allâh’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran
tarafla vuruşun. Eğer Dönerse artık adâletle onların arasını düzeltin
ve dâimâ âdil olun. Çünkü Allâh, adâlet yapanları sever.
Hucurat 9
Onlar ki Rablerine saygıdan titrerler. Ve onlar ki Rablerinin
âyetlerine inanırlar. Ve onlar ki Rablerine ortak koşmazlar. Verdiklerini,
Rablerinin huzûruna dönecekleri düşüncesiyle kalbleri
korkudan ürpererek verirler. İşte onlar, hayır için biriyle
yarışan ve önde gidenlerdir.
Müminun57.58.59.60. 61
O, imanlarına iman katsınlar diye mü’minlerin kalblerine huzûr
indirdi. Göklerin ve yerin askerleri Allâh’ındır. Allâh bilendir, hüküm ve
hikmet sâhibidir.
Fetih 4
Başa gelen her musibet Allâh’ın izniyledir. Kim Allah’a inanırsa onun
kalbini doğruya iletir. Allâh, herşeyi bilendir..
Teğabün 11
Ey mutmain olan nefs! Sen ondan razı oda senden razı olarak Rabbine
dön. Kullarımın arasına gir, cennetime gir!
Fecr 27.28.29.30.
Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak
iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye
edenler müstesnadır.
Asr suresi
ZiKiR
Allâh’ın mescidlerinde, Allâh’ın adının zikredilmesine engel olan ve
onların harâbolmasına çalışandan daha zâlim kim vardır? Bunların,
oralara korka korka girmeleri gerekir. Bunlar için dünyâda rezillik,
âhirette de büyük azâb vardır.’’
Bakara 114
Öyleyse beni zikredin ki bende sizi zikredeyim. Bana şükredin bana
nankörlük etmeyin.
Bakara 152
Rabbinizin lutuf ve keremini aramanızda sizin için bir günâh yoktur.
Arafattan ayrılıp akın edince Meş’ar-i harâm’da Allâh’ı zikredin, O’nun
size gösterdiği biçimde O’nu zikredin. O’nun yol göstermesinden önce
siz, sapıklardan idiniz’’
Bakara 198
Zikir ‘‘Hac menaksikinizi bitirince atalarınızı andığınız gibi,
hatta daha kuvvetli bir zikirle Allah’ı zikredin. O insanlardan öyleleri
var ki, ‘bize dünyada ver’ derler. Böyle isteyenlerin ahirette nasibi
yoktur.’’
Bakara 200
Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri
zaman, Allâh’ı hatırlayarak, hemen günâhlarının bağışlanmasını dilerler;
günâhları da Allah’tan başka kim bağışlayabilir? Ve
onlar, hatâlarında bile bile, ısrar etmezler.
Ali İmran 135
Zekeriya: Rabbim! Bana bir alamet göster dedi. Allah buyurdu ki: Senin
için alamet, insanlara üç gün işaretten başka söz söyleyememendir.
Ayrıca Rabbini çok zikret sabah akşam tesbih et
Ali İmran 41
Zikir ‘‘Hac menaksikinizi bitirince atalarınızı andığınız gibi,
hatta daha kuvvetli bir zikirle Allah’ı zikredin. O insanlardan öyleleri
var ki, ‘bize dünyada ver’ derler. Böyle isteyenlerin ahirette nasibi
yoktur.’’
Bakara 200
Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri
zaman, Allâh’ı hatırlayarak, hemen günâhlarının bağışlanmasını dilerler;
günâhları da Allah’tan başka kim bağışlayabilir? Ve
onlar, hatâlarında bile bile, ısrar etmezler.
Ali İmran 135
Zekeriya: Rabbim! Bana bir alamet göster dedi. Allah buyurdu ki: Senin
için alamet, insanlara üç gün işaretten başka söz söyleyememendir.
Ayrıca Rabbini çok zikret sabah akşam tesbih et
Ali İmran 41
Zikir Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allâh’ı
zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler: “Rabbimiz,
bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azâbından koru!”
Ali İmran 191
İki yüzlüler, Allâh’ı aldatmağa çalışırlar. Oysa, O, onları aldatır.
Namaza kalktıkları zaman da üşene üşene kalkarlar, insanlara gösteriş
yaparlar, Allâh’ı pek az zikrederler.
Nisa 142
Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde
Allâh’ı zikredin; güvene kavuştunuz mu namazı kılın. Çünkü
namaz, mü’minlere vakitli olarak farz kılınmıştır.
Nisa 103
Zikir Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allâh’ı
zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler: “Rabbimiz,
bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azâbından koru!” Ali
İmran 191
İki yüzlüler, Allâh’ı aldatmağa çalışırlar. Oysa, O, onları aldatır.
Namaza kalktıkları zaman da üşene üşene kalkarlar, insanlara gösteriş
yaparlar, Allâh’ı pek az zikrederler.
Nisa 142
Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde
Allâh’ı zikredin; güvene kavuştunuz mu namazı kılın. Çünkü namaz, mü’minlere
vakitli olarak farz kılınmıştır. Nisa 103
Zikir Şeytân, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak,
sizi Allâh’ı zikretmekten ve namazdan alıkoymak istiyor. Artık vazgeçecek
misiniz?
Maide 91
‘‘Muttakilere şeytandan bir tahrik gelirse Allah’ı zikrederler de
derhal basiret sahibi olurlar, şeytanın tahrikini defederler.’’
Araf 201
Sabah akşam Rablerinin rızâsını isteyerek, O’na yalvaranları kovayım
deme. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da
onlara bir sorumluluk yok ki, onları kovup da
zâlimlerden olasın!.’’
Enam 52 214
Zikir Şeytân, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak,
sizi Allâh’ı zikretmekten ve namazdan alıkoymak istiyor. Artık vazgeçecek
misiniz?
Maide 91
‘‘Muttakilere şeytandan bir tahrik gelirse Allah’ı zikrederler de
derhal basiret sahibi olurlar, şeytanın tahrikini defederler.’’
Araf 201
Sabah akşam Rablerinin rızâsını isteyerek, O’na yalvaranları kovayım
deme. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da
onlara bir sorumluluk yok ki, onları kovup da zâlimlerden olasın!.’’
Enam 52
Zikir ‘‘Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek yüksek olmayan bir
sesle sabah akşam Rabbini zikret, gafillerden olma.’’
Araf 205
‘‘Ey inananlar, bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve
Allâh’ı çok zikredin ki, başarıya erişesiniz.
Enfal 45
Mü’minler o kimselerdir ki, Allâh zikredıldiğ zaman yürekleri ürperir,
O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman imanlarını artırır ve Rablerine
tevekkül ederler.
Enfal 2
Zikir ‘‘Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek yüksek olmayan bir
sesle sabah akşam Rabbini zikret, gafillerden olma.’’
Araf 205
‘‘Ey inananlar, bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve
Allâh’ı çok zikredin ki, başarıya erişesiniz.
Enfal 45
Mü’minler o kimselerdir ki, Allâh zikredıldiğ zaman yürekleri ürperir,
O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman imanlarını artırır ve Rablerine
tevekkül ederler.
Enfal 2
‘‘Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.’’
Ra’d 28
Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını
göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, Zikir Ehline sorun.
Nahl 43
‘‘Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar onu tesbih ederler. Onu
övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ama siz onların tesbihini anlamazsınız. O
halimdir ve çok bağışlayandır.’’
İsra 44
Zikir Hiçbir şey için “Bunu yarın yapacağım” deme. Ancak “Allâh
İnşa ederse” de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve “Rabbimin beni bundan daha
doğru bir bilgiye ulaştırcağını umarım” de..
Kehf 23-24
Böylece sana geçmişlerin haberlerinden bir miktar anlatıyoruz.
Gerçekten sana katımızdan bir Zikir verdik.
Taha 99
Nefsini, sabah akşam, rızâsını isteyerek Rablerine yalvaranlarla
beraber tut. Gözlerin, dünyâ hayâtının süsünü isteyerek onlardan başka
yana sapmasın. Kalbini bizi zikretmekten alıkoyduğumuz keyfine uyan
ve işi, hep aşırılık olan kişiye itâat etme.
Kehf 28
Zikir Hiçbir şey için “Bunu yarın yapacağım” deme. Ancak “Allâh
İnşa ederse” de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve “Rabbimin beni bundan daha doğru bir
bilgiye ulaştırcağını umarım” de..
Kehf 23-24
Böylece sana geçmişlerin haberlerinden bir miktar anlatıyoruz.
Gerçekten sana katımızdan bir Zikir verdik. Taha 99 Nefsini,
sabah akşam, rızâsını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber tut. Gözlerin,
dünyâ hayâtının süsünü isteyerek onlardan başka yana
sapmasın. Kalbini bizi zikretmekten alıkoyduğumuz keyfine uyan ve
işi, hep aşırılık olan kişiye itâat etme.
Kehf 28
Zikir Ama kim beni zikretmekten yüz çevirirse, onun için de dar
bir geçim var. Kıyâmet günü onu kör olarak süreriz.”
Taha 124
Andolsun o sıra sıra dizilenlere. Bağırıp sürenlere, Zikir okuyanlara
Ki ilahınız birdir, Göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunanların Rabbi,
doğuların da Rabbidir.
Saffat 1-2-3 -4-5
Onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından ve batmasından önce
Rabbini överek tesbih et; gece sâ’atlerinden bir kısmında ve gündüzün
taraflarında da tesbih et ki memnun olasın!.’’
Taha 130
Zikir Ama kim beni zikretmekten yüz çevirirse, onun için de dar
bir geçim var. Kıyâmet günü onu kör olarak süreriz.”
Taha 124
Andolsun o sıra sıra dizilenlere. Bağırıp sürenlere, Zikir okuyanlara
Ki ilahınız birdir, Göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunanların Rabbi,
doğuların da Rabbidir.
Saffat 1-2-3 -4-5
Onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından ve batmasından önce
Rabbini överek tesbih et; gece sâ’atlerinden bir kısmında ve gündüzün
taraflarında da tesbih et ki memnun olasın!.’’
Taha 130
‘‘ki seni çok tesbih edelim.’’
Taha 33
‘‘Sen ve kardeşin ayetlerimi götürün, beni zikretmekte gevşeklik
etmeyin.’’ Taha 42
Biz, senden önce yalnız kendilerine vahyedilen erkeklerden başkasını
elçi göndermedik. Eğer bilmiyorsanız Zikir ehline sorun.
Enbiya 7
‘‘gece gündüz Allah’ı tesbih ederler. hiç ara vermezler’’ Enbiya
20
‘‘De ki: Allah’a karşı sizi gece gündüz kim koruyacak? Öyle iken onlar
Allah’ın zikrinden yüz çevirirler.’’
Enbiya 42
Biz, her ümmet için bir kurban ibâdeti koyduk ki Allâh’ın kendilerine
rızık olarak verdiği hayvanların üzerine O’nun adını zikretsinler.
Allah’ınız bir tek Allah’dır, yalnız O’na teslim olun. o alçak
gönüllü, saygılı, samimi insanları müjdele;
Hac 34
Zikir Onlar ki Allâh zikredildiği zaman kalbleri
titrer. Başlarına gelene sabrederler, namazı kılarlar ve kendilerine
verdiğimiz rızıktan tasadduk ederler.
Hac 35
Allâh, tek olarak zikredildiği zaman; âhirete inanmayanların kalbleri
ürker. Ama O’ndan başkaları da zikredildiği zaman, hemen
sevinirler..’’
Zümer 45
‘‘Allah sözün en güzelini, birbirine benzer, hayrihi ve şerrihi bir
kitap halinde indirdi. Rablerinden korkanların, ondan derileri ürperir,
sonra derileri ve kalpleri Allah’ın zikriyle yumuşar. İşte bu,
Allah’ın rehberidir, dilediğini bununla doğru yola iletir. Ama Allah
kimi de sapıklığında bırakırsa artık ona yol gösteren olmaz.’’
Zümer 23
Zikir Onlar ki Allâh zikredildiği zaman kalbleri
titrer. Başlarına gelene sabrederler, namazı kılarlar ve kendilerine
verdiğimiz rızıktan tasadduk ederler.
Hac 35
Allâh, tek olarak zikredildiği zaman; âhirete inanmayanların kalbleri
ürker. Ama O’ndan başkaları da zikredildiği zaman, hemen
sevinirler..’’
Zümer 45
‘‘Allah sözün en güzelini, birbirine benzer, hayrihi ve şerrihi bir
kitap halinde indirdi. Rablerinden korkanların, ondan derileri ürperir,
sonra derileri ve kalpleri Allah’ın zikriyle yumuşar. İşte bu,
Allah’ın rehberidir, dilediğini bununla doğru yola iletir. Ama Allah
kimi de sapıklığında bırakırsa artık ona yol gösteren olmaz.’’
Zümer 23
Zikir “Siz onlarla alay ettiniz, size beni
zikretmeyi unutturdular. Siz dâimâ onlara gülüyordunuz.”’’
Müminun 110
Görmedin mi göklerde ve yerde olan kimseler, kanatlarını çırparak uçan
kuşlar Allâh’ı tesbih ederler? Her biri kendi du’âsını ve tesbihini
bilmiştir. Allâh da onların ne yaptıklarını bilmektedir.
Nur 41
Allâh’ın yükseltilmesine ve içlerinde adının zikredilmesine izin
verdiği evlerdedir. Onların içinde sabah akşam O’nu tesbih eder.
Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allâh’ı
zikretmekten, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymadığı erkekler.
Yüreklerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar.
Nur 36-37
Zikir “Siz onlarla alay ettiniz, size beni
zikretmeyi unutturdular. Siz dâimâ onlara gülüyordunuz.”’’
Müminun 110
Görmedin mi göklerde ve yerde olan kimseler, kanatlarını çırparak uçan
kuşlar Allâh’ı tesbih ederler? Her biri kendi du’âsını ve tesbihini
bilmiştir. Allâh da onların ne yaptıklarını bilmektedir.
Nur 41
Allâh’ın yükseltilmesine ve içlerinde adının zikredilmesine izin
verdiği evlerdedir. Onların içinde sabah akşam O’nu tesbih eder.
Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allâh’ı
zikretmekten, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymadığı erkekler.
Yüreklerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar.
Nur 36-37
Zikir Ve ölmeyene tevekkül et ve O’nu överek tesbih
et. Kullarının günâhlarını, O’nun bilmesi yeter.’
Furkan 58
‘‘Sabret, Allâh’ın va’di mutlaka gerçektir. Günâhına da istiğfar et ve
akşam sabah Rabbini övgü ile tesbih et.
Mü’min 55
Ancak inananlar, iyi işler yapanlar, Allâh’ı çok zikredenler ve
kendilerine zulmedildikten sonra üstün gelmeğe çalışanlar böyle değildir.
Zulmedenler, yakında nasıl bir dönüşe uğrayıp
döndürüleceklerini bileceklerdir!
Şuara 227
Zikir Ve ölmeyene tevekkül et ve O’nu överek tesbih
et. Kullarının günâhlarını, O’nun bilmesi yeter.’
Furkan 58
‘‘Sabret, Allâh’ın va’di mutlaka gerçektir. Günâhına da istiğfar et ve
akşam sabah Rabbini övgü ile tesbih et.
Mü’min 55
Ancak inananlar, iyi işler yapanlar, Allâh’ı çok zikredenler ve
kendilerine zulmedildikten sonra üstün gelmeğe çalışanlar böyle değildir.
Zulmedenler, yakında nasıl bir dönüşe uğrayıp döndürüleceklerini bileceklerdir!
Şuara 227
‘‘Andolsun ki, Resulullah sizin için, Allah’a ve ahiret gününe
kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir
örnektir.’’
Ahzab 21
Sen ancak zikre uyan ve görmeden Rahmân’dan korkan kimseyi
uyarabilirsin. İşte öylesini bir mağfiret ve güzel bir mükâfâtla müjdele.
Yasin11
Zikir ‘‘Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı da kıl. Çünkü
namaz kötü ve iğrenç şeylerden meneder. Elbette Allâh’ı anmak, en
büyüktür. Allâh, ne yaptığınızı bilir.
Ankebut 45
‘‘Ve onu sabah akşam tesbih edin.’’
Ahzab 42
‘‘Ey inananlar, Allah’ı çok zikredin.’’
Ahzab 41
Zikir ‘‘Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve
mümin kadınlar, ta’ate devam eden erkekler ve , ta’ate devam eden
kadınlar,doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve
sabreden kadınlar, saygılı erkekler ve saygılı kadınlar, sadaka veren
erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan
kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve koruyan kadınlar, Allah’ı çok
zikreden erkekler ve zikreden kadınlar, Allah, bunlar için bağış ve büyük
bir mükâfat hazırlamıştır.’’
Ahzab 35
Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu
halde kuşları onun emri altına vermiştik. Hepsi O’na yönelmiştir.
Sad 18–19
Meleklerin de Arşın çevresinde dönerek Rablerini övgü ile
zikrettiklerini görürsün. İnsanlar arasında hak ile hükmedilmiş ve: “Hamd
âlemlerin Rabbine mahsustur” denilmiştir.
Zümer 75
Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar, Rablerini överek
tesbih ederler. O’na inanırlar ve mü’minler için mağfiret dilerler:
“Rabbimiz, Sen rahmet ve bilgi bakımından her şeyi kapladın.
Tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla, onları cehennem azâbından
koru!”’
Mü’min 7
“Bizden herkesin belli bir makâmı vardır.” “Biziz, o saf saf
dizilenler, biz.” “Biziz, o tesbih edenler, biz.”.
Saffat 164.165.166.
Kim Rahmân’ın zikrine karşı kör olursa ona bir şeytânı sardırırız;
artık o, onun arkadaşı olur. Onlar onları yoldan çıkardıkları halde bunlar
doğru yolda olduklarını sanırlar.
Zuhruf 36-37
‘‘Onların dediklerine sabret Rabbi’ni övgü ile zikret.. Güneşin
doğmadan önce de, batmadan önce de’’ zikrullahta vakti kerahat
yoktur.‘‘Gecenin bir kısmında ve secde arkalarında O’nu tespih et.’’
Kaf 39.40
Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığın
zaman da Rabbini övgü ile tesbih et.
Tur 48
‘‘Gecenin bir kısmında ve yıldızların ardından da O’nu tespih
et.’’
Tur 49
‘‘Eğer insanlar büyüklük taslarlarsa, Rabbinin rahmetine nail olanlar
hiç usanmadan, gece gündüz onu tesbih ederler.’’
Fussilet 38
Onun için sen zikrimize iltifat etmeyen ve dünya hayatından başka bir
şey istemeyenlerden yüz çevir.
Necm 29
Öyleyse Büyük Rabbinin adını tesbih et.
Vakıa 74
Öyleyse Büyük Rabbinin adını tesbih et.
Vakıa 96
‘‘Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tesbih etmektedir. O,
azizdir, hâkimdir.’’
Hadid 1
‘‘Şeytan onları kuşatmış onlara Allah’ı zikretmeyi unutturmuştur. İşte
onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki, şeytanın yandaşları hep
kaybedeceklerdir.’’
Mücadele 19
‘‘Göklerde ve yerde bulunan herşey Allah’ı tesbih etmektedir. O
üstündür, hikmet sahibidir.’’
Haşr 1
‘‘Namaz kılınınca artık yer yüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan
isteyin. Allah’ı çok zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.’’
Cuma 10
Ey iman edenler, mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı zikretmekten
alı koymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanlardır.’’
Münafikun 9
Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Allah’ın şanın yüceliğini
zikreder. Mülk O’nundur. Hamd O’nundur. O her şeye kâdirdir.’’
Teğabün 1
O inkâr edenler Zikr’i işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle
devirivereceklerdi “o mecnundur” diyorlardı.
Kalem 51
Öyleyse Rabbinin adını tesbih et .
Hakka 52
‘‘Bu hususta kendilerini denememiz için, onlara bol su verirdik. Kim
Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, onu git gide artan çetin bir azaba
uğratır.’’
Cin 17
Zikir ‘‘Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün
sahibi, eksiklikten münezzeh, aziz ve hakim olan Allah’ı tesbih
ederler. Cuma 1 ‘‘Sabah akşam Rabbinin adını zikret.’’ İnsan
25 ‘‘Rabbinin adını zikret. Bütün gönlünle O’na yönel.’’ Müzemmil
8 234Zikir ‘‘Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten
münezzeh, aziz ve hakim olan Allah’ı tesbih ederler. Cuma
1 ‘‘Sabah akşam Rabbinin adını zikret.’’ İnsan 25 ‘‘Rabbinin
adını zikret. Bütün gönlünle O’na yönel.’’
Müzemmil 8
‘‘Gecenin bir bölümünde O’na secde et. Geceleyin uzun zaman onu tesbih
et
İnsan 26
Rabbinin yüce adını tesbih et.
Âlâ 1
Biz seni, şâhid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ki Allah’a
ve Resulüne inanasınız, O’nu destekleyesiniz. Ona saygı gösteresiniz ve
sabah akşam ALLAH’ı tesbih edesiniz....’’
Fetih 8.9
BiAD
‘‘Onlar ki, söz verip bağlandıktan sonra, Allah’a verdikleri sözü
bozarlar. Allah’ın ziyaret edilip, hal ve hatırının sorulmasını istediği
kimseleri ziyaretten vazgeçerler. Ve yer yüzünde fitne ve fesat
çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır.’’
Bakara 27
“Hepiniz oradan inin,” dedik, “Yalnız size benden bir hidâyet geldiği
zaman, kimler benim hidâyetime uyarsa artık onlara bir korku yoktur ve
onlar üzülmeyeceklerdir..
Bakara 38
Muhakkak ki, Sana Bi’at edenler, gerçekte Allah’a bi’at etmektedirler.
Allâh’ın eli, onların ellerinin üzerindedir Kim ahdini bozarsa, kendi
aleyhine bozmuş olur. Ve kim Allah’a verdiği sözü tutarsa Allâh ona
büyük bir mükâfât verecektir.
Fetih 10
Allâh şu mü’minlerden râzı olmuştur ki onlar, ağacın altında
sana bi’at ediyorlardı, Allâh onların gönüllerinden geçeni bildiği için
onların üzerine huzûr ve güven indirdi ve onlara yakın bir fetih
verdi.
Fetih 18
Rabbin, Âdem oğullarından, onların zürriyetlerini almış ve: “Ben sizin
Rabbiniz değil miyim?” diye onları kendilerine şâhid tutmuştu. “Evet,
şâhidiz!” dediler. kıyâmet günü “Biz bundan
habersizdik!” demeyesiniz.
Araf 172
Biad Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak
koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek,
elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi
işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye
geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret
dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Mümtehine 12
Allâh’ı ve melekleri, Peygambere salât etmektedir. Ey inananlar, siz
de ona salât edin, içtenlikle selâm edin.
Ahzab 56
EVLiYA
Evliya Rabbimiz! Onlara, kendi içlerinden senin
âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitabı ve hikmeti öğretecek,
onları temizleyecek bir elçi gönder. Her zaman üstün gelen, her şeyi yerli
yerince yapan yalnız sensin. Sen.
Bakara 129
Allah yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyin. Bilakis onlar
diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.
Bakara 154
Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi temizleyen,
size Kitab’ı ve hikmeti ve bilmediklerinizi öğreten bir Elçil
gönderdik.
Bakara 151
Evliya Hikmeti dilediğine verir. Hikmet verilen kimseye çok hayır
verilmiştir. Bunu ancak sağduyu sâhipleri düşünüp anlar.
Bakara 269
Andolsun ki, Allâh, mü’minlere büyük lutufta bulundu: Zira daha önce
açık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken onlara, kendi içlerinden,
kendilerine Allâh’ın âyetlerini okuyan, kendilerini yücelten
ve kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi.
Ali İmran 164
Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kâfirleri “EVLİYA” edinmesin. Kim
bunu yaparsa, artık Allah ‘tan rahmet beklemesin. Ancak onlardan
korunmanız başka. Allâh sizi kendisinden sakındırır. Dönüş
yalnız Allah’adır.
Ali İmran 28
Evliya ‘‘Ey inananlar, müminleri bırakıp da kâfirleri ‘‘EVLİYÂ’’
edinmeyin. Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek
istiyorsunuz.’’
Nisa 144
‘‘Ey İman edenler Yahudi ve Hıristiyanların Evliyalarını Evliya
edinmeyin. Zira onlar kendilerinin evliyasıdır. İçinizde onların
evliyalarını evliya edinenler onlardandır. Allah zalımlar toplumuna
yol göstermez.
Maide 51
Ey inananlar! Allah’tan korkun. O’na yaklaşmaya Vesile arayın ve
yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.
Maide 35
Evliya Rabbinizin sizin için tertip ettiğine uyun. Başka evliya
edinmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.
Araf 3
Ey Âdemoğulları, size kendi içinizden elçiler gelip size âyetlerimi
anlattıkları zaman korunup uslananlara korku yoktur ve onlar
üzülmeyeceklerdir.
Araf 35
Şüphesiz, biz şeytanları inanmayanların EVLİYASI kıldık.’’
Araf 27
Evliya Rabbinizin sizin için tertip ettiğine uyun. Başka evliya
edinmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.
Araf 3
‘‘Dikkat et! EVLİYAMA korku yoktur; onlar üzülmeyeceklerdir
de.’’
Yunus 62
Onlar, İman edip de Takvâya ermiş olanlardır.
Yunus 63
Onlar için dünya hayatında da ahirette de “Müjde” vardır. Allah’ın
buyruğunda asla değişme yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun
kendisidir.
Yunus 64
‘‘Rabbim, gideceğim yere doğrulukla gitmemi sağla. Çıkacağım
yerden de doğrulukla çıkmamı ihsan et. Bana katından yardımcı bir güç
ver.’’ (Sultanen Nasira)
İsra 80
Hani biz meleklere: Âdem’e secde edin, demiştik; İblis hariç olmak
üzere, onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi; O yüzden rabbinin
emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da onu ve onun soyunu
mu EVLİYA ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu
ne fena bir değişmedir!
Kehf 50
Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten
mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek MÜRŞİT bulamazsın.
Kefh 17
Evliya ‘‘Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tâbî
olun, onların sözlerini önemseyin. Çünkü onlar hidayete ermiş
kimselerdir.’’
Yasin 21
Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa ve hatta buna
yedi deniz daha eklense yine Allah’ın kelimeleri yazmakla
tükenmez. Şüphe yok ki Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir.
Lokman 27
Bir nâib aracılığı ile Rabbınıza yönelin ve ona tam teslim
olun.”
Lokman 15
Evliya Peygamber, müminlere kendi canlarından daha üstündür.
Eşleri, onların Analarıdır. Akraba olanlar, Allah’ın Kitabına göre,
birbirlerine muhacirlerden ve ensardan daha yakındırlar; ancak,
EVLİYA’NIZA uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap’ta
yazılı bulunmaktadır.
Ahzab 6
‘‘Ey cin ve insan toplulukları, göklerin ve yerin bucaklarından geçip
gitmeye gücünüz yeterse geçin gidin, ama Allah’ın verdiği basıcı aşırıcı
gücü elde etmeden geçemezsiniz.
Rahman 33
Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir resülü memleketlerin ana
merkezine göndermedikçe, o memleketleri helâk edici değildir. Zaten biz
ancak halkı zalim olan memleketleri helâk etmişizdir.
Kasas 59
Evliya Peygamber, müminlere kendi canlarından daha üstündür.
Eşleri, onların Analarıdır. Akraba olanlar, Allah’ın Kitabına göre,
birbirlerine muhacirlerden ve ensardan daha yakındırlar; ancak,
EVLİYA’NIZA uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap’ta
yazılı bulunmaktadır.
Ahzab 6
‘‘Ey cin ve insan toplulukları, göklerin ve yerin bucaklarından geçip
gitmeye gücünüz yeterse geçin gidin, ama Allah’ın verdiği basıcı aşırıcı
gücü elde etmeden geçemezsiniz.
Rahman 33
SADIR iLMi
Biz senin SADRINI açmadık mı? Ağırlığından dolayı belini büken yükünü
senden alıp atmadık mı? Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?
Şunu iyi bil ki: Muhakkak zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
Zorlukla beraber bir kolaylık vardır. İşlerinden boşaldığın vakit, tekrar
çalış ve yorul, Rabbine rağbet et.
İnşirah Suresi
De ki: Cebrail’e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki, Allah’ın izniyle
Kur’an’ı senin sadrına bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları
doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir.
Bakara 97
Böylece Rabbin seni seçecek ve sana düşlerin yorumundan bir parça
öğretecek, sana ve Ya’kûb soyuna nimetini tamamlayacaktır nasıl ki
daha önce ataların İbrâhim’e ve İshak’a da nimetini tamamlamıştı.
Şüphesiz Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.”
Yusuf 6
Bulûğ çağına ulaşınca, ona hüküm ve ilim verdik. İşte güzel
davrananları biz böyle mükâfatlandırırız.
Yusuf 22
Rabbım sadrıma genişlik ver.İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını çöz
ki, sözümü anlasınlar.
Tâhâ 25.26.27.28
Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet
vermiştik ve ona katımızdan bir ilim öğretmiştik.
Kehf 65
Musa ona: Sana öğretilenden, bana da, bir bilgi öğretmen için sana
tâbi olayım mı? Dedi.
Kehf 66
Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.
Kehf 67
Kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?
Kehf 68
Musa: “İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın. Senin emrine de
karşı gelmem.”
Kehf 69
İnkâr edenler: Kur’an ona topluca indirilmeli değil miydi? Dediler.
Biz onu senin sadrına iyice yerleştirmek için böyle yaptık ve onu tane,
tane okuduk.
Furkan 32
Onu Rûhu’l-emîn uyarıcılardan olasın diye, apaçık kureyşi lisan ile,
senin sadrına indirmiştir.
Şuara 193–194–195
Apaçık Kitaba andolsun ki, Biz onu mübârek bir gecede indirdik. Çünkü
biz, uyarıcıyız. Her hikmetli emir, o gecede ayırd edilir; Katımızdan
verilen her emir. Çünkü biz elçi göndericiyiz. Senin Rabbinin acıması
gereği olarak. Doğrusu O, işitendir, bilendir..
Duhan 2–3–4-5-6
Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle
olsaydı, bâtıla uyanlar kuşku duyarlardı. Hayır, o, kendilerine ilim
verilenlerin sadrında apaçık âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler
bile bile inkâr eder.
Ankebut 48–49
Apaçık Kitaba andolsun ki, Biz onu mübârek bir gecede indirdik. Çünkü
biz, uyarıcıyız. Her hikmetli emir, o gecede ayırd edilir; Katımızdan
verilen her emir. Çünkü biz elçi göndericiyiz. Senin Rabbinin acıması
gereği olarak. Doğrusu O, işitendir, bilendir..
Duhan 2–3–4-5-6
Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle
olsaydı, bâtıla uyanlar kuşku duyarlardı. Hayır, o, kendilerine ilim
verilenlerin sadrında apaçık âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler
bile bile inkâr eder.
Ankebut 48–49
VERiD DAMARI
VERİD DAMARI: Bütün vücudu ihata eden hücrelerin hepsinde mevcut olan
damar. Kullarım, sana benden sorarsa: Ben yakınım. du’â eden, bana
du’â ettiği zaman onun du’âsına karşılık veririm. O halde onlar da bana
karşılık versinler, bana inansınlar ki, doğru yolu bulmuş olalar.
Bakara 186
‘’Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını
biliriz. Biz ona verid damarından da yakınız.’’
Kaf 16
KABiR EHLi
‘‘Ey iman edenler!.. Allah’ın
kendilerine gazaplandığı topluluğa tabi olmayın ki onlar,
kabir hayatına iman etmedikleri gibi öldükten sonra dirileceklerine
de inanmazlar, onlar kâfirlerdir.
Mümtehine 13
DiĞER AYETLER
Hiçbir insana yakışmaz ki, Allâh ona Kitap, hüküm ve peygamberlik
versin de, sonra insanlara: “Allâh’ı bırakıp bana kullar olun”, desin;
fakat: “Öğrettiğiniz Kitap ve okuduğunuz şeyler gereğince Rabba
halis kullar olun!” der.
Ali İmran 79
Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı, Allah’tan başka
iki tanrı bilin» diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o şöyle dedi, «Hâşâ!
Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem
ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin,
hâlbuki ben senin Zât’ında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz
bilen yalnızca sensin.
Maide 116
De ki: “Ben kendime, Allâh’ın dilediğinden başka ne bir fayda, ne de
bir zarar verme gücüne sâhip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbete çok
hayır elde ederdim. Bana kötülük dokunmamıştır. Ben sadece inanan bir
kavim için, bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.
Araf 188
Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de
Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum
müddetçe onlar üzerine şahit idim. Beni vefat ettirince artık onlar
üzerine şahit yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkiyle görensin.
Maide 117
De ki: «Ben kendime bile Allah’ın dilediğinden başka ne bir zarar ne
de bir menfaat verme gücüne sahip değilim.» Her ümmetin taktir edilmiş bir
eceli vardır bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir saat
geri kalırlar ne de ileri giderler.
Yunus 49
Ama o zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını
kat kat tattırırdık; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da
bulamazdın.
İsra 75
De ki: «Ben kendime bile Allah’ın dilediğinden başka ne bir zarar ne
de bir menfaat verme gücüne sahip değilim.» Her ümmetin taktir edilmiş bir
eceli vardır bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir saat
geri kalırlar ne de ileri giderler.
Yunus 49
Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara
birazcık meyledecektin.
İsra 74
Andolsun, biz senden önce de elçiler gönderdik, onlara da eşler ve
çocuklar verdik. Allâh’ın izni olmadan hiçbir elçi, bir mucize
getiremezdi. Her sürenin bir yazısı vardır.
Rad 38
De ki: “Ben türedi bir elçi değilim. Bana ve size ne yapılacağını da
bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum ve ben apaçık bir
uyarıcıdan başka bir şey değilim.”
Ahkâf 9
Andolsun, biz senden önce de elçiler gönderdik, onlara da eşler ve
çocuklar verdik. Allâh’ın izni olmadan hiçbir elçi, bir mucize
getiremezdi. Her sürenin bir yazısı vardır.
Rad 38
De ki: “Ben türedi bir elçi değilim. Bana ve size ne yapılacağını da
bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum ve ben apaçık bir
uyarıcıdan başka bir şey değilim.”
Ahkâf 9
İşte sana da böyle emrimizden bir ruh vahyettik. Sen Kitap nedir, iman
nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, doğru yola
ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen, doğru yola götürüyorsun.
Şura 52
O’dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allâh’ın
âyetlerini okuyan, onları yücelten, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir
elçi gönderdi. Oysa onlar, önceden, açık bir sapıklık içinde
idiler. Cuma 2 Gece ve gündüzün değişmesinde, Allah’ın göklerde
ve yerde yarattığı şeylerde, sakınan bir kavim için elbette nice ayetler
vardır!
Yunus 6
Âyetlerimize inananlar, sana geldikleri zaman: “Size selâm olsun, de,
Rabbiniz, kendi üzerine rahmeti yazmıştır. Sizden kim, bilmeyerek bir
kötülük yapar da sonra ardından tevbe eder, uslanırsa muhakkak ki O,
bağışlayandır, esirgeyendir.”
Enam 54
Allâh insanlara hiç zulmetmez, fakat insanlar kendi kendilerine
zulmediyorlar.
Yunus 44
‘‘Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında: Rabbim, der. Lütfen,
beni geri gönder. Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş yapayım. Hayır!
Onun söylediği bu söz laftan ibarettir. Onların gerisinde ise yeniden
dirilecek güne kadar bir berzah vardır.’’
Mü’minun 99-100 (tenasüh)
Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, onlar bu delillerden
yüzlerini çevirip geçerler. Onların çoğu, ancak ortak koşarak Allah’a
iman ederler.
Yusuf 105–106
Diğer Ayetler Allâh insanlara hiç zulmetmez, fakat insanlar
kendi kendilerine zulmediyorlar.
Yunus 44
‘‘Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında: Rabbim, der. Lütfen,
beni geri gönder. Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş yapayım. Hayır!
Onun söylediği bu söz laftan ibarettir. Onların gerisinde ise yeniden
dirilecek güne kadar bir berzah vardır.’’
Mü’minun 99-100 (tenasüh)
Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, onlar bu delillerden
yüzlerini çevirip geçerler. Onların çoğu, ancak ortak koşarak Allah’a
iman ederler.
Yusuf 105–106
Diğer Ayetler Allâh dilemedikçe onlar öğüt almazlar. Takvâ
ve mağfiret ehli O’dur
Müddessir 56
Kesin olarak inananlar için yeryüzünde âyetler vardır. Kendi
nefislerinizde de ibretler vardır. Görmüyor musunuz?
Zariyat 20–21
Allâh dilemedikçe onlar öğüt almazlar. Takvâ ve mağfiret ehli
O’dur
Müddessir 56
Kesin olarak inananlar için yeryüzünde âyetler vardır. Kendi
nefislerinizde de ibretler vardır. Görmüyor musunuz? Zariyat
20–21
De ki: O, Allah Ahad’dir. Allah Samed’dir. O, doğurmamış ve
doğrulmamıştır. O’nun şeriki naziri yoktur. Olamayacakta !. İhlâs
suresi Derken, Allâh’ın izniyle onları bozdular, Dâvûd Câlût’u
öldürdü; Allâh ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti.
Eğer Allâh, insanların bir kısmıyle diğerlerini savmasaydı, dünyâ
bozulurdu. Fakat Allâh, bütün âlemlere karşı lutuf sâhibidir.
Bakara 251
De ki: O, Allah Ahad’dir. Allah Samed’dir. O, doğurmamış ve
doğrulmamıştır. O’nun şeriki naziri yoktur. Olamayacakta !. İhlâs
suresi Derken, Allâh’ın izniyle onları bozdular, Dâvûd Câlût’u
öldürdü; Allâh ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti.
Eğer Allâh, insanların bir kısmıyle diğerlerini savmasaydı, dünyâ
bozulurdu. Fakat Allâh, bütün âlemlere karşı lutuf sâhibidir. Bakara
251 Diğer Ayetler
TALAAL BEDRİ ALEYNA
Veda dağında dolunay üzerimize doğdu . Allah’a çağıran bir davetçi
bulunduğu müddetçe bizim şükretmemiz gerekir. Ey bize içimizden
gönderilen elçi Sen itaat edilmesi lazım gelen bir davet
yaptın Geldin medineye şeref verdin. Ey davet edicilerin en hayırlısı
hoş geldin. Eskimiş elbiselerden sonra, izzet ve şeref elbisesi
giydik Boşa geçen günlerden sonra şeref
göğsünden emdik Karanlıkları parçalayan şafak dediki ehli
islama Söyle o yüce peygambere tabi olana zillet yakışmaz. Yemin
ettiğimiz gün hepimiz taahüt ettikki asla ahdimizi
bozmayacağız. Sadakati hepimiz şiar edindik. VAllahi ben kulları fenaya
sürükleyecek fesatcı
değilim. Sen buna şahid ol. Ey Muhammed sahibi eman yıldızı
yüce peygamber Her gün son durakta nice yolcular, Kadın erkek
çoluk çocuk ihtiyar. Kimisi gülümser mesut bahtiyar. Kimisi üzgün
gider farkında mısın?
Kimi durakta dostunu arar. Kimi de telaşla bagajı sarar. Oysa ne
valizi ne bohcası var. Hepsi yanlız gider farkında mısın?
Ömürler mevsimler gibi dönerler. Bunlar yanar yanar biter
sönerler. Yapraklar kararıp yere inerler. Toprağa dönerler farkında
mısın?
Aşk sözcüğü günümüzde karmaşa. Aşıklar var bir gaflet bir kara
maşa Ama bir aşk var ki gelince başa Ölüm kavuşmaktır farkında
mısın?
İnsanlar el,ayak,kol,kafa,beden Biri birine hiç benzemez
neden Bir güç,bir irade var ki hükmeden Dört yanını sarmış farkında
mısın?
O nadanlarki dânanın mufehham olduğun bilmez Onun bir merkezi feyyazı
azam olduğun bilmez Kemalat ehlinin her sırrı mashar olduğun bilmez O
ademlerki adem külli alem olduğun bilmez
Haberdar olmamışsa allemel esma rumuzundan Beni ademse de adem
mükerrem olduğun bilmez. Temaşa etmeyen didarı hakkı vechi
ademde Gönül nâmmda bir beyti muazzam olduğun bilmez
Cidali kaal ile vahdet şinasım zarmeden adem Bu sırrın ehli hale feyzi
mülhem olduğun bilmez. Bilir bilmez edenler güftüğü sırrı
hüvviyetten Aceptir vakfı esrarın ebkem olduğun bilmez.
Kelîm’i zan edenler rû’yet-î didâr ile mahrum. Terani lenterani içre
mudgam olduğun bilmez
Makamatı görüp geçmiş gibi söz söyleyen vaiz Sevabı terk edip şekli
hatayı belleyen vaiz Kuru dava ile ukbada devlet bekleyen vaiz. Beni
ebruyuyare secdeden men eyleyen vaiz. Ruku eylerde mihrabın neden kam
olduğun bilmez.
Aziz Necati Efendi
Medet ya erhamen rahimin Medet ya ilahel alemin Medet ya gülü
gülistan Muhammed Açıldı cennetin bağı mevsimi, pür sefa
geldi Gülistan cihan sevindi, hüsnü beka geldi Deruni mekkeden nuru
mübüvvet parlayıp çıktı, Cihanı nura gark etti resuli kibriya
geldi, Beşiri ehli imanın, neziri ehli tuğyanın Habibi hak tealanın
resuli müşteba geldi Onunçün vird edin ismi şerifi, feyzi hazırdır Bu
gün bu meclise ruhu resuli ehlüma geldi İlahi senin aşkınla mecnunum
velakin iştiharım yok Demâdem dağı hasretle figândan başka kârım
yok Meta-i lutfunu almak için, sermayesiz geldim O türlü bir tehi
destim ki, hatta ihtiyarım yok. Günah deryasına daldım, ümitlerimi suya
saldım. Havayı nefsime kandım, elimden hiç tutanım yok.